şu andaki gebeleri korkutmamak için yazmayayım dedim ama dayanamayacağım. CAHİLLİK APAYRI BİR ŞEY VE BİZİM MEMLEKETTE GRİPTEN DAHA SIK GÖRÜLÜYOR. CAHİL CESARETİ SAĞLIK ALANINDA HİÇ ÇEKİLMİYOR.
Lütfen şu an gebe olanlar bu kısmı okumasın. Size bir şey katmayacak. Allah sağlıkla kucağınıza almayı nasip etsin. Umarım hiç bir sağlık sorununuz olmaz. Asla bir hastahaneye gitmek zorunda kalmazsınız. Doğumunuz en güzel şartlarda gerçekleşir.
Şu gebe kal diyen cehalet konusunda Master yapmış üyeler ve yorumlardan anladığım kadarıyla şu an çalışmalara başlamış olan konu sahibi; siz boğularak ölen bir insana elinizden hiç bir şey gelmeden baktınız mı? Akciğerler halk arasındaki tabirle taşlaşıp kanarken, ağzından ve burnundan gelen kanları durduramadığınız oldu mu? Bilinciniz yerindeyken boğulmanın ve bunun süründürerek saatler günler sürmesinin nasıl bir his olduğunu biliyor musunuz? Ateş 40 ın üzerindeyken elinizdeki tüm ilaçları kullanıp 0,1 derece bile düşürememenin, karşınızda alev alev gerçekten kavrulan ve boğulan birini görmek ne demek biliyor musunuz? Bunu çok daha detaylandırabilirim ama kazara görecek insanları korkutmak istemiyorum.Peki tüm bunları yaşayanın hamile bir Kadın olduğunu? Size çaresizlik içinde bari bebeğini kurtarmanız için yalvardığını? Bir hamileye kalp masajı nasıl yapıldığını? Neler hissettirdiğini? karnına vuran minik tekmeleri görmenin nasıl bir şey olduğunu? Gebenin dolaşımı azalınca bebeğin kalp atımlarının nasıl durduğunu? Ağzını açıp bilinci yerinde boğulurken solunum cihazına bağlamak için aletleri kullanmanın nasıl bir şey olduğunu? Gözlerinden süzülen yaşları? Kafanı kaldırdığında çabuk sezeryana bari bebeği kurtaralım sözlerini? Bir annenin, yani bebeğin ihtiyaç duyduğu ömür boyu ihtiyaç duyacağı tek dayanağının ölüm raporunu yazmanın nasıl bir şey olduğunu?
Bütün bunları o yeni doğmuş bebeğin yaşadığını? Pespembe küçük jöle kıvamında iki akciğeri olması gerekirken taşlaşmış siyah bir kütleyle küvözde boğulmasını? Solunum cihazının ayarları maximumdayken deli gibi uyarı vermesini ve gözlerinizle hastanızın oksijen satürasyonun düşmesini görmenizi? O minicik tenine dokunmaya kıyamadığımız meleğin kalp masajında her bastığınızda ağzından burnundan kan gelmesini? Hemşirenizin çaresizce normal sürenin kaç katı Resusitasyondan sonra hocam bitti bırakın demesini? Bu anlattıklarım milyonda bir bile olamaz.
Hangi dünyada yaşıyorsunuz? Bu PANDEMİ. Uyduruk bir ishal Salgını değil. Milyonlar anında ölüyor. Tüm dünya düzeni değişiyor. Halen tek derdiniz gerçekten üremek mi? Cidden soruyorum. O canınızdan çok sevdiğinizi/ seveceğinizi söylediğiniz meleğe bunları yaşatma riskini almaya nasıl razı oluyorsunuz? Bu resmen dolaylı cinayet değil mi? Ölmez ve yaşarsa solunum cihazına bağlı kalma riskini daha mı az acı sizce? En iyi şartlarda bile gebelik başlıbaşına hastahane takibi gereken, doğumu başlı başına sıkıntı olan bir durumken bu kadar cesaret cahillikle bile açıklanamaz. Ya size bakım verenler? Sağlık çalışanlarını geçtim, evladına acımayan bize mi acıyacak. Gerek de yok. Ama hamilelikte doğrulmak için bile ihtiyaç duyduğunuz eşiniz, kusmaktan içiniz çıkmışken çorba yapıp getiren anneniz sizin sayenizde hasta olur ve ölürse? Ya da tam tersi bakım verdikleri için mecburen yanınıza yaklaşsalar ve size bebeğinize bulaştırsalar? Çok mu uzak bir ihtimal zannediyorsunuz? Benim hamileliğinin son vakitlerindeki Dr arkadaşım her riski göze alarak evde doğurmayı seçiyorsa siz de bir zahmet düşünün. Çok değil az bir düşünseniz yeter.
Tüm hastahaneler artık pandemi katagorisinde. İzinleri raporları geçin ellerinden gelse ölü Dr şarı mezardan çıkarıp çalıştıracak düzeye geldik. Tıp son sınıfları mezun edip sahaya sürmek konuşuluyor şimdi. Sağlık çalışanlarının korkunç oranda üyesi şu an enfekte. En yakınlarım da dahil. Bu hastalık havada mikron düzeyinde bulaşıyor. Sosyal mesafeyi korusanız bile dışarı çıkmayın. Sosyal mesafe mecburi çıkışlar içindir. İlk 2 hafta soğur belirti. Yüksek bulaştırıcılık. Neyi anlatıyorum ki. Herkes biliyor zaten. Ama elektriği görmeden inanmam diyen cahil kadar inanmıyor. İlla elektrik akımına mı kapılmanız gerek inanmanız için. Hiç mi akletmiyorsunuz? Tüm dünya ülkeleri tüm üretimini, ihracatını, ithalatını, eğitimini, her türlü hizmet sektörünü, tüm ulaşımını, iletişimini, hatta sokağa çıkmasını engelliyorsa durum ne kadar ciddidir. Ülkeler, hükümetler ekonomik yıkılma riskini alıyor. Neden? Sadece basit bir virüs yüzünden mi? Tüm ülkeler artık sağlık çalışanlarının yetkinliğini bile ölçmeden sadece gel çalış, her türlü çalışma yaşama hakkı diyorsa ne durumda sizce?
Farkında mısınız? Binlerce insan bir gecede ölüyor. Her yaş grubundan. Bebekler de çocuklar da ölüyor yani. Kaldı ki gebelik başlı başına risk faktörü. İlla başınıza gelip yoğun bakımın içinde veya kapısındayken mi aklınız başınıza gelecek. Konu sahibi veya onun gibi arada kalmışlar yukarıda çok minimalize anlattığım tablo benzerini yaşayınca onu teşvik edenler hiç mi sorumlu hissetmeyecek? Ya da inandığınızı söylediğiniz o merhametli ve adaletli yaratan hiç mi hesap sormayacak sanıyorsunuz.
Dini görüş için yazmıyorum ama yukarıda çok fazla Allah verir, hayırlısını verir, endişelenme minvalinde yazanlara cevaben yazıyorum. Ben müslümanım (elhamdulillah). Ama sizin ve benim inandığımız dinin aynı olduğunu düşünmüyorum. Benim dinim mantıklıdır. İlk başta insanı korur. En haram hükümler bile ölüm söz konusu olunca ortadan kalkar. Mühlet verilir. Allah bir musibet hastalık vs varsa oturun sadece dua edin demiyor. Çaresini arayın, tedavi olun, kendinizi koruyun diyor. Kendinizi ve sorumlu olduklarınızı riske atmayın, beyninizi kullanın, düşünün, akledin diyor. Önce TEDBİR sonra tevekkül diyor. Siz bunları es geçip cüzi irade kullanıp bir tercih belirtip sonradan hayırlısı bu demeniz komik. Ama trajikomik. Öyleyse hamile kalınca Dr a gitmeyin. Aşı olmayın. Korunmayın. Doğurganlığınız boyunca aralıksız doğurun. Sonuçta cüzi irade kullanmayın. Her şey en iyiye bağlanıyor nasıl olsa. Hayatınızda bir kez bile ilaç kullanmayın. Ameliyat olmayın. Bırakın, olacağına varır. Pardon eklemeyi unuttum. Tevekkül edin bol bol. Böyle bir din yok haber vereyim. Açın kuranı okuyun. Her kesin kaderini kendi çabasına bağlı kıldık diye ayet var. Haşa inkar mı edeceğiz şimdi.
Hayatta en sevmediğim şeylerde ilk beşe kumar girer sanırım. Her türlüsünden acayip sinir olurum. İddiadan Las Vegas daki kumarhane oyunlarına kadar. Afedersiniz ama ben kıytırık üç kuruşu riske etmeyi bile akıl dışı olarak görürken siz nasıl bir kumara kendinizin, doğmamış çocuğunuzun, ailenizin hayatını veya sağlığını yatırabilirsiniz?Gerçekten aklım almıyor.
şu saatte en kıymetli varlığımı zamanımı harcıyorsam tek umudum birini bile azıcık uyarabilmek. Hiç bir çıkarım yok ama umudum var küçük de olsa.
Dediğim senaryoyla siz yada bebeğiniz kapıma gelseniz elimden gelenin en iyisini yaparım sizin için. Çok üzülürüm. Ama kendimi toplar bir sonraki Hastam için çabalarım. Hayatımda yeri bu kadar. Ama sizin ya da çocuğunuzun yada ailenizin kararan hayatı??? Seçim sizin.
Kendime not: Şu salgından ölmez de sağ çıkarsam bir daha asla Suriyelileri kötü durumlarında bile hesapsızca çocuk yaptıkları için eleştirmeyeceğim. Bizimkileri görünce...
Ve her hastalığın çaresi bulunabilir. Tedavisi bulunamayan tek hastalığın cehalet olduğunu unutmayacağım.