Kenan Evren, 'Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta 12 Eylül dönemini anlattı İdamları imzalarken ellerim hiç titremedi
Kendi dönemlerinde 36 kişinin idam edildiğini söyleyen Evren, "O idam kararlarını imzalarken ellerim hiç titremedi. Bu yüzden hiç vicdan azabı da duymadım" dedi Ali Eyüboğlu Kanal D'de önceki akşam ekrana gelen programın çekimleri Muğla Üniversitesi'nin Atatürk Kültür Merkezi'nde yapıldı.
Program başlamadan önce Abbas Güçlü'ye "dersine çok iyi çalıştığını, tüm soruları yanıtlayacağını" söyleyen Evren, "12 Eylül müdahalesini yapmaktan pişman olmadığını" vurguladı.
Yaptım, gene yaparım! "Müdahaleye tek başına karar vermediğini, kuvvet ve ordu komutanlarıyla durum değerlendirmesi yaptıktan sonra siyasi parti liderlerine vermek üzere Cumhurbaşkanı'na mektup yazıp bir yıl beklediklerini" anlatan Evren, "Başka çaremiz kalmamıştı. Terör yüzünden her gün 30-40 insan ölüyordu. Bugün Türkiye'de öyle bir ortam olsa ve ben Genelkurmay'ın başında olsam tereddüt etmeden bunu yine yaparım. İnşallah Türkiye bir daha o günleri yaşamaz" dedi.
Evren, 12 Eylül darbesiyle Başbakanlık koltuğunu kaybedip Zincirbozan'a gönderilen Süleyman Demirel için, "Artık çok iyi ahbabız. O günler geçmişte kaldı" dedi. Abbas Güçlü, Demirel'in askerlere yönelttiği "11 Eylül'de ülkede kan vardı, 12 Eylül'de neden durdu?" eleştirisini hatırlatınca Evren, yanındaki belgelerle yanıt verdi. Demirel'in "Başbakan" olarak katıldığı Sıkıyönetim Koordinasyon Toplantısı'nda söylediklerini tutanaklardan okuyan Evren, "O toplantılarda askerlere teşekkür eden bir Başbakan bunu dememeli. 12 Eylül'de şıp diye kan kesildi lafı beni üzüyor. 12 Eylül'de sokağa çıkma yasağı vardı da ondan kan kesildi" dedi.
'İki şeyden pişmanım' "Devlet Başkanı" olarak görev yaptığı dönemde hazırlanan Anayasa'da "Cumhurbaşkanlığı süresi 7 yıldır ve 2 dönem seçilme hakkına sahiptir" hükmü bulunduğunu belirten Evren, şunları söyledi:
"Ben iki dönemi bir döneme indirdim. Ancak 'Cumhurbaşkanını halk seçer' maddesini Anayasa'ya koydurmadığım için pişmanım. Milletvekillerinin dokunulmazlığının sadece kürsüde olması ve sokakta normal vatandaş gibi yargılanması maddesini de Anayasa'ya koydurmadığım için pişmanım. Halk beni yüzde 92.5 oyla seçti. Bence cumhurbaşkanını halk seçmeli, dokunulmazlık da kaldırılmalı."
Kararı hâkimler verdi Bir soru üzerine, kendi dönemlerinde 36 kişinin idam edildiğini kaydeden Evren, duygularını şöyle anlattı:
"O idam kararlarını imzalarken ellerim hiç titremedi. Onların niye idam edildiğini bir bilseniz? İdam edilen kişiler 4 kişiyi 12 Eylül'den önce işkence yaparak, kulaklarını keserek, gözlerini bıçakla oyarak öldürdü. Bir kısmı kahve taradı, masum vatandaşların içinde bulunduğu otobüsleri taradı. İnzibat erini sırtından vurup öldürdüler.
Bunlar idam edildi. İdam kararını ben vermedim, kanunlar ve yasalar çerçevesinde sivil ve askeri hâkimler verdi. İdam kararı hâkimler tarafından veriliyor, ancak Meclis'te onaylanmıyordu. İdam kararı veriliyorsa, bence uygulanmalı. Ben de idam kararını onayladım. Bu yüzden hiç vicdan azabı da duymadım."
AB yolundaki Türkiye'nin idamı kaldırdığını hatırlatan Evren, "İyi mi oldu, kötü mü oldu Allah bilir? Bir yerde iyi oldu ancak Abdullah Öcalan'dan dolayı acı çeken aileler için iyi olmadı. Aileler tepki gösteriyor. Daha o zaman AB sürecine girilmemişti. İdamın kaldırılması başımıza dert olur demiştim ve oldu" diye konuştu.
Kenan Evren, Güçlü'nün 12 Eylül'de okullarda zorunlu din dersi konulması ve imam hatip okulları açılmasıyla ilgili sorusu üzerine, Atatürk'ün din dersinin okullarda verilmesi gerektiğine ilişkin sözlerini hatırlattıktan sonra şunları söyledi:
İmam hatip'i biz açmadık "Dinsiz millet olmaz. Dünyada ateistler var, ama dinsiz millet yok. Komünizm döneminde Rusya'da bile olmadı. Şu anda orada da yüzlerce kilise var. Dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenme hakkımız var. Bu nedenle din dersini zorunlu yaptık. İmam hatip okullarını biz açmadık. Gözü kör olsun onu yazanın. Evet, 1980 yılında 34 imam hatip açıldı. İşte o okulların hangi tarihlerde açıldığının listesi. Son okul 9 Eylül'de açılmış. Yani bizden önce. Bizim dönemimizde bir tane açıldı. Özal, 'Tunceli'de hiç imam hatip okulu yok' dedi, izin verdik."
"12 Eylül'den sonra Kuranıkerim'in mealini 4-5 kez okuyunca o zamana kadar öğrendiklerinin çoğunun safsata olduğu kanaatine vardığını" vurgulayan Evren, "Atamaları yapılınca ziyaretime gelen valilere hep, Kuranıkerim'in Türkçesini okuyun. Yoksa müftülerin etkisinde kalırsınız diye öğüt verirdim" dedi.
'Evet, işkence oldu' Abbas Güçlü ve öğrencilerin her sorusunu yanıtlayan Evren, "Bana işkenceyi sormadınız" deyip, ardından da şöyle konuştu:
"İskence yapılmadı mı? Yapılmış. Benim bilgim yok. Hatta duyduğum zaman üzüldüm. Emirler verdik, işkence yapmayın karakollarda, hapishanelerde diye, ama ne yapalım ki hapishanelerdeki gardiyanlar var ya! Bunlardan illallah demiş 12 Eylül'den evvel çünkü. Gardiyanları dövüyorlar, işkence neler yapıyorlar. Şimdi o da hıncını çıkarıyor, 'Siz mi böyle yapıyordunuz?' diye. İşkenceler oldu, işkenceden ölenler de oldu. Hatta bir astsubayla bir polis mahkemeye verildi, ceza aldılar.
Amerika'da yapılmıyor mu? Görüyoruz Irak'ta neler yapılıyor. Başka ülkelerde de var. Bütün Türkiye sathında insanları nasıl kontrol edersin. Bu mümkün değil."
'AB bizi oyalıyor' Pakistan, Bengladeş ve Suudi Arabistan'ın KKTC'yi tanımasını ABD'nin engellediğini anlatan Evren, "Amerika'ya elini verirsen kolunu kaptırırsın" dedi. AB'nin Türkiye'yi reddetmediğini, ancak oyaladığını belirten Evren, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önümüze Güney Kıbrıs'ı getirecekler ve tanıyın diyecekler. AB'ye girmeden Gümrük Birliği'ne giren tek ülke biziz. Bizi kullanıyorlar. AB'ye girmek için izzetinefsimiz kalmadı. Ağırıma gidiyor. 12 Eylül döneminde AB çok ağır kararlar aldı. Ermenilerin ve Kürtlerin topraklarını iade edin diye kararlar çıkardılar. Ben NATO'ya toprak bütünlüğü için üye olduğumuzu söyledim ve isteklerini geri almalarını sağladım. Arap ülkelerine gittim. Sevdiğimden mi? 'Bakın, alternatifimiz var'ı göstermek için."
Ellerimin titremesi aileden
Muğla Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nin 1050 kişi kapasiteli olan salonu dolunca dışarıda kalan 500 öğrenci tepki gösterdi. İçeri giremeyen öğrencilerin olay çıkarmasını jandarmanın robokop timleri önledi. Evren, ellerinin titremesine, "Heyecandan değil. Bu aileden geliyor" diyerek açıklık getirdi.
'Gülen, kravat taksın görüşeceğim' dedim
Evren, Nur cemaatinin önde gelen ismi Fethullah Gülen konusunda da ilginç açıklamalarda bulundu. Emekli olup Marmaris'e yerleştikten sonra Gülen'in kendisine aracı gönderdiğini açıklayan Evren, şunları söyledi:
"Bana müracaatlar gelmeye başladı sağdan soldan; efendim Fethullah Gülen Hoca sizinle konuşmak istiyor, sizi çok seviyor. Hayırdır dedim, ben ne konuşayım onunla, kabul etmedim. Çünkü biz onu 12 Eylül döneminde mahkemeye verdik. İzmir'de sıkıyönetim mahkemesine gitti ve orada beraat etti. Ne yapalım? Tekrar geldiler, tekrar istediler. Bu arada çok gariptir, bir üniversiteden sorumlu profesörler geldi, 'Efendim, sizi o kadar çok seviyor ki, okullarını bir görün.'
Biliyorum dedim, duydum okullarını. Okullarını gördüm, evet güzel okul. Atatürk resimleri var, her şey var ama melanet o okulun içinde yapılmıyor ki! Okul dışında yapılıyor. Zeki çocukları alıyorlar, onlara 'ağabey', 'abla' vererek beyinlerini yıkıyorlar. Çok ısrar olunca, hatta bir de bana saat getirmişler, almam bunu dedim. Rüşvet.
Çok ısrar olunca, kabul edeceğim dedim. Kravat taksın gelsin, ben de basını çağıracağım, o fotoğrafını çeksinler, dedim. Çünkü biliyorlar ki, Fethullah Hoca kravat takmaz. Cumhuriyetin temsili, sembolü diye takmaz. Ondan sonra benimle görüşmek için hiç talebi olmadı."
Emel Sayın'la kim beraber olmak istemez!
Abbas Güçlü'nün, şarkıcı Emel Sayın'la kendisi hakkında çıkarılan söylentilere ilişkin sorusuna, Evren şu yanıtı verdi: "Başarılı bir sanatçı. Yabancı heyetler gelince kendisini konser için davet ediyorduk. Bir gün, bir dedikodu çıktı. Köşk'ün arka kapısından kendisini odama alıyormuşum diye. Böyle şey olur mu? Köşk'te her taraf polis, asker kaynıyor. Nasıl girecek içeriye? Emel Sayın gibi bir kadınla kim beraber olmak istemez. Güzel kadın. Ama ben devlet başkanıyım. Öyle bir şeyi nasıl yapabilirim? Yok öyle bir şey."
Basınla uğraşırsan başın belaya girer
Şimdiye kadar hakkında çıkan birçok yalan haber ve ağır eleştirilere rağmen hiçbir gazeteciyi mahkemeye vermediğini açıklayan Evren, "Basınla uğraşırsan başın belaya girer. Menderes ve Özal basınla ters düştüler, sonları ne oldu? Basınla fazla laubali olmayacaksın, basınla kavga etmeyeceksin" dedi. Evren, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da 5 yılı beklemeden erken seçime gitmesini tavsiye etti.
Referanduma müdahale edildi
Evren, 1987 yılındaki referandumun sonuçlarına müdahale edildiğini de itiraf etti. Evren, 12 Eylül'le birlikte yasak getirdikleri siyasetçilerin yasağını kaldıran referandumla ilgili olarak, "Yasaklar kıl payı farkla kalktı. Evet yüzde 50.18 çıktı. Özal bana, 'Şayet, havaalanları ve gümrük kapılarındaki oyları da katsak, sandıktan hayır çıkacaktı' dedi" diye konuştu.