İsraili protesto edelim......

arkadaşlar bende bu saldırıları şidetle kınıyorum,İSRAİL TOPRAKLARI VERİMLİ DEĞİL. BU NEDENLE YILLARDIR TARIM YAPAMIYORLAR, PETROLLERİ YADA MADENİ ZENGİNLİKLERİ, EN ÖNEMLİSİ DE SULARI YOK. BU NEDENLE TEK GEÇİM KAYNAKLARI DÜNYA ÜZRİNDEKİ SÖMÜRÜCÜ ŞİRKETLERİNİN KARLARIDIR. NE YAZIKKİ BU ŞİRKETLERİN ÜRÜNLERİNİ EN FAZLA MÜSLÜMANLAR SATIN ALIYOR. EĞER MÜSLÜMANLAR ALIŞVERİŞİ YAHUDİLERDEN YAPMAZSALAR İSRAİLİN DEĞİL SAĞA SOLA SALDIRMAYA SİLAHI, YİYECEK EKMEĞİ BİLE OLMAZDI...bu ürünleri boykot edelim..[

arkadaşlar israilin filistine saldırışının arkasın da çok şey var....
ayrıca yurt dışın da kriz var bununla da bir bağlantısı olduğunun kanatindeyim dün ewimin camına filistin bayrağı astım herkesin asmısını isterim çağlayandaki taksimdeki mitinglere harikaydı tepkisiz kalmamak çok güzel fakat biz müslümanlarda bağ yok avrupa ülkelerin sloganları olsun mitingleri olsun ağlaşmaları olsun sadece sözde,fiilde değil bu bana çok acı veriyor.Amaçlarından biri ise şuan dünyada tek islam ülkesi kabul edilen iran ın savaş açmasını beklemekteler onları tetiklemek istiyorlar biz türkiyeyi zaten yönetiyorlar kullanıyorlar düşünsenize hava alnlarımızda israilin uçak denemeleri yapmasına izin veriyoruz neler neler amerikalılar haçlı seferlerini başlattık diyorlar biz filistin için üzülüyoruz peki çeçenistan ne alemde aynı durum da medyaya yansıtılmıyor çünkü rusya ile doğalgaz anlaşmamız var çok çok şey var tv kanalını dinledim sabah 7 00 prof hoca bağlandı ismi halid miydi tam hatırlamıyorum süper konuştu her kanalada güven olmuyor sadece yansıttıkları hamas israil çatışması nedenlerini anlatmıyorlar star haber bülteni görüntüleme için filistine gittiğinde muhabir gülümseyerek anlatıyor bu ne acı ihanet gibş bunun müslümanlıklada alakası yok inançsız olsalar bile bizim sessiz kalamamamız gerekiyor çünkü zulüm gören kardeşler var tarihe baktığımızda zorla zulüm le savaş açan ülkeler parçalanmıştır inş israilde paramparça olur onların asıl bilinç altındaki unsur:duymuştum ama bu kadar üstünde durmadım bugün kü dinlediğim hoca çok çarpıcı şeyler anlattı onlarda gerçekten dinlerine inanılmaz bağ var bunu herkes biliyor her sene amerika (en sağlam işadamları israilli)israil devletine kaçmilyon dolar yatırım yapıyormuş ve bu paraları dewlet henüz kullanmamış neden yatırım yapılıo?onların amacı onlardan başka din yok bütün herkes buğdaylar rüzgar karşısında nasıl eğiliyorsa bütün dünya israil yahudilerin karşısın da eğilecek eğilmiyorsa savaş açılacak amaç bu ya asıl sinir olduğum ise hamas değil de diğer örgüt israile satılmış o da müslüman o da filistin li neden hedef hamas?sessiz kalan dünyadan nefret ediyorum

elim kolum baglı gibi hissediyorum. hiçbirsey yapamadıgım için kendi adıma utanıyorum.görüntüleri gözyasları içinde izliyorum.o annelerin yavruların yasadıkları korku aklıma geldikçe kendimi cok kötü hissediyorum.allahım sen filistin halkının yardımcısı ol.:Saruboceq:

İsrail işgal devletinin Filistinli çocuklara yönelik vahşi uygulamalarından, öldürme, işkence etme ve onun da ötesinde yetim, sahipsiz çocukları kalkan olarak kullanma uygulamalarından söz ettik. Bir yanda bu zulümler işleniyor. Ama öte yanda sürekli edebiyatı yapılan, sık sık gündeme getirilen "BM Çocuk Hakları Sözleşmesi" diye bir şey var. Ayrıca BM teşkilatının görünüşte çocukları korumak amacıyla kurulmuş ve kısa adı UNICEF olan bir yan kuruluşu bulunmaktadır. Ne var ki siyonist vahşetin çocuklara uyguladığı zulüm ve vahşet karşısında gerek BM teşkilatının gerekse onun yan kuruluşu olan UNICEF'in pek sesi çıkmadı. Siyonist vahşetin Filistinli çocuklara layık gördüğü insanlık dışı uygulamalar, tarihin benzerini nadiren kaydettiği zulümler karşısında ciddi bir tavır koyduklarına kimse şahit olmadı.

Ne yazık ki siyonist işgalcilerin bu vahşi uygulamaları büyük ölçüde gözlerden ve dikkatlerden kaçtı. Bunun sebebi ise uluslararası siyonizmle ve çağdaş sömürge güçleriyle işbirliği içinde olan haber kaynaklarının siyonist vahşet karşısında körlüğü tercih etmeleri ve olayları dünya kamuoyuna sürekli saptırarak yansıtmalarıydı.

BM'in Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin birinci maddesinde aynen şöyle denmektedir: "Taraf devletler, bu sözleşmede yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa, kendilerinin, ana babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler. " Oysa Filistin'deki çocuklar sırf Müslüman ve Filistinli kimliklerinden dolayı ayrıma tabii tutulmanın ötesinde, zulüm ve vahşetin her çeşidine maruz kalmaktadırlar. Ama BM teşkilatı sözünü ettiğimiz sözleşmeyi İsrail işgal devletine karşı işletmek ve etkin tavır koymak için herhangi bir adım atmaya yanaşmadı. Bu durum aslında bu sözleşmenin uygulanmasını murakabe etme sorumluluğunu üstlenen BM'in kendisinin ayrımcılık yaptığını dolayısıyla sözleşmenin en başta birinci maddesine uymadığını göstermektedir. Çünkü siyonist işgalcilerin Filistinli çocuklar karşısında sergilediği vahşetin onda biri hatta yüzde biri Batılı çocuklara karşı sergilenmiş olsaydı BM ve onun yan kuruluşları hemen harekete geçer, kıyameti koparırlardı. Biz elbette ki, Batılı çocukların haklarının gözetilmesine ve onların zulme maruz kalmaları durumunda tepki gösterilmesine karşı değiliz. Biz, hangi soydan ve dinden olursa olsun sorumluluk yaşına gelmemiş çocukların suç işlemeleri durumunda bile onlara karşı ceza değil ıslah ve eğitim uygulamalarına başvurulması gerektiğine inanan insanlarız. Ama çocuk haklarıyla ilgili prensiplerin bütün dünya çocuklarına eşit şekilde yansıtılması, ayrımcılık yapılmaması gerekir. Ne var ki "modern dünya" olarak lanse edilen çağımız dünyasındaki güç odakları "haklar ve özgürlükler" konusunu sürekli ağızlarına sakız yapmalarına rağmen, kendi kafa yapılarındaki yönetimlerin hak ihlalleri ve özgürlükleri kısıtlamaları karşısında suskunluğu tercih etmekte, hak ihlallerinin önüne geçmeyi bir yana bırakın tavır koymaktan, tepki anlamına gelen açıklamalar yapmaktan bile çekinmektedirler. Çünkü bu tür açıklamalar yapmaları durumunda sergilenen zulüm ve vahşetin dünya kamuoyunun gündemine geleceğinden dolayısıyla insanlığın en azından düşünce platformunda sorgulama yapacağından çekinmektedirler.

3.5 milyarlık islam alemi izliyor,3,5milyonluk yahudi vuruyor,bunun bir çıkar yolu olması gerekir,mısır zaten kapıları kapatmış,filistinden dışarı ve içeri birşey girip çıkması mümkün değil,adamlar dünyanın gözü önünde ölüme hapsedilmiş durumda,elimiz kolumuz bağlı bir şekilde film izler gibi izliyoruz,tüm dünya destekliyor israili,ab,abd hepsi destekliyor,dost düşman belli,mısır zaten Allah a emanet,son 2 asırdır islam aleminin düştüğü içler acısı durumdur bu,türkiye zaten bir şekilde esir edilmiş durumda hem ab ye hem abdye yıllardır,ben şunu anlamıyorum,america destekliyor,ab destekliyor,madem türkiye karşı çıkıyor tek taraflı israile verdiği tüm ihaleleri feshetsin,durun demekle durmuyor yahudi işte,america da karşı çıkarsa kapatıyorum incirlik üssünü desin içim içime sığmıyor çok doluyum

Güzel ve etkileyici sözler bazen gerçeklerin üzerine karanlık bir şal atıyor.
Mesela yazar çizerlere bakılırsa, Gazze'den gelen ve ekranlara yansıyan insanlık dışı görüntüler yüreklerimizi yakıyormuş, vicdanlarımızı kanatıyormuş!
Öyle mi gerçekten?
Keşke öyle olsa...
Fakat...
Yüreğin yanması için dikkat gerekir önce.
Zaplamayacaksın, "ayy çok fena, geçelim bu görüntüleri" demeyeceksin, dikkat edeceksin, kafanı oraya takacaksın ki, yüreğin de gördükleri karşısında acıyla isyan etsin!
Gerçekten vicdanın kanaması için klişe siyasal öfkeler yetmez,!
Tersine Filistin sorunu hakkında bütün klişeleri bir yana atacak kadar samimi bir ilginizin olması gerekir!
Vicdan "bizimkiler/onlar" ayrımına değil, "insanlar ve barbarlar" ayrımına dayanır!
Oysa unuttuk Filistinlileri!..
Öylesine unutturuldular ki, şimdi bu kanlı görüntüler bile hatırlatmıyor artık acılarının kaynağını...

Sabah akşam Filistin davasına destek olma duygusuyla yatıp kalkan benim kuşağım bile Filistinlilerin haklarından çok "medeniyetler çatışması" fikrine kafasını takar oldu.
Kimimiz bu davanın bitmez tükenmezliğinden yoruldu, kimimizin Hamas-El Fetih ayrılığı şiddete dönüştükten sonra sıtkı sıyrıldı. Şimdi bedenleri paramparça onlarca cesedin orta yerinde bacakları havaya uçmuş bir adamı, şehadet getiren bir Filistinliyi ekranda görünce...
İtiraf edelim ki, çoğumuzun kafası bulanıyor.
Bir kahvenin televizyon ekranında o görüntüye bakanlara baktım ben...
Parmağı havada, bacaklarının eti kemiği kimbilir nerede o Filistinlinin haykırışında bir intihar bombacısını görüyorlardı...
Baktım yüzlerine...
O görüntülerin Gazze'nin orta yerinde İsrail'in attığı bomba sonucu oluştuğunu algılamakta zorluk çekiyorlardı.

Bir başka örnek vereyim...
Üç gün içinde iki ayrı şehrimizde Gazze'de olup bitenleri protesto ve İsrail'i telin mitingi gördüm.
Söyleyin, gerçekten vicdanlarımız kanıyor, yüreklerimiz yanıyor olsaydı meydanlara sadece 100-150 kişi mi toplanırdı?
O mitinglere katılanlar sadece bir tek gruptan mı olurdu?
Çevreden geçen ve mitingçileri görünce sessiz ve hızlı adımlarla oradan uzaklaşan kalabalıkların evlerine gidince Gazzelilerin başına geleni derinden ve içten biçimde hissedeceklerine inanabilir misiniz, söyleyin!

Şimdi İsrail bombalarıyla yaralanmış, hastane koridorlarında acısının dindirilmesini bekleyen çocuklar var ya...
Hani ekranlarda gördüğümüz ve metanetlerine şaştığımız küçücük çocuklar var ya...
Onların yaşadıkları Gazze yıllardır işgal altındaydı ve bir yıldır da ambargo uygulanıyordu. Ekmek yoktu, fırınlar elektrik kesintisi yüzünden çalışmakta zorlanıyordu. Hastaneler yatak çarşafı ve perdelerini sargı bezi olarak kullanmaya başlamıştı .
Ve çoktan yaşama arzularını yitirmiş o çocuklar ağır ağır ölüyorlardı...
Ve itiraf edelim ki, düne kadar çoğumuz bu gerçekle hiç ilgilenmiyorduk.
Umur (Talu) ne doğru yazdı: İsrail işte o "yarı ölü çocukları" şimdi "yüzde yüz" öldürüyordu.
Boşuna dememişler; umursamazlık ve unutkanlık sapına kadar siyasettir, diye...
Ve zalimlere çalışır hep!

GAZZE İÇİN ULUSAL YAS İLAN EDİLMELİDİR


1948 den beri mazlum Filistin halkına uyguladığı zulümleri saymak neredeyse imkansız hale gelmiş olan Siyonist İsrail rejimi saldırıları devam etmekte kararlı. Artık vicdanların kabul edemeyeceği seviyeyi çoktan aşan bu zalimane saldırılar Filistin halkının yarısını katletti. Menfaat için bu saldırılara sessiz kalan dünya ve Müslüman ülkeleri büyük bir ilkesizlik örneği göstermekte. Farklı zamanlar da farklı tepkileri görmeye alışmıştık ama bu son sessizlik İnsanlığın bitişinin sessizliği. Körelmiş vicdanlar, para ve saltanat için Siyonist devlete tepki veremiyor yada sözde kalan küçük cızırtılar çıkararak halklarını tepki veriyormuş gibi yaparak kandırmaya çalışıyorlar. Orta doğu da tiranlıkla halkı yönetmeye alışmış Siyonistlerle işbirliğine girişmiş devletlerin liderleri bu sorunu çözmüyor yada çözmek istemiyor. Son saldırılar da 360 dan fazla ölü ve yaklaşık bin yaralıyı arkasında bırakan vahşi saldırıları bizim vicdanımız artık kaldırmıyor. Türkiye halkı ve hükümeti olarak biz Mazlum olan, zulümden inleyen Filistin halkının yanında acılarını paylaşır durumda olmalıyız. Bunun için de en kısa zaman da Filistinli kardeşlerimizin acılarını paylaştığımızı onlara hissettirmek için ulusal yas ilan edilmelidir. Bunu yapmak, yapamadıklarımıza karşılık bir vicdan borcudur. T.C hükümetinden bu konuda biran önce adım atmalarını bekliyoruz.

Şu an bu dayanılmaz yıkımı yapan insanlar, bir zamanlar ataları soykırımı bizzat yaşamış

insanlardır. Bu derece dünyayı ayağa kaldıran soykırıma uğramış ülkenin kendi ülkelerini

kurmak için bu derece yıkıcı bir güç kullanmasını geçmişinden ders almamasına, bencil ve

açgözlü yapısına bağlıyorum. Ayrıca gerek çocuklar, gerekse doğa ve hayvanlar ile ilgili

sosyal yardım kampanyaları başlatmış olan BM'nin burada ölenlerin çoğunun savunmasız

çocuklar olduğunu kabul edemiyor sanırım. Her çocuğu çocuk olarak gördükleri,

her çocuğun aynı yaşam standartlarına sahip olmaları gerektiğini gerçekten yürekten

hissettikleri zaman gerçekten çocuklar için bir şeyler yapılabilir. Umarım en kısa zamanda bu

insanlık dışı olayların son bulduğunu görürüz.

Arkadaşlar siz diyorsunuz ki çocuklar,bebekler katlediliyor...Evet öyle ama bu sadece bizim gözümüzde öyle....Bir kitap okumuştum ''İngiliz ajanın itirafları diye'' ...Kitapta diyordu ki bizler planlarımıza 30 yıllık,50 yıllık ,100 yıllık yaparız....

Şu an israilin izlediği politikada bu...adamlar şu an Filistini vururken 30 yıl sonrasını görerek,düşünerek vuruyor...Çünkü biliyor ki eğer şimdi tedbirini almazsa 25-30 yıl sonra bugünün çocukları kendilerinden nefret eden birer mücahid olacaklar ve kendilerine karşı şavaş açacaklar..işte bu çocuklarımıza,bebeklerimize 30 yıl sonraki gözleriyle baktıkları için şimdiden soy kırım yapıyorlar....30 yıl sonraki kendilerine tehlike oluşturacak filistin askerlerini şimdiden yok ediyorlar....

Bu yüzdende hiç düşünmüyorlar çocukmuş,bebekmiş,anaların yüreği yanıyormuş...

Ya rabbi ne olur bizlerin içinde ki vicdanımızı alma...onlar için şu an hiç birşey yapamıyorum..bu çok koyuyor...tek yapabildiğin bol bol dua etmek...arkadaşlar sizleden de isteğim okuyabiliyorsanız Fetih süresini okuyun...Fetih suresi bir konuda zaferi kazanmak için,başarılı olmak için okunan duadır...Onlar adına bol bol Fetih suresini okuyalım ki Rabbim başarıyı,zaferi onlar adına çevirsin....

Allahım onları islah etsin cezaların en büyünü onlara versin.........
Rabbim bütün müslüman kardeşlerimizin yardımcısı olsun mucizeler senden Ya Rabbi yerle bir et İnşallah onları Aminnnn

konuyu görüpte es gecmek vicdanıma sıgmadı
gözünü kapayan tüm dünyaya inatla amerikan köpeklerini boykot ediyoruz