- 20 Ekim 2009
- 7.427
- 11.070
- 498
Nereden başlasam nasıl anlatsam bilmiyorum ama karanlıklardayım
Hayatımı inkar, görmezden gelme ve içine atma düsturuyla yaşıyorum ama çok yoruldum.
Üniversite yıllarından beri olup biten her şey –ki 16 yıllık bir zaman bu- kendini tekrar edip duruyor.
Örneğin insanlar, sadece ben onlara yardım edersem, işlerini halledip arka çıkarsam seviyorlar beni
Ailem de öyle onlar plan yapar ben uyarım, uymazsam huysuzlukla, geçimsizlikle suçlanırım
Sevgili olaylarına hiç girmeyeyim sadece 1 ilişkim oldu ve bir ömre yetecek kadar yıprattı beni hem maddi hem manevi hem bedeni, sonrakilerde de dikiş tutturamadım zaten. Bekar olmama rağmen farklı taleplerle geldi hepsi.
Akrabalarım mesela, teyze, dayı, amca ya da hala fark etmeksizin hep laf sokuştuma çabasındalar hala hatta yengeler bile. Anneme, anneanneme canı sıkıldıkça bana beddua eden yengem var mesela. Erkek arkadaşım bile olmamasına rağmen “abimi rezil etmeden evlen koca delisi” diyen halam. Ünv. Mezun olup çabuk iş bulamayınca “git terzilik filan öğren de eve para getir” diyen bir başka halam. Aldığım arabayla kaza yapınca –ki araba hurdaya çıktı- katıla katıla gülen amcam var benim. evde kaldın diye dalga geçip bunu facebook üzerinden dillendiren amcalarım var benim.
Kızının yaptığı çöreği sevip ikinciyi almaya uzandığımda önümden tabağı çeken bir teyzem, evlerinde misafirken evine görücü gelince kızının kısmetini kapatmamdan endişe edip beni mutfağa tıkan bir başka teyzem.
Kuzenlerim mesela, ben üniversiteyi kazandım diye kitaplarımı parçalayan, kazandığım bölüm hakkında arkamdan ve yüzüme “ıyyyyy iğrenç” diyen kuzenlerim. Kocam seni hiç sevmiyor o çok küstah onunla muhatap olma diyen bir kuzenim var ki eşini sadece bayramda görürüm hoş geldin abi güle güle abiden öteye ya da hal hatır sormaktan başka bir şey yapmamışımdır O’na.
İşsiz olduğum zamanlarda üç beş mal satıp (ki bilidik avon ürünleri) kazandığım parayı yiyen kuzenlerim de var. İşe girince hoş geldin demeyen, cici giyindim diye sevinince “böğğğk çok zevksizsin” cümlesini yüzüme karşı kullamaktan çekinmeyen kuzenlerim.
Gözlerinin önünde dayak yesem sus diyen annem ve babam var. Benim evlatlarıma bacılık yapacaksın mecbursun diye beni onlara gelinlere ve yeğenlere parça parça sunan bir baba, gelinler beni dilleriyle dövse boş boş bakan bir anne. Kötü insanlar değiller severler beni biliyorum ama eziyet ettiklerinin farkında değiller. Konuşmaya kalksam da konuşulmuyor zaten. 17 yaşımdan beri ağabeylerim için uğraşıyorum (nişanları, düğünleri, eşlerinin hamilelikleri, ev temizlikleri, yeğenlerin büyütülmesi) ve bunları bir kardeş veya görümce olarak değil anneleri gibi yapıyorum çünkü annem ben beceremem deyip kenara çıkıyor ve enteresandır zerre sevmezler beni. Hep kahkahalarla geç kaldığımdan, yakında menapoza gireceğimden, bu saatten sonra doğuracağım çocuktan bir hayr gelmeyeceğini söylerler. Kardeşler deseniz hiç girmiyorum o konuya. İyilikleri kendilerinedir.
Tüm bu olumsuzluklar altında sarıldığım eski sevgilim. Desteğim yoldaşım olur dediğim beni yalan dolanla kandırmış bir sevgili. İlişki bittiğinde maddi olarak batmış, bedenen yıpranmış kaşı, saçı, kirpiği dökülmüş ben. 2,5 yıllık depresyon ve sonrasında işe girmemle bir nebze sıyrılma hali ama %100 değil.
Sonrasında hayatıma girip çıkanlar evlilik bana göre değil ama uçalım mı seninle diye soranlar, maaş kartını verecek misin evlenince diyenler ya da karşıma çıkıp sevgililerinin onları nasıl aldattığını anlatan erkek müsveddeleri.
Son olarak, bizi çarşıya götür, pazardan al diye benimle arkadaşlık kuranlar yani sevgili dostlarım. Benim omzumda ağlayan ama kahkaha atmak için başkalarına gidenler. Elimi uzattığım her şeyi benden önce kapanlar. Kıyafetimden saçıma kadar tüm fiziksel görüntü ve yapımı kahkahalarla eleştirenler ve hatırlamak dahi istemediğim neler neler…
Şimdi 34 yaşındayım ve yaşamak için en ufak bir sebebim yok. Bazen düşünüyorum ölüm parayla olsa keşke diye almaz mıyım hiç.
Hanımlar ben artık dayanamıyorum.
Hayatımı inkar, görmezden gelme ve içine atma düsturuyla yaşıyorum ama çok yoruldum.
Üniversite yıllarından beri olup biten her şey –ki 16 yıllık bir zaman bu- kendini tekrar edip duruyor.
Örneğin insanlar, sadece ben onlara yardım edersem, işlerini halledip arka çıkarsam seviyorlar beni
Ailem de öyle onlar plan yapar ben uyarım, uymazsam huysuzlukla, geçimsizlikle suçlanırım
Sevgili olaylarına hiç girmeyeyim sadece 1 ilişkim oldu ve bir ömre yetecek kadar yıprattı beni hem maddi hem manevi hem bedeni, sonrakilerde de dikiş tutturamadım zaten. Bekar olmama rağmen farklı taleplerle geldi hepsi.
Akrabalarım mesela, teyze, dayı, amca ya da hala fark etmeksizin hep laf sokuştuma çabasındalar hala hatta yengeler bile. Anneme, anneanneme canı sıkıldıkça bana beddua eden yengem var mesela. Erkek arkadaşım bile olmamasına rağmen “abimi rezil etmeden evlen koca delisi” diyen halam. Ünv. Mezun olup çabuk iş bulamayınca “git terzilik filan öğren de eve para getir” diyen bir başka halam. Aldığım arabayla kaza yapınca –ki araba hurdaya çıktı- katıla katıla gülen amcam var benim. evde kaldın diye dalga geçip bunu facebook üzerinden dillendiren amcalarım var benim.
Kızının yaptığı çöreği sevip ikinciyi almaya uzandığımda önümden tabağı çeken bir teyzem, evlerinde misafirken evine görücü gelince kızının kısmetini kapatmamdan endişe edip beni mutfağa tıkan bir başka teyzem.
Kuzenlerim mesela, ben üniversiteyi kazandım diye kitaplarımı parçalayan, kazandığım bölüm hakkında arkamdan ve yüzüme “ıyyyyy iğrenç” diyen kuzenlerim. Kocam seni hiç sevmiyor o çok küstah onunla muhatap olma diyen bir kuzenim var ki eşini sadece bayramda görürüm hoş geldin abi güle güle abiden öteye ya da hal hatır sormaktan başka bir şey yapmamışımdır O’na.
İşsiz olduğum zamanlarda üç beş mal satıp (ki bilidik avon ürünleri) kazandığım parayı yiyen kuzenlerim de var. İşe girince hoş geldin demeyen, cici giyindim diye sevinince “böğğğk çok zevksizsin” cümlesini yüzüme karşı kullamaktan çekinmeyen kuzenlerim.
Gözlerinin önünde dayak yesem sus diyen annem ve babam var. Benim evlatlarıma bacılık yapacaksın mecbursun diye beni onlara gelinlere ve yeğenlere parça parça sunan bir baba, gelinler beni dilleriyle dövse boş boş bakan bir anne. Kötü insanlar değiller severler beni biliyorum ama eziyet ettiklerinin farkında değiller. Konuşmaya kalksam da konuşulmuyor zaten. 17 yaşımdan beri ağabeylerim için uğraşıyorum (nişanları, düğünleri, eşlerinin hamilelikleri, ev temizlikleri, yeğenlerin büyütülmesi) ve bunları bir kardeş veya görümce olarak değil anneleri gibi yapıyorum çünkü annem ben beceremem deyip kenara çıkıyor ve enteresandır zerre sevmezler beni. Hep kahkahalarla geç kaldığımdan, yakında menapoza gireceğimden, bu saatten sonra doğuracağım çocuktan bir hayr gelmeyeceğini söylerler. Kardeşler deseniz hiç girmiyorum o konuya. İyilikleri kendilerinedir.
Tüm bu olumsuzluklar altında sarıldığım eski sevgilim. Desteğim yoldaşım olur dediğim beni yalan dolanla kandırmış bir sevgili. İlişki bittiğinde maddi olarak batmış, bedenen yıpranmış kaşı, saçı, kirpiği dökülmüş ben. 2,5 yıllık depresyon ve sonrasında işe girmemle bir nebze sıyrılma hali ama %100 değil.
Sonrasında hayatıma girip çıkanlar evlilik bana göre değil ama uçalım mı seninle diye soranlar, maaş kartını verecek misin evlenince diyenler ya da karşıma çıkıp sevgililerinin onları nasıl aldattığını anlatan erkek müsveddeleri.
Son olarak, bizi çarşıya götür, pazardan al diye benimle arkadaşlık kuranlar yani sevgili dostlarım. Benim omzumda ağlayan ama kahkaha atmak için başkalarına gidenler. Elimi uzattığım her şeyi benden önce kapanlar. Kıyafetimden saçıma kadar tüm fiziksel görüntü ve yapımı kahkahalarla eleştirenler ve hatırlamak dahi istemediğim neler neler…
Şimdi 34 yaşındayım ve yaşamak için en ufak bir sebebim yok. Bazen düşünüyorum ölüm parayla olsa keşke diye almaz mıyım hiç.
Hanımlar ben artık dayanamıyorum.