En başından sınır çizmediğin sürece sonuçlarına katlanmak zorundasın. Mecburiyetten evliliğimin ilk 4 yılı aynı apartmanda oturdum. Aynı apartmanda 1 hafta 10 gün birbirimizi görmediğimiz oluyordu. İlk aylar sizin gibiydi. Oğlunu kıskandığını hissediyordum. Akşam olunca x (oğlu) işten gelince gelin burda yemek yiyip gidin diyordu. Yemeğimi ben zaten yapıp evime yetişiyordum. 1oldu 2 oldu 3 4 5 derken huzursuz hissettim ve ben zaten yemeğimi yapıyorum kendi karnımızı doyuramayacaksak neden evlendim ki.
Herkes evinde yesin arada birbirimizi davet ederiz tabi ki dedim. Art niyetli değildi belki bu konuda ama yetersiz hissettiriyordu. Sonradan alıştı bu duruma. Kapımıza ya da apartmanın dışından ışığımıza bakıp evde olup olmadığımızı anlamaya çalışırdı. Biz de yeni evliydik haliyle gezip dışarı çıkıyorduk. Her çıktığımızda haber mi verecektik. Bu şekilde söyledim. Dışarı çıktığımızda bazen şehir dışına çıktığımızda uyumaz bizi beklerdi. Şu saatte geldiniz vs derdi. Giderken nasıl haber vermiyorsak gelirken de gerek yok dedim.
Bebeğimiz oldu onlar apartmandan taşındı. Şimdi de bebek yüzünden inanılmaz bunaltıyorlar. Karışmıyor falan ama yapma dediğim şeyi ısrarla yapmaya devam ediyor. Çocuk doğdu eve geldik tutturdu hergün yıkayacağız diye. bir kadın çağırdı yıkamak için. İlk ve son bu dedim artık darlamasın sussun diye. Kadın geldi tecrübeli olduğu için yıkadı. Yanımda kadın giderken ısrarla tekrar soruyor ne zaman yıkarsın bir daha diye.
Kadına kaş göz attım mecburen. Başka gerek yok gerisini ben hallederim kimse dokunmasın ben yıkarım çocuğumu dedim. Utanıp sustu.
Yani baştan sert sınırlar koymazsanız ileride uğraşırsınız.
Şimdi ne alo müsait misiniz demeden gelebiliyor ne de bu konularda ısrar edebiliyor. İlk zamanlarda idrak sorunu yaşıyorlar sanırım oğullarının evlendiklerine dair. Sanki gelin olan çevresini memleketini değiştiren ben değilmişim de eşimmiş gibi davranıyordu. Oğlum bunu sevmez bunu yapmaz vs