hi, tourmaline whats up at night ?:)
merhabalar ,topiği ilk gordugum anda hemen abonelıklerıme ekledım hala da abonelıklerımde
ama bı karısıklık vardı ben ılk baslarda yazsam da sonlara dogru hıc bırsey yazamadım..
kımse kımsenın yaptıgını begenmedı ve sonuc boyle oldu..
ben ıngılızceme guvenırım ama ogretmekte zorluk cekerım ılk baslarda da yazmıstım..
hatta bılmıormuş gıbı davranıp devam etmek ıstedım ama olmadı..
fakat punchshe sakın vazgecme ,ben yardım etmek ısterım yıne
ınsalalh daha da kalabalık oluruz..
özel olacak ama sızde son durum nedır ?
POOR AHMET
Ahmet’s mother and father were poor. They were living in a small house with only one room. Since his father’s lungs were ill, he compulsorily retired. Ahmet finished primary school in difficulty by selling pretzel out of school time. Later by the help of his neighbour he started to work in a restaurant to do the washing up. Ahmet had taken the first step to realize his dreams. He had met the wonderful meals which he formerly used to see behind the restaurant windows. Now he had full three courses a day. He had kept Uncle Veli, who was cooking in the restaurant, observing. He would learn cooking from him and he would be a cook himself, too but Ahmet would work not in somebody else’s restaurant but in his own one.
Ahmet opened a restaurant in the city centre after he had done his military service. Because his meals were very delicious, the restaurant was full of customers. He was earning well. Sometimes poor people used to come to the restaurant and eat free meal.
The waiters working in the restaurant and the customers couldn’t find any sense of Ahmet’s going and leaving two plates of meals to an empty table during lunch times. How would they know that they were Ahmet’s present to his mother and father, whom the poverty had finished years ago? They also wouldn’t be able to hear that while putting the plates on the table Ahmet was murmuring “you aren’t going stay hungry any more from now on mummy and daddy. Have your meals and get yourself very full.”
senın olayın bıtmıs belkı benden bıle daha ıyısındır :96:
bence kelime bilgini ingilizce sözlük ezberleyerek yapmaya çalışırsan yanlıs olur.
sonucta konusma degılde yazma olacagı ıcın,
okuma parçaları içersinde yeni kelimeleri görerek,
kullanım amaçlarını tespit ederek öğrenmek daha mantıklı.
The more you expose to English,the more you learn.
bu bızım sözümüz olsun,
bize hep ,Ne kadar çok bir dili okur,konuşur,dinler,yazarsanız o kadar fazla öğrenirsiniz demıslerdı
gercekten de oyle...
plan yapalım sende kpds kıtabı varsa daha rahat bende de vardı bulursam calısalım beraber..
ve
İngilizceden korkma, mümkün olduğu kadar hikaye oku :)
.
o zaman baslıyorum öncelıkle kpds de ne anladıgımız sordukları ıcın,
türkçeden ıngılızce-ıngılızceden turkce ıstedıklerı ıcın
soyle yapalım ben sana hıkaye yazdım buraya,bakalım ne kadar cevırın var nasıl cevırıyorsun
ne asamadayız ona bakalım
POOR AHMET
Ahmet’s mother and father were poor. They were living in a small house with only one room. Since his father’s lungs were ill, he compulsorily retired. Ahmet finished primary school in difficulty by selling pretzel out of school time. Later by the help of his neighbour he started to work in a restaurant to do the washing up. Ahmet had taken the first step to realize his dreams. He had met the wonderful meals which he formerly used to see behind the restaurant windows. Now he had full three courses a day. He had kept Uncle Veli, who was cooking in the restaurant, observing. He would learn cooking from him and he would be a cook himself, too but Ahmet would work not in somebody else’s restaurant but in his own one.
Ahmet opened a restaurant in the city centre after he had done his military service. Because his meals were very delicious, the restaurant was full of customers. He was earning well. Sometimes poor people used to come to the restaurant and eat free meal.
The waiters working in the restaurant and the customers couldn’t find any sense of Ahmet’s going and leaving two plates of meals to an empty table during lunch times. How would they know that they were Ahmet’s present to his mother and father, whom the poverty had finished years ago? They also wouldn’t be able to hear that while putting the plates on the table Ahmet was murmuring “you aren’t going stay hungry any more from now on mummy and daddy. Have your meals and get yourself very full.”
şimdi ben sana tenseleri bi sayıyım tek tek sen chek et :))
present prograssive ( continious) ---> şimdiki zaman
am is are + V ing
i am walking ( yürüyorum)
bu zamanla ilgili sıkıntın yok sanırım şu an ki zamanda ne yaptığını söylemek için kullanılır.
past tense ----> geçmiş zaman
V2
i came ( geldim)
Bu zaman geçmişte olmuş bitmiş şu anla ilgisi olmayan olayları anlatırken kullanılır.Söylemiş olduğun cümledeki gibi.
future tense ( will, going to ) gelecek zaman
i will come cinema ( cinemaya geleceğim şuanda karar verdim kesin belli değil)
i going to come cinema at yesterday ( yarın sinemaya geleceğim kesin belli biletim falan var )
bu zamanlarla ilgili biraz sıkıntın var sanırım.Gelecekteki yapacağın olaylardan planlardan bahsederken bu zaman kiplerini kullanıyoruz.Will le ilgili kurmuş olduğun cümle doğru sinemaya gideceğim ama kesin değil kararın değişebilir.Going to kesin planlarından bahsederken kullanılır am,is,are+going to+v1
I am going to go to the cinema tomorrow -I have bought my ticket- Yarın cinemaya gideceğim biletimi aldım.Going to kullanırken bi açıklama kullanılır genelde kesin olduğunu belirtmek için yoksa will de olabilir.Bu zamanlarla ilgili tomorrow(yarın),next week(gelecek hafta),next month(gelecek ay),next year(gelecek sene),two days later(iki gün sonra ikinin yerine farklı sayıda olabilir ),the day after tomorrow(yarından sonraki,ertesi gün) gibi geleceği ifade eden zaman zarfları kullanılabilir.
past continious -----> geçmiş zaman geçmişte br süre devam etmiş olaylar
was / were V ing (was /were am is are ın geçmiş hali )
i were walking on the road ( yolda yürüyordum yürüme işi bir süre devam etmiş)
Kullanımın ve açıklaman doğru.Ama bu zaman genelde tek kullanılmaz.Senin anlayamadığın while bu zamanla kullanılır genelde.I saw a cat while i were walking on the road.(yolda yürürken bir kedi gördüm.) Senin söylediğin gibi tek kullanırsak cümle havada kalıyor gibi oluyor.KPDS genelde boşluk doldurmacada karşımıza çıkar genelde ya zaman zarfından önceki kısım yada sonraki kısım boş bırakılır.Burda bakmanız gereken dolu olan kısmın zamanı çünkü while farklı tenslerlede kullanılıyor.İken anlamında.Zaman zarfları yesterday(dün),last week(geçen hafta),last year,last month,two days before...
past perfect continous -----> geçmiş zaman ( geçmişin geçmişi muhteşem geçmiş diye kodladım )
had been + V ing
had (V 2) past
been (V 3) perfect ( bütün perfectlerde V3 kullanılcak :)) )
V ing de continous kısmı
i had been waiting there for 2 hours before she finally arrived
o vardığında orada iki saattir beklemekteydim :) o kız benden önce oraya varmış bense hala bekliyorum o kızdan önce başlamışım ondan sonrada beklemişim..
Bununla ilgili de sıkıntın yok sanırım.bu perfectlerin birde presentleri var
present perfect tense------> türkçede karşılığı yok
present kısmı have / has
perfect kısmı been ( V 3 )
ı have watched tv
Bunun türkçe karşılığı yok evet.Bu zamanı kullanırken geçmişte başlayıp olmuş bitmiş ama günümüze yaşadığın ana bir etkisinin olması gerek.arkadaşın sana gelmiştir mesela yollar ıslak yollar neden ıslak gibi sordu sen It has rained since yesterday(dünden beri yağmur yağdı)Demen gerek yaşadığın ana etkisi yolların ıslak olması.
present perfect continous tense ------> geçmişte belli bir zamanda başlamış ve hala devam ediyor
have/has present kısmı
perfect been ( V 3)
continious ta ( V ing )
i have been walking since 2 hours
Arkadaşınla oturuyorsun camdan baktın dedin ki it has been raining(yağmur başlamış sen baktığında hala yağıyor)Birde bu tensle hatırladığım kadarıyla since değilde for kullanılır.
birde konuşma dili olan
simple present tense -----> geniş zaman
V 1
do does yani s takısı var burda
i watch tv
she makes cake
yazınin ingilizcesini alamıyorum o yüzden düzeltme yapamıyorum bi kaç cümlende yanlışlık var sadece...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?