good morning girls how are you i am fine thank my Allah.
Mr. Robinson lived in Dunpool, a small town in the west of England. He lived alone in a pretty little house in the High street. He was wealthy, so he did not need to work. He had never married, but he was not lonely. He had alot of books in his little house and he read a great deal. He was very fond of walking, too, and he explored the high moorland around Dunpool.
Mrs Wills came to his house every day to clean and to cook for him. She liked talking. Mr Robinson used to tell his friends that he could not nbe lonely while Mrs. Wilson worked for him.
One day in the spring, Mr Robinson was walking in the hills. The sun was shining and the birds were singing. He felt happy, as he always did when he was out among the hills. The lonely moorland filled him whit pleasure. The fresh air, the guietness, the grass, the rolling hills made him glad to be alive. He was walking along a path that he had often followed. Suddenly, he notice a track that led off to his left. ''Thats strange'' he sad to himself. I have never notice that track before.
here my translation we will look how this story:
Mr Robinson ingilterenin batısında küçük bir kasabada yaşıyordu. o high sokağında küçük sevimli evinde yanlız yaşıyordu. Varlıklı olduğundan çalışmaya ihtiyacı yoktu. o hiç evlenmemişti. ama yanlız değildi. onun küçük evinde birçok kitabı ile arası iyiydi( harika anlaşırdı). o yürümeye de çok düşkündü. bonpoolün etratındaki yüksek kırlarında yürüyüşe çıkardı.
Mrs Wills her gün onun evine evi temizlemeye ve yemek pişirmeye geldi. o konuşmaktan hoşlanıyordu. Mrs Willson onun için çalışırken mr Robinson onun arkadaşlarını anlatmaya alışkındı. o yanlız yapamazdı. Baharda bir gün Mr Robinson tepeye yürüyordu. Güneş parlıyordu ve kuşlar şarkı söylüyorlardı(ötüyordu). O tepelerin arasında olduğu zaman hep mutlu hissediyordu. Tenha kır onu zevkle dolduruyordu( zevk veriyordu). taze hava, çimen engebeli tepeler onu yaşamak için mutlu ediyordu. (yaşama sevinci veriyordu). O çoğunlukla patika yolu boyunca yürüyordu. Ansızın soluna başlayan bir yolda bir iz farkettti. Tuhaf dedi kendi kendine. Daha önce bu izi asla(hiç) farketmemiştim.