kalbimden inciler

KALB!M

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
13 Nisan 2007
204
0
96
Edirne
AŞK DİLİYORUM SANA

Hayatı kendi eliyle yoğurmalı insan, kendi kontrol etmeli.Ne yaşıyorsa istediği için yaşamalı, neyi istiyorsa onu yaşamalı.Aşktır aslolan ve her duygunun üzerindedir, asıl aşkı yaşamalı insan hakkını vererek.
Dünyanın en isyankar duygusudur aşk.Hiçbir kuralı tanımaz, hiçbir kural aşkı engelleyemez.Aşıksan senden ve sevgilinden daha önemli başka hiçbir şey olmamalıdır dünyada.Önceliği başka şeylere veriyorsan, kandırma kendini, aşk falan değil senin yaşadığın.
Aşk, içinde bulunduğun durumu birden değiştirir.Her şey yenidir artık.Geçmişe dair verdiğin sözlerin, ettiğin yeminlerin dahi önemi yoktur.Aşkı bir takım şartlara bağlayamazsın.”Şu şu şu o zaman bu bu bu olur” demek saçmalıktan başka hiçbir şey değil.Cesurların işidir aşk.Meydan okuyanların işidir.Devrimci bir ruh taşır bu yüzden.Her aşk iki kişilik devrimdir.Bu devrimi yapamayacaksan yeltenmeyeceksin bile aşık olmaya.”Ben bir yandan statükomu korurum, bir yandan da aşkımı yaşarım” diyemezsin.Hep yarım kalırsın o zaman.Hiçbir şey tam olmaz.Ne yeni bir hayata adapte olabilirsin ne de eskisinde kalabilirsin.
Seçme işidir aşk, seçeceksin.Sancılar çekeceksin, gecelerce düşüneceksin; ama seçeceksin.Yok öyle çekimser kalmak aşkta.Bahaneler uydurup sonra da bu bahanelerin doğruluğuna kendini de inandırıp ne kadar yaşayabilir ki insan?
Kimse senin tercihlerine karışmaz; ama sen aşkı tercih etmediysen kimsede sorumlu değildir bundan.Aşıksan kendin için aşıksın, kendini mutlu etmek için aşıksın.birilerini mutlu etme adına yaptığın her şey sana mutsuzluk olarak geri dönecek, çaresi yok.Mutlu olmayacağını bildiğin yerde de olmayacaksın o zaman.
Güçtür aşk, insana, deli fırtınalara, kasırgalara karşı koyma gücü verir.Reddettiysen aşkı, bu güçten de mahrumsun demektir.Zavallı bir yaprak gibi savrulacaksın her rüzgarda.Bir dalın olmayacak tutunabileceğin.Ve bir gün- üç gün sonra yada yıllar sonra, fark etmez- geriye dönüp baktığında “ne yaptım ben” demek için ne kadar geç olduğunu anlayacaksın.
Şimdi yepyeni bir yıl var önünde.Sağlık, mutluluk, para ve başarı dileyecek dostların.Bense aşk diliyorum sana.Ayağının dibine kadar gelen aşkı anlayabilecek kadar güçlü duyguların olsun bu yıl...Olsun ki sen koca bir yılı pişmanlıklar içinde geçirme...
 
Elveda...derken sana...
?Bu sana son yazışım...? diye başlayan bir mektup var şu an karşımda. ?Bu sana son sözüm? dermiş gibi bakan. Simsiyah harflerle kirletilmiş, bembeyaz bir sayfa. Neresinden bakılsa acı, hangi satırından başlansa hüzün, hangi kelimesi okunsa güvensizlik.
Oysa ki benim; batan güneşin ardından sarıldığım, tepeden aşağı inerken, çakıl taşlarıyla birlikte yuvarlandığımda düşündüğüm biri var?
?Bu sana son yazışım?? bir ayrılığın ilanı gibi, ölünün üzerine son kürektoprak, gözdeki son damla, son kez el sallamak gibi?
Oysa ki benim; Kışın soğuğunda, dalgaların kayaları dövdüğü anlarda, fırtınalarda savrulurken sığındığım biri var?
?Bu sana son yazışım...? düşündüklerinin, hissettiklerinin ve yaşadıklarının benim için zerre kadar önemi yok demek değilse ne bu? Sen istediğini söyle, senin söylediklerinin hiç bir anlamı yok demek değilse ne bu?
Oysa ki benim; derinlerde soluksuz kaldığımda ve nefesimin bana ait olmadığını sandığımda, sonsuz gibi görünen karanlığın ortasında, umudumun tükendiği anlarda düşündüğüm biri var?
?Bu sana son yazışım?? diye başlayan ve sana hiç inanmadım, sana hiç güvenmedim diye devam eden satırlar bunlar. Üstelik inanmam ve güvenmem için yaptığın her şey boşa kürek çekmek, yetersiz, yersiz ve saçma çabalardan başka hiçbir şey değil
bunlar.
Oysa ki benim; burnumda yağmur kokusu varken, bulutlar hızla akıp geçerken, ve çocuklar ağladığında, perdeler uçuştuğunda düşündüğüm biri var?
?Bu sana son yazışım?? ben bunları hak ettmedim? Ama sen herşeye müstehaksın, üzülmelisin, kırılmalısın, parçalanmalısın, yok olup gitmelisin? Senin söylediklerinden daha değerli başkalarının ne dediği, senden daha değerli bakalarının ne düşündüğü demek bu.
Oysa ki benim; elimi uzattığımda ve satin her çalışında, yanımdayken özlediğim ve uzaklaşınca her an düşündüğüm biri var?
?Bu sana son yazışım?? Açıkca dilediğini yap, ben istediğim kadar daha yanındayım. Kendimi hazır hissedince girdiğim gibi çıkacağım hayatından demek bu?
Oysa ki; Aklımın kıyısında dolaşan ve dilimin ucundayken yanarcasına düşündüğüm,
deniz gözlerinde dolaşırken yemyeşil ormanlarda yok olup gittiğim biri var?
Tek kişilik dünyamda ölçülü adımlarla yürüyorum. Boswer dim ve ben artık kendi MaSaL ıma dönüyorum. Sana geliyorum. Aylardan Nisan, sabahın erken saatleri ve bahar?

_________________
Ya sen olacaksın olman gerektiğin yerde
Ya da yerin boş kalacak kiralık sevgililerle... not: alıntıdır
 
Yeşili severim ama gözlerinin rengini sevdiğim kadar değil, güneşi severim ama gülüşünü sevdiğim kadar değil, ağlamayı severim ama gülmeyi sevdiğim kadar değil, insanları severim ama seni sevdiğim kadar değil.
-Ne kadar tatlı bakıyorsun gözlerinin içine şeker mi sakladın.
-Güneş mi doğdu yoksa sen mi gülümsedin?
-Seni tanıdım ve tüm dualarım kabul oldu.
-Yüzüne bakınca geleceği görüyorum.
-Gözlerinin içine bakmak sevgi dolu bir aşk filmini seyretmek gibi.
-Yaşamaksa seni sevmek ben hiç ölmeyeceğim.
-Gözlerim seni göstermiyor diye gözlerime bakamıyorum.
-Gözlerim güneşi görmedi senden sonra hasretin ateşi sönmedi senden sonra
-Baksaydın görebilirdin, her şey gözlerimdeydi gözlerimde bir damla yaş vardı ağlayamadım; o bir damlada sen vardın anlayamadın…
-Okyanuslarda büyüttüm sevgimi rüyalarımda hep sen vardın...
-Yüreğin sıkışır, nefesin daralır, gözünden yağmur yaşlar boşalır; yanarsın sönmek bilmez, kovalarsın gitmek bilmez, bu aşka gücün yetmez sende ağlarsın…
-İsyan eden kalbimi biraz olsun duy yeter; aşka susayan gönlümü seveceksen sev yeter...
-Korkma sakın gecelerden yıldız gibi parlayacağım; uzaklarda yalnızım sanma nefes gibi içinde, gölgen gibi peşinde, kan gibi canındayım…
-Bir çiçek olmak isterdim; dağlarda gezmek için, bir rüzgar olmak isterdim; mutluluklara esmek için, bir aşk olmak isterdim sadece senin olmak için…
-Sen bazen dudağımdaki gülücük, bazen yüreğimdeki ateş bazen gözümden akan yaşsın ama her zaman küçük kalbimde en büyük parçamsın
-Boşuna arama kendini gözlerimde… Çok uzun zamandır gözlerimde değil kalbimdesin.

-Seni gittiğim her yere taşıyorum, sevgili! O yüzden yabancı gözlerde aramıyorum gözlerini.

-İçim o kadar senle doldu ki… İnsanlar seni göz bebeklerimde görürler diye bakmaya korkar oldum.
-Aynaya bakınca seni değil kocaman bir yürek ve o yürekte ondan da büyük bir sen gördüm.
-Karşımda dur gözlerimi kapatıp seni seyretmek istiyorum.
-Gözlerim seni göstermiyor diye gözlerime bakmıyorum.
-Gözlerim sende kaldı bir daha istemeye utandım.
-Görmedin mi? Karanlıkta sana göz kırptım.
-Gözlerimle sana esir olacağıma ya seni gözlerimden silerim ya da seni kalbime nakşederim.
-Öyle sarılmıştım ki sana aramızdan rüzgar geçmezdi.
-Ruhun dudaklarını kullanıyorsa öpebilirsin. Yok eğer ruhun dudaklarından kopmuşsa yok hayır dur öpme.
-Seni yeterince anlatmadılar diye gözlerime hesap sordum.
-Gözlerim gözlerine vurgun olduğundan beri artık her şey anlamını yitirdi. Artık her şeye senin gözlerinden bakıyorum.
-Sana öyle bir sevgim var ki, sana bu sevgiden zarar gelmesin diye bakmaktan korkuyorum.
-Bakışlarımın ölülüğünden sevgimin diriliği okunur.
-Titrer durur ellerim yanında. Vücudum ürpermeye dolar. Üşürüm -ben senin yanında. Çünkü varlığın içime serinlik verir.
-Seni gözlerinden seyredemiyorum. Bana kalbinin gözlerini aç.
-Seni acılarımın içinde canım gibi saklıyorum.
-Ben senin yüzünden çektiğim her şeye razıyım. Ama senin benim yüzümden azap çekmeni istemem.
-Acını acım bilerek acını yüklenmek istiyorum.
-Açılırken avuçlarım sessizliğe ellerinin içindeyim. Ağlamak geliyorsa içinde, ağla; gözyaşının içindeyim.
-Dokunsan haykıracak bıraksan ağlayacağım.

-Kim ağlasın gülüşlerine. Kim gülüp geçsin insanların çekilmez dert dediklerine
-Göz yaşların neden düşer o gözlerinden bilmem ki? Yıldızlar yere düşmezdi benim bildiğim…
-Dağ düştü üstümüze yıkılmadık ama; insan değdi tenimize acısı yıktı bizi.
-Sensiz geçirdim tek bir an yokluğunda ki sevgine vurulan bir düğümdür.
-Gözlerimde bir damla yaş olduğun gün, korkarım ki seni hiç bırakamayacağım.
-Birlikteliğimiz ayrılığın zirvesinde devam etmeli.
-İnsanlar seni tanımak istiyor, sen ise bana kendini tanıtıyorsun.
-Ben bir insanı sevme cesaretini gösterdim. Sen ise bir insan olma cesaretini gösteremiyorsun.
-Sen sende olmak istersin ama sende olan nerde olmak ister bilir misin? Sen seni bil. Sende olan varacağı yeri bilir.
-Sen insanlar için var olmalısın. İnsanların senin için var olmasını istememelisin.
-Dünyayı değiştirmeden evvel, dünyanın seni değiştiremeyeceği bir sağlamlığı elde etmeye çalış.
-Gökler temizdir yerlerse çamur. Gökleri isteyen ışığı bulur. Yerde kalansa çamurda yürür.
-Artık kimseler senin dünyana giremiyorsa sen herkesin dünyasına girmişsin demektir.
-Böldün aydınlığımı, karanlığım sende kaldı.
-Beni insanlarda arama, kendinde ara beni.
-Sen hangi dünyanın insanısın. Gerçeklerin mi doğruların mı?
-Yıllara bölüyorum geceleri bitmiyorlar. Ne diye sensiz böyle zor geçiyor zamanlar.
_________________
not: alıntıdır
 
Gecenin karanlığına yaslanıp gözlerine yıldızları ördüğüm zaman diliminden yazıyorum bu pulsuz mektubu. Yüreğimi kelimelere ilmekleyip yine sana yağıyorum yağmurlara gebe kalmış yüreğimle. Bir gece yarısı içten ice kanayan yokluğunu gözlerime gömüp her sabah güneş ile yine sana doğuyorum. Perdelerine eğilip gözlerinin karanlık duvarlarını yıkıyorum kirpiklerimde asılı kalmış gözyaşlarımla. Dağınık saçlarını rüzgarla tarayıp bulutlarla taçlandırılmış dağlarımın son kardelenlerini örüyorum saçlarının ince tellerine..


Seni hasret kelimelerinin dilsiz duvarlarina cizilmis bir figürden öte kelebegin gözyaslariyla yaziyorum. Nedenini soracak olursan gülüm; topraga düsen her gözyasinda ciceklerin dudaklarinda her zaman yasa diye. Biliyorum her canli gibi bir gün vuslat surubunu Azrail'in avuclarindan kana kana icecegiz. Her insan gibi topragi gözlerinden öpüp bulutlarin kanatlarinda bu dünyadan göcecegiz . Lakin unuttugun birsey var sevdigim. Bedenler cürüse de, diller unutsa da satirlara ilmeklenmis gözlerin her zaman yacayacak. Sen benim yürek bahcemde Zümrüd-ü Anka'nın gözyaslariyla beslenen ve gözlerimde nefes bilinen bir yudum ömürsün.

Her gün gözlerinde yeniden dogmak icin avuc iclerine bir bebek gibi kivrilip soluklarina gömülüyorum yine. Kirpiklerine yaslanmis rüzgarlarin kanatlarina uzanip gözlerinin huzurunu soluyorum. Yalnizlik anbarindan bir dirhem sevgini dudaklarima degdirip sana geliyorum. Topraga mevzilenmis günese seni anlatip sonsuzluga ciziyorum güllerin gözyaslarinda yikanmis ismini.

Seni " sende " yasamaya geliyorum. Sehvet yüklü duygularina kiraci olmaya degil; dizlerinde kütük misali aglamak icin yüregine geliyorum. Ben gözlerine kangren acilari sermeye degil; yüzünün cografyasinda cicek acmis gülüsleri gözlerine ilmeklemeye geliyorum. Yasadigim sehrin tüm isiklarini söndürüp yüreginin aydinliginda karanliklarimi ezmeye geliyorum. Haydi gözyaslarinla sil terli yüregimi, gülüslerinle öp seni kirpiklerinden kiskanan gözlerimi. Nefeslerinden bir yudum sun susuz dudaklarimin kurak topraklarina.


Yanina geldigimde, zehir olup dolassan damarlarimda. Durma sevdigim, imkansizligina gömülmektense gülüslerinin kurak topraklari olsun mezarim. Üsüdüm mü topragin altinda, sarilirim avuc iclerine bir cocugun annesinin gögsüne kivrilmasi gibi. Susadim mi, kirpiklerine ugrar kana kana icerim sevgini. Simdi sehrimin tüm isiklarini söndür ve sah damarima sür kör bicaklarini. Varliginin huzurunda sonlansin sen kokan kelimelerim.

Bir yudum mutlulugun hazzinda vur beni. Gözlerim, gözlerinden baska yurt bilmesin. Dizlerim, yüregin gölgesinde topraga sarilip son kez gözlerinde gülümsesin Cennetin gölgelerine. Saclarindan örülmüs daragacindaki urganim olsun parmaklarin. Zehir olup dolassin damarlarimda keskin bakislarin. Simdi seni seviyorum diyen dilime kilit son kez vur ve sah damarımdan süzül içeriye. Zehrini sür hücrelerimin dudaklarina. Bal diye kana kana icsin damarlarim ölümün zehrini. Ne olur üzülme hicranim. Ölüm, senin kollarindan gelmeli. Cünkü; sen benim yüregimin satirlarina örülmüs ölümsüzlügümsün....



Günahlarina kefil olmusken,
Sah damarlarimdan süzül iceriye.
Zehrini bal diye icerim sen bende yasarken.
Sehrimin tüm isiklarini söndürüp
Acilarini kilitle üzerime.
Kurtlanmis sancilari giydirip bedenime,
Ölümün ipini gecir gözlerime.

Ne olur sus ölüm melegim,
Dizlerine egilsin yüregim.
Senin ellerinden ölmenin ödülünü
Gögsümün sol yanına takayim.
Haydi zehir olup dolas damarlarimda.
Azrail'in kollarina senin avuclarindan kanatlanayim
 
Gözlerine bakınca kendimi kaybettiğim hatta bütün dünyayla o saniye ilişkimi kestiğim sevgili.....
Sevgili diyorum evet çünkü...
Bende sevgili bende yar bende yüreksin sen...
Belki 100 yıl da geçse asla söküp atamayacağım kalbimsin sen...
İnsan kalbi olmadan yaşayabilir mi..?..
İnsan kalbi olmadan da yaşar belki ama ben sensiz asla yaşayamam...
Sen farkında değildin ama benim içimde fırtınalar kopardı.
Sen farkında değildin ama ben uçurumlara bırakırdım kendimi savunmasız...
Sen farkında değildin ama biliyor musun?
Ben senin bir lafına yakar yıkardım dünyayı...
Senin bir gülüşüne senin bir dudak kıvırışına durdururdum geçen zamanı...
Sen yeter ki gül sen yeter ki bana askım de ben satardım anamı babamı en yakın arkadaşımı...
Sen yeter ki bana benimsin de...
Verirdim sana ruhumu da...
Devlerin aşkı büyük olur sevgili...
Dev gibi bir sevda var o küçücük yüreğimde...
Sen bilmesen de sen anlayamasan da sen sevmesen de sevemesen de ben de dev gibi sevda..
Hala ulaşılmaz hala dokunulmaz...
Sen bilemedin her gece rüyalarına girebilmek için Allah a yalvardığımı...
Sen bilemedin beni ne çok üzdüğünü ne çok ağlattığını...
Sen bilemedin sana bakmaya bile kıyamadığımı...
Sen bilemedin sana şiirler destanlar yazdığımı...
Sen bilemedin her salise seninle nefes aldığımı...
Sen bilemedin neleri kabullendiğimi zoruma giden neleri sineye çektiğimi...
Sen tanıyamadın beni anlayamadın...
Beni duyamadın...
Çıldırmışçasına seslendim sana..
Yankısı döndü dolaştı..
Senin kapıların bana kapalı..
Kendi sesim yine bana ulaştı...
Anladım ki beni hiç duymayacaksın...
Olsun..
Sen duymasan da anlamasan da asla ama asla vazgeçmeyecek bu kalbim...
Benliğim mantığım vazgeçse de asla yenilmeyecek kalbim onlara....
Çünkü o cennet gözler saklı orda....
Baktığım zaman kendimi cennette sandığım gözlerin....
Haykırmak istiyorum işte bunu bütün dünyaya yüksek bir tepeden...
Bütün canlılar duysun sesimi diye...
Çiçekler böcekler bile....
Haykırıyorum işte...
Aşığım o cennet gözlere...
 
Bana Hayatı Öğreten Adam


Gene aynı yerden yazıyorum sana... Sen aynı yerde misin bilinmez. Sevgilim gidişinin arkasından aylar geçti, yıla döndü. Belki geleceksin diye bekledim. Gelecek misin?
Giden unutulurmuş bebeğim.. Ben unutamadım, gidişinden sonra çok ağladım, sensizliğe dayanamadım, sensizlikte yandım. Sonra elime kalemimi alıp hep sana yazdım. Kitaplığımda çok şiirlerim var, çok sevdaları anlatan yazılar, hepsi sana...
Aslında sen unutulursun, gidenlerin hepsi unutulur ama ya yaşananlar... Unutmaya çalışırken hatırlana o anlar.. Sana bunları hatırlatıyorum ben unutmasam da belki sen unutmuşsundur diye... Ağlamıyorum da artık çünkü sen öğrettin bana gülmeyi, sen öğrettin bana hayatla alay etmeyi... Bana o kadar şey öğrettin ki, beni baştan yaratan sen oldun. Şimdi nasıl unutayım, kendime baktıkça hatırlıyorum seni...
Şimdi seni çok özlüyorum çok...ama biliyorum sende unutmadın beni gittiğin yerlerde...gözünde arkada olmasın sevdiğim beni bıraktığın yerde yaşıyorum seni... Sensizlikte zor çekilmiyor ama bunu bile öğrettin bana... Daha neler neler öğrettin... Tek başıma yaşayabileceğim bir aşk bıraktın bana...
Sen bana güzelliği, doğruluğu bıraktın ve bir gün beni arasan aynı yolda bulacaksın.
Senden sonra ayakta durmakta zorluk çektim, farkındasın biliyorum ara sıra yıkıldım. Şimdi ayakta durabiliyorum ama arada seni yanımda istiyorum. Bir arıyor sesini duyuyorum, yüzünü görmesem de rahatlıyorum. Sana bir defa sıkıca sarılmak istediğimi söylüyorum. Dayanamayacağını söylüyorsun. Şimdi sensiz yollardayım,gelmeyeceğini bilsem de beni bulunmayan bir dürüstlükle sevdiğini ve hep seveceğini biliyorum....

not alıntıdır
 
Şimdi nerelerdesin? Bu sefer yazdıklarımın, yüreğimin acısının adresi yok! Satırları yazmakta bile zorlanıyorum. Sen gideli kelime haznem daraldı. Tek başıma kaldım buralarda...
Ansızın dalıyorum, sürekli yollara bakıyorum ve işin acı tarafı gelmeyeceğini de çok iyi biliyorum. Ah Sevgili! Çok hayallerimiz vardı. Hayata dair, aşka dair, ikimizin kaybettiklerine dair. Yazık! Hayallerimiz yarıda bile kalmadı.. Şimdi de mi kadere atılacak suç? "Kaderde var mı?" diyerek!

Sen yoksun ama ben gene sana yazıyorum her günün ardından(!)
Gözyaşlarımı, aşkımı, özlemimi yazıyorum ve sevgili her zamanki gibi seni özlemle bekliyorum. Bensiz üzülme olduğun yerlerde; çünkü ben seni yüreğimde taşıyorum, sensizken bile...

Kimseye söylemiyorum seni sevdiğimi sana bile (!) Çünkü içimde yaşıyorum seni, sen de beni... Bizim aşkımızın kuralı da bu, baştan beri belli..

Ah Sevgili(!) Özledim be seni.. Geleceksin biliyorum ve sabırla bekliyorum. Çünkü seni ölümsüz bir aşkla seviyorum.
 
Bugün olduğu gibi yarın da, yarından sonra da, Ondan sonraki günlerde de gözlerimdeki yerinin değişmeyeceğine...Seni bir ömür seveceğime...Kelebeklerin renklerinin insanı büyülemesi gibi, yarınımda da hep sevginle yaşayacağıma... Her bakışında okuduğun o gözleri her zaman yanımda göreceğine, en yakın dostun, en yakın sırdaşın, en yakın arkadaşın olacağıma... Sıkıntının sıkıntım; üzüntünün üzüntüm olacağına...Her kızgın anını çiçeğe dönüştüreceğime...Her üzgün anında tebessümün geri gelmesi için elimden geleni yapacağıma...Asla ve asla soğuktan ve yanlızlıktan üşümeyeceğine...Yanında olmadığım ve varlığıma ihtiyacın olduğu her anda bir rüzgar olup seni saracağıma...Gözümün gözüne değdiği her an; sana yeniden aşık olup seni bir periye dönüştüreceğime...Yaşam boyu her sabah sana aşık olaraka uyanacağıma...Sen uyurken sana bakıp, Sen ve Ben için dualar edeceğime...Hasta olduğun zaman sana çorba yapacağıma...Seni asla üzmeyeceğime... Seni kızdırırsam. bunu bilmeden yapacağımdan h!
emen özür dileyeceğime...Beni tanıdığın gün, benden gördüğün neyse, ömrünce aynı beni göreceğine...Sevgimin asla değişmeyeceğine...Sevgimin asla azalmayacağına...Bilakis her gün büyüyen bir sevgiyi dönüp mutluluk ormanlarına seni taşıyacağıma...Senin herşeyin önünde olduğun gerçeğinin asla değişmeyeceğine...Seni asla ihmal etmeyeceğime...Senin sadece 14 Şubat`ta değil, 365 tane Sevgililer Günü`nde 365 tane ismin olacağına...Sana yalan söylemeyeceğime...Başkalarının yanındayken seni asla unutmayacağıma...Elini usul usul, korka korka tuttuğum o ilk gündeki aynı heyecanı hep yaşayacağıma...Bir ömür senin elini bırakmayacağıma...Bir ömür Can`ım olarak kalacağına...Tüm balonları senin için gökyüzüne salacağıma... Tüm çiçeklerde seni göreceğime...Okyanuslarda seni dalga yapacağıma...Yıldızlara kement atacağıma...Gökkuşağına salıncak kurup 7 renge senin rengini karıştıracağıma...Her satırda seni yazacağıma...Seni çizeceğime ve sana sesleneceğime...Hiç bir şeyin, hiçbirzaman senin ö!
nüne geçemeyeceğine...Her günün bir öncekinden daha güzel olacağına...Her anın unutulmazlık zincirine bir yenisini ekleyeceğine... Sana her zaman HAYATIM diyeceğime...
Seni sonzukluk kadar çok seveceğime...
Sen, ''SEN'' olduğun için seni seveceğime...
Seni ''Bir ömürden de öte'' seveceğime...
Seni Seviyorum diyeceğime...
SÖZ VERİRİRİM...
 
Ilık rüzgarla gelen bir müzik sesiyle dalıverdim uzaklara; "Aşık olmak günahsa ben bir günahkarım, pişman değilim tanrım…" diyordu yumuşak bir ses… bir sızı saplandı ilk önce kalbime… sensizlik yüreğimi yakıyordu, sana hasrettim… sarı kurumuş yapraklar arasında yürürken rüzgarın yüzüme vurmasıyla kokunu duydum sanki… yalnızdım… mutsuzdum, sen yoktun… ebediyen gitmiştin… Şimdi yanımda olsaydın kollarınla beni sarar, yüzüme dağılan saçlarımı parmaklarınla düzeltirdin.. iki taraftan kulaklarımın arkasına sıkıştırır, "Böyle daha güzel aşkım"derdin… yüzüme düşen saçlarıma tuzlu gözyaşlarım karışıyor şimdi. "Sakın ha ağlama, seni birgün bile ağlarken görmek istemiyorum" derdin bana… şimdi bir yerlerden bakıyorsa gözlerin üzülüyorsundur… ama gözyaşlarıma söz geçiremiyorum sevgilim... Hani biz sonsuza kadar mutlu olacaktık? Hani birbirimizi terketmiyecektik? Neden beni tek başıma bırakıp gittin aşkım.? Kaza haberin geldiğinde inanamadım… evimizden nasıl çıktığımı bile hatırlamıyorum… hastanede seni öyle kanların içinde baygın bir şekilde görünce dünya başıma yıkıldı… elini tuttum ve sen gözlerini açtın "Sakın ha! Sakın elimi bırakma" dediğin zaman bile "Gözlerindeki ormanda yağmur yağmasın" dedin… yanaklarımdan süzülen sicim gibi yaşlar yüzüne döküldüğünün farkında bile değildim.. ameliyathanenin kapısına kadar elini hiç bırakmadım ve mecburen elini ayırdılar benden… saatlerce o odada kaldın… çıktığın zaman komadaydın… doktorlar ümitsizce gözlerime bakıyordu… seni odana götürdüler.. neydi, neden o makinaları vücuduna bağlamışlardı.? Sen yaşayacaktın.. beni bırakmayacaktın yemin etmiştin..yavaşça elimi elinin üzerine koydum.. hiç kıpırdamıyordun… günlerce başucunda bekledim… farkında bile değildin… hep uyuyordun… yanında seni beklerken; geçirdiğimiz günler bir film şeridi gibi gözlerimden geçti… beni kızdırmaların, sinirletmelerin ve ondan sonra gönlümü almak için bütün evi ben yokken çiçek bahçesine çevirmen… doğumgünlerimizde birbirimize aldığımız müzik kutuları… hani son doğumgününde sana mavi bir kazak almıştım da hemen giyip mankenlik yapmıştın ya ve ben seninle dalga geçmiştim sen de pastayı alıp yüzüme yapıştırmıştın ve sonra da bütün evi pastayla alt üst etmiştik… ne kadar deliymişiz, ne kadar aşıkmışız… mavi kazağını son gördüğümde kanlar içindeydi.. kaza günü onu giyiyormuşsun meğer… çok sinirlettin beni, nasıl çıkacak şimdi kazaktaki kan lekeleri? Olmadı şimdi, iyileşir iyileşmez kazağını sen yıkayacaksın.. onu sana ben aldım atmak olmaz ki… Hala uyanmadın… bir hafta geçti hiç bir kıpırtı yok…doktorların biri gidiyor biri geliyor.. söyledikleri hiçbirşeyi artık anlamıyorum.. bu arada o yağmurlu gün geldi aklıma.. bisikletlerle yarış yaptığımız o gün.. hani ani bir yağmur başlamıştı da eve zor yetişmiştik.. balkonda durup yağmuru izlerken bir gün bebeğimiz olursa ismini Yağmur koyalım demiştik… bizim yağmurumuz yaz yağmuru olsun demiştik… Ve bir gün daha geçti işte, yanında sen o yatakta hareketsiz yatarken bir gün daha geçti… elim elinde.. ve başım yatağın yanında, kendimden geçmişim.. ve aniden elin elimde kıpırdadı.. aniden kırmızı, şiş gözlerimi sana çevirdim… ve gözlerini açtın… o halinle bile gülümsüyordun bana… dudaklarına küçücük bir öpücük kondururken sessizce gözlerimden yine bilinçsizce tuzlu gözyaşlarım dudaklarına düştü… kızar gibi yine baktın bana… "Tamam" dedim "Ağlamıyacağım…" Gözlerime baktın buğulu… hiç beklemediğim bir anda dudakların kıpırdamaya başladı "Affet beni" dedin, "Birbirimizi terketmiyecektik, hala daha da seni terketmedim ama…." dedin ve gerisini duymak bile istemiyordum, parmaklarımla dudaklarını kapattım, "Konuşma, yorulma, sonra konuşuruz" dedim ama başınla "Şimdi" dercesine işaret ettin… "Şehre inmiştim, yıldönümümüz için beğendiğin tek taşlı pırlanta yüzüğü alacaktım, aldım da… yanında 25 tane gül vardı, arabanın torpido gözünde yüzüğün, koltukta da güllerin vardı" dedin… ve devam ettin "Hayatımda geçirdiğim en güzel yılları seninle paylaştım, gözlerim, kalbim hep yanında olacak, arabadan emanetlerini almayı unutma" dedin bana… gözlerimdeki yaşları artık durduramıyordum… "Bir dahaki sonbahara yürüdüğümüz yolda yanlız yürüyeceksin ve çok güçlü olacaksın, beni affet aşkım seni bensiz bırakıyorum, seni canımdan çok seviyorum, son bir öpücük ver bana" dedin ve bir elim elinde bir elimle alnını okşarken istediğini yaptım dudakların sıcaktı ve aniden makineden ince bir ses geldi, elin elimden kopuverdi…. Gözlerin yavaşca kapandı…. Doktorlar koşup geldiler… öylece orda kalıverdim hareketsiz kaldım, donmuştum, sen yoktun artık… doktorlar seni götürdüler… artık sen yoktun, yanlızdım.. Ve şimdi sensiz geçen ilk sonbahardayım… yürüdüğümüz yolda kurumuş yaprakların arasında tek başınayım. Arabadan bana getirdikleri emanetlerimin biri evde diğeri parmağımda… yüzüğünü yaşadığımı sürece parmağımdan, güllerini yatağımın yanından hiç ayırmayacağım… mavi kazağını yıkadım, temizledim… yastığının üzerinde duruyor.. Hazan mevisimi, hüzün mevsimi… aşk mevisimi.. ayrılık mevsimi… Kulağımda bana söylediğin şarkıyla yürüyorum tek başıma söz verdiğimiz gibi sarı yapraklı yolda....

"SANA RÜYA DIYEMEM, SENDEN UYANAMAM KI
NEREDE OLURSAN OL, SENINLEYIM BEN SANKI
BULUTLU GÜNEŞIMSIN, SEVGILIMSIN BENIMSIN
YAZ YAĞMURUM, KIŞ GÜLÜM, NEŞEMSIN KEDERIMSIN
SENINLE DOLU DÜNYAM, GÜNDÜZÜM GECEM SENSIN
ÖLSEMDE AYRILAMAM, BENLIĞIM RUHUM SENSIN..."

Biliyorum her an her saniye benimlesin, beni izliyorsun. Iyi ki şarkılar var ve şiirler. Sen sözünü tutmadın, beni bırakıp gittin. Belki birgün aşkım... Bu yağmurlar diner ve biz yine birlikte oluruz hiç ayrılmamacasına.

"HER YERDE HATIRAN VAR, HERŞEY SENINLE DOLU
HERŞEYDE SENIN IZIN, BU YOL AŞKININ YOLU
ALAMAZ BIN SEVGILI KALBIMDEKI YERINI
SANKI IÇIMDE AÇAR BU SARMAŞIK GÜLLERI....

not: alıntıdır
 
Seni Seviyorum

Aylar önce bir gün seninle konuşurken konuşma sırasında ebedi aşk ucunda ölüm varsa o en hararetli anında öleceksen var demiştin.

Aylar önce bir gün seninle konuşurken konuşma sırasında ebedi aşk ucunda ölüm varsa o en hararetli anında öleceksen var demiştin. Sanki benim tepkimi öğrenmek içindi. Kim bilir.. Sen bana açıkça sormamıştın ama ben sormanı beklemeden kısa bir sessizlikten sonra gözlerine bakarak, ben senin yanında olduğum her saniye her an ölüme varım demiştim, hatırlıyor musun?.. Seni bilmem ama ben bu cümleyle ebedi aşkı sende bulduğumu haykırıyordum, yüreğimin atışlarına karışan sessiz bir çığlıkla. Neden bilmem ama bu ebedi aşkı gözlerimle bakışlarımla davranışlarımla sevgimle anlatmaya çalışıyorken kelimelere dökemedim bir türlü.. Büyünün bozulmasından korktum belki de. Ya sen?.. ya sen... Ebedi aşkı buldun mu? Bende yada benden öncekilerde? Yanlş anlama sakin sorgulayıp yargılamıyorum seni. Bir hesaplaşmada değil bu, bu sorunun cevabini verip vermemekte özgürsün. Karar senin. Paylaşmak istersen ben buradayım.. Simdi; aramıza giren çaresiz ayrılıktan beri her düşüncemde bu cümlenin yer aldığını beynime kazındığını bilmeni isterim. Neden mi? Ebedi aşk ucunda ölüm varsa vardır. Ama ben bu ebedi aşkı sende bulamadım dersen başka bir insana incinip kırılacaktır bir gül gibi. Arkasına bakmadan çekip gidecektir belki de,hakli olarak.Kim bilir.. Ama bu sözü olduğu gibi bana söylersen sen beni terketmedikçe bil ki ben seni bırakmam. Çünkü; aşk ne gurur dinler nede şuur. Bir hercai olarak iyi bilirsin bu duyguyu yüreğinin kapılarını sonuna kadar açabiliyorsan ebedi aşkı hissedebiliyorsan iste o zaman varsın demektir. Su anda her ne kadar savaşsam da yokluğunla, kalbimin kapılarını sana sadece sana sonuna kadar açtım usulca korkusuzca.. Kendimi sana verdim sınırsızca.. aşkın büyülü atmosferinde sana olan sevgimi düşlerle bıraktım kollarına.. Kimseler ama kimseler sevemez seni benim sevdiğim kadar.Ne kadar mı seviyorum seni? Duymak bilmek ister misin; tüm okyanusların büyüklüğü, dünyalar kadar desem. Evet yanlış duymadın bu ne ki? En yüksek dağlar bile tepe kalır sevgimin yanında. Gökyüzündeki en parlak yıldızın sana olan sevgimin simgesi olduğunu düşündün mü hiç? Sen öyle bir şeysin ki askımsın, fırtınamsın özlemim, çaresizliğim, yıldızımsın. En önemlisi sensin. Bir ressamım düşüncelerini tuvale gölgelemesi, bir müzisyenin yüreğinden aldığı güçle hissettiklerini notalara melodilere dökebilmesi gibi bir şey seni kalbimde taşımak. Seni sevmek, seni ölesiye sevmek... Bir gün geleceksin değil mi? Düşlerimde büyüttüğüm essiz sevdamın sahibi... Bir gün geleceksin değil mi?... SENİ SEVİYORUM
 
Seni Kaybetmektense Hayatımı Kaybetmeyi Tercih Ederim...

köpek gibi özlerken seni, bir de "“seni seviyorum"” diyememek var ya, haykıramamak var ya, tükenmemek elde değil.. dosttan öteydik oysa seninle. aklından, yüreğinden her geçeni hissetmek, her hissettiğini anlamak, beraberken o huzuru bulmak, dost işi değil; olsa olsa aşıkların bir yetisidir diye düşünüyorum üzülerek.. ve biliyorum ki buna sahip olduğumuzu üzülerek gördün sen de..

üzülecek bir şey yoktu aslında bunda, aksine mutlu olmalıydık çünkü mutluluğu bulduk beraberken! göğsümde yatarken bulduğun sıcaklığın sende hissettirdiklerini, içindeki huzuru anlamamak için aptal olmak gerekirdi. hatunun geldiğini fark ettiğin her an kendine çeki düzen vermenden bile belliydi aslında içinde duyduğun o hissin senin için ne kadar farklı ve özel olduğu.. ilk sevgilisiyle ilk kez el ele tutuşmuş toy bir kız gibiydi o halin.. ya da severek bir yasağı çiğner gibi, ama kimseye belli etmemeye çalışarak.. oysa yanlışımız da yoktu aslında. bunca zamandan sonra, onca paylaşılandan sonra birer “yarım” olup çıkmışız birbirimiz için, yalnızca bunu fark ettik biz..

geçmişimdeki yıkımdan sonra kalbim atmadı hiç.. sen de bilirsin.. atacak sanmazdım. ama seninle yaşadığımız o duygular.. anlatamam sana yüreğim kafesinde nasıl çırpınır oldu, nasıl canlandı, anlatamam..

geçmişindekiler gibi olmamdan çekindin, bana eski gözle bakmayacağını, bir gün çekip gidebileceğini geçirdin aklından, korktun, hissettim.. ama hissettiremedim belki de sana tuttuğum o eli bırakmayacağımı, o elin bırakmak istemeyeceğini, her şeyi yapabileceğimi… hissettirseydim bir mesafe sezmezdim aramızda.. bunları yazarken bile korku düştü içime, ya okursan ve benden uzaklaşırsan? ya değerimi kaybedersem o gözlerde?...

beklemekten başka yapabileceğim bir şey yok.. yanındayken bulduğum sıcaklığı başka yerde de arayamam artık.. seni kaybetmekse şuan katlanamayacağım tek acıya sebep olur ki zaten katlanılmaz bir acıya daha yerim yok.. bir kumar da değil benimkisi; kaybetmek yok, her zaman yanındayım ne de olsa, kazanmaksa meçhul, belki kazandığımı görecek ömrüm de olmayacak, sadece bekleyeceğim elimi bir kez daha aynı sıcaklıkla tutmanı..
 
Her yeni günde daha aydınlık bir şafağa uyanıyorum sevgilim. Güneşin şehrime doğduğu her yeni sabah, seninle uyanacağım o rüya sabahları daha bir içten müjdeler oluyor bana. Ah gözlerinin yeşiline şiirler yazdığım sevgili! Gel de bir nebze de olsa dinsin şu özlem yangınım; gel de, gönlümün bahçesinde güz mevsimi kır çiçeklerim açsın.

Yüzünden, ellerinden uzak nice mevsimler geçireceğim daha. Kar beyaz örtüsünü bu kez yüreğime örtecek. Ben üşüyeceğim! Ardı sıra bir ilkyaz kapımı çalacak; ama benim için çiçekler senin gelişinle açacak. Düşlerim sen şehrime uğrayana dek filiz vermeyecek.

Biriciğim, yüzünü görmekten uzak olduğum şu zamanlarda, sesinden ayrı bırakma n'olur beni. İki dudağın arasından benim için dökülen her güzel sözde, taze bir nefes doluyor içime. Sen, aldığım nefes; n'olur beni nefessiz, sensiz bırakma sevdiğim. Sen benim herşeyimsin
 
yorumlarınız için çok teşekkür ederim kıslar arkasın geelcek bide sevdiğim için yazdığğım bi yazı var onuda yazıcam kısmetse evet aşığım hemde deliler gibiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii
 
bende kendime yorum yapayım bare hehehehe: çok güzeldi kalbim eline sağlık herşey gönlünce olsun canım hahahahahahhayyyyyyyyyy
 
kalbim eline sağlık hayatım bu arada kendine niye yorum yapıyosun lemmm cadıııııııııııııııııııı
 
Özledim seni...
Saatlerin gece yarısını çoktan vurup geçtiği, yarına başladığımız dakikalar...
ben seni özledim.
Adımı kulağıma hiç fısıldamadın.
Bana beni sevdiğini de hiç söylemedin ki...
elimi hiç tuttun mu?
ya da gözlerimiz birleştimi?
Radyoda, bir sonra çalacak şarkıyı bana tutup, sözlerini beğenmediğinde, "bundan sonraki şarkı bizim olsun" filan dedin mi?

ya ben...
seni düşünüp, senin içinde olduğun...o uykusuzluk girdabında, zorla rüyalara akışımda seni görmek için çırpınıp, ama senden başka herkesi gördüğüm rüyalarımda...

boşver...

bazen elele yaşanmaz sevdalar
gözlerde buluşulmaz...
saat geçmiş... ya da sabahmış...
bilemezsin.
Sen bir yerlerdesindir
ben başka yerlerde...
ben şiirler okurum sevdalar üzerine
sen...
gözlerinde mahmur bakışlar, ve aklında ben olmaksızın, yarının telaşıyla...
ama...
bilemem ki...

Biz bir şeyleri yaşamak isterken ne çok yaşanacakları kaçırdık farkında mısın?
seni seviyorum`la başlayan cümleleri kaçırdık önce
kaçtık...
severken sevmekten
kaçtık esir olmaktan aslında esirken sevgiye...
bile bile.
sonra birbirimiz için söylediğimiz şarkıları kaçırdık
ve
ellerimizi kaçırdık birbirimizden
ve gözlerimizi kaçırdık
başka başka yerlere bakarken, aslında birbirimize bakarken...
Yaşamaktan korktuğumuz dakikaları kaçırdık.

Şimdi sen yoksun
ve ben olabildiğimce özgür, olabildiğimce masum
seni yazıyorum suya...

Seni seviyorum
sen bana hiç söylemedin ama
ben suya bakıyorum ve...

seni
görüyorum...

not:alıntıdır
 
Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum

Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri
Efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
Seni içimden terkediyorum

Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin biliyorum
Beni hep bulmamak için aradın
Yanılgımdın
Yandığımdın
Yangındın

Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsada
Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum

Şimdi
İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yanlızlığımın
Saçlarımıda uzaklarına gömdün

İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al! geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terkediyorum

"Yârime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuaf değil mi?
İçimi acıtanda sendin
Acımı dindirecek olanda
"Ya öldür beni"dedim
Ya da git benden
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yârini
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi

Benden
İçimden
Terkediyorum

not:alıntıdır
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…