İnsanlar, yeterince zamanları olmadığından şikâyet ederler; yapmadıklarının mazereti olarak zamansızlığı öne sürerler. Ev kadınları da holding patronları da, kafalarını kaşıyacak vakit bulamadıklarından yakınırlar. Ama bazı insanlar da zamanlarını çok etkin kullanırlar. İşleri ne kadar yoğun olursa olsun, kendilerine ve sevdiklerine zaman ayırabilirler.
Her gün hesabına yatan zamanı nasıl kullandığı, insanın hayat kalitesi belirler. Çoğu insan zamanı heba ettiğinin farkında bile olmaz; çünkü hayat, zamanı boşa harcatan tuzaklarla doludur. Cep telefonu ve tabletlerle oynadığı oyunlar, sosyal mecralarda geçirdiği fazla zaman; bir konuşmayı zamanında bitirememe, gereksiz telefonlar, gündemsiz ve fazla uzun toplantılar; sistemsizlik, dikkatini toplayamama, kararsızlık, erteleme huyu; aynı anda çok iş yapmaya çalışma, hayır diyememe gibi onlarca tuzak insanın zamanını çalar. Zamanı iyi kullanan insanların en temel farkı, bu tuzaklara düşmemeleridir. Aslında insanların çoğunun esas sorunu zamansızlık değil, zamanı etkin kullanmayı bilmemeleridir.
Çoğu insan, başarmak ve mutlu olmak için parayı ve güçlü ilişkileri önemser ama bunlardan daha değerli olan zamandır; çünkü harcandığında geri konulamayacak tek kaynak zamandır. İnsan harcadığı her türlü kaynağı geri getirebilir ama bir tek zamanı geri getiremez. Çoğu insan bu yalın gerçeğin farkında olmadan yıllarını boşa harcar.
İnsan zamanın değerinin bilincine vardığında, yapacakları ne kadar fazla; vakti ne kadar kıt olursa olsun bir güne çok şey sığdırmanın, her günü verimli kullanmanın yollarını bulur. İnsan, kendi zamanını nasıl kullandığını gözlemleyip, nerede boşa zaman harcadığının farkına vararak, zamanı daha etkin kullanmayı başarabilir.
Pek çok insan, zamanının çoğunu acil olan ya da öyle görünen işleri yapmaktan, kendisine başarı getirecek önemli işleri yapmaya vakit bulamaz. Amerikan eski Başkanı Eisenhower’in dediği gibi, bir insanın gün içinde karşı karşıya kaldığı acil işlerin pek azı, önemli işlerdir.
Acil bir işi çözmek, insanın vücudunda adrenalin salgılatır; sonrasında da bir başarı ve tatmin duygusu yaşatır. Bu nedenle insanlar gereğinden fazla acil olan ya da öyle olduğunu zannettikleri işleri yapmayı tercih ederler. Acil işlerle ilgilenmek elbette gereklidir; ancak zamanın büyük bir çoğunluğunu acil işlere ayırmak, zamanı etkin kullanamamak demektir.
Hayatta insanın fark yaratacağı işler, acil olan değil önemli olan işlerdir. İnsan acil işleri yapmaktan kafasını kaldıramayıp, kendisi için önemli olan işlere öncelik veremezse hayatı ıskalar. Hayatının sonuna gelmiş insanların pişmanlıkları, hep acil işlerle ilgilenmekten, önemli işlere yeterince zaman ayıramamış olmalarından kaynaklanır. (Bronnie Ware)
İnsan hayatta neye değer veriyorsa, zamanını da bu değerlere uygun işlere öncelik vererek yönetmesi gerekir. Kendi önceliklerini bilen insan, kendisi için neyin önemli neyin önemsiz olduğunun ayrımını kolayca yapabilir. Herkes kendisi için önemli olmayan işleri yapmayarak, zamanını daha etkin kullanabilir.
Stephen Covey’in Eisenhower’dan ilham alarak popülerleştirdiği Önemli-Acil işler matrisi zaman yönetimi konusunda pratik bir kılavuz sağlar. Herkes, yapması gereken işleri; önem ve aciliyetine göre planlayıp zamanı daha etkin yönetebilir:
İnsanın ilk yapması gereken, hem acil hem önemli olan işlerdir.
Önemli fakat acil olmayan işler için, insan mutlaka zaman yaratmalı ve bunları hayata geçirmenin yollarını bulmalıdır. Hayatta fark yaratacağı işler, bu tür işlerdir.
Acil ama önemli olmayan işleri ise mümkün olduğu ölçüde başkalarına yaptırmalıdır.
Ne acil ne de önemli olan işleri ise listenin en sonuna koyması hatta bunlarla hiç ilgilenmemesi gerekir.
Hayat, yan yana dizilmiş “bu anlar” dizisinden oluşur. Hayata değer vermek, “bu anların” değerini bilmekle olur.
Zaman duraklatılamaz, geriye alınamaz, yarına transfer edilemez; satın alınamaz, borçlanılamaz, ödünç verilemez bir kaynaktır. Bunun ne kadar bilincinde olur ve bu kaynağı ne kadar etkin kullanırsak, o kadar başarılı ve mutlu oluruz.
Zamanın kıymetini bilmek hayatın kıymetini bilmektir.
Alıntı...