Ben de kendimi bildim bileli istediğimi giydim. Ailemin, akrabalarımın, yeri geldi sevgilim dediğim kişilerin de tepkisi ile karşılaştım.
Gene bildiğimi okudum. Sonra insan zamanla bu konuda kendi içinde bir denge kuruyor.
Her kıyafet her yerde giyilmez kuralını öğrettim kendime. Nasıl ki mahalle bakkalına eşofmanla gitmek mesele olmuyorsa, tatil beldesinde bikini ile barda bira içmek de mesele olmaz.
Ama bikini ile mahalle bakkalına girmeyiz.
Ya da eşofman-pijama ile plaja gitmeyiz.
Benim ömrümün büyük çoğunluğu İstanbul'da geçti, koca metropol. Birçok semtinde yaşadım. Sahil kısmında da, kırsalında da.
Çevredeki insanların durumuna göre kendiliğinden şekillendi bu giyim kuşam konusu. Aslında tam bir cadı kazanı. Kimsenin onayını istemiyoruz ama rahat da etmek istiyoruz.
Kimsenin yiyecek gibi bakışlarını da istemiyoruz ama an geliyor, saygı görmüyoruz.
İstanbul'da şort, crop ile gezebilirken, köyde şalvar giyip yazma bağlıyorum. Bu beni rahatsız etmiyor, hatta çevreme uyum sağlayabildiğimi düşünüp, kendimi daha huzurlu hissediyorum. Hiçbir köylü hemşehrimi İstanbul'daki giyim kuşamıma normal yaklaşmaya ikna edemem. Bunu yadırgamaları da onları kötü insan yapmaz. Herkesin yetiştirilme, yaşantı biçimi ayrı çünkü. Annem bile bana alışmadı halen laf eder. Bana laf geçiremezse, şakayla karışık eşime serzenir. Ama annemdir, bana kötü söylemez, kötü düşünmez. Ona göre günahtır, ayıptır. Onu anlarım ama müdahale de etmez.
Hepimiz farklı kültürler, farklı inançlar, yetiştirilme tarzları ve farklı normlara sahibiz.
Size ne yapmanız gerektiğini söyleyemem, haddime değil ama kendi sorunumu böyle çözdüm.
Yerine göre davranma.
Bunu kendi rızamla yaptığımda zaten üzerimde baskı hissetmiyorum. Hiç kimse de beni uyarma ya da yadırgama gereği görmüyor. (Yakın çevrem için bu cümleler, konu komşu falan değil)
Eşim de nerede nasıl davranacağımı bildiği için, bu konuda eleştiri getirmez. Sahilde yürüyüşe şortla giderim, mahalle bakkalına eşofmanla. Eğlenmeye mini etekle giderim, köye yazma, basma etekle...
Hepsi ayrı renk ve her biri de benim sonuçta. Çok karışık oldu, umarım anlaşılmıştır.