Kıbrıs tüp bebek uzmanı Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen ile tüp bebek hakkında herşey

Azospermi Nedir?

Azospermi, menide hiç sperm görülememe durumuna denir. Bu hastalarda azospermiye sebep; hormonal veya genetik bozukluklar, çocukluk çağında inmemiş testis veya fıtık nedeniyle geçirilen ameliyatlar, testislerin yerinde olmamasının geç farkına varılması ve erişkin yaşta ameliyat olmak yada hala testislerin yerinde olmaması ( kasık kanalından torbaya inip çıkan, kasık kanalı veya karın içinde vb ), çocukluk çağında geçirilen ve testisleri şişirerek faaliyetini bozan ateşli enfeksiyonlar ( kabakulak, menenjit vb ) testis tümörü nedeniyle ameliyat sonrası kemoterapi veya radyoterapiye maruz olmak , çeşitli travmalar (trafik kazası, spor yaralanmaları) olabileceği gibi sperm yollarının doğuştan olmaması, gelişmemesi veya tıkanık oluşudur.


Çocuk sahibi olamayan azospermik erkekler artık ‘mikroskobik testiküler sperm ekstrasyonu’ dediğimiz “mikro tese” yöntemiyle çocuk sahibi olabilmektedirler.
http://tupbebekmerkezlerikibris.com/azospermi/

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Tesa/Tese Micro Tese Nedir?

Erkeğin semeninde sperm bulunmamasını ''azospermi'' olarak açıklamıştık. Spermi taşıyan kanallarda tıkanıklık veya testislerdeki sperm yapımı bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Tedavi yöntemi ise mikroenjeksiyondur. Bu tedavi yönteminde spermin elde edilmesi ürolog tarafından gerçekleştirilen TESA ya da TESE olarak bilinen cerrahi işlemlerle sağlanır. Günümüzde tüp bebek merkezlerine başvuran çiftlerin yaklaşık %5’i bu yöntemlerle tedavi edilmektedir.

Sperm hücrelerini taşıyan kanalların tıkalı, gelişmemiş olması veya çok az sayıda sperm üretimi nedeniyle erkekten alınan semen içerisinde sperm bulunmaması durumunda, testislerden iğne ile sıvı çekilip sperm hücresi elde edilmesi yöntemine TESA denir. Operasyon lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Hasta aynı gün içerisinde normal hayatına devam edebilir. Bu yöntemle elde edilen olgun veya gelişmekte olan spermler, ICSI (mikroenjeksiyon) yönteminde kullanılır.


Mikroenjeksiyon, sperm sayısının ya da hareketliliğinin eksik olduğu durumlarda , ayrıca sperm şekillerinin (morfoloji) bozuk olduğu durumlarda kullanılabilen erkeğin sperminin kadın yumurtasında sitoplazma (cytoplasma) içine yerleştirilmesi ile oluşturulan bir tüp bebek tedavi şeklidir. Erkek infertilitesi için devrim yaratmıştır. “Intra-Cytoplasmatic Sperm Injection” (ICSI) olarak da bilinmektedir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Endometriozis Hastalığı Nedir?

25-35 yaş aralığında bulunan üreme dönemindeki kadınların gebeliklerini olumsuz yönde etkileyen rahatsızlık olarak bilinen Endometriozis, kadınlarda 10% oranlarında görülen bir problemdir. Rahim içini örtme işlevi bulunan zar tabakasının olması gereken yerde değil de farklı bir noktada bulunmasını ifade eder.

Endometriozis, pelvis bölgesi başta olmak üzere rahim ve yumurtalığın bulunduğu bölgelerde görülür. Endometrium, östrojen ve progesteron düzey değişikliklerine karşı son derece duyarlıdır. Normal bölgesinde bulunan Endometriozis rahatsızlığının ortaya çıkışı ile birlikte normal yerinde duran Endometrium’un dışa doğru düzgün bir kan akışı bulunamadığından içeride birikme gerçekleştiren kan kist oluşumuna davetiye çıkarabilmekte veya farklı dokulara yerleşim yapabilmekte. Bahsi geçen kisti kanser gibi kötü huylu oluşumlar arasında düşünmemek gerekir. Yumurtalık bölgesinde oluşması halinde çikolata kisti adını alır. Kontrol altında tutuladığı takdirde büyümeleri ve zamanla yerleşmeleri kötü sonuçlarla karşılaştırır.


Hafif düzeylerdeki Endometriozis durumunun infertiliteye neden olup olmadığı henüz kanıtlanmış bir durum olmaktan uzaktır fakat; üreme üzerindeki etkisi bilinmekte. Birtakım araştırmalardan yola çıkılarak öne atılan teorilere bakıldığında; endometriozis oluşumu pelvis boşluğun bir reaksiyon yaratarak ortaya çıkan reaksiyon neticesinde yumurta gelişimi üzerinde olumsuz bir etki yaratan kimyasalları beraberinde getirebilmekte. Bunun yanı sıra; doğum kontrol hapı kullanma, hamilelik, menopoz etkileri adet kanamasını azaltarak adet kanının içeride birikmesini engelleyerek endometriozis riskini ciddi düzeylerde azaltan faktörler arasında yer almakta.

Endometriozis durumu ile karşı karşıya kalan çok sayıda bebek sahibi olabilmeyi başarmıştır. Endometriozis’ten dolayı yumurta kalitesi telafisi mümkün olmayacak düzeylerde bozulmuşsa; bu tarz bir durumla karşılaşan kişilere yumurta donasyonu önerilmekte ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilmeleri adına her türden destek sağlanmakta.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Endometriozis Belirtileri Nelerdir?

* Sürekli olarak devam eden karın, kasık, bel, sırt ve bacak ağrısı

* Sancılı süren adet dönemleri

* Gebe kalmada yaşanılan zorluk

* Cinsel ilişki anında ağrı

* Kabızlık ya da ishalle devam eden kanlı dışkılama ya da makatta ağrı veya kanama gerçekleşmesi

* İdrarda yanma durumu ya da idrarda kanama

* İleri düzeylerde gerçekleşen adet kanamaları ile birlikte burunda ya da vücudun farklı bölgelerinde morarma ya da kanamalar.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Embriyo Donasyonu

Embriyo donasyonu; kadının herhangi bir sebepten dolayı kendi yumurtaları ile gebe kalamayacağı tanısı konulmuş olan çiftlerde önerilen bir tüp bebek tedavi yöntemdir.

Embriyo nakli (bağışı) sırasında çiftin (göz, saç, ten rengi, ırk ve kan grubu gibi) fiziksel özellikleri ile uyumlu olan, tüm gerekli testleri yapılmış sperm bankasından alınan sperm ve donor yumurtasından mikroenjeksiyon (ICSI) yöntemi ile elde edilen embriyo alıcı bayana transfer edilir.

Bu işlem % 75 civarında bir başarıya sahiptir . İşlemde kullanılan yumurta ve sperm kişilerin kendi özelliklerine uyan farklı kişi ve bankalardan alınır.

Uygulamanın neden gerektiği tüm detaylarla birlikte çifte anlatıldıktan sonra eğer çiftler embriyo donasyonuna karar verdiyse alıcı çift değerlendirilir. Alıcı bayana yönelik testler yapıldıktan sonra kullanacağı ilaçlar anlatılır, ultrason takipleri yapılır ve bu takiplere göre embriyo transferinin zamanı çifte bildiriliyor.

Embriyo Donasyonu Kimlere Uygulanır?

Hem erkek hem de bayanda kısırlık problemi olan durumlarda tercih edilir.

Kadında;

– Rahmi olup ta erken menopoza girmiş kadınlara,

– Menapozdaki kadınlara,

– Herhangi bir nedenden dolayı yumurtalıkları alınan kadınlara,

– Radyoterapi veya kemoterapi nedeniyle yumurtalık etkinliğini yitirmiş kadınlara,

– Yumurta sayısı azlığı ve düşük kaliteli yumurtaya sahip kadınlara,

– Devamlı suretle düşük yapan kadınlara,

– Genetik hastalığı olan ve bu hastalığını çocuklarına bulaştırma riski olan kadınlara,

Erkekte;

Sperm örneğinde sperm olmayan (azospermi) erkeklere uygulanır. (Bu erkeklere embriyo donasyonu öncesinde başka tedaviler de deneniliyor.)

– PESA (kanalların içinden ince bir iğne ile sperm aranmasıdır)

– PTSA (yumurtalığın çeşitli bölümlerinden iğne parça alınarak sperm aranmasıdır)

– TESE (yumurtalığın çeşitli bölümlerinden açık cerrahi parça alınarak sperm aranmasıdır) Bu tekniklerle hastaların yaklaşık % 60 ında sperm bulunabilmektedir. Eğer bu durumda da sperm bulunamıyorsa bu durumdaki erkekler embriyo donasyonu uygulanır.

Genetik hastalık taşıyan ve bunu çocuklarına geçirme riski olan çiftler:

– Huntington’s koreası,

– Hemofili,

– Duchenne’s muscular distrofisi gibi hastalıkları taşıyan çiftler,

– Kromozomal anormalliklere bağlı tekrarlayan düşükleri olan çiftler embriyo donasyonuna başvurabilirler.
 
PREIMPLANTASYON GENETİK TANI ''PGT''

Genetik hastalığa sebep olan geni veya kromozomal bozukluğu gebelik oluşmadan önce tespit ederek sağlıklı embrioların belirlenmesi için genetik tanı yapılmaktadır.
PGT, tanı yöntemi olmakla beraber hasta çocukların doğan kardeşlerinden alınan HLA uyumlu kök hücreler ile tedavi olmasını da sağlamıştır.

Başarılı bir preimplantasyon genetik tanı (PGT) işlemi için başarılı bir tüp bebek (IVF) işlemi gerekiyor. PGT işleminden fayda sağlayabilmek için yeterli sayıda iyi embriyo (döllenmiş yumurta) gelişimi çok önemlidir. Başarıyı sağlamak amacıyla tüp bebek laboratuarında ICSI (intra cytoplasmik sperm enjeksiyonu) veya tüp bebek yöntemlerinden biri yada her ikisi birden kullanılmaktadır.

Genetik tanı yapılırken embriyoların cinsiyetleri de belirlenmiş oluyor.


Özetle PGT ;

* Tüp bebek uygulamasının başarısını ve gebelik oranını artırır.

* Aileye cinsiyet seçimi hakkı verir.

* Gebeliğin düşük riskini ve tıbbi sonlandırılma gerekliliğini azaltır

* Çoğul gebelik oranını azaltır.

* Tekrarlayan başarısız IVF denemeler sonucu oluşan gerek ekonomik vegerekse psikolojik yükleri azaltır.

DETAYLI BİLGİ İÇİN SİTEMİZİ ZİYARET EDEBİLİRSİNİZ;
http://tupbebekmerkezlerikibris.com/preimplantasyon-genetik-tani/
 
Tüp Bebek Tedavisi İçin Kıbrıs'ta Kaç Gün Kalmalı?

Tüp bebek işlemi için (özel bir durum olmadıktan sonra) tüm hastaların ortalama en fazla 5 gün Kıbrıs'ta kalmaları tedavinin tamamlanması için yeterlidir.

Transfer işleminden sonra hastanede ortalama 2 saatlik bir dinlenmenin ardından yürüyerek kalkıp hastaneden çıkabilirler. Dileyen hastalar aynı geceden, dileyen ertesi gün veya sonraki günlerde uçağa/gemiye binip ülkelerine geri dönüş yapabilirler. Uçak yolculuğu ile dönüş yapmanızın herhangi bir sakıncası yoktur.

 
Menapoz Nedir ? Nasıl Ortaya Çıkar? Belirtileri Nelerdir?

Menopozun tam olarak kelime karşılığı ''adetten kesilme''dir. Kadınlarda menopoza bağlı adetten kesilme, yumurtalıkların işlevlerinin sona erdiğini ve artık kadınlık hormonlarının salgılanamadığını işaret eder.

Menopoz, rahmin değil yumurtalıkların işlevinin sona ermesidir. Yumurtalıklarda yeni yumurta oluşumu gerçekleşememekte ve hormon üretimi yapılamamaktadır. Yeterince östrojen ve progesteron hormonları üretiminin olmamasına bağlı olarak adetten kesilme gerçekleşmektedir.

Ortalama Menapoz Yaşı

Menopoz yaşı kişiye göre değişken olsa da, ortalama olarak 45 ile 50 yaş arası normal kabul edilir. Menopoza girme yaşını belirleyen pek çok neden olmasına rağmen en önemli nedenler genetik (ırsi) özelliklerdir. Ayrıca aşırı sigara tüketimi de erken menopoza sebep olabilmektedir.

Premenopoz ve Postmenopoz Nedir ?

Adetten kesilmeden önceki döneme “premenopoz”, adetten kesilme sonrası döneme ise “postmenopoz” denmektedir.
 
Menapoza Girildiği Nasıl Tespit Edilir ?

Menopoz öncesi dönemde yaşanabilecek bir önemli durum da geç farkedilen gebeliklerdir. Adet gecikmeleri her zaman menopozun işareti olmayabilir. Bu nedenle menopoza tam olarak girene kadar etkin bir doğum kontrolü yöntemi uygulanmaya devam edilmelidir.

Kural olarak adet gören her kadın, gebe kalma potansiyeline sahiptir. Yaşa bağlı bu olasılık gittikçe azalsa da teorik olarak hiçbir zaman sıfır değildir.

40 yaşını aşmış her kadında, adet gecikmelerinin olması durumunda öncelikle bir gebelik testi yapılmalıdır. Eğer gebelik yoksa menopoza geçiş durumu düşünülerek yumurtalık fonksiyonlarını ölçen bir takım hormon testleri yapılır ve bu şekilde bir menopoz durumunun olup olmadığı anlaşılabilir. Böyle bir kadın en az 6 ay boyunca adet görmemişse bu durum menopoz olarak kabul edilebilir.

Yani, kesin olarak menopoza girildiğini görmek açısından en azından 6 aylık adet kesilmesi şeklinde bir dönemin geçmesi gerekir.
 
Menepoz Teşhisinde Laboratuvar Testleri Nelerdir ?

Menepozun laboratuvar yönünden tanımlanması için kanda FSH, LH ve Estrojen hormonları (E2) değerlerine bakılır. FSH ve LH artmış, Estrojen azalmışsa bu durum yumurtalıkların (overlerin) tükendiğini göstererek menopoz tanısını koydurur.

Overlerin (yumurtalıkların) yalnızca estrojen ve progesteron hormonlarını salgılamakla kalmadığı ve daha pek çok madde üretimi ile kadın fizyolojisinde yer aldığı son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda gözlemlenmiştir. Bir kadın için düzgün olarak çalışan yumurtalıklar en önemli organlardandır.

Erken Menopoz Nedir ?

Adetten kesilme 40 yaşından erken gerçekleşmişse erken menopoz olarak tanımlanmaktadır. Erken menopoz tıbbi literatürde “prematür menopoz” olarak da geçer.
 
* Tüp Bebek Erken Menapoza Yol Açar Mı?

Tüp bebek tedavisinde kullanılan medikal tedaviler ya da diğer tedavi aşamaları erken menapoza yol açmaz. Menapoz yaşın ilerlemesi ile, yumurtalık kapasitesinin azalmasına yol açar.
 
AMH (Anti-Mullerian Hormon) Nedir?

AMH, doğrudan yumurtalıktan salgılanan bir glikoproteindir. Kişinin yumurta sayısı ile ilgili fikir edinmek amacı ile yapılan bir kan testidir. Kadında mevcut yumurta miktarını gösteriyor. Yumurta sayısı azaldıkça kan düzeyleri düşüş göstermektedir.
 
Polikistik Over Sendromu (PKOS,PCOS) Nedir?

Polikistik Over Sendromu; yumurtalıklarda irileşme ve bir çok küçük kist oluşumu ile karakterize olup kişide bir takım hormonal problemlere zemin hazırlayan ve günümüzde neden oluştuğu halen kesin olarak bilinmeyen bir durumdur.

Polikistik over sendromu olan bir kişinin yapılan ultrason kontrolünde yumurtalığında küçük küçük kistler izlenmektedir.


Polikistik over sendromu olan kişilerde;
*Adet gecikmeleri (oligomenore)
*Sivilce (akne)
*Obesite (normalden fazla kilolu olma)
*Tüylenme (hirsutism)
*Yumurtlamanın düzgün olmaması (anovulasyon) sonucu kısırlık gibi problemler vardır.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
PCO sendromu tanısı hastanın tipik şikayetlerine bakılarak konulabilir. Yapılan fizik muayenede erkek tipi tüylenme artışı (kıllanma) izlenir. Tüylenme artışına tıbbi literatürde “hirsutism” adı verilmektedir. Hirsutism artan erkeklik hormonlarının etkisine bağlı bir durumdur.



Ultrasonda yumurtalıkta hastalığa özgü 3-6 mm çapını geçmeyen bir çok sayıda kist ile ovulasyon yani yumurtlamanın olmaması izlenir. Yumurtlamanın olmamasına “anovulasyon” denir. Ayrıca yumurtalıkların hacmi de normale göre artmıştır, yani yumurtalıklar normalden daha iri görünümdedir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Polikistik Over Sendromu Olan Kişilerdeki Riskler

– Endometriyal hiperplasiya: Uterusun (Rahmin) iç çeperini örten müköz membran olarak tanımlanan endometriyum, over hormonlarının etkisiyle değişiklikler göstermektedir. Bu değişiklikler döllenmiş bir ovumun implantasyonuna hazırlık amacına yöneliktir ve implantasyonun gerçekleşmemesi durumunda olay menstruasyonla sonlanır. Sağlam bir doku yönünde patolojik doku şekillenmesi olarak tanımlanan hiperplasiya ise yeni oluşan elementlerin şekilleri ve işlevleri bakımından kendilerini oluşturan dokulardan ayırt edilemeleri sonucunu doğurmaktadır.
– Endometriyal kanser (Rahim duvarı kanseri): Bu riskin doğrudan sendroma mı yoksa obezite, hiperinsulinemi (kandaki insülin düzeyinin aşırı yükselmesi) ya da hiperandrojenizme (androjenik yetmezlik) mi yol açacağı tam olarak belirlenememiştir.
– İnsülin direnci/Tip II diyabet,
– Yüksek tansiyon,
– Dislipidemi,
– Kalp rahatsızlıkları,
– İnme,
– Kilo alımı,
– Düşük yapma,
– Kanda hormon ölçümleri yapıldığında çeşitli problemler saptanır; özellikle LH (Luteinizan Hormon) ve erkeklik hormonları (testosteron, DHEAS) yükselmiştir.
Bu sendromda; beyindeki hipofiz bölümünden salgılanan ve yumurtalık hormon üretimini düzenleyen, FSH ve LH hormonları arasındaki denge bozulmuştur. Bunun sonucu olarak yumurtalık hormon üretiminde anormal sapmalar ve yumurtlamada problemler oluşmaktadır.

Erkeklik hormonu yüksekliğine bağlı olarak vücutta (özellikle yüzde, göğüslerde, göbek etrafında ve bacaklarda) erkek tipi tüylenme artışı (kıllanma) olurken bazen köşelerde açılma şeklinde erkek tipi saç dökülmesi (lokal alopesi) de izlenmektedir.

Hastalığın bir diğer fenomeni olan yumurtlama olmaması (anovulasyon) sonucu progesteron hormonu üretimi olmamakta ve estrojen hormonu tek başına salgılanmaktadır. Estrojen hormonunun tek başına salgılanması ise rahim kanseri riskini arttırabilmektedir.

Hastalığın bulguları tipik olarak puberte ile başlar. İlk adetle birlikte adet düzensizlikleri, adet gecikmelerini takiben oluşan yoğun adet kanamaları ilk şikayetlerdir. Bu hastalar sıklıkla adet gecikmeleri şeklinde belirgin adet düzensizliklerinden yakınmaktadırlar.

Sonraki dönemde yıllar içerisinde giderek artan erkek tipi kıllanma (hirsutism) izlenir. Daha önceleri çenede ve dudak üzerindeki tek tük, ince olan tüyler giderek kalınlaşır ve sayı olarak artarak estetik bir problem yaratır. Yetişkin yaşta bu yakınmalara ilave olarak “infertilite” yani çocuk olmaması problemi de eklenebilir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Vücuttaki Kistler Nasıl Oluşur?

Vücudumuzdaki hiçbir hücre sürekli kalıcı değildir. Tüm hücrelerimiz bir yandan ölürken diğer yandan yenileri yapılır. Yine bütün hücreler değişik miktar ve yapılarda bir tür sıvı salgılarlar. Hücrelerde üretilen sıvıların emiliminden fazla olması durumunda dokular arasında sıvı birikimi olur.

Dokular arası biriken normalden fazla sıvıya“ödem” adı verilir. Ödemler, vücudun değişik yerlerindeki şişliklerle kendilerini gösterirler. Eğer doku dışında biriken sıvılar bir zar tarafından çevrelenir, bir kesecik halini alır ve içeride sıvı alışverişi engellenirse ortaya çıkan bu lezyonun adı “kist” olur.

Vücutta bulunan hemen hemen bütün organlarda kist ortaya çıkabilir (Beyin kistleri, akciğer kistleri, karaciğer kistleri gibi…) Ancak yumurtalık dışındaki organların kistleri genelde çok daha çabuk ve kolay belirti verir. Bunun nedeni diğer organlarda meydana gelen kistlerin bu organların fonksiyonlarını bozmalarıdır. Yumurtalık kistlerinin bir kısmı bu şekilde fonksiyon bozukluğu ile belirti verirken, çok büyük bir bölümü ne fonksiyonlarda bir kayba neden olur ne de uzunca bir süre belirti verir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
MİYOM NEDİR?

Miyom, rahim kasları içerisinde var olan ve bu kaslar ile uyumlu bir şekilde duran ve halk arasında da ur adı ile bilinen iyi huylu tümördür. Miyom; yirmi ile elli yaş arasında olan kadınlarda genel itibari ile görülür. Ve buna ek olarak; yaşın ilerleyişi miyomunda ilerleyişi ve artışı anlamına gelmektedir.

Miyom daha önce doğum yapmamış olan kadınlarda çok daha fazla görülür.

Miyom bazı durumlarda genetik faktörlerin etkisi ile de ortaya çıkabilir. Bu bir nevi; kalp rahatsızlığı gibi düşünülebilir.


İleri yaşlarda görülme ihtimali artan miyomların bir duruşu da vardır. Şöyle k,i yaşı ilerlemiş ve menopoz dönemine girmiş kadınların miyom ile karşılaşma ihtimalleri oldukça azdır.

Menopoz döneminde olan ve bu menopoz dönemini atlatmış olan kadınların miyomlarında bir küçülmede söz konusu olur.

Bazı menopozlu kadınların miyom boyutlarında bir artış görülür. Fakat belirtmek gerekir ki boyutları artan özellikle de menopoz döneminde boyutları artan miyomlar için iyi huylu tümör demek, doğru değildir.

Miyomların kimler için görülme ihtimali fazla diye sorulur ise; şişman kadınların risk altında olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Miyom Nelere Yol Açabilir?

Miyomların genel itibari ile sessiz olduklarını söylemek gerekir. Yani; miyom bir kadın üzerinde herhangi bir şikayete neden olmaz. Buna ek olarak; miyomun rahim duvarı içerisindeki yerleşmesine göre farklı şikayetleri ortaya çıkarması söz konusu olabilir. Bu bağlamda;

Miyom kadın üzerinde adet düzensizliklerine yol açabilir.

Adet dönemi olmadığı halde orta çıka kasık ağrıları da söz konusu olabilir.



Yaşanılan kasık ağrılarının tıpkı bir kist ağrısıymış gibi his vermesi söz konusu olabilir. Bu bağlamda anlatılmak istenen; ilaç kullanımı, sıcak su ve farklı yöntemler ile kasık ağrısının geçirilmemesidir.

Miyom, aslında yumurtalıkları sağlıklı olan kadınların kısırlık yaşamasına da sebep olabilir.

Hamile kadınların miyom ile karşı karşıya kalmış olmaları halinde düşük yapma ihtimalleri fazladır.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Kadının En Doğurgan Olduğu Dönem :

Kadının en doğurgan olduğu dönemi bilmek için yumurtlama takibi gereklidir. Bunun anlamı yumurtlama zamanının takip edilerek kadının en doğurgan olduğu tarihleri belirlemek ve ilişkiyi buna planlamaktır. Bu şekilde gebe kalma şansını daha da artırmak mümkün. Yumurtlama zamanı günümüzde ultrason takibi ile yapılmaktadır.

Erkekten gelen spermler üç gün boyunca canlı kalabildiğinden haftada iki ya da üç kez düzenli olarak ilişkiye giren çiftlerin takip yapmasına gerek yoktur. Fakat değişik nedenlerden dolayı düzenli olarak ilişkiye giremeyen çiftler eğer çocuk sahibi olmak isterlerse yumurtlama dönemi takibi yapmaları yararlarına olacaktır. Daha önce vücut ısısını da önemseyen doktorlar güvenilir bir BBT çizelgesi yöntemi olmadığından birçok merkezde bunu bırakmışlardır.

http://tupbebekmerkezlerikibris.com/kadinin-en-dogurgan-oldugu-donem/
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…