Kitabını Al da Gel

selamlar herkese ben biraz maymun iştahlıca biriyim galiba aynı anda hep 3-4 kitap okuyorum. kitap takasına da giremiyorum hepsi benim olsun kitaplığımda dursun istiyorum. ama aynı anda 3-4 kitap olunca dağılıyorum.
şu anda sefiller, hiç, senden önce ben, grinin elli tonu nu okuyorum:KK48:
sefillerin elimdeki çevirisi berbattı o yüzden doğru düzgün bir çevrisini almak için beklettim sonra aldım ama bu defa da aradan zaman geçince koptum çünkü dümdüz okunacak bir kitap değil ö dönemleri netten araştırarak ilerliyodum anlayabilmek için.
yani benim klasikler için yapacağım yorum çeviri çok önemli telif falan almıyorlar sanırım önüne gelen yayınevi çevirip satıyor malesef
 
selamlar herkese ben biraz maymun iştahlıca biriyim galiba aynı anda hep 3-4 kitap okuyorum. kitap takasına da giremiyorum hepsi benim olsun kitaplığımda dursun istiyorum. ama aynı anda 3-4 kitap olunca dağılıyorum.
şu anda sefiller, hiç, senden önce ben, grinin elli tonu nu okuyorum:KK48:
sefillerin elimdeki çevirisi berbattı o yüzden doğru düzgün bir çevrisini almak için beklettim sonra aldım ama bu defa da aradan zaman geçince koptum çünkü dümdüz okunacak bir kitap değil ö dönemleri netten araştırarak ilerliyodum anlayabilmek için.
yani benim klasikler için yapacağım yorum çeviri çok önemli telif falan almıyorlar sanırım önüne gelen yayınevi çevirip satıyor malesef
evet klasiklerde çeviri çok önemli. ben İş Kültür yayınlarını tercih ediyorum bu yüzden. Hasan Ali Yücel Dizisini. kesinlikle de memnunum. daha bir kez bile kötü bir çeviriyle karşılaşmadım. fiyat olarak biraz tuzlu olabiliyor ama değer. Sefillerin ben de eski bir baskısı var, o yüzden İş Kültür yayınlarında var mı bakmadım.
ben de kitap asla veremem. 10 yıl okumasam 10 yıl dursun isterim kitaplığımda, bir çeşit saplantı benimki.
 
evet klasiklerde çeviri çok önemli. ben İş Kültür yayınlarını tercih ediyorum bu yüzden. Hasan Ali Yücel Dizisini. kesinlikle de memnunum. daha bir kez bile kötü bir çeviriyle karşılaşmadım. fiyat olarak biraz tuzlu olabiliyor ama değer. Sefillerin ben de eski bir baskısı var, o yüzden İş Kültür yayınlarında var mı bakmadım.
ben de kitap asla veremem. 10 yıl okumasam 10 yıl dursun isterim kitaplığımda, bir çeşit saplantı benimki.
evet Hasan Ali Yücelde bulduklarımın hepsini ankarada eğitime gittiğimde toplayıp geldim:KK45: ama sefillerin çevirisi yok malesef İş Kültürde. hangi yayıneviydi aldığım acaba:KK53: bayadır ara verdim ya şimdi ne desem yalan olur akşam gidince bakıp yazıcam ama .dediğim gibi aldıktan sonra koptuğum için iyi kötü yorum da yapamayacağım. ama paraf yayınlarınınki berbattı üstelik bir de set almıştım dünya klasiklerini yazık oldu verdiğim paraya ilçede çalışıyordum yokluktan aldım çalıştığım yere gelmişlerdi satmaya
 
evet Hasan Ali Yücelde bulduklarımın hepsini ankarada eğitime gittiğimde toplayıp geldim:KK45: ama sefillerin çevirisi yok malesef İş Kültürde. hangi yayıneviydi aldığım acaba:KK53: bayadır ara verdim ya şimdi ne desem yalan olur akşam gidince bakıp yazıcam ama .dediğim gibi aldıktan sonra koptuğum için iyi kötü yorum da yapamayacağım. ama paraf yayınlarınınki berbattı üstelik bir de set almıştım dünya klasiklerini yazık oldu verdiğim paraya ilçede çalışıyordum yokluktan aldım çalıştığım yere gelmişlerdi satmaya
ben çok takıntılıyım yayınevi konusunda ya. çünkü okurken zihnimden düzeltme yapıyorum, imla vs hatası olunca
Martı yayınları sevdiğim bir yayın değildir mesela. çok kötü olur çevirileri ama neredeyse bütün iyi popüler yazarları topladı aksi gibi.
tam tersine Koridor da güzel çeviriler yapar. Epsilon türüne göre güzel çeviri yapıyor.
Bordo Siyah da güzel çeviriyor benim bildiğim.
 
bugün sonunda aklından bir sayı tut adlı kitabıma başladım bu romanlarda en sevmediğim birden karakterleri tanıtmadan olaya dalmaları o nedenle başta adapte olmakta çok zorlanıyorum ama ilerledikçe karakterleri anlayıp herşey güzel oluyor neyse değişik bir kitap dedektifimiz olayı çözebilcek mi bakalım biraz polisiye gizem tarzında olduğu kanaatindeyim ki öyle ama sevmeye başladım gelişmelerden haberdar ederim:KK69::KK69: sadece şunu söylemek istiyorum ki bu kitabı sakin bir yerde elinize alıp bir elinizede kahve ve ya çay huzurlu bir ortamda okuma isteği veriyor hatta yağmurlu bir havada yağmur sesi eşliğinde ki bugün tam öyle bir hava vardı burda :KK22: böyle kalabalıkta okunacak bir kitap değil benim görüşüme göre çünkü olayın gizemine kapılıp başka bişeyle ilgilenemeyeceğiniz bir merak oluşturuyor bakalım daha başlarındayım ilerde fikirlerim değişmezse beğeneceğimi düşünüyorum:KK55::KK55:
 
PAZARTESİ YAZARI: JANE AUSTEN
Bu hafta en sevdiğim yazarlardan biri olan Jane Austen'ı seçtim. Aslında amacım, Jane Austen'ı anlatmak değil, yazar hakkında konuşmak. önce Jane Austen kimdir onunla başlayalım:
Yazarımız 16 Aralık 1775 tarihinde Hampshire'da doğmuş İngiliz bir romancıdır. Jane Austen hiç evlenmemiş bir kadın olarak romanlarında aşkı anlatmıştır, kimilerine göre hiç yaşayamadığı aşkları anlatmıştır, kimilerine göre de yaşadığı bir aşkın etkisinde kalmış ve onu tekrar tekrar anlatmıştır.
Hemen her Jane Austen kitabını okumuş biri olarak diyebilirim ki Jane Austen her ne kadar akım olarak Romantizm temsilcisi kabul edilse de aslında son derece realist bir yazardır.
Kitaplarına baktığımızda, mesela en ünlü eseri olan Gurur ve Önyargı'yı ele alırsak; karakterler birbirleriyle dengelidir. Jane'in saf, narin tarafı, Elizabeth'in zekası ve ön yargılı tabiatıyla, Mr. Bingley'in insancıllığı ve sevimliliği Mr. Darcy'nin katı ve kibirli tabiatıyla dengelidir. Darcy'nin Gururunun Elizabeth'in Önyargılarıyla (ki bazıları Darcy'nin önyargıyı, Elizabeth'in Gururu da temsil ettiğini söyler ama ben aksi görüşteyim) çatıştığı romanda biri kibrinden diğeri insanlara olan önyargısından sıyrılır, karakterler törpülenir.
ya da diğer bir ünlü kitabı Akıl ve Tutkuda da aynı durum vardır: Marianne ve Elinor kitabın iki zıt karakteridir. Marianne kitabın Tutku kısmını temsil eder, Elinor Akıl (Sağduyu) kısmını temsil eder.
ikisi de kitap boyunca aşk acısı çeker ama Marianne yatak döşek hasta olurken, Elinor büyük bir güçle bu ayrılığı taşır ve savaşından galip çıkar.
ikisi de kendi boşluklarını dolduracak bir adamla birlikte olurlar ve adamların boşluklarını doldururlar.
bu açıdan aslında Jane Austen zıtlıkların uyumundan çok çiftlerin birbirini tamamlaması gerektiği fikrinden hareket eder.
Elbette diğer yandan Jane Austen'ın kitaplarının Dünya Klasikleri Listesinin üst sıralarında yer almasının nedeni de şudur; Jane Austen inanılmaz bir gözlem gücüne sahiptir, üstelik de küçük bir çevrede yetişmiş bir kadın olmasına rağmen. Karakterleri aradan geçen bunca yüzyıldan sonra bile bizdendir, karakter tasvirleri öylesine güçlüdür ki geçerliliğini bu kadar yıldan sonra bile korumaktadır.
Kitabındaki en ince mizahlar hep budala bir karakteri eleştirirken görülür ki zeki bir kadın olarak aptal insanlara tahammülü olmadığını tahmin etmek zor değil. İnce, mizahi dili eşsizdir ve pek çok kadına ilham kaynağı olmuştur.
Yaratıcılığı çocukluğundan beri ortadır ve yazdığı hikayeleri ailesi evlerinde kurdukları küçük bir tiyatroyla çocuklarıyla birlikte eğlenerek sergilerler.
Jane Austen'ın yaşadığı dönem bir kadının yazar olarak varolması için zor bir dönemdir, kadınların sadece ev işlerinde ve belli başlı bazı görevlerde çalışmasının normal karşılandığı bir sosyo-kültürel yapıda kadınlık eş ve anne olmakla eş değerdi ki ben Jane Austen'ın biraz da bu sebeple evlenmemeyi tercih ettiğini düşünüyorum, o bir yazar olarak Jane Austen olarak yaşamak ve ölmek istedi, Mrs. X olarak değil. Yaşadığı dönem bir kadının yazar olmasını doğru bulmadığından romanlarını "A Lady" mahlasıyla yayımlamıştır.
 
PAZARTESİ YAZARI: JANE AUSTEN
Bu hafta en sevdiğim yazarlardan biri olan Jane Austen'ı seçtim. Aslında amacım, Jane Austen'ı anlatmak değil, yazar hakkında konuşmak. önce Jane Austen kimdir onunla başlayalım:
Yazarımız 16 Aralık 1775 tarihinde Hampshire'da doğmuş İngiliz bir romancıdır. Jane Austen hiç evlenmemiş bir kadın olarak romanlarında aşkı anlatmıştır, kimilerine göre hiç yaşayamadığı aşkları anlatmıştır, kimilerine göre de yaşadığı bir aşkın etkisinde kalmış ve onu tekrar tekrar anlatmıştır.
Hemen her Jane Austen kitabını okumuş biri olarak diyebilirim ki Jane Austen her ne kadar akım olarak Romantizm temsilcisi kabul edilse de aslında son derece realist bir yazardır.
Kitaplarına baktığımızda, mesela en ünlü eseri olan Gurur ve Önyargı'yı ele alırsak; karakterler birbirleriyle dengelidir. Jane'in saf, narin tarafı, Elizabeth'in zekası ve ön yargılı tabiatıyla, Mr. Bingley'in insancıllığı ve sevimliliği Mr. Darcy'nin katı ve kibirli tabiatıyla dengelidir. Darcy'nin Gururunun Elizabeth'in Önyargılarıyla (ki bazıları Darcy'nin önyargıyı, Elizabeth'in Gururu da temsil ettiğini söyler ama ben aksi görüşteyim) çatıştığı romanda biri kibrinden diğeri insanlara olan önyargısından sıyrılır, karakterler törpülenir.
ya da diğer bir ünlü kitabı Akıl ve Tutkuda da aynı durum vardır: Marianne ve Elinor kitabın iki zıt karakteridir. Marianne kitabın Tutku kısmını temsil eder, Elinor Akıl (Sağduyu) kısmını temsil eder.
ikisi de kitap boyunca aşk acısı çeker ama Marianne yatak döşek hasta olurken, Elinor büyük bir güçle bu ayrılığı taşır ve savaşından galip çıkar.
ikisi de kendi boşluklarını dolduracak bir adamla birlikte olurlar ve adamların boşluklarını doldururlar.
bu açıdan aslında Jane Austen zıtlıkların uyumundan çok çiftlerin birbirini tamamlaması gerektiği fikrinden hareket eder.
Elbette diğer yandan Jane Austen'ın kitaplarının Dünya Klasikleri Listesinin üst sıralarında yer almasının nedeni de şudur; Jane Austen inanılmaz bir gözlem gücüne sahiptir, üstelik de küçük bir çevrede yetişmiş bir kadın olmasına rağmen. Karakterleri aradan geçen bunca yüzyıldan sonra bile bizdendir, karakter tasvirleri öylesine güçlüdür ki geçerliliğini bu kadar yıldan sonra bile korumaktadır.
Kitabındaki en ince mizahlar hep budala bir karakteri eleştirirken görülür ki zeki bir kadın olarak aptal insanlara tahammülü olmadığını tahmin etmek zor değil. İnce, mizahi dili eşsizdir ve pek çok kadına ilham kaynağı olmuştur.
Yaratıcılığı çocukluğundan beri ortadır ve yazdığı hikayeleri ailesi evlerinde kurdukları küçük bir tiyatroyla çocuklarıyla birlikte eğlenerek sergilerler.
Jane Austen'ın yaşadığı dönem bir kadının yazar olarak varolması için zor bir dönemdir, kadınların sadece ev işlerinde ve belli başlı bazı görevlerde çalışmasının normal karşılandığı bir sosyo-kültürel yapıda kadınlık eş ve anne olmakla eş değerdi ki ben Jane Austen'ın biraz da bu sebeple evlenmemeyi tercih ettiğini düşünüyorum, o bir yazar olarak Jane Austen olarak yaşamak ve ölmek istedi, Mrs. X olarak değil. Yaşadığı dönem bir kadının yazar olmasını doğru bulmadığından romanlarını "A Lady" mahlasıyla yayımlamıştır.
çok güzel bir yazı olmuş canımm.."jane austen" ismini görür görmez gözlerim parladı,keyifle okudum:KK37:
 
PAZARTESİ YAZARI: JANE AUSTEN
Bu hafta en sevdiğim yazarlardan biri olan Jane Austen'ı seçtim. Aslında amacım, Jane Austen'ı anlatmak değil, yazar hakkında konuşmak. önce Jane Austen kimdir onunla başlayalım:
Yazarımız 16 Aralık 1775 tarihinde Hampshire'da doğmuş İngiliz bir romancıdır. Jane Austen hiç evlenmemiş bir kadın olarak romanlarında aşkı anlatmıştır, kimilerine göre hiç yaşayamadığı aşkları anlatmıştır, kimilerine göre de yaşadığı bir aşkın etkisinde kalmış ve onu tekrar tekrar anlatmıştır.
Hemen her Jane Austen kitabını okumuş biri olarak diyebilirim ki Jane Austen her ne kadar akım olarak Romantizm temsilcisi kabul edilse de aslında son derece realist bir yazardır.
Kitaplarına baktığımızda, mesela en ünlü eseri olan Gurur ve Önyargı'yı ele alırsak; karakterler birbirleriyle dengelidir. Jane'in saf, narin tarafı, Elizabeth'in zekası ve ön yargılı tabiatıyla, Mr. Bingley'in insancıllığı ve sevimliliği Mr. Darcy'nin katı ve kibirli tabiatıyla dengelidir. Darcy'nin Gururunun Elizabeth'in Önyargılarıyla (ki bazıları Darcy'nin önyargıyı, Elizabeth'in Gururu da temsil ettiğini söyler ama ben aksi görüşteyim) çatıştığı romanda biri kibrinden diğeri insanlara olan önyargısından sıyrılır, karakterler törpülenir.
ya da diğer bir ünlü kitabı Akıl ve Tutkuda da aynı durum vardır: Marianne ve Elinor kitabın iki zıt karakteridir. Marianne kitabın Tutku kısmını temsil eder, Elinor Akıl (Sağduyu) kısmını temsil eder.
ikisi de kitap boyunca aşk acısı çeker ama Marianne yatak döşek hasta olurken, Elinor büyük bir güçle bu ayrılığı taşır ve savaşından galip çıkar.
ikisi de kendi boşluklarını dolduracak bir adamla birlikte olurlar ve adamların boşluklarını doldururlar.
bu açıdan aslında Jane Austen zıtlıkların uyumundan çok çiftlerin birbirini tamamlaması gerektiği fikrinden hareket eder.
Elbette diğer yandan Jane Austen'ın kitaplarının Dünya Klasikleri Listesinin üst sıralarında yer almasının nedeni de şudur; Jane Austen inanılmaz bir gözlem gücüne sahiptir, üstelik de küçük bir çevrede yetişmiş bir kadın olmasına rağmen. Karakterleri aradan geçen bunca yüzyıldan sonra bile bizdendir, karakter tasvirleri öylesine güçlüdür ki geçerliliğini bu kadar yıldan sonra bile korumaktadır.
Kitabındaki en ince mizahlar hep budala bir karakteri eleştirirken görülür ki zeki bir kadın olarak aptal insanlara tahammülü olmadığını tahmin etmek zor değil. İnce, mizahi dili eşsizdir ve pek çok kadına ilham kaynağı olmuştur.
Yaratıcılığı çocukluğundan beri ortadır ve yazdığı hikayeleri ailesi evlerinde kurdukları küçük bir tiyatroyla çocuklarıyla birlikte eğlenerek sergilerler.
Jane Austen'ın yaşadığı dönem bir kadının yazar olarak varolması için zor bir dönemdir, kadınların sadece ev işlerinde ve belli başlı bazı görevlerde çalışmasının normal karşılandığı bir sosyo-kültürel yapıda kadınlık eş ve anne olmakla eş değerdi ki ben Jane Austen'ın biraz da bu sebeple evlenmemeyi tercih ettiğini düşünüyorum, o bir yazar olarak Jane Austen olarak yaşamak ve ölmek istedi, Mrs. X olarak değil. Yaşadığı dönem bir kadının yazar olmasını doğru bulmadığından romanlarını "A Lady" mahlasıyla yayımlamıştır.

Kitabını okuduğumda da, filmini izlediğimde de ki filminden de çok etkilenmişimdir. Hep Elizabeth'in gurur timsali olduğunu hissetmişimdir, Darcy'nin de tam bir kibir timsali, tüm bunlara rağmen aralarındaki o aşk öyle güzeldi ki, hiçbir kitapta öylesine, öyle güzeline tanık olmadım. Mükemmel roman, mükemmel yazar. Şuan tekrar okumaya karar verdim, kitabı ablamda vardı, ona gider gitmez okumaya başlayacağım :))
 
çok güzel bir yazı olmuş canımm.."jane austen" ismini görür görmez gözlerim parladı,keyifle okudum:KK37:
evet benim de en sevdiğim yazarlardandır. çok seviyorum anlatım tarzını, dilini, bir de mutlu sonlarını :KK68:

Kitabını okuduğumda da, filmini izlediğimde de ki filminden de çok etkilenmişimdir. Hep Elizabeth'in gurur timsali olduğunu hissetmişimdir, Darcy'nin de tam bir kibir timsali, tüm bunlara rağmen aralarındaki o aşk öyle güzeldi ki, hiçbir kitapta öylesine, öyle güzeline tanık olmadım. Mükemmel roman, mükemmel yazar. Şuan tekrar okumaya karar verdim, kitabı ablamda vardı, ona gider gitmez okumaya başlayacağım :))
evet kesinlikle benim de okuyasım geldi ama kitabım ortada yok :KK11: kim aldı ve geri getirmedi hiçbir fikrim yok üstelik :KK12::63:
 
Benim ablam almıştı hala hatırlıyorum ama kitabı ve yazarı çok sevdiğinden almıyorum ondan, bir de Emma vardı, Jane Austen a ait, onu da okuyayım baya uzun kalıcam nasılsa :)
 
İnternetten kitap siparişi vermeyi bir dahaki aya erteledim biraz sıkıntılar var maddiyatta,ama eyer şu aldığım 4 kiloyu verirsem ödül olarak kendime kitap alıcam :KK16: kitap okuma işide biraz ertelenicek maalesef zaten çook derslerim var onlara çalışayım bende
 
Eki Görüntüle 1460888
bugünkü kitabım. dün başladım. aslında daha önce okumuştum bu öykü kitabını ama Agatha Christie'yi dönüp dönüp okumaktan çok keyif alıyorum. En sevdiğim yazarlardan. eğer okumadıysanız, şiddetle tavsiye ederim.
Agatha Christie kitaplarını hiç okumadım desem :), en kısa sürede edinmem gerekyior sanırım. Geçenlerde iş arkadaşım ofisteki çaycı kız için "Agatha Christie romanlarında ki gibi" dedi :). anlamadım durumu.
 
e tabi canım ben de ablama veriyorum, Gurur ve Önyargı da ondandır kesin :) ama yine de arada bir yoklarım kitabım sende mi diye :) canıms hep de unutur
Ben birkaç kitabımı topladım getirdim:))) bir şey sormak istiyorum, ben de bordo siyah Yayınları'nın bazı klasikleri var. Kadın budalası, Genç Wertherin Acıları, Vadideki Zambak yani 8-10 tane var taa lisedeyken almışım. Bu yayının kitapları kısaltma şeklinde mi? Bilgisi olan var mı? Klasik okumak istiyorum ama varken de yenisini almak istemiyorum.. Bir sürü yorum okudum, kimi iyi demiş kimi kötü.. Ne yapsam bilemedim.
 
İnternetten kitap siparişi vermeyi bir dahaki aya erteledim biraz sıkıntılar var maddiyatta,ama eyer şu aldığım 4 kiloyu verirsem ödül olarak kendime kitap alıcam :KK16: kitap okuma işide biraz ertelenicek maalesef zaten çook derslerim var onlara çalışayım bende
O zaman bol motivasyonlar size. Ödül olarak kitap en güzelidir :)
 
Agatha Christie kitaplarını hiç okumadım desem :), en kısa sürede edinmem gerekyior sanırım. Geçenlerde iş arkadaşım ofisteki çaycı kız için "Agatha Christie romanlarında ki gibi" dedi :). anlamadım durumu.
Allah Allah neyi kastetti acaba merak ettim, keşke kızı görseydim. Agatha Christie candır ya, çok severim, İngiliz Edebiyatını zaten çok severim
 
İnternetten kitap siparişi vermeyi bir dahaki aya erteledim biraz sıkıntılar var maddiyatta,ama eyer şu aldığım 4 kiloyu verirsem ödül olarak kendime kitap alıcam :KK16: kitap okuma işide biraz ertelenicek maalesef zaten çook derslerim var onlara çalışayım bende
ama yine de buralardan kaybolma, özleriz :KK43:

Ben birkaç kitabımı topladım getirdim:))) bir şey sormak istiyorum, ben de bordo siyah Yayınları'nın bazı klasikleri var. Kadın budalası, Genç Wertherin Acıları, Vadideki Zambak yani 8-10 tane var taa lisedeyken almışım. Bu yayının kitapları kısaltma şeklinde mi? Bilgisi olan var mı? Klasik okumak istiyorum ama varken de yenisini almak istemiyorum.. Bir sürü yorum okudum, kimi iyi demiş kimi kötü.. Ne yapsam bilemedim.
hayır özetleme deği, orjinal. ben genelde klasikleri İş Kültür yayınlarından alıyorum ama Bordo Siyah da iyi bir yayınevi bence
 
X