- 31 Mayıs 2022
- 322
- 111
- 32
İnanmaz mıyım aklıma da geldi. Ama ne diyeceğim. Allahım yavrumun hayatına son verme kararım hakkımda hayırlı mı değil mi, böyle mi soracağım. Tabi ki buna katlanmak Allah katında ecri büyüktür. Ama başa gelmeden bilmezmiş insan. Ben de böyle olacağımı düşünmezdim hiç. Ben ne biçim anneyim değil mi ? İlk anda vazgeçmeyi düşünüyorum gitsin istiyorum bak. Ama öyle değil işte. Kalsın karnımda benimle bir ö mür. Bir ömür taşırım onu karnımda. Ama çıkmak zorunda bu hayatın zorluklarının içine. Daha ilk günden kafasına delik açılacak ayağı alçıya alınacak çok acı çekecek. Nasıl katlanacağım? Nasıl görmeye dayanacağım? Rabbimden korkuma onun canına da kıyamam. O yüzden diyorum işte rabbim kendi elinle al. Çektirme nolur. Beterin beteri varmış işte. Daha 3-4 hafta önce kalbi duracak diye ödüm koparken şimdi neler düşündürüyor hayat. O yüzden artık rabbim bundan büyük acı vermesin. Çok zor bir acıNe desem bilemedim şimdi. İnanın çok üzüldüm, boğazım bi tuhaf düğümlendi. Yavrunuzun benim oğlumla aynı haftada olması bile beni çok duygulandırdı. O kadar süre onunla aynı bedende olmanın oluşturduğu bağı çok iyi anlıyorum. Kalbi durmasın aman bir şey olmasın diye o endişeli bekleyişi de çok iyi biliyorum ki bende hafif lekelenmeler harici bi sıkıntı da yoktu. Bi anda hayatım alt üst oldu. Ben farklı şekilde sınandım siz bu şekilde sınanıyorsunuz. Evlat özlemini arzusunu siz de yaşamış, benim gibi öncesinde erken dönem kaybı da geçirmişsiniz. Umarım vereceğiniz karar sizi hiç bir şekilde pişman etmez. Bakarsınız vaktinde doğurursunuz ve bebeğinizin sıkıntıları sandığınızdan daha kolay çözülecek durumda olur. Bilmiyorum ben aynı şeyi yaşamadığım için yanlış ve incitici bir şey de söylemek istemiyorum ama ben gittiği yere kadar giderdim sanırım. Şuan belki hala çok duygusal düşündüğümdendir. Bizde görünen bir sebep çıkmamasına rağmen etrafımda “varmıştır onun bir rahatsızlığı ondan durmuştur kalbi, hem öyle doğsaydı daha zor olurdu ikiniz için” diye konuşanlar olduğunda bile yine de olsun doğsaydı her türlü benim evladımdı, Rabbimin emaneti diyordum o acıyla. (Gerçi benim evliliğim de zaten berbat bir haldeydi nasıl baş edebilirdim onu da bilmiyorum.) Sağlıklı da olsa sağlıksız da olsa insan işte böyle bir kaybı konduramıyor, kaldıramıyor. İnanır mısınız bilmem ama istihareye falan mı yatsanız ki? Rabbim gönlünüze ferahlık versin tez zamanda
Sağolun, sizin de başınız sağolsun, yakın sayılır kayıplarımızın zamanı. Çok da benzermiş sonrasında yaşadıklarımız, o kadar iyi anlıyorum ki.. umarım bundan sonrası hepimiz için daha hayırlı olurBaşın sağolsun canım. Tıpkı bende senin gibi beş aylık evladımı kaybettim ismini dahi koymuştuk.
Hastanedeyken bile durmadı kv elinden geleni yaptı. Lohusa günlerim kavgayla geçti daha acımı yaşayamadan kv nin entrikalarıyla uğraşmak zorunda kaldım. eş kişisinin duvardan farkı yoktu kukla gibi kendisine denileni yapıyor, iletişim kurmaya çalıştıkça daha da işler sarpa sardı. En son ilk kez bana şiddet uyguladı o gün çıktım evden dönmedim birdaha. Bebeğimi kaybettikten bir buçuk iki ay sonra yuvamıda kaybettim.
6 ay oldu ve ben onların yanında olduğumdan daha iyiyim bunu kendine yapma mecbur değilsin sana değer vermeyen insanlara katlanmaya.
Hakkınızda onun da hayırlısı olsın. Birkaç sene önce biz de çok severken boşanmak üzere geldik. Ailesinin yüzünden oldu. Bir ay ayrı kaldık sonra birbirimizi görünce dayanamadık her şeye rağmen barıştık. Bir ay çok acı çektim ya da çektim sandım. Ama bu acının yanında o neymiş ki. Şimdi ikimiz de öyle acı çekiyoruz ki sevdiğimiz halde boşansaydık belki böyle olmazdık diyoruz. Ben sürekli eski acılarımı arar oldum. O yüzden nolur şimdiki acımı aratacak daha büyük acı yaşamayayım diyorum artık böyle dua ediyorum. O yüzden boşanmanızda bile bir hayır olabilir yaşanmadan da bilinmiyor ama ben yaşayan biri olarak diyorum bunkarıKonu eskidi belki ama inanın daha dün açmış gibiyim sanki. Acım hala çok büyük. Evliliğimizi sonlandırma kararı aldık zaten. Umarım bundan sonrası daha iyi olur benim içi
Aminn inşallahSağolun, sizin de başınız sağolsun, yakın sayılır kayıplarımızın zamanı. Çok da benzermiş sonrasında yaşadıklarımız, o kadar iyi anlıyorum ki.. umarım bundan sonrası hepimiz için daha hayırlı olur
Amin inşallah güzel haberlenzi bekliyrumAmin çok sağolun. Sağolsunlar ailem desteğini hiç esirgemiyor. Şükür ekonomik olarak bir sıkıntım yok. Bakalım artık umarım bundan sonrası daha iyi olur. Siz de sağ salim bebeğinizi kucağınıza alırsınız inşallah
Yaşadığınız o kadar zor ki “ne biçim annesin” demek hiç kimsenin haddi değil. Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir sonuçta. Anlaşılıyor zaten yazdıklarınızdan ki şuan sizi kahreden sizin yaşayacağınız zorluktan ziyade yavrunuzun çekecekleri. Ve dahası karar vermenin dayanılmaz yükü. Diyorum ya acının her türlüsü çok zor. Kararınız ne olursa olsun kendinize çok yüklenmeyin lütfen. Bu durumda olmayı siz seçmediniz. Bana bikaç patavatsız çocuklarıyla ilgili bir şeyden bahsederken “anne olmadığın için bilemezsin” demişti. Ama ben biliyorum ki bunu diyenlerden daha çok anneyim. Kokusunu alamadan evladının hasretiyle yanan bir anneyim. Size de her ne yapar her ne derseniz deyin olumsuz yorum yapanlar olacaktır muhakkak. Ama emin olun bunu diyenlerden daha çok annesiniz. İnşallah hayırlısı olsun hakkınızda.İnanmaz mıyım aklıma da geldi. Ama ne diyeceğim. Allahım yavrumun hayatına son verme kararım hakkımda hayırlı mı değil mi, böyle mi soracağım. Tabi ki buna katlanmak Allah katında ecri büyüktür. Ama başa gelmeden bilmezmiş insan. Ben de böyle olacağımı düşünmezdim hiç. Ben ne biçim anneyim değil mi ? İlk anda vazgeçmeyi düşünüyorum gitsin istiyorum bak. Ama öyle değil işte. Kalsın karnımda benimle bir ö mür. Bir ömür taşırım onu karnımda. Ama çıkmak zorunda bu hayatın zorluklarının içine. Daha ilk günden kafasına delik açılacak ayağı alçıya alınacak çok acı çekecek. Nasıl katlanacağım? Nasıl görmeye dayanacağım? Rabbimden korkuma onun canına da kıyamam. O yüzden diyorum işte rabbim kendi elinle al. Çektirme nolur. Beterin beteri varmış işte. Daha 3-4 hafta önce kalbi duracak diye ödüm koparken şimdi neler düşündürüyor hayat. O yüzden artık rabbim bundan büyük acı vermesin. Çok zor bir acı
Beterin beteri var dedikleri…bilemiyoruz ki ama. Biz ancak şöyle olsaydı böyle olurdu/olmazdı diyoruz ancak. Çok içten diliyorum ki içinize ferahlık versin Allah’ım. Acı büyükken tek teselli Yaradana sığınmak oluyor çünkü.Hakkınızda onun da hayırlısı olsın. Birkaç sene önce biz de çok severken boşanmak üzere geldik. Ailesinin yüzünden oldu. Bir ay ayrı kaldık sonra birbirimizi görünce dayanamadık her şeye rağmen barıştık. Bir ay çok acı çektim ya da çektim sandım. Ama bu acının yanında o neymiş ki. Şimdi ikimiz de öyle acı çekiyoruz ki sevdiğimiz halde boşansaydık belki böyle olmazdık diyoruz. Ben sürekli eski acılarımı arar oldum. O yüzden nolur şimdiki acımı aratacak daha büyük acı yaşamayayım diyorum artık böyle dua ediyorum. O yüzden boşanmanızda bile bir hayır olabilir yaşanmadan da bilinmiyor ama ben yaşayan biri olarak diyorum bunkarı
Güzel destekleriniz için çok teşekkürler. Ben de bir anne olmadığından bilmezsin lafından bir de evlatlarından yük gibi bahseden daha hiçbi şey çekmemişken yakınıp duran sağlıklı evlatları olduğu halde şükretmeyen kadınlardan hiç hoşlanmıyorum. Allah bize de güzellikler göstersin mutlu olabilelim inşallahYaşadığınız o kadar zor ki “ne biçim annesin” demek hiç kimsenin haddi değil. Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir sonuçta. Anlaşılıyor zaten yazdıklarınızdan ki şuan sizi kahreden sizin yaşayacağınız zorluktan ziyade yavrunuzun çekecekleri. Ve dahası karar vermenin dayanılmaz yükü. Diyorum ya acının her türlüsü çok zor. Kararınız ne olursa olsun kendinize çok yüklenmeyin lütfen. Bu durumda olmayı siz seçmediniz. Bana bikaç patavatsız çocuklarıyla ilgili bir şeyden bahsederken “anne olmadığın için bilemezsin” demişti. Ama ben biliyorum ki bunu diyenlerden daha çok anneyim. Kokusunu alamadan evladının hasretiyle yanan bir anneyim. Size de her ne yapar her ne derseniz deyin olumsuz yorum yapanlar olacaktır muhakkak. Ama emin olun bunu diyenlerden daha çok annesiniz. İnşallah hayırlısı olsun hakkınızda.
Çok geçmiş olsun. Başınız sağolsun. Kendinizi sıkmanız hiç birşeye çare çözüm değil. Ağlamak istiyorsanız ağlayın içinize atmayın. Aileniz sizi gelip alsın bence. Çirkefleşecekler diye sağlığınızdan olacaksınız. Siz sessiz kalın ne derlerse desinler Allah a havale edin. Allah yardımcınız olsun.Kızlar dayanamıyorum artık, kimseler anlamıyor beni etrafımda. Buradan anlayan duyan birileri olur umarım çığlıklarımı.
Yaklaşık 7 yıldır evliyim, 35 yaşına dayandım. Hep çocuk sahibi olmayı istedim, eşim ilk başlarda buna yanaşmadı. Sonra tamam dedi bu sefer de hamile kalamadım. Kendimce ne kürler vitaminler kullandım aylarca. Ardından sperm problemi olduğunu öğrendik ve tüp bebek tedavisi gördük. Embriyolarımız oldu şükür 4 sefer transfer oldum. Rahim kalınlaşması problemi de yaşadım transferlerde. Neler neler denedim. Artık olduğu kadarıyla deyip transferler yapıldı. İlk denemede tutmadı. 2. denemede pozitifi gördük, havalara uçtum. Ama çok kısa sürdü, ertesi testte değerim yükselmedi yani kimyasal oldu. 3. denemede yine pozitifi gördük. Değer yükselir mi yükselmez mi derken kalp atışını duyduk ama 8.haftada malesef kalbi durdu miniğimin. Kahroldum. Son embryomuz kalmıştı umutsuz bi şekilde onunla 4.denememizi yaptık ve yine pozitifi gördük. Korku ve endişe hep oldu ama tüm kontroller çok iyi gitti. Oğlummm deyip her gün şükredip dualarla yattım kalktım. Hayaller kurdum. Onunla konuştum, ninniler dinlettim. Eşimse hamilelik döneminde çok üzdü beni. Bana ne zaman bağırsa benim canım oğlum tekmeleriyle “anne buradayım ben, sen üzülme” derdi sanki. Yaşadığım şehirde yalnız sayılırım. Akraba eş dost çevremin çoğu başka şehirde. Kısacası oğlum benim gerçekleşmiş hayalim, kabul olunmuş duam, yaşama sevincim, hatta en yakın dostum olmuştu. Gebeliğimin 6.ayını tamamlamak üzereyken dahası her şey yolundayken oğlumun hareketini hissetmedim bir gün. Önceki akşam kıpır kıpırdı halbuki içimde. Yüreğime bir sızı düştü akşama kadar bekledim ve acile gidelim dedim. O ultrason ekranında kuzumu öylece hareketsiz görmek ve doktordan “malesef” kelimesini duymak hayatımın en büyük travması oldu. İnanamadım. Benim canımın canı melek olmuştu. Her şeyim hayatım yine yarım kaldı. Verilen ilaçlarla ertesi günü doğum yaptım. Onca acıya rağmen bomboş kalmıştı kucağım. Evladımı göstermediler bile. Ve diğer gün benim meleğimin o minik bedenini benim hayatımla beraber toprağın altına koydular. Ne özlüyorum onu bir bilseniz!!!
Bu kabusun üzerinden henüz 20 gün geçti. Acım çok taze. 20 yıl geçse de unutabileceğim bir şey değil. Ve dahası acımı yaşamama izin vermiyorlar. Eşim ilk bir haftadan sonra bana anlayış göstermemeye başladı. “Yeter be, bi tek çocuğunu kaybeden sensin değil mi. Yetti artık üzülüp durduğun. Sen acıdan beslenmeyi seviyorsun, sanki bilmiyorum seni. Bahanen de hazır üzülmeye. Git at kendini aşağıya dayanamıyorsan. Zaten sana çocuk falan da yok, tedaviye de bi daha başlarsam hadi bakalım görürsün.” Bu cümleleri duyuyorum. Halbuki yıllardır ne uğraş verdim, neler yaşadım ve ne kadar istediğimi kendisi biliyor en iyi. Annesi de güya bize destek olmak için yanımıza geldi geçen hafta. O da benim acıma anlayış ve saygı göstermiyor. Yok hayata dönmeliymişim, bu böyle olmazmış. Ki böyle dediği için zaten onunlayken içime içime ağlıyorum belli etmeyeyim, yine eleştirilmeyeyim diye bişeylere tutunuyorum. Yemekler pastalar yapıyorum, onunla aptal aptal diziler izleyip yorumlar yapıyorum, beraber yürüyüşlere çıkıyorum. Bunlara rağmen ‘bu böyle olmaz hayata dönmelisin” diye azar işitiyorum kadından sırf ben bu ara hamile ya da bebek görmek içimi acıtıyor dedim diye. Eşimin yanındayken de tutuyorum kendimi. İçime içime ağlıyorum. Bağrıma bir taş oturmuş durumda şuan.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Ailemle konuşsam zaten onlar da kahroldular benim bu kaybıma. Daha fazla onları da üzmek istemiyorum. Bikaç arkadaşımla telefonda konuşuyorum gizlice odaya kapanarak anca. Bu da bir yere kadar. Artık nefes alamıyorum sanki sıkıştım kaldım. Kaynana falan bi tarafa da eşim dediğim adamın bu tavırları beni kahrediyor. Zerre anlayışı, merhameti dahası sevgisi yok bana karşı. Hala niye duruyorum burda onu da bilmiyorum. Aslında biliyorum çünkü evli olduğum adam boşanmayla çirkinleşecek karakterde bir adam. Böyle bir adamdan çocuk istemek bile başlı başına bir hata. Onu da biliyorum. Hayatıma son versem diyorum inancım dikiliyor karşıma. Ecelimle ölsem diye dua etmeye başladım artık, hem meleğime kavuşurum hem bu insanlardan kurtulurum böylelikle diye.
Bana bir şey söyleyin nolur. Evladımın acısı, meleğimin hasreti her gün büyüyor içimde. Ve ben böyle yanarken tek gözyaşı dökmeme dahi izin yok deyim yerindeyse. Söyleyin ben şimdi ne yapayım?
17 sene önce ben de 30 haftalik bebeğimi kaybettim.erken doğum yaptım ve bebegim sadece 2 gün yaşadı acınızı çok iyi anlıyorum sabır diliyorum.insallah en hayırlı zamanda sizin de başka evlatlarınız olur acı öyle bir nebze hafifleyecekKızlar dayanamıyorum artık, kimseler anlamıyor beni etrafımda. Buradan anlayan duyan birileri olur umarım çığlıklarımı.
Yaklaşık 7 yıldır evliyim, 35 yaşına dayandım. Hep çocuk sahibi olmayı istedim, eşim ilk başlarda buna yanaşmadı. Sonra tamam dedi bu sefer de hamile kalamadım. Kendimce ne kürler vitaminler kullandım aylarca. Ardından sperm problemi olduğunu öğrendik ve tüp bebek tedavisi gördük. Embriyolarımız oldu şükür 4 sefer transfer oldum. Rahim kalınlaşması problemi de yaşadım transferlerde. Neler neler denedim. Artık olduğu kadarıyla deyip transferler yapıldı. İlk denemede tutmadı. 2. denemede pozitifi gördük, havalara uçtum. Ama çok kısa sürdü, ertesi testte değerim yükselmedi yani kimyasal oldu. 3. denemede yine pozitifi gördük. Değer yükselir mi yükselmez mi derken kalp atışını duyduk ama 8.haftada malesef kalbi durdu miniğimin. Kahroldum. Son embryomuz kalmıştı umutsuz bi şekilde onunla 4.denememizi yaptık ve yine pozitifi gördük. Korku ve endişe hep oldu ama tüm kontroller çok iyi gitti. Oğlummm deyip her gün şükredip dualarla yattım kalktım. Hayaller kurdum. Onunla konuştum, ninniler dinlettim. Eşimse hamilelik döneminde çok üzdü beni. Bana ne zaman bağırsa benim canım oğlum tekmeleriyle “anne buradayım ben, sen üzülme” derdi sanki. Yaşadığım şehirde yalnız sayılırım. Akraba eş dost çevremin çoğu başka şehirde. Kısacası oğlum benim gerçekleşmiş hayalim, kabul olunmuş duam, yaşama sevincim, hatta en yakın dostum olmuştu. Gebeliğimin 6.ayını tamamlamak üzereyken dahası her şey yolundayken oğlumun hareketini hissetmedim bir gün. Önceki akşam kıpır kıpırdı halbuki içimde. Yüreğime bir sızı düştü akşama kadar bekledim ve acile gidelim dedim. O ultrason ekranında kuzumu öylece hareketsiz görmek ve doktordan “malesef” kelimesini duymak hayatımın en büyük travması oldu. İnanamadım. Benim canımın canı melek olmuştu. Her şeyim hayatım yine yarım kaldı. Verilen ilaçlarla ertesi günü doğum yaptım. Onca acıya rağmen bomboş kalmıştı kucağım. Evladımı göstermediler bile. Ve diğer gün benim meleğimin o minik bedenini benim hayatımla beraber toprağın altına koydular. Ne özlüyorum onu bir bilseniz!!!
Bu kabusun üzerinden henüz 20 gün geçti. Acım çok taze. 20 yıl geçse de unutabileceğim bir şey değil. Ve dahası acımı yaşamama izin vermiyorlar. Eşim ilk bir haftadan sonra bana anlayış göstermemeye başladı. “Yeter be, bi tek çocuğunu kaybeden sensin değil mi. Yetti artık üzülüp durduğun. Sen acıdan beslenmeyi seviyorsun, sanki bilmiyorum seni. Bahanen de hazır üzülmeye. Git at kendini aşağıya dayanamıyorsan. Zaten sana çocuk falan da yok, tedaviye de bi daha başlarsam hadi bakalım görürsün.” Bu cümleleri duyuyorum. Halbuki yıllardır ne uğraş verdim, neler yaşadım ve ne kadar istediğimi kendisi biliyor en iyi. Annesi de güya bize destek olmak için yanımıza geldi geçen hafta. O da benim acıma anlayış ve saygı göstermiyor. Yok hayata dönmeliymişim, bu böyle olmazmış. Ki böyle dediği için zaten onunlayken içime içime ağlıyorum belli etmeyeyim, yine eleştirilmeyeyim diye bişeylere tutunuyorum. Yemekler pastalar yapıyorum, onunla aptal aptal diziler izleyip yorumlar yapıyorum, beraber yürüyüşlere çıkıyorum. Bunlara rağmen ‘bu böyle olmaz hayata dönmelisin” diye azar işitiyorum kadından sırf ben bu ara hamile ya da bebek görmek içimi acıtıyor dedim diye. Eşimin yanındayken de tutuyorum kendimi. İçime içime ağlıyorum. Bağrıma bir taş oturmuş durumda şuan.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Ailemle konuşsam zaten onlar da kahroldular benim bu kaybıma. Daha fazla onları da üzmek istemiyorum. Bikaç arkadaşımla telefonda konuşuyorum gizlice odaya kapanarak anca. Bu da bir yere kadar. Artık nefes alamıyorum sanki sıkıştım kaldım. Kaynana falan bi tarafa da eşim dediğim adamın bu tavırları beni kahrediyor. Zerre anlayışı, merhameti dahası sevgisi yok bana karşı. Hala niye duruyorum burda onu da bilmiyorum. Aslında biliyorum çünkü evli olduğum adam boşanmayla çirkinleşecek karakterde bir adam. Böyle bir adamdan çocuk istemek bile başlı başına bir hata. Onu da biliyorum. Hayatıma son versem diyorum inancım dikiliyor karşıma. Ecelimle ölsem diye dua etmeye başladım artık, hem meleğime kavuşurum hem bu insanlardan kurtulurum böylelikle diye.
Bana bir şey söyleyin nolur. Evladımın acısı, meleğimin hasreti her gün büyüyor içimde. Ve ben böyle yanarken tek gözyaşı dökmeme dahi izin yok deyim yerindeyse. Söyleyin ben şimdi ne yapayım?
Herkesin yas tutma şekli, süresi başka.Ona ne???O hissetmediği görmediği evladına yas tutmuyor hissetmiyor diye sizden de aynı şekli beklemesi olacak şey mi??? Terbiyesiz, vicdansız adam!Çok çok üzüldüm bebeğine ve sanaKızlar dayanamıyorum artık, kimseler anlamıyor beni etrafımda. Buradan anlayan duyan birileri olur umarım çığlıklarımı.
Yaklaşık 7 yıldır evliyim, 35 yaşına dayandım. Hep çocuk sahibi olmayı istedim, eşim ilk başlarda buna yanaşmadı. Sonra tamam dedi bu sefer de hamile kalamadım. Kendimce ne kürler vitaminler kullandım aylarca. Ardından sperm problemi olduğunu öğrendik ve tüp bebek tedavisi gördük. Embriyolarımız oldu şükür 4 sefer transfer oldum. Rahim kalınlaşması problemi de yaşadım transferlerde. Neler neler denedim. Artık olduğu kadarıyla deyip transferler yapıldı. İlk denemede tutmadı. 2. denemede pozitifi gördük, havalara uçtum. Ama çok kısa sürdü, ertesi testte değerim yükselmedi yani kimyasal oldu. 3. denemede yine pozitifi gördük. Değer yükselir mi yükselmez mi derken kalp atışını duyduk ama 8.haftada malesef kalbi durdu miniğimin. Kahroldum. Son embryomuz kalmıştı umutsuz bi şekilde onunla 4.denememizi yaptık ve yine pozitifi gördük. Korku ve endişe hep oldu ama tüm kontroller çok iyi gitti. Oğlummm deyip her gün şükredip dualarla yattım kalktım. Hayaller kurdum. Onunla konuştum, ninniler dinlettim. Eşimse hamilelik döneminde çok üzdü beni. Bana ne zaman bağırsa benim canım oğlum tekmeleriyle “anne buradayım ben, sen üzülme” derdi sanki. Yaşadığım şehirde yalnız sayılırım. Akraba eş dost çevremin çoğu başka şehirde. Kısacası oğlum benim gerçekleşmiş hayalim, kabul olunmuş duam, yaşama sevincim, hatta en yakın dostum olmuştu. Gebeliğimin 6.ayını tamamlamak üzereyken dahası her şey yolundayken oğlumun hareketini hissetmedim bir gün. Önceki akşam kıpır kıpırdı halbuki içimde. Yüreğime bir sızı düştü akşama kadar bekledim ve acile gidelim dedim. O ultrason ekranında kuzumu öylece hareketsiz görmek ve doktordan “malesef” kelimesini duymak hayatımın en büyük travması oldu. İnanamadım. Benim canımın canı melek olmuştu. Her şeyim hayatım yine yarım kaldı. Verilen ilaçlarla ertesi günü doğum yaptım. Onca acıya rağmen bomboş kalmıştı kucağım. Evladımı göstermediler bile. Ve diğer gün benim meleğimin o minik bedenini benim hayatımla beraber toprağın altına koydular. Ne özlüyorum onu bir bilseniz!!!
Bu kabusun üzerinden henüz 20 gün geçti. Acım çok taze. 20 yıl geçse de unutabileceğim bir şey değil. Ve dahası acımı yaşamama izin vermiyorlar. Eşim ilk bir haftadan sonra bana anlayış göstermemeye başladı. “Yeter be, bi tek çocuğunu kaybeden sensin değil mi. Yetti artık üzülüp durduğun. Sen acıdan beslenmeyi seviyorsun, sanki bilmiyorum seni. Bahanen de hazır üzülmeye. Git at kendini aşağıya dayanamıyorsan. Zaten sana çocuk falan da yok, tedaviye de bi daha başlarsam hadi bakalım görürsün.” Bu cümleleri duyuyorum. Halbuki yıllardır ne uğraş verdim, neler yaşadım ve ne kadar istediğimi kendisi biliyor en iyi. Annesi de güya bize destek olmak için yanımıza geldi geçen hafta. O da benim acıma anlayış ve saygı göstermiyor. Yok hayata dönmeliymişim, bu böyle olmazmış. Ki böyle dediği için zaten onunlayken içime içime ağlıyorum belli etmeyeyim, yine eleştirilmeyeyim diye bişeylere tutunuyorum. Yemekler pastalar yapıyorum, onunla aptal aptal diziler izleyip yorumlar yapıyorum, beraber yürüyüşlere çıkıyorum. Bunlara rağmen ‘bu böyle olmaz hayata dönmelisin” diye azar işitiyorum kadından sırf ben bu ara hamile ya da bebek görmek içimi acıtıyor dedim diye. Eşimin yanındayken de tutuyorum kendimi. İçime içime ağlıyorum. Bağrıma bir taş oturmuş durumda şuan.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Ailemle konuşsam zaten onlar da kahroldular benim bu kaybıma. Daha fazla onları da üzmek istemiyorum. Bikaç arkadaşımla telefonda konuşuyorum gizlice odaya kapanarak anca. Bu da bir yere kadar. Artık nefes alamıyorum sanki sıkıştım kaldım. Kaynana falan bi tarafa da eşim dediğim adamın bu tavırları beni kahrediyor. Zerre anlayışı, merhameti dahası sevgisi yok bana karşı. Hala niye duruyorum burda onu da bilmiyorum. Aslında biliyorum çünkü evli olduğum adam boşanmayla çirkinleşecek karakterde bir adam. Böyle bir adamdan çocuk istemek bile başlı başına bir hata. Onu da biliyorum. Hayatıma son versem diyorum inancım dikiliyor karşıma. Ecelimle ölsem diye dua etmeye başladım artık, hem meleğime kavuşurum hem bu insanlardan kurtulurum böylelikle diye.
Bana bir şey söyleyin nolur. Evladımın acısı, meleğimin hasreti her gün büyüyor içimde. Ve ben böyle yanarken tek gözyaşı dökmeme dahi izin yok deyim yerindeyse. Söyleyin ben şimdi ne yapayım?
Psikolojik destek alin bence iyi gelecektir ve bunun kader oldugunu dusunun.Kaderde ne varsa onu yasiyoruz.kadere teslim olmazsak aklimizdan oluruz.cunku hep sinaniyoruz ve sinanacagiz.kader boyle birsey.kaderden ote yol yok.Kızlar dayanamıyorum artık, kimseler anlamıyor beni etrafımda. Buradan anlayan duyan birileri olur umarım çığlıklarımı.
Yaklaşık 7 yıldır evliyim, 35 yaşına dayandım. Hep çocuk sahibi olmayı istedim, eşim ilk başlarda buna yanaşmadı. Sonra tamam dedi bu sefer de hamile kalamadım. Kendimce ne kürler vitaminler kullandım aylarca. Ardından sperm problemi olduğunu öğrendik ve tüp bebek tedavisi gördük. Embriyolarımız oldu şükür 4 sefer transfer oldum. Rahim kalınlaşması problemi de yaşadım transferlerde. Neler neler denedim. Artık olduğu kadarıyla deyip transferler yapıldı. İlk denemede tutmadı. 2. denemede pozitifi gördük, havalara uçtum. Ama çok kısa sürdü, ertesi testte değerim yükselmedi yani kimyasal oldu. 3. denemede yine pozitifi gördük. Değer yükselir mi yükselmez mi derken kalp atışını duyduk ama 8.haftada malesef kalbi durdu miniğimin. Kahroldum. Son embryomuz kalmıştı umutsuz bi şekilde onunla 4.denememizi yaptık ve yine pozitifi gördük. Korku ve endişe hep oldu ama tüm kontroller çok iyi gitti. Oğlummm deyip her gün şükredip dualarla yattım kalktım. Hayaller kurdum. Onunla konuştum, ninniler dinlettim. Eşimse hamilelik döneminde çok üzdü beni. Bana ne zaman bağırsa benim canım oğlum tekmeleriyle “anne buradayım ben, sen üzülme” derdi sanki. Yaşadığım şehirde yalnız sayılırım. Akraba eş dost çevremin çoğu başka şehirde. Kısacası oğlum benim gerçekleşmiş hayalim, kabul olunmuş duam, yaşama sevincim, hatta en yakın dostum olmuştu. Gebeliğimin 6.ayını tamamlamak üzereyken dahası her şey yolundayken oğlumun hareketini hissetmedim bir gün. Önceki akşam kıpır kıpırdı halbuki içimde. Yüreğime bir sızı düştü akşama kadar bekledim ve acile gidelim dedim. O ultrason ekranında kuzumu öylece hareketsiz görmek ve doktordan “malesef” kelimesini duymak hayatımın en büyük travması oldu. İnanamadım. Benim canımın canı melek olmuştu. Her şeyim hayatım yine yarım kaldı. Verilen ilaçlarla ertesi günü doğum yaptım. Onca acıya rağmen bomboş kalmıştı kucağım. Evladımı göstermediler bile. Ve diğer gün benim meleğimin o minik bedenini benim hayatımla beraber toprağın altına koydular. Ne özlüyorum onu bir bilseniz!!!
Bu kabusun üzerinden henüz 20 gün geçti. Acım çok taze. 20 yıl geçse de unutabileceğim bir şey değil. Ve dahası acımı yaşamama izin vermiyorlar. Eşim ilk bir haftadan sonra bana anlayış göstermemeye başladı. “Yeter be, bi tek çocuğunu kaybeden sensin değil mi. Yetti artık üzülüp durduğun. Sen acıdan beslenmeyi seviyorsun, sanki bilmiyorum seni. Bahanen de hazır üzülmeye. Git at kendini aşağıya dayanamıyorsan. Zaten sana çocuk falan da yok, tedaviye de bi daha başlarsam hadi bakalım görürsün.” Bu cümleleri duyuyorum. Halbuki yıllardır ne uğraş verdim, neler yaşadım ve ne kadar istediğimi kendisi biliyor en iyi. Annesi de güya bize destek olmak için yanımıza geldi geçen hafta. O da benim acıma anlayış ve saygı göstermiyor. Yok hayata dönmeliymişim, bu böyle olmazmış. Ki böyle dediği için zaten onunlayken içime içime ağlıyorum belli etmeyeyim, yine eleştirilmeyeyim diye bişeylere tutunuyorum. Yemekler pastalar yapıyorum, onunla aptal aptal diziler izleyip yorumlar yapıyorum, beraber yürüyüşlere çıkıyorum. Bunlara rağmen ‘bu böyle olmaz hayata dönmelisin” diye azar işitiyorum kadından sırf ben bu ara hamile ya da bebek görmek içimi acıtıyor dedim diye. Eşimin yanındayken de tutuyorum kendimi. İçime içime ağlıyorum. Bağrıma bir taş oturmuş durumda şuan.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Ailemle konuşsam zaten onlar da kahroldular benim bu kaybıma. Daha fazla onları da üzmek istemiyorum. Bikaç arkadaşımla telefonda konuşuyorum gizlice odaya kapanarak anca. Bu da bir yere kadar. Artık nefes alamıyorum sanki sıkıştım kaldım. Kaynana falan bi tarafa da eşim dediğim adamın bu tavırları beni kahrediyor. Zerre anlayışı, merhameti dahası sevgisi yok bana karşı. Hala niye duruyorum burda onu da bilmiyorum. Aslında biliyorum çünkü evli olduğum adam boşanmayla çirkinleşecek karakterde bir adam. Böyle bir adamdan çocuk istemek bile başlı başına bir hata. Onu da biliyorum. Hayatıma son versem diyorum inancım dikiliyor karşıma. Ecelimle ölsem diye dua etmeye başladım artık, hem meleğime kavuşurum hem bu insanlardan kurtulurum böylelikle diye.
Bana bir şey söyleyin nolur. Evladımın acısı, meleğimin hasreti her gün büyüyor içimde. Ve ben böyle yanarken tek gözyaşı dökmeme dahi izin yok deyim yerindeyse. Söyleyin ben şimdi ne yapayım?