10. Gün
Orucun gözünden seyredilir esmâ...
Oruç bir esmâ-i hüsna seyridir. Oruç tutan her insan, bilsin bilmesin, içinde güzel isimlerin ırmağı akar, dokunur, gözünde gönlünde yeni sırlar, tatlı teselliler okunur. Orucun her hali, her tavrı yeni bir tecellinin eşiğine getirir insanı. Bir prizmaya dönüşür insan oruçla ve üzerine değen her ışıkla yeni renklere ayrılır, taze esmâ pırıltılarıyla görünmeye başlar.
Allah adına var olmaktır oruç. Dünyadan az alırken, ahiretten çok almaktır, dünyada azalırken Allah'ın katında çoğalmaktır. Allah için olmanın ete kemiğe bürünmüş halidir oruç.
Rabb'e kendini teslim etmek, varını yoğunu, gecesini gündüzünü O'nun idaresine vermektir oruç. Dilin ve kalbin şahitliğinde, kurumuş dudaklarla, her duaya Rabbim diye başlamaktır oruç. Kulluğun zirvesinde, hakiki Mürebbi'nin önünde diz çökmektir oruç.
Rahman'ın ikliminde gölgelenmektir oruç. Başkalarının merhametinden ümit kesmek, başka şefkatlerin yüzünden geri dönmektir. Biricik merhametliyi Rahman diye tanımaktır. Rahman sofrasında şefkatle doyuruluşunu fark etmektir.
Rahim'in bahçesinde yer edinmektir oruç. Dünyanın tükenişine şahit olmak, varlığın çaresiz kalışını seyredalmaktır. Dudağını sonsuzluğun kevserine değdirmektir. Yüzünü cennetin meltemine çevirmektir. Merhametin pınarını keşfetmektir dünyada.
Kerim'in sofrasına oturmaktır oruç. Kerim'le beslenmenin tadını çoğaltmak, rızkı doğrudan Allah'tan bilmektir. Verilenlerle değil Veren'i bilerek doymaktır.