• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Küçük Ahlaksızlıklar Yapan Kızın Hazin Sonu -İbretlik-

Ben de bu yazida oyle ayilip bayilacak birsey goremedim. "Harika yazmissin, bayildim, sen hep yaz ben okurum, yoksa yazar misin?" gibi yorumlar ne kadar abartiysa," Bu yaziyi begenenler hic kitap okumuyor heralde, bir Stephen King, Dostoyevski okumuslar mi acaba?" demek de abartidir. Ve fazla kacmis elestiriler. Ayrica neden erkek uye dediler onu da anlamadim. Bende hic oyle bir izlenim yaratmadi. Egriye egri, dogruya dogru demek lazim.
 
En komik bulduğum şeyi yazmamışım.

İnsanlar eksisozluk'u üslubu benzer, görüşleri benzer, mizahi yazanlar yoğunlukta bir yer mi sanıyor acaba?

Eksisozluk yazarları şöyledir böyledir diye açıklama yapan Fatih Altaylı geldi gözümün önüne.




 
ihsan oktay anar'ı okumaktan keyif almam, ancak dil kullanımı ve hikayelerindeki kurguyu fazlasıyla seven var, tercih meselesi.
fakat iskender pala ile yaptıgınız karsılastırmayı yanlıs buluyorum, cunku aynı kulvarda degiller.
dolayısıyla herhangi biri bir digerinin taklidi de diyemeyiz.
yer yer esinlendikleri kaynaklar benzer olabilir, bazen hayat gorusleri ortusebilir, fakat ne dertleri ne de edebi yonlerinin ortak oldugunu dusunmuyorum.
diger turlu, konu sahibinin pucca ile arasında kurulan benzerlik uzerinden topa tutulması kadar sacma sonuclanabilir.

İskender Pala daha anlaşılır yazıyor, olayların geçtiği dönem itibariyle benzetiyorum ben. İhsan Oktay Anar'ın son 2 kitabını iteleyerek okudum ama Puslu Kıtalar Atlası'nda aşmış bir kurgu var ve kelime oyunlarına hasta olmuştum Rendekar denen adamın Renes Decartes'a atıf yapılması gibi vs. İskender Pala okurken de tarihi bilgileri kurgulama yöntemiyle karıştırması çok keyif veriyor.

Konudan sapmamak gerekirse Duka Tesla Duka Tesla "ey KK ahalisi, bir kitap yazdım alın size bir kesiti gelin beni eleştirin" demedi ki ben anlamıyorum bu kadar gürültü neden kopuyor. Entel olma çabası vs. denmiş burda kimin kim olduğunu bilmiyoruz, cinsiyetler bile şaibeli. Tanımlanmamış kimliklerin arkasından entelektüel görünme hevesi neden olsun biri açıklasın bana zira anlayamıyorum :KK14:
 
ben bu yaptığını godzillaca değil de hakkını savunan kişi olarak anladım...ben olsam gönlünü felan almakla uğraşmam...hatta hatasını anlayıp o sana el uzatsın...
:KK50::KK50::KK50::KK50:
 
En komik bulduğum şeyi yazmamışım.

İnsanlar eksisozluk'u üslubu benzer, görüşleri benzer, mizahi yazanlar yoğunlukta bir yer mi sanıyor acaba?

Eksisozluk yazarları şöyledir böyledir diye açıklama yapan Fatih Altaylı geldi gözümün önüne.

Eskiden severdim orayı, sonra hepsi eski yazarlara özenmeye başladılar ve tabi ki bayağılaştılar.

Ne varsa orada ? Özenipdurular .:KK67:
 
Merhaba siz sevgili kadınlar kulübü üyeleri, moderatorleri , adminleri ve siz sevgili üye olmayanlar! Biliyorum sayınız az değil sinsi sinsi okuyorsunuz buraları, ah sizi siziii.

Konuya geçmeden kendimden kısaca bir bahsedeyim. Ben ergenlik ve post ergenlik dönemlerinde ailesiyle ve arkadaşlarıyla çatışmanın dibine vurmuş, önüne gelene büyük küçük dinlemeden sinirlenip bağırmış, kavga etmiş, her zaman uç düşünceleri benimsemiş, yapma denileni yapmış yap denileni yapmamış kısaca o dönemin ne kadar melaneti varsa hepsini bünyesinde barındırmış biriyim. Hadi biraz abartmış olayım evlat olsa sevilmez seviyesinde değilse de sabırları zorlayan biri olduğumu inkar edemem. Kurban olduğum Rabbim mi böyle yaratıı, evrildiğim ilkel canlı mı ormanların uyumsuzuydu, bilemiyorum.

Birgün artık ilerleyen yaşım ve hormonlarımın kendine gelmesiyle durumumun farkına varmaya başladım ve bir aydınlanma yaşadım. Resmen kafamın üzerinde yuvarlak floresan bir lamba yandı. İnsanların benim sinirli tavırlarımı idare etmek zorunda olmadıklarını, bağırıp çağırarak ya da kalp kırarak bir şeyleri yaptırdığım zaman aslında mutlu olmadığımı fark ettim. Bir anda karmacı buddha’ya dönüp özümdeki iyiliği buldum demiyorum ama yavaş yavaş sakinleşmeye başladım. Artık mümkün olduğunca empati yapabilen, alttan alabilen, sakinleşme sürecine girene kadar susabilen ve sinirlerini yatıştırabilen biri oldum. Hani Nepal’e yerleşsem üzerime çarşaf atıp rahip yaparlar, o derece. Ancaak dün öyle bir şey oldu ki içimdeki Godzilla’nın fosilleşmemiş olduğuna kanaat getirdim, kanlı canlı ve alev püskürtüyor resmen çocuk! (Godzilla alev püskürtüyor muydu ya bu arada?)

Şirkette bir kız var, genel anlamda iyi biri. Yani çalışma ortamım cahil dolu kaynana, görümce muhabbetinden başka bir şey yapmıyorlar a dostlar bıktım diye anlatmıştım da topa tutmuştunuz beni “sen kendini ne sanıyorsun!!” diye. Heh işte onların arasında yer yer sarkastik bakış açısı gösterip güldüren ironilerden geri kalmayan, gündemdeki olaylardan bahsederken Venezuella’nın bitki örtüsünü soruyormuşum gibi ne alaka bakışları atmayan ve atmadığı gibi eğlenceli yorumlar da getiren bu kızçe bir ay gibi parlıyor, zakkum olup açıyor efendime söyleyeyim bülbül gibi şakıyor adeta. Yalnız maalesef ki ayın karanlık tarafı, zakkumun zehri -bülbülün kötü bir şeyi yok mu ya?- var. Bu su perisi kıvamındaki kız yaptığı küçük kuralsızlıkları ve saygısızlıkları uyanıklıkmış gibi görüp hayatını ona göre idame ettirerek gözümde Hansel ve Gratel’i kandıran cadı suretine bürünüyor. “Spor salonuna deneme için geldim diyip 3 aydır bedava giriyorum enayiler anlamadı miihih”, “Metro’da yaşlı kadının biri akbili iki kere bastı hoop geçiverdim ben de, garip garip bakan güvenliğe de annem dedim inandı salak hohoha”, “Ara sıra görüştüğümüz arkadaşlara ayy cüzdanımı unutmuşum derim ve hesabı ödetirim, üstüne bi de teselli ederler aheuehu aklımı seveyim aklımııı”, “Konserlere yolunu bulup bedava girerim, kafasızlar gibi para mı ödeyeceğim?(itiraf edeyim buna özenmiyor değilim :p)” Daha fazla örnek verip baymayayım, konuyu anladığınızı düşünüyorum. Hatun küçük ahlaksızlıkları bir akıl ürünüymüş gibi pazarlamaktan, diğer insanların iyi niyetini kendi çıkarları doğrultusunda kullanıp pratik zekalı olduğunu düşünmekten geri durmuyor ve dahi bununla övünüyor. Zaman zaman yanlışlarda olduğunu, yaptıklarının sinir bozucu olduğunu, birgün ağzının ortasına tokatı yiyeceğini söylüyorum ama pek etkili olmuyor.

Kız hakkında da yeterli bilgiyi verip bir derece antipatik gösterdiğime göre geleyim dün yaşanan olaya. Ofisten çıktım ve asansör sırasına girdim. Çalıştığım yer büyük ancak asansör açısından fakir, yüzlerce kişiye iki asansör düşüyor ve girişlerde çıkışlarda haliyle bir kuyruk oluşuyor. Bu durumda merdiven bir alternatif elbette ancak sivri topuklu ayakkabılarla 6 kat inmenin vereceği ızdırabı siz sevgili hemcinslerimden daha iyi kimsecikler bilemez, zinhar! Bu ahval ve şerait içinde bekledim, bekledim ve bekledim. Nihayet sıra bana geldi diye düşündüm, önümde birkaç kişi var ve asansör geldi. Pıt pıt pıt pıt bindi insanlar ve tam bir kişilik yer kaldığında diğer asansörün sırasında bekleyen bu zarafet-i betül birden atladı asansöre. Yüzünde yine bir uyanıklık yaptığını düşünen, yine bir zafer kazandığına inanan o joker gülümsemesiyle yüzüme bakarken kapı kapandı. İşte o an, tam o an iki paragraf üstte bahsettiğim Godzilla çıktı içimden, gözlerim ateş saçıyor adeta bir Tosun Paşa , bir küçük enişte oluverdim o saniyede ben. Asansör inemeden çağırma tuşuna bastım ve kapı açıldı. Ayağımı araya koydum ve çok da sakin olmayan bir ses tonuyla sordum “Sıra benim, sen neden girdin araya?” Asansördekiler ve kuyruktakiler “Kavga mı var hah ne oluyor oradaa?” merakıyla bize dikkat kesildiler. Kız yok ben vardım mıy kıy bir şeyler söylerken “Hayır sen yoktun, araya kaynayarak uyanıklık yaptığını düşünüyorsun ama bu kadar insan aptal sen akıllı değilsin burada, in asansörden ve geç sırana!” dedim. Ya da buna benzer bir şeyler söyledim, bilemiyorum. İndi asansörden tabii, hıh! :63:

Sorun şu ki kız şimdi benimle konuşmuyor –büyük şok!- Fazla tepki vermiş olduğumun farkındayım aslında gidip gönlünü alayım diyorum ama Tibetli rahip kıvamındaki bünyemi Evil Monster’a çeviren “kendini akıllı başkalarını aptal sanma” ve “ahlaksızlığı pratik zeka olarak düşünme” vasıflarına sahip olması sebebiyle buna benzer bir olayı tekrar yaşama ihtimalimiz var. Öte yandan muhabbeti de iyiydi, en azından kaynanası yok :)

Ne yapayım yahu ben, bir akıl verin?

Not: Çok uzun özet geç diyenler için, başkasının sırasını kapmayın, kavga çıkar!
akışına bırak
 
Kitap var kitap var . Bir de okuduğunu anlamak var anladığını sanmak var.

Bu muhabbete burada girmenin mantığı yok. Güveniyorsa kendine gitsin başka platformda boy göstersin.
Burada dert dinliyoruz.

Görümce, kaynana derdi olanları küçümsüyor.
Kendi derdi; iş arkadaşı .
Yatağa almaz, eve almaz, sofrasına oturtmaz alt tarafı 8 saat, en kötü ihtimalle 12 saat görmek zorunda olduğu biri.
Her ay da maaşını alıyor üstelik, yani derdi çekilebilir kılan en iyi faktör.

Fakat gelmiş burda, aynı o bahsettiği mezarcı kız gibi görümceye ya da kayınvalideye sahip olan kadınları eleştiriyor.
Sen daha iş arkadaşına katlanama, gel burada kayınvalidesine, görümcesine katlanamayanları küçümse.

3 cümlelik derdi al sen bu kadar uzatırsın tabi.
 
Vay arkadaş bi partiye gittik neler dönmüş burada.

Beni gömüp gömüp doyamayanlara tek tek cevap vermeye kalksam sabaha kadar sürer sanırım. Toptan yazayım o zaman.

Elbette yazıyı beğenmeme, derdimi dertten saymama, benden hoşlanmama hakkınız var bunlara hiç lafım yok. Ama "istediğimiz gibi yorum yazarız!" derken hiç düşünüyor musunuz ben de istediğim gibi konu açarım, istediğim tarzda yazarım? İsteyen 5 cümlede anlatır derdini isteyen uzatır, 500 cümlede anlatır. Bir kural mı var en kısa yoldan derdimizi anlatmak zorundayız diye?

Benim "Buraların en kral yazarı benim, edebiyatta üstüme tanımam, haydi hodri meydan!"gibi bir iddiam yok ki neden yazımın ne kadar sıkıcı, üslubumun çok özenti ve benim acayip yeteneksiz olduğumdan dem vuruyorsunuz?

Profesyonel yazarlarla kıyaslanmaya kadar gitmiş konu, el insaf. Beğendiğini söyleyenleri hiç kitap okumamakla suçlarken Stephan King, İskender Pala ve Dostoyevski'yi bir arada kullanmak nedir yani rastgele 3 yazar söylesem bu kadar alakasızları denk getiremem herhalde.

Bana sürekli "gitsin burada yazmasın o zaman!!" diyen hanımlar pardon ama babanızın çiftliği mi burası? İcazet mi almam gerekiyor yazmak için sizden nedir? Hey Allah'ım.

Bir de şu erkek mevzu var. Önceden burada yazan ve birilerini fena kandırmış olan bir erkek olduğumu düşünüyorsanız buyrun yönetime şikayet edin, incelesinler. Ip loglarını tutuyorlardır, bağlandığım adreslerden daha önce farklı bir nickle bağlanan olmuş mu bakabilirler ya da db'de farklı bir kurgu olabilir bilmiyorum ama o bağı kurmuşlardır illa ki. Vpn falan da yapmıyorum yani ortaya çıkar. Elinize kanıtları alın ve vurun yüzüme haydi bekliyorum. Biraz daha gelirse bu yönde ithamlar, ben kendi kendimi şikayet edeceğim sonunda.

Ya da vazgeçtim valla sıkıldım ya evet çok çirkin ve aptalım keşke ölsem!
 
Kimse istediği gibi yorum yazamaz, yazıyorsa zaten sonucuna katlanıyordur.
Ben şahsen göze alıyorum her konuya yazdığımda.

Ama kimse de topik konuları , amaçları ile çelişen şekilde içerik de açamaz.

Bir Derdim Var'a ait değil . İlişkiler'e taşınabilir. Ama değil yani.
 
Kimse istediği gibi yorum yazamaz, yazıyorsa zaten sonucuna katlanıyordur.
Ben şahsen göze alıyorum her konuya yazdığımda.

Ama kimse de topik konuları , amaçları ile çelişen şekilde içerik de açamaz.

Bir Derdim Var'a ait değil . İlişkiler'e taşınabilir. Ama değil yani.

Konuya odaklanıp fikir/tavsiye veren birçok arkadaş da oldu, size göre 8 saatçik gördüğümüz, yatağa bile almadığımız bir insanla yaşanan sorun çok önemli olmayabilir ama bana dert yani.
 
Edebiyat forumu olsa idi, bu konu silinmeyen birkaç konudan biri olurdu.

Ya da ben hiç kimsenin görmediği onlarca konu uyduruyorum kafamda her gün.

Örnek veriyorum

Görmce olack yılan yuvamı yıkıor eşimde bis et demiyo ben de annesi kardsne srsun ddm safvce oly oldu hlbuk,i o bn hastlnnca oyle yapmmsti bizm orya da gelmiylr zaten karısyla ben simdi ne ypsam evni de temizlemiorsn demslerdi bndr 3 a gtmedm esim dva avti sonra


of o değil de Descartes vs. demişim, bende de bir entelektüel olma çabası sezdim lanet olsun :cool:

Araya çok yorum girmiş kaçırdıklarım var ama bu iki mesaja çok güldüm :)
 
İlber Ortaylı gibi hissediyorum bazen burda yazarken. Keşke ölsen minvalinde capsler geliyor aklıma

Bak Descartes dedin üstünde durmadım ama İlber Ortaylı da demişsin yeter artık çok oluyorsun, kendini entelektüel gibi göstermeye çalışıp seviyeyi yükseltme tamam mı? Kendini ne sanıyorsun sen, çok cahilsin ayrıca hiç La Fontaine okumadın herhalde!!!! :P
 
Konuya odaklanıp fikir/tavsiye veren birçok arkadaş da oldu, size göre 8 saatçik gördüğümüz, yatağa bile almadığımız bir insanla yaşanan sorun çok önemli olmayabilir ama bana dert yani.

Öyle ama 8 saat ve maaş var işin ucunda. Buradaki; "O kadınlar" -böyle diyorum çünkü siz onları ayrı tarafa taşıdınız- o kadar eziyeti çekiyorlar ama eşleri tarafından takdir bile görmüyorlar. Yani anlatabiliyorum umuyorum..
Sizinki de derttir ama küçümsediğiniz dertleri görünce, sizinki onlardan da küçük olduğu için ben de sizinkini küçümsüyorum.
 
Muhabbeti güzel diye nice caniler omuz üstünde tasinirken, muhabbeti cekilmiyor diye nice mazlumlar ayaklar altina alinan insanlarin insana karsi değer yargilarinin öncelikle ve çoğunlukla eğlence ye odaklı su yanlış anlayisin, davranisin bir üyesi de siz olmayın " derim ben.
 
Merhaba siz sevgili kadınlar kulübü üyeleri, moderatorleri , adminleri ve siz sevgili üye olmayanlar! Biliyorum sayınız az değil sinsi sinsi okuyorsunuz buraları, ah sizi siziii.

Konuya geçmeden kendimden kısaca bir bahsedeyim. Ben ergenlik ve post ergenlik dönemlerinde ailesiyle ve arkadaşlarıyla çatışmanın dibine vurmuş, önüne gelene büyük küçük dinlemeden sinirlenip bağırmış, kavga etmiş, her zaman uç düşünceleri benimsemiş, yapma denileni yapmış yap denileni yapmamış kısaca o dönemin ne kadar melaneti varsa hepsini bünyesinde barındırmış biriyim. Hadi biraz abartmış olayım evlat olsa sevilmez seviyesinde değilse de sabırları zorlayan biri olduğumu inkar edemem. Kurban olduğum Rabbim mi böyle yaratıı, evrildiğim ilkel canlı mı ormanların uyumsuzuydu, bilemiyorum.

Birgün artık ilerleyen yaşım ve hormonlarımın kendine gelmesiyle durumumun farkına varmaya başladım ve bir aydınlanma yaşadım. Resmen kafamın üzerinde yuvarlak floresan bir lamba yandı. İnsanların benim sinirli tavırlarımı idare etmek zorunda olmadıklarını, bağırıp çağırarak ya da kalp kırarak bir şeyleri yaptırdığım zaman aslında mutlu olmadığımı fark ettim. Bir anda karmacı buddha’ya dönüp özümdeki iyiliği buldum demiyorum ama yavaş yavaş sakinleşmeye başladım. Artık mümkün olduğunca empati yapabilen, alttan alabilen, sakinleşme sürecine girene kadar susabilen ve sinirlerini yatıştırabilen biri oldum. Hani Nepal’e yerleşsem üzerime çarşaf atıp rahip yaparlar, o derece. Ancaak dün öyle bir şey oldu ki içimdeki Godzilla’nın fosilleşmemiş olduğuna kanaat getirdim, kanlı canlı ve alev püskürtüyor resmen çocuk! (Godzilla alev püskürtüyor muydu ya bu arada?)

Şirkette bir kız var, genel anlamda iyi biri. Yani çalışma ortamım cahil dolu kaynana, görümce muhabbetinden başka bir şey yapmıyorlar a dostlar bıktım diye anlatmıştım da topa tutmuştunuz beni “sen kendini ne sanıyorsun!!” diye. Heh işte onların arasında yer yer sarkastik bakış açısı gösterip güldüren ironilerden geri kalmayan, gündemdeki olaylardan bahsederken Venezuella’nın bitki örtüsünü soruyormuşum gibi ne alaka bakışları atmayan ve atmadığı gibi eğlenceli yorumlar da getiren bu kızçe bir ay gibi parlıyor, zakkum olup açıyor efendime söyleyeyim bülbül gibi şakıyor adeta. Yalnız maalesef ki ayın karanlık tarafı, zakkumun zehri -bülbülün kötü bir şeyi yok mu ya?- var. Bu su perisi kıvamındaki kız yaptığı küçük kuralsızlıkları ve saygısızlıkları uyanıklıkmış gibi görüp hayatını ona göre idame ettirerek gözümde Hansel ve Gratel’i kandıran cadı suretine bürünüyor. “Spor salonuna deneme için geldim diyip 3 aydır bedava giriyorum enayiler anlamadı miihih”, “Metro’da yaşlı kadının biri akbili iki kere bastı hoop geçiverdim ben de, garip garip bakan güvenliğe de annem dedim inandı salak hohoha”, “Ara sıra görüştüğümüz arkadaşlara ayy cüzdanımı unutmuşum derim ve hesabı ödetirim, üstüne bi de teselli ederler aheuehu aklımı seveyim aklımııı”, “Konserlere yolunu bulup bedava girerim, kafasızlar gibi para mı ödeyeceğim?(itiraf edeyim buna özenmiyor değilim :p)” Daha fazla örnek verip baymayayım, konuyu anladığınızı düşünüyorum. Hatun küçük ahlaksızlıkları bir akıl ürünüymüş gibi pazarlamaktan, diğer insanların iyi niyetini kendi çıkarları doğrultusunda kullanıp pratik zekalı olduğunu düşünmekten geri durmuyor ve dahi bununla övünüyor. Zaman zaman yanlışlarda olduğunu, yaptıklarının sinir bozucu olduğunu, birgün ağzının ortasına tokatı yiyeceğini söylüyorum ama pek etkili olmuyor.

Kız hakkında da yeterli bilgiyi verip bir derece antipatik gösterdiğime göre geleyim dün yaşanan olaya. Ofisten çıktım ve asansör sırasına girdim. Çalıştığım yer büyük ancak asansör açısından fakir, yüzlerce kişiye iki asansör düşüyor ve girişlerde çıkışlarda haliyle bir kuyruk oluşuyor. Bu durumda merdiven bir alternatif elbette ancak sivri topuklu ayakkabılarla 6 kat inmenin vereceği ızdırabı siz sevgili hemcinslerimden daha iyi kimsecikler bilemez, zinhar! Bu ahval ve şerait içinde bekledim, bekledim ve bekledim. Nihayet sıra bana geldi diye düşündüm, önümde birkaç kişi var ve asansör geldi. Pıt pıt pıt pıt bindi insanlar ve tam bir kişilik yer kaldığında diğer asansörün sırasında bekleyen bu zarafet-i betül birden atladı asansöre. Yüzünde yine bir uyanıklık yaptığını düşünen, yine bir zafer kazandığına inanan o joker gülümsemesiyle yüzüme bakarken kapı kapandı. İşte o an, tam o an iki paragraf üstte bahsettiğim Godzilla çıktı içimden, gözlerim ateş saçıyor adeta bir Tosun Paşa , bir küçük enişte oluverdim o saniyede ben. Asansör inemeden çağırma tuşuna bastım ve kapı açıldı. Ayağımı araya koydum ve çok da sakin olmayan bir ses tonuyla sordum “Sıra benim, sen neden girdin araya?” Asansördekiler ve kuyruktakiler “Kavga mı var hah ne oluyor oradaa?” merakıyla bize dikkat kesildiler. Kız yok ben vardım mıy kıy bir şeyler söylerken “Hayır sen yoktun, araya kaynayarak uyanıklık yaptığını düşünüyorsun ama bu kadar insan aptal sen akıllı değilsin burada, in asansörden ve geç sırana!” dedim. Ya da buna benzer bir şeyler söyledim, bilemiyorum. İndi asansörden tabii, hıh! :63:

Sorun şu ki kız şimdi benimle konuşmuyor –büyük şok!- Fazla tepki vermiş olduğumun farkındayım aslında gidip gönlünü alayım diyorum ama Tibetli rahip kıvamındaki bünyemi Evil Monster’a çeviren “kendini akıllı başkalarını aptal sanma” ve “ahlaksızlığı pratik zeka olarak düşünme” vasıflarına sahip olması sebebiyle buna benzer bir olayı tekrar yaşama ihtimalimiz var. Öte yandan muhabbeti de iyiydi, en azından kaynanası yok :)

Ne yapayım yahu ben, bir akıl verin?

Not: Çok uzun özet geç diyenler için, başkasının sırasını kapmayın, kavga çıkar!
Icimin yaglarini eriten bir tepki koymussunuz, tabiri caizse kasinmis. -bende yapabilsem arada boyle ;) -
Hicte bir adim atmayin, oyleleri ile konusmaktansa lal olmak yegdir.
 
Back