Tüm sayfaları okumadım, belki soran olmuştur o nedenle tekrara düşüyorsam kusuruma bakmayın ama tam olarak hayatında ne eksik bu çocuğun? Çünkü belli ki ortada doldurulması gereken bi boşluk var ve çocuk bu yolu seçmiş ki o yaşlarda çok normal.
Bu çocuk neleri sever, yetenekleri, ilgi alanları ve hobileri nelerdir, yaşıyla orantılı neleri başardı bugüne kadar, neleri başarmak istiyor? Başarmaya, üretmeye teşvik ediyor musunuz, merak duygusunu körüklüyor musunuz? Hedefleri, hayalleri var mı? Nasıl bi arkadaş çevresiyle muhatap oluyor (ki bu çevreyi o yaşta kendisi seçmiyor bi yerde, yaşadıgınız semtten gittigi okula kadar siz seçtiginize göre siz seciyorsunuz) o çevrede kabul görüyor mu? Daha önemlisi ailesinde kabul görüyor mu? Çocuğunuzu sevdiğinize hic süphem yok ama kabul görmek çok farklı bi şey. Yaptıklarıyla, söyledikleriyle iyi ve kötü yönlerde bi yer ediniyor mu ailede?
Bu soruların bi kısmının cevapları yok ki çocuk her sorunun cevabını o hayranlıkla doldurmaya başlamış. Kayda deger bi hayatının olmadıgını düsündügünden baska hayatlara fazlaca özeniyor. Çocuklara yaşanacak gercek bi hayat vermiyoruz, sonra neden başka hayatları izlemeye daldılar diye kara kara düşünüyoruz, saçma değil mi?
Odaklanmanız gereken mesele bi gruba fazla kaptırıp saçını kestirmesi değil yani. Bıraksaydınız kestirseydi hatta keşke, şekilci degisikliklerin hayatında gerçek bi seyleri degistirmedigini görür yeni bi arayışa girerdi.
Anlıyorum siz hayranlığın dozunun kaçmasından haklı olarak rahatsızsınız ama işte o dozun ne olduğunun keşfedileceği yaş da tam olarak bu yaşlar. Önce uçlara gidip gelecekler ki sonra ortası neresi bulabilsinler.
Gruba da çok takılmayın, zira ergenlikte tapınırcasına rol model alınan ünlüler özünde hep aynıdır. Çocuk özünde tanınan, sevilen, hayranlık duyulan, özgür bir birey olmak, sıradan olmayan ve refah içinde geçen bir hayat yaşamak istiyor, hepsi bu. Bunlara gercekten ulaşmak zaman ve emek isterken bunları bi ünlüde cisimleştirip ona hayranlık duymak, o hayata dahil olabilmek icin cocukca evlilik hayalleri kurmak, ulaşılmaz geldikce aglamak daha kolay. Cünkü cocugunuz ulaşamadıgı bi Koreli için degil, sahip olamayacagını düsündügü sevgi saygı güc yetenek icin aglıyor aslında.
Yoksa rock ve metal müzik grupları modayken de anne babalar çocuğum kedi kesmeye başlayacak diye korkuyolardı. Rap müzik modayken Eminemle ilgili son derece marjinal ve ailelerin uykularını kaçıran şehir efsaneleri dönerdi. Takıldıgınız seyler bunlar olmasın, cocuga bi hayat vermeye bakın. O zaman zaten baskasının hayatına tapacak vakti olmayacak kendi hayatını yasamaktan.
Not: Uzun yazmışım ama bir de not düşeceğim. Yine Nazi Kampı ögretileri, Otoriter Evebeynlik Modeline övgüler görüyorum aralarda ve gerçekten üzüldüm. O modellerin en büyük sorunu ne biliyo musunuz, insan bi yanlışı sadece kendisi yanlış olduguna inanırsa tekrarlamaz. Bi otorite figüründen gelen her doğru ve yanlış o otorite varken vardır, onlar yoksa yoktur. Çocuk evin kapısından çıkıp otoriteniz gevşediginde yanlışlarla doğrular da gevşer. Çocuk başka şehre okumaya gider, otoritenin izi silikleşir, çocugun dogruyu yanlıstan ayırma becerisi de siliklesir. Kendi cocugunuz dahil kimseyi kendi zihninizin ürünü kafeslerde tutamazsınız. Ögrenmesine izin vermek ve yardım etmek zorundasınız. Anlayamaya çalışmak yerine höt derim durur demek korkunç bi kolaycılıktan ve kısa vadeli verimsiz bi yatırımdan başka bi şey değil.