İsraili protesto edelim......

savaş karşılklı anlaşama ile yapılan bi eylemdir
ama bu kahrolası israil savunmasızlara habersiz saldırıyo sebep ne biliyomusunuz ?
farkındaysanız saldırıda bulunduğu ülkeler hep islam ülkesi yani o listede bizde varız nedenmi???
allaha karşı gelme allaha olan kinden dolayı ona inanların soyunu kurtma sebep nemi işte;
allahu teala zamanında onlara cumartesi günü balık avlanmayı yasak etmiş
onları imtahan etmek .nefislerini ölçmek için sınava sokmuş
cumartesi günleri balıklar şaşılcak derecede bol olurmuş diğer günler olmazmış.
rabbim olnalara avlanmayın o gün diye emretmiş.
onlar dinlemezmi ama avlandıkları cumartesi günü balık olmazmış allah cekermiş balıkları onun emrine uymadılar diye.
avlanmadıkları cumartesi olurmuş hemde bolcana.imtahan edilecekler ya nefilerini ölçüyomuuuuuuuş rabbim
göya allahada karsı gelmiyruuz hani biz senin emrine uyuyorz gibisinden
bişi bulalım demişler ,bu kendini akıllı sanan israil oğulları balık ağlarını cumadan atarlarmış cumartesiyi pazara bağlayaan gece toplarlarmış ağları
yani akılları sıra haşa allaha kandıryolarmış öle sanıyolarmış...
mevlamda işte onlara bu sebebpten dolayı topraklarında bereket bırakmamış
ve onlarda allaha inanamaktan vazgeçmişler inanaları ise allaha karşı (haşa) intikam için nerde görürseniz öldürün diye and içmişler

işte bu halkın müslümanlara kini bu yüzden allaha inandığımız için
onların okadar cok markası varki üç beş azaltarak kullanammaya gayret etsek ne iy olur gerçekten onlara bomba silah parası yolluyoruz
okadar cok tüketiyoruz ki onların malını sarmış durmda heryeri
o filistindeki ölümlerin sebebi bizleriz aslında sorumsuzluğmuz yediğimiz içtiğimizin nerden geldiğini bilmememmiz bilsekte umursmamamız
türk mallarını kalitesiz görüyoruz marka merakımız yüzünden marka giymeyelim ne olucak sanki sonunda vahşi bi şekilde öldürülmek dahamı iy
marka takıntısından vaz geçin eğer gerçekten ölenlere acıyorsanız eğer gerçekten içiniz yanıyorsa
en azından israilin mallarını kullanmayın
toprakalrında bereket yok biz onlara kar sağlamadıkça kendi sonrunlarıyla haşrolurlar en azından ezik olurlar

haykırrıyorum neolur bilinçli olun bugün onlara filistin -bosna- iran vs yarın türkiye türkiyede müslüman bi ülke başımıza gelmeden önlemini alammaız lazım
filistin bize ibret olsun israil önce zayıfladan başlıyo
resmen "işte ölüme para veriyosunuz" deniyo anlamıyormuyuz hala acın gözlerinizi
öle insanlıktan cıkmışlarki ölüdürdükçe zevk alıyolar

nefsimizden vazgecemiyoruz diye ölmememek için dinimizden vazmı gecicez bu kadar zayıf iradelimiz aslaa
 
Son düzenleme:
bende allahından bulsunlar diyorum
ve artık bitsin bu savaş birileri dur demelı
kizrg1hb8dn0.jpg
 
Hiç bir şey kesinlikle dünyaya yeni gelmiş masum bebeciklerin,hiçbir şeyden habersiz yavrucakların,sadece vatanında yaşamak isteyen insanların hunharca öldürülmesini haklı çıkaramaz.:çok üzgünüm: Şuursuzluğun ve acımasızlığın had safhaya çıktığı bu savaşın bir an önce durdurlması gerekiyor..Allah filistinli kardeşlerimize yardım etsin.dualarımız onlarla.:Saruboceq:
 
birileri dur desin artık...ne biçim şeydir bu..durmadan birileri ölüyor.. :1no2:
dün izledim haberlerde çaresizce bi yerlere kaçmaya çalışıolar nereye gitceklerini bilmeden.. :çok üzgünüm:
Allahım nolur yardım et onlara yardımına cok ihtiyaçları varr..
senağlama
 
BİTECEK..O DA BİTECEK..bekliyoruz Allah'ın vaadinin gerçekleşeceği o günü.. mazlumun ahından peygamberler korkar..

hiçbirşey yapamıyoruz diyoruz ya, hadis-i şerif der ki; "dua müminin silahıdır".. vallahi de zafer mazlumların olacak.. iki cihanda da...
 
Çocuğa kurşun değse
Kırılan çiçek olur,
Çocuk ölmesin diye
Çırpınan yürek olur,
Eğer çocuk ölürse
Yoldaşı melek olur,
Yorganı ak yıldızlar,
Döşeği ipek olur.
Çocuğa kurşun değse
Titreyen tüfek olur,
Utancından namlular
Kıpkırmızı renk olur,
Bu çağda böyle vahşet
Hayvanlara denk olur!
Çocuğa kurşun sıkan
Eli kanlı katilin
Adını bilmem ama
Soyadı köpek olur..
.
Bestami Yazgan
 
Son düzenleme:
Rabbim o kadar büyük ki orada masumca kıyılan canların, evlatların ahı kimsede kalmaz. Ve inanıyotum ki tez zamanda İsrailin de başına çok büyük felaket gelecek ve tarihte de başına gelenlerden ders almayan bir millet bu. Elimden dua etmekten başka birşey gelmiyor. Hani çanakkale savasında geliboluda nasıl ki ingilizlerin üzerine somon seklinde bir bulut çöküyor da hepsi yok oluyor, ne ölüleri ne dirileri bulunamıyor. Allahım bu İsrailleri de aynı şekilde kahtı perişan etsin inşallah. :Saruboceq:
 
Bu konuda çok hasasım lenetler olsun -
--------israile----------
artık tv bakamıyorum yüreğim kan ağlıyor
elimzden bi şey de gelmiyor artık
birileri bu savaşa dur dese bu çocukların sucu ne yaşlıların sucu ne
oy. çok doluyum ve üzügünümmm.
 
[googlevideo]-5389701022563582508&hl=en[/googlevideo]​



"Kudüs sehri gökte yapilip yere indirilen sehir... Ve Kudüs sehri bakir yapraklarin, celik gövdelerin, acimasiz yüreklerin, kursundan ciceklerin sehri..."


filistin.jpg


kuzey arkadaşımıza teşekkürlerimle ekliyorum lütfen seyredin arkadaşlar


İsrail - Filistin çatışmasının kronolojisi



50 yıllık savaş ve barış çabaları
Ortadoğu'da, 1948 yılında İsrail'in kurulmasıyla başlayan 50 yıllık savaş, barış çabaları, ateşkes ve anlaşmalara rağmen dinmek bilmedi.

İsrail'in kurulması
İsrail devletinin kurulması süreci, 1897'de Theodor Herzl'in İsviçre'de Birinci Dünya Siyonist Kongresi'ni toplamasıyla başladı. Başta İngiltere olmak üzere Batılı devletler, Filistin topraklarında bir İsrail devletinin kurulmasını destekledi.

29 Kasım 1947'de, BM, Filistin topraklarının yüzde 56'sının 650 bin kişilik Yahudi nüfusuna, yüzde 44'ünün ise 1 milyon 300 bin kişilik nüfusu bulunan Filistin'e verilmesini ve Kudüs'ü uluslararası statüye alan bir planı onayladı. İsrail devletinin kuruluşu, 14 Mayıs 1948 tarihinde ilan edildi.

Arap- İsrail savaşları
İsrail devletinin kurulmasından sonra, İsrail ile Araplar arasında 1956, 1967 ve 1973 yıllarında savaşlar çıktı.

1948: İsrail'in kurulmasının hemen ardından Mısır, Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'dan gelen Arap kuvvetleri, Filistin'in Yahudilere verilmeyen güney ve doğu bölgelerini işgal etti ve Eski Kudüs'ü ele geçirdi. Şubat-Temmuz 1949 arasında çeşitli ateşkes anlaşmaları yapıldı.

1956-Süveyş Bunalımı: Mısır lideri Cemal Abdünnasır'ın Süveyş Kanalı'nı millileştirmesiyle başlayan bunalımı takiben, İsrail Sina Yarımadası'na girdi, 5 günde Gazze, Refah ve El Ariş'i ele geçirdi, kanalın doğusunu işgal etti. Aralık ayında BM gücü bölgeye yerleşti ve 1957'de İsrail çekildi.

1967-6 Gün Savaşları: Arap-İsrail güçleri 5-10 Haziran'da 3. kez savaştı. Araplar, Eski Kudüs, Sina, Gazze Şeridi'ni, Ürdün ırmağının batısında kalan ve Batı Şeria adı verilen Ürdün topraklarını, İsrail-Suriye sınırındaki Golan Tepeleri'ni kaybettiler.

1973: Yahudilerin kutsal günü Yom Kippur'a denk gelen 6 Ekim'de, Mısır Süveyş Kanalı, Suriye ise Golan Tepeleri üzerinden İsrail'e saldırdı. İsrail ve Mısır, önce ateşkes, ardından 1974'de barış anlaşması imzaladı. İsrail ile Suriye arasında da aynı yıl ateşkes sağlandı. Bölgeye BM barış gücü yerleştirildi.

1979-Camp David: İsrail'in 1979'da Sina Yarımadası'ndan çekilmeyi kabul ederek Mısır ile Camp David anlaşmasını imzalamasıyla bir Arap devletiyle ilk kez barış yapılmış oldu.

1980: İsrail, 1980'de Kudüs'ü başkenti ilan etti,

1982: İsrail, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) kamplarının bulunduğu Güney Lübnan'ı bombaladı ve işgale başladı. FKÖ, çokuluslu güçlerin denetiminde bölgeden ayrılırken, Filistinliler mülteci kamplarına gönderildi.

1987: İntifada olarak bilinen Filistinlilerin ayaklanması başladı, 1992'ye dek sürdü.

15 Kasım 1988: Cezayir'de toplanan Filistin Ulusal Konseyi, bağımsız Filistin devletini ilan etti.

Filistin yönetimi ve dinmeyen şiddet
Ortadoğu'da, İsrail'in kurulmasıyla başlayan 50 yıllık savaş, son 10 yılda çok sayıda barış müzakerelerine ve ateşkes girişimlerine tanık oldu.

Oslo ve Filistin özerk yönetimi
1993-Oslo Anlaşması: 13 Eylül'de İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın bazı bölgelerinde Filistin'e özerklik tanıyan ilk geniş kapsamlı barış anlaşmasını Norveç'in başkenti Oslo'da imzaladı.

1991 yılında İspanya'nın başkenti Madrid'de başlatılan barış süreci, Oslo gizli görüşmeleri ve ABD hükümetinin katkılarıyla yaşama geçirildi.

14 Mayıs 1994: Özerklik anlaşmasının ayrıntılı planı, Mısır'ın başkenti Kahire'de imzalandı. Gazze kenti ile Batı Şeria'daki Eriha, ilk Filistin özerk bölgeleri oldu.

28 Eylül 1995: ABD'nin başkenti Washington'da, birçok yerleşim biriminin Filistin Özerk Yönetimi'ne (FÖY) devredildiği ikinci kapsamlı özerklik anlaşması imzalandı.

4 Kasım 1995: Aşırı milliyetçi genç bir Yahudi, Tel Aviv'deki barış mitinginde İşçi Partisi lideri, Başbakan İzak Rabin'i öldürdü.

Nobel Barış Ödülü'nü Rabin ve Filistin Devlet Başkanı Arafat ile birlikte paylaşan Şimon Peres Başbakan oldu.

Mart 1997: İsrail hükümetinin, üç semavi dince en kutsal mekan olan, Hz. Muhammed'in Mirac mucizesi mekanı Haremmüşşerif'i kapsayan Eski Kent'in yer aldığı Kudüs'ün Müslüman Arap ağırlıklı Doğu kesiminde, yeni yerleşim birimleri inşasına yeniden başlaması üzerine, Filistin Özerk Yönetimi, nihai kalıcı barış antlaşması yolunda yürütülmeye çalışılan müzakereleri askıya aldı.

WYE, Şarm El Şeyh anlaşmaları
23 Ekim 1998: İsrail ile Filistin liderleri, ABD-Washington yakınında, Maryland eyaletindeki Wye Plantation veya Wye River Anlaşması'nı imzalandı. Anlaşma, Batı Şeria'da uygulanmak üzere 'geçici nitelikli' barış için toprak verilmesini öngörüyordu.

4 Eylül 1999-Şarm El Şeyh: Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak ile Arafat, barış müzakerelerini yeniden başlattı. 13 Eylül'e kadar tam kapsamlı nihai barış anlaşmasının hazırlanması ve 1 yıla kadar bu anlaşmanın imzalanması ilkesi kabul edildi. İsrail askerlerinin çekilme takvimi belirlendi, Filistin'e liman yapma hakkı tanındı.

İsrail ve Filistinli yetkililer, güvenlik sorunlarıyla ilgili bilgi değişimi konusunda işbirliği yapmayı kabul etti.

9 Mart 2000: Barak ve Arafat, Mısır'ın Kızıldeniz kıyısındaki sayfiye kenti Şarm El Şeyh'te buluştu, barış müzakereleri için yeni takvim belirlendi.

20 Temmuz 2000: Camp David'de ABD Başkanı Bill Clinton'ın gözetiminde Arafat ve Barak, 9 günlük kapalı maraton zirve yaptı. Anlaşma çıkmadı, ancak iki lider görüşmeleri sürdürme kararını koruduklarını söyledi.

İkinci intifada ve ateşkes planları
28 Eylül 2000-İkinci İntifada: İsrail muhalefetinin 'asker ve siyaset şahini' Şaron'un Kudüs'te Haremmüşşerif'i ziyaret etmesiyle, ikinci Filistin İntifadası patlak verdi.

17 Ekim 2000: Arafat ve Barak, ABD Başkanı Bill Clinton'ın arabuluculuğunda Mısır'da yapılan Şarm El Şeyh zirvesinde ateşkes kararı aldı, ancak karar uygulanamadı.

Kasım 2000: Şarm El Şeyh zirvesinde karara bağlanan Ortadoğu Araştırma Komisyonu, Clinton tarafından oluşturuldu. Amerikalı senatörGeorge Mitchell'in başkanlığını üstlendiği komisyonda, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana, eski Amerikalı senatör Warren Rudman ve Norveç Dışişleri Bakanı Torbjörn Jagland yer aldı.

23 Aralık 2000: Washington Potomac Nehri yanındaki Bollard Askeri Üssü'nde Filistin ve İsrail heyetleri arasında yapılan müzakere sonuçsuz kaldı. Başkan Clinton, Kudüs'ün doğu kesimi yönetiminin FÖY'de olmasını, bunun karşılığında Ürdün, Lübnan ve Suriye'deki 3,5 milyon Filistinli mültecinin vatanlarına dönüşünden feragat edilmesini içeren planı taraflara sundu.

27 Ocak 2001: Filistin ve İsraillilerin Mısır'ın Taba kentindeki maraton görüşmelerinin sonunda barış anlaşması imzalama çabaları boşa çıktı.

4 Mayıs 2001: ''Mitchell Komisyonu'' olarak bilinen Ortadoğu Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan rapor, İsrail ve Filistinlilere sunuldu. Raporda, şiddetin tamamen sona erdirilmesi, yeni Yahudi yerleşim birimleri oluşturma projelerinin dondurulması ve barış görüşmelerinin yeniden başlaması tavsiye edildi.

13 Haziran 2001: Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) Başkanı George Tenet arabuluculuğunda taraflar ateşkes ilan etti, ancak bu da yürümedi.

26 Mart 2002: İkinci İntifada'nın başlamasından itibaren geçen 18 aylık sürede, çatışma ve saldırılarda Filistin tarafından 1238, İsrail tarafından 366 olmak üzere toplam 1604 kişi öldü. 28 Mart 2002: Beyrut'ta yapılan Arap Birliği zirvesinde Suudi Veliaht Prensi Abdullah, yeni Arap-İsrail barış planı sundu. Plan, başkenti Kudüs olan Filistin devletinin tanınması ve mültecilerin haklarının geri verilmesi karşılığında, İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesini öngörüyor.

29 Mart 2002: İsrail, Filistin lideri Arafat'ın 1994'te sürgünden dönüşünden beri en şiddetli saldırısını düzenleyerek, Filistin liderinin karargahının da bulunduğu Ramallah'a girdi ve Filistin yönetim birimlerini kuşattı. Arafat'ın karargahına da tank ateşi isabet etti. İsrail kabinesi Arafat'ı düşman ilan etti ve Arafat karargahında kuşatma altına alındı.

Nisan 2003: Arafat, bazı yetkilerini devrederek Mahmud Abbas'ı başbakan olarak atadı, ancak güvenlik güçlerinin denetimini vermeyi reddedince Abbas istifa etti.

4 Haziran 2003: Bush-Şaron-Abbas, yeni barış planını ele almak için Ürdün'deki zirveye katıldı.

29 Haziran 2003: Radikal dinci gruplar, geçici ateşkes ilan etti. İsrail, Gazze Şeridi'nden ve sonra da Beytüllahim'den çekildi.

10 Eylül 2003: Filistin'de başbakanlığa, Meclis Başkanı Ahmed Kurey getirildi.

11 Eylül: İsrail, Yaser Arafat'ı öldürmek için ilke kararı aldı.

8 Aralık 2003: İsrail'in inşa ettiği duvarın meşruiyeti konusu, Uluslararası Adalet Divanı'na taşındı. Adalet Divanı, İsrail'in 'güvenlik duvarını' uluslararası hukuka aykırı buldu.

2004: Filistin'de, İsrail'in saldırıları dışında, özellikle güvenlik birimleri arasında iç çatışmalar ve yolsuzlukla mücadele için reform tartışmaları öne çıktı.

6 Haziran 2004'te İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un Gazze'den tek taraflı çekilme planını, İsrail kabinesi tarafından prensipte onaylandı.

Filistinli grupların eleştirdiği plan, 2005'in sonuna kadar Gazze Şeridi'ndeki 21, Batı Şeria'daki 4 Yahudi yerleşim birimini aşamalı olarak boşaltmayı öngörüyor.

Haziran 2006 - İsrail uçakları, Filistinli militanların bir İsrail askerini kaçırmasından sonra, Suriye’nin Filistinli militanlara desteği kesmesi için uyarı olarak yine Esad’ın sarayı üzerinde alçak uçuş yaptı.

Haziran 2007 - İsrail, Suriye ile “barış için toprak” anlaşmasına sıcak baktığını, ancak Esad’dan İran ve gerilla örgütleriyle ilişkilerini kestiğini duymak istediğini bildirdi.

Ağustos 2007 - Suriye Devlet Başkan Yardımcısı Faruk El Şara, Golan Tepeleri’ni geri almak için İsrail ile savaşmaya niyetleri olmadığını açıkladı.

İsrail, binlerce insanın protesto ettiği Gazze saldırılarına 27 Aralık’ta başladı. Toplam 452 Filistinli hayatını kaybetti. İşte İsrail’in Gazze’ye saldırısının koronolojisi…
İsrail, dünyanın çeşitli kentlerinde binlerce insanın protesto ettiği Gazze saldırılarına 27 Aralık 2008 tarihinde başladı.

Filistinli hastane kaynaklarına göre, 75′i çocuk ve 21′i kadın toplam 452 Filistinli öldüğü ve 2 bin 290 kişinin yaralandığı saldırıların kronolojisi şöyle:

27 ARALIK 2008 CUMARTESİ

-İsrail, Gazze Şeridi’nin denetimini elinde bulunduran Hamas’ın roket saldırılarını gerekçe göstererek, Filistin topraklarında 1967′den beri eşine rastlanmayan çapta hava saldırısı başlattı.

-Hamas’ın, Suriye’de sürgündeki siyasi lideri Halid Meşal, üçüncü intifada hareketi için çağrıda bulundu.

-Hastane kaynaklarına göre çoğu Hamas polisi en az 230 Filistinli öldü.

-Uluslararası toplum, hem bombardımanın hem de roket saldırılarının durması için çağrıda bulundu.

28 ARALIK 2008 PAZAR

-İsrail, 6 bin 500 yedeğin seferberliği için yeşil ışık yaktı. İsrail ordusu Gazze sınırına zırhlı araçlar yığdı.

-İsrail, Mısır ile Gazze arasındaki sınırda 40 kadar tüneli bombaladı.

-Mısır, Filistinliler sınırı zorlamaya çalışınca Refah geçiş noktasını yeniden kapattı. Gazze’den açılan bir ateşte Mısırlı sınır muhafızı yaralandı. Kapı izleyen günlerde bir açıldı bir kapandı.

-Dünya kentlerinde İsrail saldırılarını protesto gösterileri başladı

29 ARALIK 2008 PAZARTESİ

-İsrail, “Hamas’ı düşürmek için savaşa girişti” ve Filistin topraklarını “kapalı askeri alan” ilan etti.

-Filistin ateşinde dördüncü İsrailli öldü.

30 ARALIK 2008 SALI

-Sürmekte olan saldırılar İsrail güvenlik kabinesi tarafından onandı ve 2 bin 500 kişilik oluşan yeni bir yedek kuvvetin seferberliğine de yeşil ışık yakıldı.

31 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA

-Saldırılar tüm hızıyla sürdü.

-106 uluslararası insani yardım kamyonu Gazze’ye gitmek üzere İsrail’den geçmeye başladı.

-İsrail hem AB’nin hemde AB, ABD, BM ve RUsya’nın oluşturduğu Ortadoğu Dörtlüsü’nün ateşkes çağrılarını reddetti.

1 OCAK 2009 PERŞEMBE

-İsrail saldırılarını sürdürdü, bakanlıkları, meclis binasını, kaçakçılık tünellerini, “roket imalathanelerini” bombaladı.

-Hamas’ın önemli liderlerinden Nizar Rayan bir saldırıda öldü.

-İsrail’in güneyine 40′tan fazla roket fırlatıldı.

2 OCAK 2009 CUMA

-”Öfke günü”: Binlerce Filistinli Batı Şeria’da gösteri düzenledi.

-Dünya Gıda Programı, “korkunç durumu” kınadı. Halid Meşal, Hamas’ın durmayacağını, boyun eğmeyeceğini ve İsrail’in Gazze’ye adımını atması halinde, “İsrail’in kara yazgısıyla karşı karşıya kalacağını” söyledi.

-ABD Başkanı George W. Bush, “gerçek bir ateşkes için” Hamas’a baskı çağrısında bulundu.

3 OCAK 2009 CUMARTESİ

-Hamas, sabaha karşı bir İsrail birliğinin Gazze’ye girişini engellediğini açıkladı. İsrail ordusu, “olaydan haberdar olmadığını” bildirdi.

-İsrail Gazze’yi havadan ve karadan vurmayı sürdürdü.

-İsrail Gazze Şeridi’ne ilk top atışında bulundu.

-Hamas, İsrail kara harekatına girişirse, İsrailli asker kaçırma tehdidinde bulundu.

İsrail, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliye’de bir camiyi vurdu, en az 10 Filistinli öldü
 
-----------------İsrail'e ait bir tankın Gazze'nin doğusunda açtığı ateş sonucu 3 Filistinli çocuk hayatını kaybetti-
HERGÜN BUNLARI OKUMKTAYIZ VE TV LERDE BAKMAKTAYIZ ALLAHIM BU MASUM ÇOÇUKLARIN GÜNAHI NEY YARDIM ET ONLARA AMİN
 
biliyordum haklı çıkacağımı...

yukarıdaki markalar nedir ? biri bana açıklasın ...
 
Ben mi anlatamıyorum yoksa ciddi bir anlama sorunumu yaşıyorsunuz ?
Avatarlarda ölü bebek fotografları var sağdan soldan duyduğunuz markaları karalama yoluna gidiyorsunuz.
 
Biliyordum bunuda başaramayacağımızı. Evet söylemeden durmak istemiyoruz ama durmak zorundayız. En azından duygu ve düşüncelerimizi paylaşıyorduk. Bir başlığın daha sonuna geldik. Uyarılan arkadaşlar, uyarılara uysalardı keşke...
 
lanet okumayacağım bedduada etmiyeceğim. sadece şu kelimeyi söyleyeceğim ki allah israillilere vicdan azabı ve Filistinli kardeşlerimize güç kuvvet ve dayanma gücü versin.:Saruboceq:
artık tv lere bakmak istemiyorum diyorum ama görmezden gelmek çaremikisenağlama
eli kolu bağlı izlemek insanı dahada fazla kahrediyor:a015:
 
Arkadaşlar şunu da belirtmek isterim ki terör saldırıları nedeniyle ölen İsrail çocukları da çocuk, İsrail'in top ve tüfeklerle vurduğu Filistinli çocuklar da çocuk. Her iki ülkenin de yan yana olduğunu göz önünde bulundurursak iki ülkenin de birbirini tanıması, özellikle İsrail'in yayılmacı politikasına, Filistin'in de İsrail'e uyguladığı teröre son vermesi ayrıca Filistin'in bir arap ülkesi olarak İsrail karşısında ezik değil sağlam bir şekilde durması, onların, çıkarlarına ters düşecek sözlerini sağlam bir duruşla geri çevirmesi gerekir. Yoksa ne Filistin terörle bir şey elde edebilir, ne de İsrail yayılmacılıkla insanlığını gösterebilir. Ayrıca bu duruma bütün arap ülkeleri destek verebileceği halde Avrupa ya da diğer ülkelere karşı birleşmeyi bırakın, destek dahi vermiyorlar. Bu nedenle İsrail ve benzeri ülkelerin güç gösterisi yaptıklarını sanıyorum. Umarım en kısa zamanda her iki ülkenin de aklı başına gelir ve çocuk katliamları biter.
 
Arkadaşlar şunu da belirtmek isterim ki terör saldırıları nedeniyle ölen İsrail çocukları da çocuk, İsrail'in top ve tüfeklerle vurduğu Filistinli çocuklar da çocuk. Her iki ülkenin de yan yana olduğunu göz önünde bulundurursak iki ülkenin de birbirini tanıması, özellikle İsrail'in yayılmacı politikasına, Filistin'in de İsrail'e uyguladığı teröre son vermesi ayrıca Filistin'in bir arap ülkesi olarak İsrail karşısında ezik değil sağlam bir şekilde durması, onların, çıkarlarına ters düşecek sözlerini sağlam bir duruşla geri çevirmesi gerekir. Yoksa ne Filistin terörle bir şey elde edebilir, ne de İsrail yayılmacılıkla insanlığını gösterebilir. Ayrıca bu duruma bütün arap ülkeleri destek verebileceği halde Avrupa ya da diğer ülkelere karşı birleşmeyi bırakın, destek dahi vermiyorlar. Bu nedenle İsrail ve benzeri ülkelerin güç gösterisi yaptıklarını sanıyorum. Umarım en kısa zamanda her iki ülkenin de aklı başına gelir ve çocuk katliamları biter.

arkadaşım kusura bakma ama terör uygulayan ve hatta sistematik soykırım yapan terörist devlet var bir avuç insanın karşısında..böyle bir yorum yapmak vicdana sığmaz. sen kimyasal bombayla çoluğu çocuğu öldüreceksin,aç bırakacaksın,insanlarına değil ağaçlarına bile tahammül edemeyeceksin, adam sana taş attığı zaman terörist olacak öyle mi?
 
Türk medyası İsrail'in Filistin ve Lübnan'daki katliamlarını ya çekine çekine eleştirir ya da hiç eleştirmeyip, topun ağzına direniş örgütlerinin dini yapısını sürerken, çağdaş Atatürk Türkiye'sinden dem vuruyorlar. Türkiye'de bir kesimin öne sürüp durduğu Arap düşmanlığını, Atatürk'e de malederek, bugünkü İsrail yandaşlığının payandası yapmak istiyorlar. Peki Atatürk Filistin konusunda ne düşünüyor, ne söylüyordu? İsrail'i, Yahudileri mi destekliyordu?

Haftalık Dünya Gündemi gazetesinin yenden gündeme getirdiği bir belge Atatürk'ün Avrupa'ya Filistin konusunda ultimatom verdiğini ortaya koyuyor.

"Kemal Paşa Avrupa'yı ihtar ediyor: 'Filistin'e El Sürülemez!'" Bombay Chronicle gazetesinin, Hakimeye Milliye gazetesinden aktardığı habere çıkardığı başlık bu. Tarih: 28.07.1937.

Bombay Chronicle'ın bu haberi ve dolaylı olarak da Hakimiye Milliye'nin kaynak haberi konusunda, İçişleri Bakanlığının bir belgesi sayesinde haberdarız. İçişleri Bakanlığı Matbuat Umum Müdürlüğü antetini ve 20 Ağustos 1937 tarihini taşıyor bu belge. Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Cumhurbaşkanlığı’na hitaben yazdığı ön sunuş yazısında “Bombay Chronicle gazetesinin 27.8.1937 tarihli nushasında ‘Filistin’e el sürülemez, Kemal Paşa Avrupa’ya ihtar ediyor’ başlığı altında bir yazı intişar etmiştir. Bu yazının Türkçe örneği ilişik olarak sunulmuştur. Bu vesile ile saygılarımı tekrarlarım” diyor.

Ankara’da Milli Arşiv’de 030 10 266 793 25 numaları dosyada saklı tutulan belgeye göre, Mustafa Kemal Atatürk’ün Kutsal Topraklar’la ilgili olarak Meclis’te yaptığı bu konuşmanın tam metni şöyle:

“Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların arasında mevcud olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyetin mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyete lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allahın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur.”

ulu onderımız MUSTAFA KEMAL ATATURKUN dusuncelerı gecmısde bunlarmıs...


tum sayfaları okudum bazı arkadaslarımız bazı urunler hakkında boykot yaplım dıye cumleler kurmuslar..ama suda bılınmelı bızım dını duygularımız suıstımal ederek turk fırmalarının cogunun gızlı yabancı ortaklarıda oldugu bılınmelı...a.s
BIZLER VE TUM DUNYA BU KATLIAMI SEYREDERKEN BIZLER HICBIRSEY YAPAMADAN SEYREDIYORUZ..
FILISTIN OZUR DILERIZ.....
 
Son düzenleme:
arkadaşım kusura bakma ama terör uygulayan ve hatta sistematik soykırım yapan terörist devlet var bir avuç insanın karşısında..böyle bir yorum yapmak vicdana sığmaz. sen kimyasal bombayla çoluğu çocuğu öldüreceksin,aç bırakacaksın,insanlarına değil ağaçlarına bile tahammül edemeyeceksin, adam sana taş attığı zaman terörist olacak öyle mi?

Bu hassas bir konu. Sanırım yazımla İsrail'i savunduğumu sanmışsınız. Lütfen daha önceki yorumlarıma bakmanızı öneririm. Ayrıca şu an yapılan zaten bir katliamdır. Bunu maalesef görüyoruz ve bir şey yapamıyoruz. Peki çözümü nasıl olacak ben onu soruyorum. Çözümü İsrail'in yayılmacılığı ve benmerkezciliğinin bitmesi; Filistin'in de intihar saldırılarına son vermesi değil midir? Her iki ülkede de hedef çocuklar olmamalıdır. Benim belirtmeye çalıştığım buydu sadece. Yoksa tabi ki şu an İsrail'in uyguladığı bir kaliamdır ve kabul edilemez.
 
X