- Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Hematoloji - Kan bilimi Kansızlık yaşayan arkadaşlar...Soru ve bilgiler
- Konu Sahibi rory
- Başlangıç Tarihi
Kalbin pompaladığı kan, atardamarlarda ilerleyip kılcal damarlara dağılarak dokulara ulaşır. Daha sonra geni kılcal damarlar yoluyla toplardamarlara geçen kan kalbe döner. Plazma denen sıvı bölümü büyük Ölçüde su (yaklaşık yüzde 90), proteinler, tuzlar, glikoz, karbon dioksit ve hormonlardan oluşur. Plazma dışında kalan bölümde alyuvar ve akyuvar denen kan hücreleri bulunur. Temel görevi bakterileri ve öbür yabancı maddeleri yok etmek olan akyuvarlar kanda genel olarak alyuvarlardan çok daha az sayıda bulunur. Kanın en önemli işlevlerinden biri akciğerlere dolan havadaki oksije*ni alarak dokulara kadar taşımaktır. Dokuları oluşturan hücreler kan aracılığıyla aldıkları oksijeni yaşamsal süreçlerde kullanarak tüketir. Kanda oksijeni taşıma işini hemoglobin denen ve alyuvarlarda bulunan bir madde üstlenir. Bu maddenin yeterince bulunmaması anemi ya da kansızlık adıyla bilinir.
Yukardaki açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi kansızlık bir hastalık olmaktan çok, hastalıkların yol açtığı bir belirtidir. Ama halk arasında, hatta hekimler için bile kansızlık denince nedeni ne olursa olsun, vücutta hemoglobin miktarının azalması biçiminde ortaya çıkan bir hastalık anlaşılır.
KANSIZLIK TİPLERİ
Kansızlıkta temel olan, yaygın biçimde sanıldığı gibi dolaşımdaki alyuvarların azalması değil, dolaşımdaki hemoglobi*nin azalmasıdır. Bu iki olay genellikle birlikte görülür. Ama aralarında kesin bîr ayrım yapılması gerekir. Konuyu daha iyi anlayabilmek için alyuvarın yapısını bilmek gerekir. Alyuvar biyolojik et*kinliğini denetleyen bol enzimli bir zarla çevrili hemoglobince doymuş bir çözeltidir. Doymuş denmesinin nedeni hemoglobinin alyuvarda en yoğun biçimiyle bulunmasından ötürüdür. Alyuvarın hacmi azalırsa içerdiği hemoglobin miktarı da zorunlu olarak azalacaktır. Bu durumda alyuvarların sayısı artmazsa kanda bulunan toplam hemoglobin miktarı azalır. Böylece alyuvarların sayıca değil, hacimce azalmasına, yani küçülmesine bağh bir kansızlık tipi ortaya çıkar.
Alyuvarların sayısı azalmadan başka bir kansızlık tipi de oluşabilir. Alyuvardaki hemoglobin düzeyinin artamayacağı daha Önce belirtilmişti. Ama alyuvar içindeki bu proteinin miktarı azalabilir. Sonuçta alyuvarların hem sayılan, hem büyüklükleri normal olmasına karşın bir kansızlık tipi gelişir. Özetlemek gerekirse, kansızlık üç nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir: Alyuvarların azalması, küçülmesi ve hemoglobince fakirleşmesi. Her üç durumda da dolaşımdaki hemoglobin miktarı azalmaktadır.
Bu bozukluklar tek başlarına ya da bir arada görülebilir. Böylece değişik tipte kansızlıklar ortaya çıkar. Temel olarak üç tür kansızlığın ayırt edilmesi önemlidir. Bunlar hipokrom, normo-krom ve hiperkrom kansızlıklardır. Hekim kansızlığı tanımlarken neden olan bozukluğun yanı sıra bu ayrımı da dikkate alır.
Hipokrom kansızlıkta alyuvarlar normalden az hemoglobin içermektedir. Daha önce belirtildiği gibi, bu ya normal büyüklükteki alyuvarların daha az he*moglobin içermesinden ya da alyuvar hacminin azalmasından kaynaklanır. Her iki bozukluğun birlikte görülmesine küçük hücreli hipokrom kansızlık denir.
Normokrom kansızlıkta alyuvarların içerdiği hemoglobin miktarı normaldir. Ama alyuvarların sayısı azalmıştır ve buna bağlı olarak dolaşımdaki toplam hemoglobin de azalır.
Hiperkrom kansızlıkta ise alyuvarların hacmi azalacağına artar. Buna bağlı olarak içerdikleri hemoglobin miktarı da fazlalaşır. Ama kandaki toplam alyuvar sayısı gerekli hemoglobin düzeyini karşılayamayacak ölçüde azdır.
Kansızlığın hangi temel tipe girdiği*ni belirlemek için önce kandaki alyuvar sayısı ve hemoglobin düzeyinin bilimesi gerekir. Bunun için 1 mm3 kanda bulunan hemoglobin miktarı ile alyuvar sayısı saptanır ve özel bir oranlama yapılır. Oranlamadan elde edilen sayı nor*mal durumlarda ve normokrom kansızlıkta dir. Hipokromda l’in altında, hi-perkromda ise l’in üstünde çıkar.
NEDENLERİ
Kansızlığa yol açan temel mekanizmalar az sayıda ve basittir. Üç olasılık söz konusu olabilir: Alyuvarların yetersiz üretimi, kanamaya bağh alyuvar kaybı ve alyuvarların dolaşımda aşın yıkımı (hemoliz). Hemolize uğrayan, yani parçalanan alyuvarlardan kana dağılan hemoglobinin bir bölümü hemen böbreklerden atılır. Bir bölümü ise dönüşüme uğrar. Her iki durumda da artık oksijen taşıyamaz.
Bu noktada vücudun her zamanki gibi eksikliği karşılamak üzere harekete geçireceği yedek gücünün bulunduğunu belirtmek gerekir. Alyuvarlar da akyu*varlar ve trombositler gibi kemik iliğin*de üretilir. Kemik iliği sürekli kana yeni hücreler verir ve bunlar yaşlanarak parçalananların yerini alır. Alyuvarların ortalama 4 aylık bir ömrü olduğu bilinmektedir. Kanama ya da hemoliz nede*niyle alyuvar kaybedildiğinde, kemik iliği çalışma hızını normalin 8 kat üstüne kadar çıkararak kana çok daha fazla sayıda hücre verir. Kayıp miktar kemik iliğinin karşılama düzeyini aştığı zaman kansızlık ortaya çıkar. Bu üretim artışı yalnızca kanama ya da hemolize bağh kansızlıklar için geçerlidir. Hemoglobin ve alyuvarların yetersiz üretimine bağlı kansızlıklar için söz konusu olamaz. Çünkü bu durumda yetersiz çalışan, kemik iliğinin kendisidir.
Kansızlığın olası nedenlerinden bin olduğunu gördüğümüz kanamaları bir yana bırakırsak, kemik iliğinin üretim düzenini bozan ya da dolaşımdaki alyu*varları yıkıma uğratan birçok etken var*dır. Kemik iliğine alyuvar üretebilmesi için bazı maddeler gereklidir. Bunlar arasında bazı B grubu vitaminler, C vi*tamini, folik asit, demir, bakır ve kobalt sayılabilir. Bu maddelerin yokluğu ya da eksikliği kemik iliğinin kan hücrele*rini üretme etkinliğini yavaşlatır.
Kemik iliğinin etkinliği kronik mikrobik hastalıklar, böbrek hastalıkları ve tümörler gibi bazı hastalıklara, üretilen, solunan ya da ağız yoluyla alman zehir-1 li maddelere ve bazı ilaçlara bağh olarak engellenir.
Dolaşımdaki alyuvarlar değişik et-1 kenlerin saldınsına uğrayabilir. Burada’ da gerek vücudun dönüştürdüğü, gerek dışardan giren bakteri ya da kimyasal kökenli zehirli maddeler söz konusudur. Örnek olarak, yılan sokmasıyla kana ka- i nşan zehir, bazı bakterilerin ürettiği zehirler, kurşun ve bazı ilaçlar verilebilir. Sorun doğrudan alyuvarların yapısından da kaynaklanabilir. Doğumsal bir bozuk*luğa bağlı olan bu durumda alyuvarlar uzun süre dolaşımda kalamaz ve kısa sü-1 rede yıkıma uğrar. Bazen vücudun kendisi de alyuvarlara saldıran ve bu hücreleri yıkıma uğratan maddeler üretebilir.
kaynak:saglik.im
Yukardaki açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi kansızlık bir hastalık olmaktan çok, hastalıkların yol açtığı bir belirtidir. Ama halk arasında, hatta hekimler için bile kansızlık denince nedeni ne olursa olsun, vücutta hemoglobin miktarının azalması biçiminde ortaya çıkan bir hastalık anlaşılır.
KANSIZLIK TİPLERİ
Kansızlıkta temel olan, yaygın biçimde sanıldığı gibi dolaşımdaki alyuvarların azalması değil, dolaşımdaki hemoglobi*nin azalmasıdır. Bu iki olay genellikle birlikte görülür. Ama aralarında kesin bîr ayrım yapılması gerekir. Konuyu daha iyi anlayabilmek için alyuvarın yapısını bilmek gerekir. Alyuvar biyolojik et*kinliğini denetleyen bol enzimli bir zarla çevrili hemoglobince doymuş bir çözeltidir. Doymuş denmesinin nedeni hemoglobinin alyuvarda en yoğun biçimiyle bulunmasından ötürüdür. Alyuvarın hacmi azalırsa içerdiği hemoglobin miktarı da zorunlu olarak azalacaktır. Bu durumda alyuvarların sayısı artmazsa kanda bulunan toplam hemoglobin miktarı azalır. Böylece alyuvarların sayıca değil, hacimce azalmasına, yani küçülmesine bağh bir kansızlık tipi ortaya çıkar.
Alyuvarların sayısı azalmadan başka bir kansızlık tipi de oluşabilir. Alyuvardaki hemoglobin düzeyinin artamayacağı daha Önce belirtilmişti. Ama alyuvar içindeki bu proteinin miktarı azalabilir. Sonuçta alyuvarların hem sayılan, hem büyüklükleri normal olmasına karşın bir kansızlık tipi gelişir. Özetlemek gerekirse, kansızlık üç nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir: Alyuvarların azalması, küçülmesi ve hemoglobince fakirleşmesi. Her üç durumda da dolaşımdaki hemoglobin miktarı azalmaktadır.
Bu bozukluklar tek başlarına ya da bir arada görülebilir. Böylece değişik tipte kansızlıklar ortaya çıkar. Temel olarak üç tür kansızlığın ayırt edilmesi önemlidir. Bunlar hipokrom, normo-krom ve hiperkrom kansızlıklardır. Hekim kansızlığı tanımlarken neden olan bozukluğun yanı sıra bu ayrımı da dikkate alır.
Hipokrom kansızlıkta alyuvarlar normalden az hemoglobin içermektedir. Daha önce belirtildiği gibi, bu ya normal büyüklükteki alyuvarların daha az he*moglobin içermesinden ya da alyuvar hacminin azalmasından kaynaklanır. Her iki bozukluğun birlikte görülmesine küçük hücreli hipokrom kansızlık denir.
Normokrom kansızlıkta alyuvarların içerdiği hemoglobin miktarı normaldir. Ama alyuvarların sayısı azalmıştır ve buna bağlı olarak dolaşımdaki toplam hemoglobin de azalır.
Hiperkrom kansızlıkta ise alyuvarların hacmi azalacağına artar. Buna bağlı olarak içerdikleri hemoglobin miktarı da fazlalaşır. Ama kandaki toplam alyuvar sayısı gerekli hemoglobin düzeyini karşılayamayacak ölçüde azdır.
Kansızlığın hangi temel tipe girdiği*ni belirlemek için önce kandaki alyuvar sayısı ve hemoglobin düzeyinin bilimesi gerekir. Bunun için 1 mm3 kanda bulunan hemoglobin miktarı ile alyuvar sayısı saptanır ve özel bir oranlama yapılır. Oranlamadan elde edilen sayı nor*mal durumlarda ve normokrom kansızlıkta dir. Hipokromda l’in altında, hi-perkromda ise l’in üstünde çıkar.
NEDENLERİ
Kansızlığa yol açan temel mekanizmalar az sayıda ve basittir. Üç olasılık söz konusu olabilir: Alyuvarların yetersiz üretimi, kanamaya bağh alyuvar kaybı ve alyuvarların dolaşımda aşın yıkımı (hemoliz). Hemolize uğrayan, yani parçalanan alyuvarlardan kana dağılan hemoglobinin bir bölümü hemen böbreklerden atılır. Bir bölümü ise dönüşüme uğrar. Her iki durumda da artık oksijen taşıyamaz.
Bu noktada vücudun her zamanki gibi eksikliği karşılamak üzere harekete geçireceği yedek gücünün bulunduğunu belirtmek gerekir. Alyuvarlar da akyu*varlar ve trombositler gibi kemik iliğin*de üretilir. Kemik iliği sürekli kana yeni hücreler verir ve bunlar yaşlanarak parçalananların yerini alır. Alyuvarların ortalama 4 aylık bir ömrü olduğu bilinmektedir. Kanama ya da hemoliz nede*niyle alyuvar kaybedildiğinde, kemik iliği çalışma hızını normalin 8 kat üstüne kadar çıkararak kana çok daha fazla sayıda hücre verir. Kayıp miktar kemik iliğinin karşılama düzeyini aştığı zaman kansızlık ortaya çıkar. Bu üretim artışı yalnızca kanama ya da hemolize bağh kansızlıklar için geçerlidir. Hemoglobin ve alyuvarların yetersiz üretimine bağlı kansızlıklar için söz konusu olamaz. Çünkü bu durumda yetersiz çalışan, kemik iliğinin kendisidir.
Kansızlığın olası nedenlerinden bin olduğunu gördüğümüz kanamaları bir yana bırakırsak, kemik iliğinin üretim düzenini bozan ya da dolaşımdaki alyu*varları yıkıma uğratan birçok etken var*dır. Kemik iliğine alyuvar üretebilmesi için bazı maddeler gereklidir. Bunlar arasında bazı B grubu vitaminler, C vi*tamini, folik asit, demir, bakır ve kobalt sayılabilir. Bu maddelerin yokluğu ya da eksikliği kemik iliğinin kan hücrele*rini üretme etkinliğini yavaşlatır.
Kemik iliğinin etkinliği kronik mikrobik hastalıklar, böbrek hastalıkları ve tümörler gibi bazı hastalıklara, üretilen, solunan ya da ağız yoluyla alman zehir-1 li maddelere ve bazı ilaçlara bağh olarak engellenir.
Dolaşımdaki alyuvarlar değişik et-1 kenlerin saldınsına uğrayabilir. Burada’ da gerek vücudun dönüştürdüğü, gerek dışardan giren bakteri ya da kimyasal kökenli zehirli maddeler söz konusudur. Örnek olarak, yılan sokmasıyla kana ka- i nşan zehir, bazı bakterilerin ürettiği zehirler, kurşun ve bazı ilaçlar verilebilir. Sorun doğrudan alyuvarların yapısından da kaynaklanabilir. Doğumsal bir bozuk*luğa bağlı olan bu durumda alyuvarlar uzun süre dolaşımda kalamaz ve kısa sü-1 rede yıkıma uğrar. Bazen vücudun kendisi de alyuvarlara saldıran ve bu hücreleri yıkıma uğratan maddeler üretebilir.
kaynak:saglik.im
Son düzenleme:
Merhaba arkadaslar. Bende de kansızlık ve demir eksikligi var, yıllarca tedavi gordum hala goruyorum, ustelik bende talasemi tasıyıcılıgı da var, demir eksikligi ve talasemiye baglı kansızlık, tahlillerde biribirine cok karıstırılan ve benzer seyler, ben sureklı olcturuyorum kanımı ve degerlerimi kontrol altında tutmaya calisiyorum, en son gecen hafta baktırdım, yine demir eksikligi cıktı malesef ve ilac kullanmaya basladim, ama talasemi ile ilgili net bi bilgi alamıyorum doktorlardan, buda beni cok uzuyo acikcasi, doktorun biri bosu bosuna demir yuklemesi yapilmis sana derken, bir digeri cok dusuk degerlerin var demir yuklemesi yapmak lazım diyo, bende sasirdim artik ne yapacagimi bilmiyorum... Sizin yazdiklarinizi okuyunca yasadiklarim geldi aklima, bende 45 kilonun üstüne cikamiyordum bir türlü, ailem beni de doktor doktor gezdirirdi, su anda 53 kiloyum ama bu kiloya nasıl cıktım bende bilmiyorum, cunku kan ve demir ilaclari bende kilo yapmıyordu, belki de yas ilerledikce metabolizma yavaslamasindan kaynaklanmistir diye düsünüyorum, Allah caresi olmayan dert vermesin kimseye, yine de sukrediyorum ki, en buyuk rahatsizligim bu olsun diye, kansizlik ciddiye alinmasi gereken bi durum, lutfen ihmal etmeyin derim ben...
Merhaba xtanem, evet minör talasemi var bende, hiç belirti vermedi, geçen sene tesadüfen kan tahlili yaptırırken öğrendim, önce küçük bi şok yaşadım, ardından da tedavi gerektirecek bişey olmadıgını anlayınca biraz rahatladım, ama şunun farkındayım ki, ömür boyu bununla yaşamam gerekiyor, ne yapalım dikkatli olacaz artık, Allah çaresiz dert vermesin, sanırım sende de taşıyıcılık var, sen neler yaşadın anlatır mısın?
Geçmiş olsun. Bende taşıyıcıyım, evlilik başvurusu yaptığım zamanki sağlık kontrolünde öğrendim. Ama eşimde birşey olmadığı için çocuğumuz açısından sorun olmuyor.
Eğer eşimdede olsaydı çocuk açısından çok kötü oluyor. Şimdi en kötü benim gibi taşıyıcı olma ihtimali var. Allah kimsenin başına vermesin E
EU3
Ziyaretçi
merhaba ..ben talasemi hastası değillim ancak ; bundan 1 sene önce rahatsızlandığımda talasemi majör tanısı konuldu ilk. .Araştırma eğitim hastanesinde acil yatışım yapıldı,daha sonra dalağı almaya kalktılar vs sonra sorun çok başka şey çıktı.ölümle burun buruna gelmiştim ben kan nakilleri vs oldu, o derece ..neyseki herşey yoluna girmeye başladı.Ama yinede kansızlık durumum minörlerden daha derin :)
Hepimize sağlıklı ve keyifli günler dilerim ..
Geçmiş olsun. Bende taşıyıcıyım, evlilik başvurusu yaptığım zamanki sağlık kontrolünde öğrendim. Ama eşimde birşey olmadığı için çocuğumuz açısından sorun olmuyor.
Merhaba likablegirl, evet tasıyıcı olunca dogacak olan cocuklarında en fazla tasıyıcı olma ihtimali var, benim esimde de genler saglam Allahtan :)) umarım cocuklarımızda saglam genlere sahip olur :)) sevgilerimle...
Cok gecmiş olsun xtanem, anlaşılan sıkıntılı günler yaşamışsın, dilerim bundan sonra hiç sorun yaşamazsın, herşeyin başı sağlık derler ya, çok doğru gerçekten, insan başına gelmeyince anlamıyo bazı şeyleri, bizde dersimizi aldık ona göre hareket edecez artık ne yapalım :)) sevgiler...
mrb arkadaşlar.. bende de kansızlık söz konusu.. kaç aydır tedavi görüyorum ama kanım bi düşüyor bi yükseliyor.. olduğu gibi kalmıyor.. doktorum hematoloji bölümüe gönderdi.. ayrıca kanamasorunum varmış.. kan pıhtılaşmıyormuş
.. küçükken hastanelerde çok günümüz geçmiş.. şimdide hastalık yakamı bırakmıyor malesef
hepinize acil şifalar dilerim.. :)
.. küçükken hastanelerde çok günümüz geçmiş.. şimdide hastalık yakamı bırakmıyor malesef hepinize acil şifalar dilerim.. :)
ayni sikayetler bende de vardi canim.halsizlik uykusuzluk bas dönmesi.yemegi bile agzima getiremez oldum kasik bile cok agir geliyordu yoruluyordum.
doktor babam hasta oladugu icin psikolojik bas dönmesi dedi.ama yinede kanina bakalim dedi ve kansizlik cikti.3 ay boyuunca kan ilaci verdi.sende görün ALLAH SIFANI VERSIN
aşırı derecede saç dökülmesi,tırnakların düşmesi,sinirlilik,halsizlik,yorgunluk,bacak krampları,kalp çarpıntısı ve ağrısı,nefes alamama,beyinde uyuşukluk,yüksek tansiyon veya düşük tansiyon,üşüme gibi sorunlarım nedeniyle yıllardır gitmediğim kalp doktoru ve dahiliye uzmanı kalmadı ancak yapılan kan testinde aşırı demir eksikliği ve demir bağlama yüksekliği tespit edildi ilk önce ferro sanol düderal ile tedaviye başladım ancak 3 kutudan itibaren yüksek kolestrol ve karaciğer yağlanması yaptığı için şu anda şurup şeklindeki ve hoş bir vişne tadı olan ferplex kullanıyorum...rahatsızlıklarımda azalmalar oldu ayrıca ben harnup pekmezi üzüm pekmezi dut pekmezi ne bulduysam içtim siyah üzüm kurusu kilolarca yedim ama hiç etki etmedi,zaten doktorum bana bunları yasakladı çünkü bazı bünyeler demiri kabul etmiyormuş buna pekmez veya üzüm fayda etmiyormuş, bu nedenle böyle bir durumda doktora gitmeyi tavsiye ediyorum...
- 10 Haziran 2009
- 997
- 75
- 323
bende de bir ara kolestrol ve karaciğer de iltihaplanması oldu..bu ilaçlar mı sebeb oldu bilemiyorum artık..bende ferittin hep düşük ...hem demir eksikliği hemde akdeniz anemesi taşıyıcısıyım...bu iki hastalık birbirine ters geliyor heralde demir ilaçları talesemiye iyi gelmediğini duymuştum..dr. lar fazla araştırma yapmadan hemen demir ilaçları yazıyorlar...
simenay bu iki kansızlık için nasıl tedavi gördün...ben bir türlü başa çıkamadım ne kullandıysam fayda etmiyor..bu hastalık çocuk yapmama da engel oluyor maalesef
( bir de haşimato hastalığı eklenince bebek çok zor ....6 aylık bir tedavi gördüm biraz ii geldi ama bu seferde bu haşimato çıkınca yıne sil baştan oldu...hastalıktan ve yaş sınırı yuzunden bebek zor gibi görünüyor heralde...neyse Allah başka dertler vermesin...bu kadarına şükür daha kötü durumda olanlar var...sağlıklı günler herkese a.s.
Bizimde nikah için kan almışlardı bende kansızlık çıktı aile hekimimize danıştık büyük ihtimalle demir eksikliğindendir bidaha gel kan alalım demişti araya bayram falan girdi sonra zor geldi gitmek bide kan vermekten nefret ediyorum bayılcak gibi oluyorum sanki kolumu kesiyolar o derece aslında acımıyo ama huylanıyorum şimdide regl oldum onun ağrısı halsizliği yetiyo bide hastaneye gitmek zor geliyo bitsin hemen gideyim diyorum bebek isteyen biri olarak hamile kalmadan bi el atmak lazım olaya dimi?
ben de az miktada demir eksikliği çıktı ama çok saçım dökülüyor tırnaklarımın şekli değişti tırnaklarımın için insanlardan utanıyurm artık kalınlaştı rengi değişti ilaç kullanıyorum ama gittiğim dr dan da memnun kalmadım az demir eksikliği var dedi ne yapmalıyım ne önerirsiniz dedim bu ilacı kullan dedi başka bişi demedi ama tırnaklarım filan öyle böyle değil kızlar hiç ilgilenmedi ilaç kullan yeter dedi sanki cok basitmiş gibi
bende de bir ara kolestrol ve karaciğer de iltihaplanması oldu..bu ilaçlar mı sebeb oldu bilemiyorum artık..bende ferittin hep düşük ...hem demir eksikliği hemde akdeniz anemesi taşıyıcısıyım...bu iki hastalık birbirine ters geliyor heralde demir ilaçları talesemiye iyi gelmediğini duymuştum..dr. lar fazla araştırma yapmadan hemen demir ilaçları yazıyorlar...
simenay bu iki kansızlık için nasıl tedavi gördün...ben bir türlü başa çıkamadım ne kullandıysam fayda etmiyor..bu hastalık çocuk yapmama da engel oluyor maalesef
Merhaba Lalehan, öncelikle çok geçmiş olsun, aynı dertten muzdaripiz, bende hem anemi hemde talasemi taşıyıcısıyım, ve evet seninde yazdığın gibi bu ikisi birbirini ters etkiliyor, ve yine malesef ki doktorlar araştırmadan hemen ilaç yazıyorlar, özellikle uyarmama rağmen talasemi olayını gözardı edip direk demir ilaçları veriyorlar bana da, bende kendi tedavimi kendim yapıyorum açıkçası, pekmez ve kuru üzüm ile doğal yollardan demir seviyemi korumaya çalışıyorum ama bildiğim ve araştırdığım kadarıyla bu ikiside hamile kalmak için engel değil, ki ben de senin gibi düşünüyordum ama şu an 20 haftalık hamileyim, çok şükür ki bebeğimde çok sağlıklı, haşimato ile ilgili bir bilgim yok, seni yanlış yönlendirmek istemem, sen tedavine ve kontrollerine devam et, herşey Allah tan arkadaşım, dualarım seninle olacak, umarım buradan hayırlı haberleri verirsin sende, kafana takmamaya çalış bebek olayını, stres yapma, herşeyin hayırlısını diliyorum, hoşçakal.
- 10 Haziran 2009
- 997
- 75
- 323
güzel dileklerin için teşekkür ederim...
kansızlık hamileliğe engel değil ama riskleri var önlemlerini almak gerek sağlıklı bebek doğurmek için...
dr. tedavisini yaptıktan sonra hamilelik öneriyorlar..bebeğin ve anne sağlığı için gereken önlemleri önceden almak gerek
birazda bu kansızlık genetik sanırım..bnm ailemde de var...
haşimatonun da kansızlığa etkisi var tabi..stressiz bir yaşamayı isterdim ama olmuyor ...ne yazııki bu haşimato rahatsızlığının çok yan etkisi var... başta depresyon olmak üzere hayat boyu bu hastalıka mücadele etmek zorundayız....Allah beterinden korusun...sanada doğacak bebeğinede sağlıklı yaşam dilerim...
dua ile a.s.
Benzer Konular
