Kaçamadığım için içimi döküyorum...

kariyerkadin

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
18 Ocak 2020
820
2.326
Depremde yaşamını yitirmiş tüm canlarımız için başımız sağ olsun, depremzede olan tüm canlarımıza da sabır, güç, dirayet diliyorum... Söylenecek çok söz var ama bir o kadar da kifayetsiz kelimelerimiz...


Herkese merhaba. Muhtemelen hepimiz için çok ama çok zor bir dönem, bunun farkındayım. Ben de bununla başa çıkabilmek, bir nebze nefes alabilmek adına buraya bir şeyler yazmak istedim.

Depremden birkaç gün önce, ben üniversiteden memlekete dönmüşken annem evi terk etti. Babamı terk etmekti amacı fakat bizi de terk etti. Tabii ki ikisinin mutluluğunu isterim, yetişkin insanların kararlarını yargılamak bana düşmez kaldı ki ben 23 yaşındayım. Ama bu yaştayım diye de onların ayrılmasının beni üzmeyeceği söz konusu olamaz. Çünkü ben ilk duyduğum anda ikisi için de çok üzüldüm. Onların birbirlerine sarılmasıyla bile mutlu olan bir çocuktum ben...

Bunun üstüne evde ergenlik çağının en asi döneminde olan kardeşim ve babam arasında tartışmalar, kavgalar başladı. Hepsini sakinleştirmeye çalışan bendim, ortalığı çekip çevirme işi bendeydi, herkes benimle dertleşmeye geliyordu fakat en ufak olayda acısını benden çıkarıyorlardı. Hepsi için sustum, zor zamanlar dedim, anlayışlı oldum.

Üstüne hemen o günlerde 2 yaşındaki kedimiz öldü. Uzunca ona ağladık.

Okula dönüyorum diye biraz sevinçliydim. Çünkü daha önce üniversiteye başlıyorum, şehirden ayrılıyorum diye erkek arkadaşımla da ayrılmıştık. Sonunda o da benim okuduğum şehre taşındı ve tekrar görüşmeye başladık çünkü birbirimizi hala seviyorduk. Tam kendime, kendi hayatıma odaklanmaya çalışırken deprem oldu ve biz çevre ilde olduğumuz için çok sağlam hissettik. İnanın ilk saatlerinden itibaren canla başla çalıştık öğrenciler olarak. Hem maddi hem manevi, elimizden ne gelirse yaptık, umarım bir faydamız dokunabilmiştir. Ama her gün o haberleri izlemek hepinizi olduğu gibi bizi de mahvetmişti. O da psikolojime vuran bir darbeydi.

Sonrasında okullar ertelendi. Kesinlikle bir şikayetimiz olmadı, onlar için ne doğruysa her şeye hazırdık. Kyk yurdunda kalıyordum, yurdumuzun önü bir sürü 46, 31 plakayla doldu. Yurda depremzedeleri yerleştirmeye başladılar. Onları gördüğümde direkt ağlamaya odama kaçıyordum. Dolayısıyla da mümkün olduğunca çıkmıyordum odadan. Onları rahat ettirmek için ne gerekirse yaptık ama evleri gibi olur muydu... Sonra bize dediler ki okullar uzaktan. Yurtlardan çıkın. Apar topar eşyalarımızı toparladık, herkesle vedalaştık.

Sonra erkek arkadaşımla görüştük ve düşündüm hayat bizi sürekli ayırıyor neden diye. Eve döndüğümde annemle babamın davası sonuçlandı ve boşandılar. Annemi evi terk ettiği günden beri görmedim. Bizi aramıyor, kendi kafasını dinlemek istiyor. Biz arıyoruz destek olmak için. Babam perişan, kavgaların arkası kesilmiyor. Ve ben hep arada kalıyorum. Kardeşimle babamın sinir krizleri geçirmesine şahit oluyorum. Biri kaşını patlatır, biri elini kırar ve hep ağlayan ben oluyorum... En çok bana dokunan herkes bana dert anlatmaya geliyor ama kimse sen nasılsın diye sormuyor. Annem daha düzen kuramadı, yanına gidemiyorum. 3.72 ortamalaya sahip bir öğrenci olarak okulumu, derslerimi çok seviyorum ve uzaktan olmasına gerçekten üzülüyorum. Ama durum olağanüstü olduğundan tek kelime edemiyorum. Sadece şu an keşke kaçabileceğim bir yurdum olsaydı diyorum.

Her şeyin üstüne bir de erkek arkadaşım biz ayrıyken Amerika'dan iş teklifi aldı ve yine ayrı olduğumuz dönemde kabul etti. Hep hayaliydi gitmek ve ben de bunu çok iyi biliyorum. Temmuz ayında vize işlemleri başlayacak. Gitmeme ihtimali de var çünkü adamlar biraz ağırdan alıyor her şeyi, geç dönüş yapıyorlar falan. Yine de ben onun benim için kalmak istemesine rağmen gitmesinden yanayım. Orada daha iyi bir hayat yaşamayı hak ediyor. Gidip gitmeyeceği 1 yıl içerisinde kesinleşecek. O 1 yıl birlikte olmalı mıyız yoksa daha da fazla bağlanmadan ayrılmalı mıyız, bilmiyorum. Çünkü o zamana dek biz birbirimizi daha çok seversek ve o bir anda giderse ben mahvolurum.

Böyle işte hanımlar... Çok uzun ve gereksiz oldu belki de biliyorum. Kimse okumasa bile köşeye sıkışmışlık hissini üzerimden atabilmek için yazmak istedim. Okuyanlara teşekkür ederim, böyle bir dönemde bu mu senin derdin diyenlere de saygım sonsuz...
 
Hayatının karışıklığı için üzüldüm ama okula dönünce düzelir her şey.
Erkek arkadaşın mevzusunu da pek anlayamadım.Sanki çok ta sevmiyor gibisin
 
Depremde yaşamını yitirmiş tüm canlarımız için başımız sağ olsun, depremzede olan tüm canlarımıza da sabır, güç, dirayet diliyorum... Söylenecek çok söz var ama bir o kadar da kifayetsiz kelimelerimiz...


Herkese merhaba. Muhtemelen hepimiz için çok ama çok zor bir dönem, bunun farkındayım. Ben de bununla başa çıkabilmek, bir nebze nefes alabilmek adına buraya bir şeyler yazmak istedim.

Depremden birkaç gün önce, ben üniversiteden memlekete dönmüşken annem evi terk etti. Babamı terk etmekti amacı fakat bizi de terk etti. Tabii ki ikisinin mutluluğunu isterim, yetişkin insanların kararlarını yargılamak bana düşmez kaldı ki ben 23 yaşındayım. Ama bu yaştayım diye de onların ayrılmasının beni üzmeyeceği söz konusu olamaz. Çünkü ben ilk duyduğum anda ikisi için de çok üzüldüm. Onların birbirlerine sarılmasıyla bile mutlu olan bir çocuktum ben...

Bunun üstüne evde ergenlik çağının en asi döneminde olan kardeşim ve babam arasında tartışmalar, kavgalar başladı. Hepsini sakinleştirmeye çalışan bendim, ortalığı çekip çevirme işi bendeydi, herkes benimle dertleşmeye geliyordu fakat en ufak olayda acısını benden çıkarıyorlardı. Hepsi için sustum, zor zamanlar dedim, anlayışlı oldum.

Üstüne hemen o günlerde 2 yaşındaki kedimiz öldü. Uzunca ona ağladık.

Okula dönüyorum diye biraz sevinçliydim. Çünkü daha önce üniversiteye başlıyorum, şehirden ayrılıyorum diye erkek arkadaşımla da ayrılmıştık. Sonunda o da benim okuduğum şehre taşındı ve tekrar görüşmeye başladık çünkü birbirimizi hala seviyorduk. Tam kendime, kendi hayatıma odaklanmaya çalışırken deprem oldu ve biz çevre ilde olduğumuz için çok sağlam hissettik. İnanın ilk saatlerinden itibaren canla başla çalıştık öğrenciler olarak. Hem maddi hem manevi, elimizden ne gelirse yaptık, umarım bir faydamız dokunabilmiştir. Ama her gün o haberleri izlemek hepinizi olduğu gibi bizi de mahvetmişti. O da psikolojime vuran bir darbeydi.

Sonrasında okullar ertelendi. Kesinlikle bir şikayetimiz olmadı, onlar için ne doğruysa her şeye hazırdık. Kyk yurdunda kalıyordum, yurdumuzun önü bir sürü 46, 31 plakayla doldu. Yurda depremzedeleri yerleştirmeye başladılar. Onları gördüğümde direkt ağlamaya odama kaçıyordum. Dolayısıyla da mümkün olduğunca çıkmıyordum odadan. Onları rahat ettirmek için ne gerekirse yaptık ama evleri gibi olur muydu... Sonra bize dediler ki okullar uzaktan. Yurtlardan çıkın. Apar topar eşyalarımızı toparladık, herkesle vedalaştık.

Sonra erkek arkadaşımla görüştük ve düşündüm hayat bizi sürekli ayırıyor neden diye. Eve döndüğümde annemle babamın davası sonuçlandı ve boşandılar. Annemi evi terk ettiği günden beri görmedim. Bizi aramıyor, kendi kafasını dinlemek istiyor. Biz arıyoruz destek olmak için. Babam perişan, kavgaların arkası kesilmiyor. Ve ben hep arada kalıyorum. Kardeşimle babamın sinir krizleri geçirmesine şahit oluyorum. Biri kaşını patlatır, biri elini kırar ve hep ağlayan ben oluyorum... En çok bana dokunan herkes bana dert anlatmaya geliyor ama kimse sen nasılsın diye sormuyor. Annem daha düzen kuramadı, yanına gidemiyorum. 3.72 ortamalaya sahip bir öğrenci olarak okulumu, derslerimi çok seviyorum ve uzaktan olmasına gerçekten üzülüyorum. Ama durum olağanüstü olduğundan tek kelime edemiyorum. Sadece şu an keşke kaçabileceğim bir yurdum olsaydı diyorum.

Her şeyin üstüne bir de erkek arkadaşım biz ayrıyken Amerika'dan iş teklifi aldı ve yine ayrı olduğumuz dönemde kabul etti. Hep hayaliydi gitmek ve ben de bunu çok iyi biliyorum. Temmuz ayında vize işlemleri başlayacak. Gitmeme ihtimali de var çünkü adamlar biraz ağırdan alıyor her şeyi, geç dönüş yapıyorlar falan. Yine de ben onun benim için kalmak istemesine rağmen gitmesinden yanayım. Orada daha iyi bir hayat yaşamayı hak ediyor. Gidip gitmeyeceği 1 yıl içerisinde kesinleşecek. O 1 yıl birlikte olmalı mıyız yoksa daha da fazla bağlanmadan ayrılmalı mıyız, bilmiyorum. Çünkü o zamana dek biz birbirimizi daha çok seversek ve o bir anda giderse ben mahvolurum.

Böyle işte hanımlar... Çok uzun ve gereksiz oldu belki de biliyorum. Kimse okumasa bile köşeye sıkışmışlık hissini üzerimden atabilmek için yazmak istedim. Okuyanlara teşekkür ederim, böyle bir dönemde bu mu senin derdin diyenlere de saygım sonsuz...
Anne ve babanin boşanması sende duygusal boşluk ve travma yaratıp konuştuğun kişiye karşı aşırı bağlılık yaratabilir.Dikkat et mesafeli görüş
 
Hayatının karışıklığı için üzüldüm ama okula dönünce düzelir her şey.
Erkek arkadaşın mevzusunu da pek anlayamadım.Sanki çok ta sevmiyor gibisin
Aslında çok seviyorum, daha yeni okuduğum şehre geldiğince gelecekten söz etmiştik. Mezun olduğumda ciddi bir adım atabileceğimizi konuşmuştuk. Gerçekten onu düşününce içim titriyor fakat mutluluğuna da mani olmak istemiyorum. Kafam çok karışık, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemiyorum...
 
Anne ve babanin boşanması sende duygusal boşluk ve travma yaratıp konuştuğun kişiye karşı aşırı bağlılık yaratabilir.Dikkat et mesafeli görüş
Görüşünüzde haklısınız fakat daha önce kendim bir boşanma atlattığım için ilişkiler konusunda oldukça temkinliyim. Hatta o bağlılık olmasın diye ayrılmaya kalktım amerika işini duyunca. Ama bilemiyorum doğru mu düşünüyorum..
 
Depremde yaşamını yitirmiş tüm canlarımız için başımız sağ olsun, depremzede olan tüm canlarımıza da sabır, güç, dirayet diliyorum... Söylenecek çok söz var ama bir o kadar da kifayetsiz kelimelerimiz...


Herkese merhaba. Muhtemelen hepimiz için çok ama çok zor bir dönem, bunun farkındayım. Ben de bununla başa çıkabilmek, bir nebze nefes alabilmek adına buraya bir şeyler yazmak istedim.

Depremden birkaç gün önce, ben üniversiteden memlekete dönmüşken annem evi terk etti. Babamı terk etmekti amacı fakat bizi de terk etti. Tabii ki ikisinin mutluluğunu isterim, yetişkin insanların kararlarını yargılamak bana düşmez kaldı ki ben 23 yaşındayım. Ama bu yaştayım diye de onların ayrılmasının beni üzmeyeceği söz konusu olamaz. Çünkü ben ilk duyduğum anda ikisi için de çok üzüldüm. Onların birbirlerine sarılmasıyla bile mutlu olan bir çocuktum ben...

Bunun üstüne evde ergenlik çağının en asi döneminde olan kardeşim ve babam arasında tartışmalar, kavgalar başladı. Hepsini sakinleştirmeye çalışan bendim, ortalığı çekip çevirme işi bendeydi, herkes benimle dertleşmeye geliyordu fakat en ufak olayda acısını benden çıkarıyorlardı. Hepsi için sustum, zor zamanlar dedim, anlayışlı oldum.

Üstüne hemen o günlerde 2 yaşındaki kedimiz öldü. Uzunca ona ağladık.

Okula dönüyorum diye biraz sevinçliydim. Çünkü daha önce üniversiteye başlıyorum, şehirden ayrılıyorum diye erkek arkadaşımla da ayrılmıştık. Sonunda o da benim okuduğum şehre taşındı ve tekrar görüşmeye başladık çünkü birbirimizi hala seviyorduk. Tam kendime, kendi hayatıma odaklanmaya çalışırken deprem oldu ve biz çevre ilde olduğumuz için çok sağlam hissettik. İnanın ilk saatlerinden itibaren canla başla çalıştık öğrenciler olarak. Hem maddi hem manevi, elimizden ne gelirse yaptık, umarım bir faydamız dokunabilmiştir. Ama her gün o haberleri izlemek hepinizi olduğu gibi bizi de mahvetmişti. O da psikolojime vuran bir darbeydi.

Sonrasında okullar ertelendi. Kesinlikle bir şikayetimiz olmadı, onlar için ne doğruysa her şeye hazırdık. Kyk yurdunda kalıyordum, yurdumuzun önü bir sürü 46, 31 plakayla doldu. Yurda depremzedeleri yerleştirmeye başladılar. Onları gördüğümde direkt ağlamaya odama kaçıyordum. Dolayısıyla da mümkün olduğunca çıkmıyordum odadan. Onları rahat ettirmek için ne gerekirse yaptık ama evleri gibi olur muydu... Sonra bize dediler ki okullar uzaktan. Yurtlardan çıkın. Apar topar eşyalarımızı toparladık, herkesle vedalaştık.

Sonra erkek arkadaşımla görüştük ve düşündüm hayat bizi sürekli ayırıyor neden diye. Eve döndüğümde annemle babamın davası sonuçlandı ve boşandılar. Annemi evi terk ettiği günden beri görmedim. Bizi aramıyor, kendi kafasını dinlemek istiyor. Biz arıyoruz destek olmak için. Babam perişan, kavgaların arkası kesilmiyor. Ve ben hep arada kalıyorum. Kardeşimle babamın sinir krizleri geçirmesine şahit oluyorum. Biri kaşını patlatır, biri elini kırar ve hep ağlayan ben oluyorum... En çok bana dokunan herkes bana dert anlatmaya geliyor ama kimse sen nasılsın diye sormuyor. Annem daha düzen kuramadı, yanına gidemiyorum. 3.72 ortamalaya sahip bir öğrenci olarak okulumu, derslerimi çok seviyorum ve uzaktan olmasına gerçekten üzülüyorum. Ama durum olağanüstü olduğundan tek kelime edemiyorum. Sadece şu an keşke kaçabileceğim bir yurdum olsaydı diyorum.

Her şeyin üstüne bir de erkek arkadaşım biz ayrıyken Amerika'dan iş teklifi aldı ve yine ayrı olduğumuz dönemde kabul etti. Hep hayaliydi gitmek ve ben de bunu çok iyi biliyorum. Temmuz ayında vize işlemleri başlayacak. Gitmeme ihtimali de var çünkü adamlar biraz ağırdan alıyor her şeyi, geç dönüş yapıyorlar falan. Yine de ben onun benim için kalmak istemesine rağmen gitmesinden yanayım. Orada daha iyi bir hayat yaşamayı hak ediyor. Gidip gitmeyeceği 1 yıl içerisinde kesinleşecek. O 1 yıl birlikte olmalı mıyız yoksa daha da fazla bağlanmadan ayrılmalı mıyız, bilmiyorum. Çünkü o zamana dek biz birbirimizi daha çok seversek ve o bir anda giderse ben mahvolurum.

Böyle işte hanımlar... Çok uzun ve gereksiz oldu belki de biliyorum. Kimse okumasa bile köşeye sıkışmışlık hissini üzerimden atabilmek için yazmak istedim. Okuyanlara teşekkür ederim, böyle bir dönemde bu mu senin derdin diyenlere de saygım sonsuz...
Aile maalesef hayatı çok etkiliyor. Çocuklarını düşünmeden hareket ediyorlar. Boşanabilirler ama bunu kavga gürültü ile değil oturup çocukları da karşına alarak güzelce anlaşıp ayrılmaları hem çocuklar için huzursuz bir ortam yaratmaz hem de onlar sinir strese girmek zorunda kalmaz. Siz eğitimini ne olursa olsun ihmal etmeyin. Erkek arkadaşınız kabul edilirse Amerika'ya sizinde onunla gitme şansınız yok mu peki? Okul, iş amaçlı.
 
Anne ve baban için üzüldüm. Ama unutma belki boşandıktan sonra daha mutlu olacaklar. Erkek arkadaşın konusunda ise daha çok baglanirim diye ayrılma bence geleceği düşünme yarına çıkacağımız belli değil. Zamana bırak akışına bırak içinden ne geçiyorsa yap yaşa gitsin.
 
Kesinlikle kafa dağıtacak bişeler bulmalısın. Hiç kolay seyler değil. İç savaştan kim galip gelebilir. Sevgilin moralini yükseltiyorsa güzel bi seçenek. Sarıl ona bol bol. Belki de bidaha göremeyeceksin
 
Görüşünüzde haklısınız fakat daha önce kendim bir boşanma atlattığım için ilişkiler konusunda oldukça temkinliyim. Hatta o bağlılık olmasın diye ayrılmaya kalktım amerika işini duyunca. Ama bilemiyorum doğru mu düşünüyorum..
23 yaşında bosandiniz.Yinede dikkatli olun.
 
Aile maalesef hayatı çok etkiliyor. Çocuklarını düşünmeden hareket ediyorlar. Boşanabilirler ama bunu kavga gürültü ile değil oturup çocukları da karşına alarak güzelce anlaşıp ayrılmaları hem çocuklar için huzursuz bir ortam yaratmaz hem de onlar sinir strese girmek zorunda kalmaz. Siz eğitimini ne olursa olsun ihmal etmeyin. Erkek arkadaşınız kabul edilirse Amerika'ya sizinde onunla gitme şansınız yok mu peki? Okul, iş amaçlı.
Havacılık okuyorum ve çok güzel hedeflerim var kariyer alanımda. Yurt dışında çalışma planım kesinlikle var fakat öncelikle türkiyede iga gibi antalya gibi büyük havalimanlarında kendime bir kapı hazırlamak istiyorum. Amerikada sadece work and travel düşünmüştüm, orada iş bulabilir miyim düşünmemiştim hiç.
 
Anne ve baban için üzüldüm. Ama unutma belki boşandıktan sonra daha mutlu olacaklar. Erkek arkadaşın konusunda ise daha çok baglanirim diye ayrılma bence geleceği düşünme yarına çıkacağımız belli değil. Zamana bırak akışına bırak içinden ne geçiyorsa yap yaşa gitsin.
O da var aklımda aslında... Ben onu bu kadar severken, bana bu kadar iyi gelirken ve beni hiç incitmezken sırf 1 sene sonra gitmeme ihtimali de olan bir durum yüzünden ayrılırsam ve ona bir şey olursa pişman olacağım. Depremde aslında öğrendiğimiz en önemli şeylerden biri yarınımızın belli olmadığı, sevdiklerimizin kıymetini bilmemiz gerektiği...
 
Havacılık okuyorum ve çok güzel hedeflerim var kariyer alanımda. Yurt dışında çalışma planım kesinlikle var fakat öncelikle türkiyede iga gibi antalya gibi büyük havalimanlarında kendime bir kapı hazırlamak istiyorum. Amerikada sadece work and travel düşünmüştüm, orada iş bulabilir miyim düşünmemiştim hiç.
Aslında ilk aşamada yurt dışı çok güzel bir tecrübe olur sizin için en azından denemedim ya da keşke gitseydim demezsiniz. Sadece sevgiliniz olduğu için değil aynı zamanda kariyer planlaması içinde çok iyi fikir bence. Tabi ki karar sizin. Orada tecrübe dinip Türkiye'ye de dönebilirsiniz. Hem uzakta olmak insana çok iyi geliyor. Benimde annemle üvey babam çok kavga ederdi. Antalya'ya okumaya gittiğim dönem o kadar huzurluydum ki yaşadığım sıkıntıların hepsi orada kalmıştı. Gerçekten şehir veya ülke değişikliğinin bu yönü çok güzel. Hiçbir doktor bu terapiyi veremiyor sana :)
 
Aslında çok seviyorum, daha yeni okuduğum şehre geldiğince gelecekten söz etmiştik. Mezun olduğumda ciddi bir adım atabileceğimizi konuşmuştuk. Gerçekten onu düşününce içim titriyor fakat mutluluğuna da mani olmak istemiyorum. Kafam çok karışık, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemiyorum...
Sen gitme desen kalır mı acaba ama haklısın seven insan sevdiğinin mutluluğunu ister,onunla yada onsuz.Şimdi kalmadı tabii böyle sevgiler.
Herkes kendinden başkasını düşünmez oldu.Belki de o yüzden ben de böyle bir soru sordum.
Giderse bile devam ederse,sen de okulun bitince yanına gidersin.
Hayırlısı olsun canım.
 
Kesinlikle kafa dağıtacak bişeler bulmalısın. Hiç kolay seyler değil. İç savaştan kim galip gelebilir. Sevgilin moralini yükseltiyorsa güzel bi seçenek. Sarıl ona bol bol. Belki de bidaha göremeyeceksin
Sırf bu nedenle mesleğimde işe yarayacağını bildiğim bir dil öğrenmeye başladım, üstten ders seçtim. Diziye falan başladım. Elimden geleni yapıyorum ama şimdilik çok zorlanıyorum mental olarak.
 
Depremde yaşamını yitirmiş tüm canlarımız için başımız sağ olsun, depremzede olan tüm canlarımıza da sabır, güç, dirayet diliyorum... Söylenecek çok söz var ama bir o kadar da kifayetsiz kelimelerimiz...


Herkese merhaba. Muhtemelen hepimiz için çok ama çok zor bir dönem, bunun farkındayım. Ben de bununla başa çıkabilmek, bir nebze nefes alabilmek adına buraya bir şeyler yazmak istedim.

Depremden birkaç gün önce, ben üniversiteden memlekete dönmüşken annem evi terk etti. Babamı terk etmekti amacı fakat bizi de terk etti. Tabii ki ikisinin mutluluğunu isterim, yetişkin insanların kararlarını yargılamak bana düşmez kaldı ki ben 23 yaşındayım. Ama bu yaştayım diye de onların ayrılmasının beni üzmeyeceği söz konusu olamaz. Çünkü ben ilk duyduğum anda ikisi için de çok üzüldüm. Onların birbirlerine sarılmasıyla bile mutlu olan bir çocuktum ben...

Bunun üstüne evde ergenlik çağının en asi döneminde olan kardeşim ve babam arasında tartışmalar, kavgalar başladı. Hepsini sakinleştirmeye çalışan bendim, ortalığı çekip çevirme işi bendeydi, herkes benimle dertleşmeye geliyordu fakat en ufak olayda acısını benden çıkarıyorlardı. Hepsi için sustum, zor zamanlar dedim, anlayışlı oldum.

Üstüne hemen o günlerde 2 yaşındaki kedimiz öldü. Uzunca ona ağladık.

Okula dönüyorum diye biraz sevinçliydim. Çünkü daha önce üniversiteye başlıyorum, şehirden ayrılıyorum diye erkek arkadaşımla da ayrılmıştık. Sonunda o da benim okuduğum şehre taşındı ve tekrar görüşmeye başladık çünkü birbirimizi hala seviyorduk. Tam kendime, kendi hayatıma odaklanmaya çalışırken deprem oldu ve biz çevre ilde olduğumuz için çok sağlam hissettik. İnanın ilk saatlerinden itibaren canla başla çalıştık öğrenciler olarak. Hem maddi hem manevi, elimizden ne gelirse yaptık, umarım bir faydamız dokunabilmiştir. Ama her gün o haberleri izlemek hepinizi olduğu gibi bizi de mahvetmişti. O da psikolojime vuran bir darbeydi.

Sonrasında okullar ertelendi. Kesinlikle bir şikayetimiz olmadı, onlar için ne doğruysa her şeye hazırdık. Kyk yurdunda kalıyordum, yurdumuzun önü bir sürü 46, 31 plakayla doldu. Yurda depremzedeleri yerleştirmeye başladılar. Onları gördüğümde direkt ağlamaya odama kaçıyordum. Dolayısıyla da mümkün olduğunca çıkmıyordum odadan. Onları rahat ettirmek için ne gerekirse yaptık ama evleri gibi olur muydu... Sonra bize dediler ki okullar uzaktan. Yurtlardan çıkın. Apar topar eşyalarımızı toparladık, herkesle vedalaştık.

Sonra erkek arkadaşımla görüştük ve düşündüm hayat bizi sürekli ayırıyor neden diye. Eve döndüğümde annemle babamın davası sonuçlandı ve boşandılar. Annemi evi terk ettiği günden beri görmedim. Bizi aramıyor, kendi kafasını dinlemek istiyor. Biz arıyoruz destek olmak için. Babam perişan, kavgaların arkası kesilmiyor. Ve ben hep arada kalıyorum. Kardeşimle babamın sinir krizleri geçirmesine şahit oluyorum. Biri kaşını patlatır, biri elini kırar ve hep ağlayan ben oluyorum... En çok bana dokunan herkes bana dert anlatmaya geliyor ama kimse sen nasılsın diye sormuyor. Annem daha düzen kuramadı, yanına gidemiyorum. 3.72 ortamalaya sahip bir öğrenci olarak okulumu, derslerimi çok seviyorum ve uzaktan olmasına gerçekten üzülüyorum. Ama durum olağanüstü olduğundan tek kelime edemiyorum. Sadece şu an keşke kaçabileceğim bir yurdum olsaydı diyorum.

Her şeyin üstüne bir de erkek arkadaşım biz ayrıyken Amerika'dan iş teklifi aldı ve yine ayrı olduğumuz dönemde kabul etti. Hep hayaliydi gitmek ve ben de bunu çok iyi biliyorum. Temmuz ayında vize işlemleri başlayacak. Gitmeme ihtimali de var çünkü adamlar biraz ağırdan alıyor her şeyi, geç dönüş yapıyorlar falan. Yine de ben onun benim için kalmak istemesine rağmen gitmesinden yanayım. Orada daha iyi bir hayat yaşamayı hak ediyor. Gidip gitmeyeceği 1 yıl içerisinde kesinleşecek. O 1 yıl birlikte olmalı mıyız yoksa daha da fazla bağlanmadan ayrılmalı mıyız, bilmiyorum. Çünkü o zamana dek biz birbirimizi daha çok seversek ve o bir anda giderse ben mahvolurum.

Böyle işte hanımlar... Çok uzun ve gereksiz oldu belki de biliyorum. Kimse okumasa bile köşeye sıkışmışlık hissini üzerimden atabilmek için yazmak istedim. Okuyanlara teşekkür ederim, böyle bir dönemde bu mu senin derdin diyenlere de saygım sonsuz...
Tam olarak bölümünüzün adı nedir? Bende Havacılık Yönetimi okumuştum ama benim hala ingilizcede eksikliklerim var. Bu yüzden Antalya'ya dönmeyi düşünüyorum. Yaşadığın şehir bile eğitimini engelliyor maalesef.
 
Sen gitme desen kalır mı acaba ama haklısın seven insan sevdiğinin mutluluğunu ister,onunla yada onsuz.Şimdi kalmadı tabii böyle sevgiler.
Herkes kendinden başkasını düşünmez oldu.Belki de o yüzden ben de böyle bir soru sordum.
Giderse bile devam ederse,sen de okulun bitince yanına gidersin.
Hayırlısı olsun canım.
Gitme demeye yetecek kadar aşkım ve cesaretim var fakat cevabını almaya cesaretim yok :) Çünkü bu ülkede mesleği açısından iş olanaklarının farkında ve mutsuz. Az buz borcu da var ve orada daha iyi şartlar altında yaşayacağını biliyor. Benim için kalır mı bilmiyorum, kal dersem bencillik eder miyim onu da bilmiyorum. Kalmak istememesi onun beni yeterince sevmediğini gösterir mi, bunu da bilmiyorum.
 
Tam olarak bölümünüzün adı nedir? Bende Havacılık Yönetimi okumuştum ama benim hala ingilizcede eksikliklerim var. Bu yüzden Antalya'ya dönmeyi düşünüyorum. Yaşadığın şehir bile eğitimini engelliyor maalesef.
Havacılık yönetimi benimki de. İngilizce ile aram iyi şükür ama elbette kendimi geliştirmem gereken çok alan var. Antalyada okuyorum :)
 
Aslında ilk aşamada yurt dışı çok güzel bir tecrübe olur sizin için en azından denemedim ya da keşke gitseydim demezsiniz. Sadece sevgiliniz olduğu için değil aynı zamanda kariyer planlaması içinde çok iyi fikir bence. Tabi ki karar sizin. Orada tecrübe dinip Türkiye'ye de dönebilirsiniz. Hem uzakta olmak insana çok iyi geliyor. Benimde annemle üvey babam çok kavga ederdi. Antalya'ya okumaya gittiğim dönem o kadar huzurluydum ki yaşadığım sıkıntıların hepsi orada kalmıştı. Gerçekten şehir veya ülke değişikliğinin bu yönü çok güzel. Hiçbir doktor bu terapiyi veremiyor sana :)
Erasmusa gidecektim önümüzdeki dönem fakat durumlar malum, ertelendi. Erasmustaki projelerimden sonra referans bağlamayı hedefliyorum. Dolayısıyla avrupada çalışma planım vardı. Amerika işini araştıracağım kesinlikle. Fakat birazcık da gurur yapmıyor değilim birinin peşinden o ülkeye gitmek için çabalamaya 🙊
 
Havacılık yönetimi benimki de. İngilizce ile aram iyi şükür ama elbette kendimi geliştirmem gereken çok alan var. Antalyada okuyorum :)
Hadi ya :KK70: Ahhh çok özledim şehri de kampüsümüzü de. Hayatın o dolu en stressiz yaşadığım dönemleriymiş kıymetini çok daha iyi anlıyorum. Valla her anı değerlendirin derim. Hem bölümünüz açısından hem de seyahat olarak. Biz arkadaşlarla acısını çıkarmıştık ama doyamadım :KK70: Sevgilinizin de gitmesi çok iyi olur bence. Onun içinde iyi bir fırsat. Şimdi bunca derdin arasında insan bazen mantıklı düşünemiyor, duyguları daha ön planda oluyor ama ilerisi içinde büyük bir gelişme bence. Dediğim gibi onunla gidebilirseniz çok güzel olur.
 
Gitme demeye yetecek kadar aşkım ve cesaretim var fakat cevabını almaya cesaretim yok :) Çünkü bu ülkede mesleği açısından iş olanaklarının farkında ve mutsuz. Az buz borcu da var ve orada daha iyi şartlar altında yaşayacağını biliyor. Benim için kalır mı bilmiyorum, kal dersem bencillik eder miyim onu da bilmiyorum. Kalmak istememesi onun beni yeterince sevmediğini gösterir mi, bunu da bilmiyorum.
Kalmak istememesi değil de,sen de gelirsin yanıma gibi gelecekvari hayaller kurup kurmaması gösterir bence
 
X