Kadın olmayı seviyorum da, toplumun kadın&erkek ayrımcılığından, kadına bakış açısından, dayatmalarından elbette nefret ediyorum. Bununla mücadele etmek de bizim görevimiz. Toplum ikiyüzlü diye kenara çekilecek değiliz. Dışarıdan nasıl göründüğünüz öncelikli değil, kimin ne düşündüğü de öyle. Kimseye bir zararı olmayan, kimseyi ilgilendirmeyen her şeyi yapmakta özgürsünüz. İstersem on tane erkekle otururum, istersem ilk geceden sevişirim (evliler uslu dursun ama
), kime ne... Kadın teklif etti diye sizi yanlış anlayacak insanlarla zaten buluşmayın ya. Ahlak bekçiliği yapan insanların hayatını mercek altına alsak, ne biçim ahlaksızlıklar çıkar... İnsanların kendi huzursuzluklarını rahatlatma biçimi başka insanlara saldırmak. Sadece ülkemizin değil, dünyanın genelinin ahlak anlayışı çürük. O yüzden çok da şey etmemek lazım. Gerektiğinde savaş baltalarımızı bürünüp, kendi bildiğimiz gibi yaşamaya devam. Ha buradaki en önemli şeylerden biri o özgür hayatı yaşarken, kendimizi büyük tehlikelere sokmamak. Sabahın dördünde eve dönmeye asla karşı değilim ama etrafın ne pis sapıklarla, psikopatlarla dolu olduğunu düşünüp, ona göre önlemleri alarak dönmek lazım.
Bir de; cinsel tercih değil, cinsel yönelim...