Kıbrıs tüp bebek uzmanı Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen ile tüp bebek hakkında herşey

TESE Yöntemi Nasıl yapılır?

Testislerden cerrahi yolla sperm elde edilmesi, eskiden TESE denilen yöntem ile testisin açılıp yine testisin büyüklüğüne göre belirlenen sayıda parça alınması şeklinde yapılmakta idi. Bu yöntem ile testisten ihtiyaçtan fazla doku alınmakta ve testise belirli oranda bir zarar verilmekteydi. Ancak mikroTESE yönteminde, testisin açılması teknik olarak TESE aynı olmasına karşın, doku alımı sırasında operasyon mikroskobu kullanılmaktadır. Operasyon mikroskobu 20-30X büyütme sağlayarak testis içinde sperm üreten kılcal tübüllerin net olarak görülmesini sağlar.

İş görür olup sperm üreten kanalların içinde üretilmiş olan yoğun sperm hücreleri nedeniyle bu tübüller, içi boş olan tübüllerden daha geniş çaplı olarak görülür. Cerrah bu tübülleri bulup topladığı zaman hem sperm bulma oranını, hem de bulunan sperm sayısını artırmaktadır. Sadece bu kılcal tübüllerin cerrah tarafından alınması testisten ekstra doku alınmasını da önlediği için böylece testis dokusu da korunmuş olmaktadır. MikroTESE ameliyatı, mikroskop altında tüm testis içindeki tübüllerin incelenmesini gerektirdiği için 2 saat kadar sürebilir, bu nedenle de genel anestezi altında yapılması tercih edilmektedir. Ancak ameliyattan sonra hasta, aynı gün gerekli öneriler yapılıp reçetesi verildikten sonra evine gönderilir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
MikroTESE’nin ne gibi avantajları nelerdir?

MikroTESE operasyonunun avantajları değerlendirildiğinde, eski TESE yöntemine göre yaklaşık yüzde 50 daha fazla sperm bulabilme şansı verir. Bir başka bakış açısıyla TESE ile sperm bulunamayan hastalarda yaklaşık yüzde 33 sperm bulunabilmektedir. Böylece sperm bulabilme temelinde eskiye oranla daha fazla hastanın baba olabilmesine olanak sağlamaktadır.

MikroTESE operasyonu uygulayıcı cerrah açısından da operasyon mikroskobu ve mikrocerrahi eğitim süreçlerini gerekli kılar. Cerrahın bu eğitimi, hastanın sağlığı ve operasyonun başarısı için çok önemli bir gerekliliktir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
AKUPUNKTUR İLE TÜP BEBEK

Akupuntur yalnızca kadın kısırlığında mı etkili? Ya erkekler?


Erkek infertilitesi üzerinde de etkili olduğu söylenmektedir. Akupunkturun erkeklerde de sperm sayısı, hareketi ve kalitesini artırdığı öne sürülüyor.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen

Baby-and-mother-hug-and-love.jpg
 
Akupunkturun nasıl bir etkisi olabilir?

Yumurta gelişiminde problem olan kadınlara destek ve tedavi oluyor, tutunmayı kolaylaştırıyor. Kısırlık tedavileri zor ve uzun süreli olduğu için belki üzerlerindeki stresin büyük ölçüde atılmasına yardımcı oluyor.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Kaç seans yapılmalıdır?


Embriyoyu anne karnına yerleştirmeden yapılacak 10 dakikalık bir seansın bile yeterli olabiliyor. Tercihen transfer öncesi ve sonrası şeklinde öneriyoruz. Fakat hastanın tercihine göre daha uzun süreli de yapılabilir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Yaş, gebelik için kesin bir engel değildir...

Fakat yaş ilerledikçe düzenli cinsel ilişkide bulunulmasına rağmen gebelik elde edilene dek geçen süre uzar. 25 yaşındaki bir kadın genellikle iki-üç ay içinde gebe kalabilirken, 35 yaşın üzerindeki normal kadınlarda bu süre altı aydan daha uzun sürebilir diyerek uyarıyor.
1200 x 600 (7).jpg


Yaş ilerledikçe gebelik elde edilmesini zorlaştıran nedenler;

- Yumurtaların yaşlanması; kız çocuklar doğduklarında yumurtalıklarında yaklaşık 400.000 adet yumurta bulunur. Doğumdan sonra yumurta üretimi olmaz ve kadının yaşı ilerledikçe yumurtalarda yaşlanır.
- Döllenme oranında azalma; yaş ilerledikçe yumurtanın sperm ile döllenebilme ve döllendikten sonra iyi kalitede bir embryo oluşturma şansı azalır. Elde edilen gebeliklerin düşükle sonlanma ihtimali artar.
- Yumurtaların sayısında azalma; ergenlikten itibaren yumurtaların sayısında azalma olur.
- Endometriumun döllenen yumurtayı tutma yeteneğinin azalması; ilerleyen yaş ile endometriumun (rahmin iç tabakasının) döllenen yumurtayı tutma yeteneğini azalır.
- Endometriozis ve myomların artması; yaş ilerledikçe karın içine kanamalar yaparak infertiliteye neden olan endometriozis hastalığı ve rahim içinde yer kaplayan myomlar daha sık görülür.
fft99_mf708410.jpg


Kadın eşin yaşı 35’in üzerinde olan çiftlerde yardımcı üreme tekniklerinin başarısını arttırmak için neler yapılabileceğini şu sözlerle anlatıyor: “Kadın eşin yaşı ilerledikçe yumurtanın etrafında zona adı verilen tabaka kalınlaşarak embriyonun rahme tutunmasını dolayısı ile gebelik şansını azaltır. Zona adı verilen tabakada pencere açılmasında kullanılan lazer yöntemi bu grup hastalarda gebelik oranını belirgin olarak arttırmaktadır. Lazer yardımıyla tomurcuklanma uygulamaları embriyoya zarar vermez, bu yöntem ile 38 yaş üzerindeki birçok vakada gebelik elde edilmektedir”.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
HAMİLE KALMAK İÇİN HANGİ YAŞ UYGUN?

Hamile kalmak ve bu süreci sağlıklı tamamlamak isteyenler öncelikle gebe kalma yaşlarına dikkat etmelidir. Beden gelişimleri tamamlanmadan hamile kalanlar önemli sorunlarla karşılaşabilirler. Gebe kalmak için ideal yaşlar 25 ila 35’tir. 24 yaş altındaki anne adaylarında kemik dokusu hala gelişmekte olduğu için kalsiyum takviyesi yapılmalı. Gebelikte önerilen günlük kalsiyum miktarı 1200 mg kadar çıkmaktadır.
tup-bebek.jpg


Bir bardak, yani 200 mililitre sütte 240 miligram kalsiyum vardır. Kalsiyum desteğini ilaç olarak almak böbrek taşı riskini arttıracağı için mümkün olduğunca besin şeklinde takviye etmek uygun olur. Erken yaştaki gebeliklerde halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak bilinen şiddetli gebelik tansiyonu-‘preeklempsi’ riski ve kemik çatı henüz tam gelişmediği için sezaryen doğum oranı daha yüksektir. 35 yaş üstü gebeliklerde yumurtaların yaşlanmasına bağlı olarak doğumsal anomalilerde ve sezaryen ihtimalinde artış, gebelik şekeri ve gebelik tansiyonu görülebilir. 40 yaş üstü kadınlarda ise hafif derecede kemik erimesi başlayabileceğinden günlük kalsiyum tüketimine dikkat edilmelidir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
HAMİLE KALMAK İÇİN İDEAL KİLO NEDİR?

Anne adayları hamile kalmak için ideal kiloda olup olmadıklarını çok basit bir hesaplama ile bulabilir, buna uygun planlama ile sağlıklı bir hamilelik sürecine adım atabilirler. Vücut kitle indeksi kilonun, boy ölçüsünün metre olarak kendi karesine bölünmesi ile elde edilen değerdir. Örneğin kilonuzun 65, boyunuzun ise 1.65 olduğunu varsayalım. Bu durumda vücut kitle indeksiniz 65/ ( 1.65×1.65) = 23.8’dir.
12715503_520610558121394_7883878521630575711_n.jpg


Vücut kitle indeksi değeri 18’in altında ise zayıf, 25’in üstünde ise kilolusunuz demektir. Yani değer 18-25 aralığında ise kilonuz hamile kalmak için idealdir. Çok zayıf (40 kilo altı) ya da fazla kilolu iken gebe kalmak problemlere neden olur. Ancak şunu unutmamak gerekir. Fazla kilolu gebe kalmak, fazla zayıf gebe kalmaktan çok daha fazla soruna yol açar. Gebelik şekeri, damar tıkanıklığı, safra taşları, insülin direnci, gebelik tansiyonu, doğumda zorluk ve hatta sezaryen ihtimalinde artış, fazla kilolu gebeliklere eşlik edebilir. Bu nedenle gebelik öncesi ideal kiloya ulaşmaya gayret edilmelidir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 

UYKU PROBLEMİ Mİ YAŞIYORSUNUZ ???


Hamilelikte uyku problemi çoğu anne tarafından yaşanmakta olan bir problemdir. Bizde sizler için hamilelik döneminde karşılaşılan uyku problemlerini derledik. Sizde makalemizi okuyarak sorunlarınıza çare bulabilirsiniz.

İlk öncelikle hamile bir anne adayı uyku pozisyonuna çok dikkat etmelidir. Gebelikte tercih edilmesi gereken uyku pozisyonu sol tarafa doğru uyuma pozisyonudur. Yapılan bilimsel çalışmalar sonucu sol tarafa doğru uyuyan anne adaylarının, bebeğin beslenmesini ve kan akışını daha kolay bir hale getirdiği kanıtlanmıştır. Hamilelikte uykunun artış gösterdiği ilk üç ayda, vücut ağırlaşmadan anne adayının kendini sol tarafa doğru uyumaya alıştırmasını öneriyoruz. Çünkü kolay bir hamilelik geçirmek istiyorsanız vücudunuzu bu pozisyona daha çok erkenken alıştırmanızı tavsiye ediyoruz.

Uykunun hamilelik gelişimindeki rolü hem bebeğin gelişimi hem de annenin sağlığı açısından önemlidir. Hamile bayanlarımızın en az altı saat uyumaları gerekmektedir. Dolayısıyla gebe kalan kişilerin iş programlarını bu altı saate göre ayarlamaları tavsiye edilmektedir. Aksi takdirde hem bebeğin gelişimi hem de anne adayının sağlığı tehlikeye girmektedir.

hamilelikte-uyku-problemleri1-319x7aonvx6ya8z315xkow.jpg


Bayanlarımızın %78’i hamilelik süreci boyunca uyku problemi yaşamaktadır. Siz bu sorunlarla karşılaşmak istemiyorsanız gebeliğinizi öğrendiğiniz ilk günden itibaren uyku alışkınlığınızı ve uyku pozisyonunuzu düzene koymalısınız.

Dönemine göre hamilelikte uyku problemi değişiklik göstermektedir. Hamileliğin ilk üç ayında anne adayında aşırı bir uyku isteği varken hamileliğin son aylarına doğru uykusuzluk, sık uyku problemleri ve sabah aşırı yorgun uyanma gibi problemlere rastlanabilir.

Hamilelik süreci boyunca uykuya dalmakta veya sık uyku bölünmeleri yaşayabilirsiniz. Bu sorunları çözmek istiyorsanız gün içerisinde alacağınız önlemler rahat uyumanızı sağlayabilir. Anne adayları gün içerisinde sıvı alımını arttırıp, akşam saatleri kısıtladığında gece sık tuvalete gitmeyi engelleyebilirler. Midenizi rahatsız edecek yiyeceklerden kaçınmaya özen gösterin. Ayrıca gece yatmadan önce alacağınız bir ılık duşla mışıl mışıl uyuyabilirsiniz.

http://tupbebekmerkezlerikibris.com/hamilelikte-uyku-problemleri/
 
Gebelikte düşük en çok kimlerde görülür ?

Düşükte en önemli faktör şüphesiz anne ve baba adayının yaşıdır. Doğal olarak anne ve baba yaşı ilerledikçe oluşacak yumurta ile sperm hücrelerinin bozuk olma ihtimalini arttıracaktır. Bunun dışında anne adayında bulunan bazı hormonsal bozukluklar ya da kronik hastalıklar düşük yapma riskini arttırmaktadır. Anne adayının tekrarlayan erken gebelik kaybı olması da maalesef ki bu riskin bir daha yaşanmasına sebep olabilmektedir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Gebelikte düşük yaptığımı nasıl anlarım?

20. Gebelik haftasından önce gebeliğin sonlanması olayına düşük denildiğini yukarıda belirtmiştik. Gebeliğin sonlanması kişilerin kendi isteğiyle olursa yasal olarak gebeliğin tahliyesi; anne ve bebeğin hayatını tehdit edecek bir durum oluştuğunda ve 20 haftadan önce olursa tıbben düşük adı verilmektedir. Düşüğün belirtileri arasında vajinal kanama en önemli ve bulunması gereken bulgudur. Bunun yanında adet ağrısı veya benzeri daha şiddetli ağrıların görülmesi de düşüğün belirtileri arasındadır. Nadir olsa da mide bulantısı, halsizlik, göğüslerde dolgunluk gibi bulguların hissedilmesi de düşüğün habercisi olabilir.
05.07.17 resim 2.jpg


Klinik olarak kanıtlanmış bir gebeliğin düşükle sonuçlanma ihtimali yüzde 10-25 arasında değişiklik göstermektedir. Tüm gebelikler temel alındığında ise bu oranın yüzde 40’lara kadar çıktığını görüyoruz. Çünkü anne adayı gebe olduğunu fark etmeden henüz adet gecikmesi olmadan sonlanan gebeliklerde mevcuttur.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
Hamilelikte düşük yaşamamak için nelere dikkat etmeliyiz?

Öncelikle hamile kalmadan önce anne adayının bir jinekolojik muayenesinin yapılması gebelik sırasında oluşabilecek tüm problemler açısından çok önemlidir. Anne adayının bu şekilde gebelik öncesinden değerlendirilmesi gebelikte karşılaşabilecek düşük riskleri arasından önlem almasını kolaylaştırır. Ayrıca anne adayı sigara ve alkol tüketmemelidir. Doktoruna danışmadan aldığı ilaç veya hap düşüğe neden olabilmektedir.

Saygılar
Jin.Op.Dr. Mürüde Çakartaş Dağdelen
 
1978 senesinde İngiltere’de gerçekleştirilmiş olan ilk tüp bebek (ivf) uygulaması; insan ırkının üreme metotları sahasında köklü bir değişim ve alternatifler dizisinin başlangıcı için zincirin en önemli halkasını meydana getirmiştir. Yöntemin uygulanmaya geçirilmesinde baz alınan prensip ise; erkek bireyden alınan sperm hücrelerinin tamamıyla laboratuar işlemleri aktivitesi içerisinde kadın bireye ait olan yumurta hücreleri ile birleştirmesi üzerinedir.
 
X