Bu hayatta şunu da öğrendim ki kendi adıma konuşayım;
Her şer diye düşündüklerimizde bile bir hayır vardır.Ve her başıma gelen kötü bir olayda mutlsuzluğum gelip geçicidir.Ve ben bilirimki beni ayakta tutan,beni güçlü kılan bana hayatın verdikleridir.
Sizde hayata iyi tarafından bakın,yaşadıklarınız ne yada sizi bu kör kuyuya sebep nedir bilemiyorum ama şu an mantıklı düşünemiyorsunuzki ölümü düşünüyorsunuz.
Bence ölüm bir kaçış yada bir son değildir.Çekeceğiniz azap şu an çektiklerinizden daha ağır olucaktır.
Lütfen azıcık kendinizi dinleyin ve sakin olun.
konuyu baştan sona okudum, adıvara da aynen katılıyorum, bir kitap okumuştum ve orada diyor ki bazen kendimiz için hayırlı olduğunu sandığımız şeyler felaketimiz, şer olduğunu sandılkarımız ise hakkımızda hayırlısıdır diyor, bak canım hiçbir dua rabbin katından geri çevrilmez, mutlaka değerlendirilir, misal veriyorum sen dersinki allahım bana üniversite sınavını kazanmayı nasip et, bu dua evreni dolaşarak yaradana ulaşıyor, yaradan da bunu senin için en hayırlı bir şekilde değerlendirip ona göre bir karar veriyor, sen dua ettin üniversite sınavın kazanmak iiçin ama kazanamadın, sakın ola ki dualarım kabul olunmadı diye düşünmeyeceksin, hakkımda hayırlısı böyle değilmiş diyeceksin, o kapı kapatılacak belki yüzüne ama başka bi r yerden bir kapı açılacak ve hakkında daha da iyisi olacak, velhasıl kelam intihar etme meselesine gelince, daha önce intihara teşebbüs etmiş birisi olarak konuşuyorum, anneannemin ilaçlarından avcuma doldurup hepsini yutmuştum, gece yarısına kadar da hala kaararlıydım, bu iş bitecek birazdan bütün acılarımdan kurtulacam diyordum, şu anda çoksaçma geliyo gerekçelerim ama o zamanlarda gerçekten intihar etmem için mantıklı sebeplerim olduğunu düşünüyordum, daha sonra vakit gece yarısını bulunca midem bulanmaya başım dönmeye başladı, halisünasyonlar görmeye başladım, sanki birileri acı acı çığlıklar atıyo, çok acayip şeyler olmaya başladı, sanki şimşek çakıyomu ş gibi bişeyler oluyodu, masal anlatmıyorum gerçek bunlar, beynimin bana oynadığı oyunlardı belki, sonra dedim kızım sen ne yapıyosun manyakmısın, ölüme adı m adım yaklaştığımı hissediyodum zaten, yavaş yavaş da korkmaya başladım, bi yanım bi karar verdin ve sonuna kadar uygula diyodu, diğer yanım da kalk git kus midendekileri rahatla salaklak etme intihar çözüm değil diyodu, böyle böyle bi süre cebelleştim kendimle, sonra bir anda karar verdim, hayır ben henüz ölmemeliyim, ne kadar acı da çeksem ne zorluklar da görsem bu hayat herşeye rağmen yaşamaya değer, bu ömür bu beden bana bahşedildiyse benden alınana kadar da en güzel şekilde kullanmak benim hakkım dedim, koştum lavaboya ne varsa kustum, geri yatağa gittim ve bi süre sonra uyumuş kalmışım, sabah kalktığımda sanki güneş bi başka doğuyodu, o duyguyu anlatamam çok farklı bişeydi, kızım dedim iyiki bi halt işleyip de canına kıymamışsın, bak güneş ne kadar güzel, herşey ne kadar güzel, bütün zorluklara rağmen hayat yaşamaya değer, ve o gün benim dönüm noktam oldu, o günden sonra asla ve asla intihar etmeyi düşünmem, düşünebileceğim son şey bile değil, ve allah bana bu geri dönüş hakkını verdiği için de kendimi şanslı görüyorum, dünyada her ne acı çekersen çek hiçbirisi intihar etmek için bahane değil, sebebini şu anda ister anlatırsın ister anlatmazsın sana kalmış birşey ama sebep her ne olursa olsun intiharın gerekçesi olamayacak kadar basit, hiç düşündünmü elimiz kaynar sudan yada sıcak bişeyden yanıyor da ufff diye hemen geri çekiyoruz, inançlı biriyim diyosun, inancına göre de intiharın affı olmadığını bilirsin, birkaç saniyelik bir yanma için bile elimizi bi anda geri çekip dakikalarca sızısını yaşıyosak, hemen onu tedavi etmek için oradan oraya koşuyosak cehennem azabına nasıl dayanabiliriz sence, şu dünyanın basit dertlerinden kurtulmak için canına kıymayı tercih ediorsun ama önünde dünyanın kat kat daha büyüğü cehennem var, onunla nasıl başedebilirsin ki bu aciz halinle, sakın yanlış anlama aciz diyorum çünkü hepimiz aciziz, yeri gelir rhepimiz pes ederiz, tamam işte burada bitti artık ötesi yok benim için deriz, ama hiç düşünmeyiz karanlık gecenin sabahı mutlaka aydınlık olacak, depresyondayken hep söylediğim bi söz vardı belki sen de bunu benimsersin diye söylüyorum, şu anda gece ve ben geceyi yaşıyorum, elbet birgün sabah olacak güneş doğacak, işte ben o zaman çiçekleri böcekleri kuşları kısacası güzellikleri görebileceğim, az sabır diyodum kendime, lütfen az sabır, her ne sıkıntın varsa inan ki bi gün geçecek, acılar sürekli olamaz mutlaka bir gün biterler, bak gurbaa peygamber efendimizden bahsetmiş, bende o konuda ufak bişey söylemek istiyorum, dünyada en kötü acı evlat acısıymış derler, rabbim hepimizin evlatlarını bizlere bağışlasın, bir arkadaşımın bebeği ölmüştü ve kız haklı olarak depresyona girmişti, o zaman ona söylediğim söz onda çok etkili olmuştu, gerçekten de düşünülmesi gereken bir konu, uğruna alemler yaratılan, insanların efendisi olan, nadide, kimseyi kırmamış kimseyi üzmemiş, ümmeti ümmeti diye kendisini harap etmiş o mükemmel insan bile evlat acısı çekmiş, nasıl olur ya derdim, allah en sevgili kuluna bu acıyı nasıl yaşatır, evet yaşatır, var bir bildiiği ki yaşatır, hem de acıların en acısı olan evlat acısıyla yaşatır, işte canım alemlerin en sevgilisi bile bu acıyı tattıysa ve gık bile demeden allaha tevekkül edip ona teslim olduysa ve o da bizim önderimizse onun yolunda ilerlemeliyiz, acılarımızı isyan etmeden yaşayıp bitirmeliyiz, bir imtihandayız hepimiz, kimimiz mükemmel kimimiz iyi kimimiz kötü notlarla alacak karnesini, intihar hiçbirşeyin çözümü değil, inşallah aklından çıkartırsın, biz ne kadar kendimizi paralasak da bunu başarabilecek olan sensin, şu ekranın arkasındaki onlarca kişi seni yolundan döndüremez, sadece sana tavsiyelerde bulunabilir, diyorumya kendini kurtaracak olan da bataklığa sürükleyecek olan da sensin, şu hayat sınavında mükemmel notlar alman dileğiyle