• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

İlkokul 2’ye Arapça

Evet bana da arnavutça öğretmeye başladılar okula başlayınca. O yaşlarda çok rahat öğreniliyor. bir de eskiden eve çok misafir gelirdi memleketten. Onlarla konuşa konuşa çözüldüm. Şimdi gidiyorum arnavutluğa falan. Çaktırmıyorum türk olduğumu :KK70:
Ahahah süper oluyor ama di mi :)
 
original_fu_54765250bfcc9.jpg
 

Bizim lisede rehberlik hocası vardı. Sınav kaygısı için gidiyodum. Senin annen sana güvenmiyo. Babandan korkuyosun. Kardeşini kıskanıyosun dedi. Teşhisi buydu. Gittim eve kaç gün ağladım ya unutamıyorum. :D :D :D bizimki de ucuzmuş demek ki :D
 
nerede yazıyor bu?
benim okuduklarıma göre;

1895 yılında İttihat ve Terakki Partisi’nin savaştan önce yaptırdığı araştırmaya göre, okuma yazma oranı yüzde 40’lardadır… Hatta aynı yıl yapılan başka bir araştırmaya göre oran yüzde 60’a kadar çıkıyor. harf devriminden sonra okur yazar oranı bir anda sıfırlanmıştır muhtemelen, iyimser tahminle % 10 a düştüğü bir gerçek.
1928 de harf devrimi sonrası ancak 1976 da yani 48 yıl sonra okur yazar oranı % 46 ya ulaşabilmiş.

harflerin arapça, dilin osmanlıca olduğunu bildiğimize göre halkın geneli Kuran okumayı biliyordu, çünkü halk çocukluktan itibaren sıbyan mektebine giderek Kuran okumayı öğreniyordu. haliyle mantık yürütürsek okur yazar oranı % 70-80 i buluyordur.

yani uydurmayalım.
%60? mümkün değil. o istatistiği görmek isterdim.
Osmanlıda halkın çok önemli bir bölümü köylerde yaşıyordu ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde bile köylerde okul yokken, sanırım Osmanlı'yı tartışmaya gerek yok.
Harf Inkilabına karşı olan kaynaklar çoğunlukla okur yazar oranlarını örneğin İstanbul gibi Osmanlı'nın başkentinde yani Bürokrat şehrindeki rakamları vererek ya da Kur'an okuyanları da dahil ederek şişirirler.
ancak Kur'an okuyanlar bu rakama dahil edilemez. benim halam da Kur'an okur ama Arapça yazamaz, herhangi bir Arapça metin okuyamaz. okur yazarlık, başka bir şeydir. o dönemde de Kur'an okuyanlar Osmanlıca okur yazarı değildir.
İstanbul'da okur yazar oranının yüksek olduğu doğrudur ama örneğin bugünün Başkenti Ankara'nın o dönemde köyünde yaşayan bir köylünün okur yazar olması ihtimali bir tavuğun uçma ihtimalinden daha azdır.
o yüzden %3 olarak verilen tahmin çok iyi bir tahmin.
Osmanlı'daki okur yazar oranı, matbaa Dünyada ne zaman kullanılmış, Osmanlı'ya ne zaman girmiş bununla bile ölçülebilir tek başına.
Osmanlı elbet okur yazarlık alanında hiçbir şey yapmamıştır diyemeyiz, ancak ilköğretim ancak 1869 yılında zorunlu hale getirilmiştir. devlet fiilen 1921'de yıkılmış, 1869'tan 1895'e kadar ülke genelinde okur yazar oranını %60'a çıkarabilecek bir devlet zaten yıkılmazdı. en baştan buradan hatalı bir mantık.
yanlış anlamayın bir Kemalist olmadığımdan ne Kemalist tarihçilere güvenirim, ne de Resmi Tarih'in bize tamamen doğru söylediğine inanırım.
ama Neo-Osmanlıcı tarihçiler de Osmanlı hakkındaki gerçekleri çarpıtmada en az Kemalist tarihçiler kadar başarılı.
 
İngilizce ve İspanyolca'nın çok önemli diller olduğuna katılıyorum. Ama Arapça'nın daha az önemli olduğunu neye göre iddia ediyorsunuz ?
Dünyanın en çok konuşulan dilleri arasında
Türkiyenin dış ilişkileri açısından önemli bir ülke hem siyasi hem ekonomik.
Yani Türkiye'de bir gelecek ve kariyer isteyen biri için önemli bir artı bence Arapça bilmek.
İşveren olsam İngilizce ve İspanyolca bilen yerine İngilizce , İspanyolca ve Arapça bileni tercih ederim şahsen

Arapca tabii ki digger 2 dilden daha az onemli. Ne neye gore iddia etmesi Allah askina? Bunu bilmeyen mi var...
Ayrica Arapca ilkokul 2'de secmeli dersse bu kadar millet neye yorum yapiyor? Arapca degil, isterse Tagalog olsun, secmeli olsa sorun olmazdi.


"Erdoğan “İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğretilecek” demişti. Seçime 9 gün kala gündeme “İlkokulda Arapça” sokuldu. 7-8 yaşındaki çocuklar gelecek yıl Arapça dersi de alacak."

Siz bundan ne anliyorsunuz? Isteseler de istemeseler de ogretilen sey dayatmadir. O Osmanlica icin soylenmis, simdi de Arapca'ya karar vermisler.
Dogru duzgun bir yabanci dil egitimi verdigini bilen insan zaten "isteseler e istemeseler de" diye bir sey belirtme geregi duymaz. Adam biliyor bu dilleri mufredata sokma sebebinin cocuklara avantaj saglamak olmadigini. Sebebi belli. Siz ne saniyorsaniz artik...
 
%60? mümkün değil. o istatistiği görmek isterdim.
Osmanlıda halkın çok önemli bir bölümü köylerde yaşıyordu ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde bile köylerde okul yokken, sanırım Osmanlı'yı tartışmaya gerek yok.
Harf Inkilabına karşı olan kaynaklar çoğunlukla okur yazar oranlarını örneğin İstanbul gibi Osmanlı'nın başkentinde yani Bürokrat şehrindeki rakamları vererek ya da Kur'an okuyanları da dahil ederek şişirirler.
ancak Kur'an okuyanlar bu rakama dahil edilemez. benim halam da Kur'an okur ama Arapça yazamaz, herhangi bir Arapça metin okuyamaz. okur yazarlık, başka bir şeydir. o dönemde de Kur'an okuyanlar Osmanlıca okur yazarı değildir.
İstanbul'da okur yazar oranının yüksek olduğu doğrudur ama örneğin bugünün Başkenti Ankara'nın o dönemde köyünde yaşayan bir köylünün okur yazar olması ihtimali bir tavuğun uçma ihtimalinden daha azdır.
o yüzden %3 olarak verilen tahmin çok iyi bir tahmin.
Osmanlı'daki okur yazar oranı, matbaa Dünyada ne zaman kullanılmış, Osmanlı'ya ne zaman girmiş bununla bile ölçülebilir tek başına.
Osmanlı elbet okur yazarlık alanında hiçbir şey yapmamıştır diyemeyiz, ancak ilköğretim ancak 1869 yılında zorunlu hale getirilmiştir. devlet fiilen 1921'de yıkılmış, 1869'tan 1895'e kadar ülke genelinde okur yazar oranını %60'a çıkarabilecek bir devlet zaten yıkılmazdı. en baştan buradan hatalı bir mantık.
yanlış anlamayın bir Kemalist olmadığımdan ne Kemalist tarihçilere güvenirim, ne de Resmi Tarih'in bize tamamen doğru söylediğine inanırım.
ama Neo-Osmanlıcı tarihçiler de Osmanlı hakkındaki gerçekleri çarpıtmada en az Kemalist tarihçiler kadar başarılı.
matbaa ile ölçülemez, el basımı kitaplar olduğu için.
matbaa sadece kitap basımını kolaylaştırdı.
matbaaya tek başına anlam yüklemek eski dönemlerin meşhur kütüphanelerine haksızlık olur.
ilkokuldan başlayan sistem çok yeni. eskiden sübyan mekteplerinde başlayan eğitim medreselerle devam etmiştir.
tarihi dönemleri günümüz şartlarında değerlendirirsek en büyük hatayı yaparız.
eski dönemlerde okur yazar olmak çok önem arzetmiyordu bugünkü gibi, diğer devletlerde de durum benzerdi.
Kuranı okumak ve yazmak yeterli görülüyordu muhtemelen. o dönemde cami hocaları aynı zamanda öğretmekle görevli olduğuna göre, her köyde muhakkak Kuran ve diğer islami ilimlerin bir kısmı okutuluyordu. dolayısıyla % 3 de yanlış bir sonuç. belki bugün olduğu gibi % 90 değildir ama % 50 olma ihtimali daha yüksek.
 
matbaa ile ölçülemez, el basımı kitaplar olduğu için.
matbaa sadece kitap basımını kolaylaştırdı.
matbaaya tek başına anlam yüklemek eski dönemlerin meşhur kütüphanelerine haksızlık olur.
ilkokuldan başlayan sistem çok yeni. eskiden sübyan mekteplerinde başlayan eğitim medreselerle devam etmiştir.
tarihi dönemleri günümüz şartlarında değerlendirirsek en büyük hatayı yaparız.
eski dönemlerde okur yazar olmak çok önem arzetmiyordu bugünkü gibi, diğer devletlerde de durum benzerdi.
Kuranı okumak ve yazmak yeterli görülüyordu muhtemelen. o dönemde cami hocaları aynı zamanda öğretmekle görevli olduğuna göre, her köyde muhakkak Kuran ve diğer islami ilimlerin bir kısmı okutuluyordu. dolayısıyla % 3 de yanlış bir sonuç. belki bugün olduğu gibi % 90 değildir ama % 50 olma ihtimali daha yüksek.
matbaa ile ölçülür. neden? Osmanlı'ya matbaa'nın girmemesinin sebebi okur yazarlık oranının düşük olmasıdır. el yazması kitaplar dediğiniz gibi kütüphanelerde, soyluların ve bürokratların evindedir. ancak matbaa dediğinizde genel toplum için kitap basılmasından bahsediyoruz. ve toplumun böyle bir talebi, isteği yok.
öncelikle Kur'an Osmanlı'da sadece hattatlar tarafından yazılabiliyordu, yani halkın Kur'an yazması gibi bir durum yoktu, yani Kur'anı yazmak değil, okumak öğretildi.
Kur'an okumak ve Arapça/Osmanlıca okumak bambaşka şeylerdir. Kur'an okuyan bir insanın eline Osmanlıca gazete verildiğinde okuyabiliyorsa o kişi okur yazardır.
bugün bir sürü insan Kur'an kursuna gidiyor, sizin iddianız şu ellerine Arapça bir gazete verirsem okuyup anlayabilirler, oysaki Kur'an kursu sadece Kur'an okumayı öğretir, daha fazlasını değil.
o yüzden %3 gerçekten iyi bir rakam. Medrese eğitimi elbet vardır ama zorunlu olmadığından çocuğu medreseye gönderme gibi bir zorunluluk da yoktur, bu dönemde yani zorunlu olana kadar medreseye devam edenler bürokrat, memur, hekim gibi üst tabaka devlet görevlisi olarak yetişen çocuklardır. bu çocukların dışındakiler için camide kuran kursuna devam edip ardından tarlada bağda bahçede çalışmak yeterlidir, bu çocukların da okur yazar olup olmaması önemli değildir.
eğer okur yazar oranı dediğiniz gibi %50'lerde olsaydı Osmanlı dışa bağımlı bir pazar haline gelmek zorunda kalmaz, haliyle yıkılmak zorunda da kalmazdı.
 
Selam dünyalı ben dostum.
sence ölmüş insanlar için vinç altında pastırma olmak deyimi uygun mu? biz burada günlerde Ankara Patlamasında ölenler için yırttık kendimizi ölünün arkasından böyle konuşulmaz diye.
canlarını neredeyse hiç uğruna kaybetmiş, sorumsuz insanlar yüzünden belki de can çekişerek ölmüş insanlar için hoş mu bu laflar?
tepki çeken lafın bu. yaklaşık 40 sayfa boyunca ben zaten neden "Arapça"nın öncelik olmayacağını bilimin teknolojinin dilinin İngilizce olduğunu kariyer için İspanyolca, Japonca Almanca Fransızca gibi dillere önem verilmesi gerektiğini yazdım durdum.
ama çok mu uzak bir ihtimal o hacılar" vincin altında pastırma" olurken, burada birinin o an annesinden babasından eşinden haber bekliyor olma ihtimali.
evet inanmama özgürlüğüne biraz daha fazla saygı duyduğum doğrudur ama inanma özgürlüğüne de saygı duymak şarttır, dünyaya pozitif bir şey sunmuş olsunlar ya da olmasınlar, fark etmez.

Trengarindan elinde yiyiecekle eve donerken havaya ucmus bir ebeyevn ile , her tur hastaligi olumu goze alarak bir olum kultunun aktivitesinde kazaya ugruyan ebevyn arasinda NIYET farki var .

Birincisi trengarindan cikarkan asla olmeye gittigini dusunmuyor, ikincisi dusunuyor hatta istiyor, ona gore bir seref mertebesi oldugu icin yolda olmeyi bir onur sayiyor.

Aradaki Mariana ucurumu kadar buyuk farki gormemek icin yetenek gerekiyor sanirim.

Bile bile olume gitmek isteyenin gozumde bir intihar bombacisindan farki yok, zaten ayni zihniyettendir bana gore.
Ben trengarindan evine donemeyen insanin tarafindayim. Yasamak isteyen. Herkesin hayatina mudahele etmeyen. Karsidakine kendini inandiklari sacmaliklari empoze etmeyen. Cirtlak cirtlak SAYGI SAYGI diye cinnet gecirip hiyeraraside kendine mertebe edinme endiseiyle terbiyesizligin ukalaligin kibirliligin alasini yapan. Bu olum kultu uyeleri olumlerini bir an once gerceklestirsinler de bu dunya yasamayi sevenlere kalsin. Surdurebilirligi sifir deger yargilariyla asla saygi gormeyecekler. Sadece agzi kopurmus sags sola kosusan disi raptorlar gibi cigirisip duracaklar.

Saygi budalasi mertebe edinme takintili manevi duygu istismarcilarina gecit yok.
 
marilyn monroe marilyn monroe kuruluş yükseliş ve çöküş dönemlerinde farklı farklı durumlar.
matbaaya geç geçiş yapılmasının nedeni, yazarlık (kitap yazımı ile geçinen esnafın durumunu zorlaştırmadan aşamalı geçiş) sınıfını mağdur etmemek olarak geçiyor.
günümüzde bazı kanunların uygulanması için vatandaşa, işverene mühlet tanınması, gerekirse tehir edilmesi gibi.

kuruluş ve çöküş dönemlerinde sistematik bir devlet yönetimi henüz söz konusu olamayacağına göre okur yazarlık çok düşük seviyede olabilir. ancak devletin artık olgunlaştığı dönemde her şeyin kurallara bağlandığı, yazılı emirler dönemine geçildiğini düşününce, camilerin hem medrese, hem istişare mekanı olarak işlev gördüğünü, imamların aynı zamanda o bölgenin yöneticisi, akil ekibinden olduğunu düşününce, bir de üstüne sübyan mektebinin bazı dönemler zorunlu olduğu, halkın en azından derdini ifade edecek, okuyacak kadar okur yazarlık düzeyine sahip olduğu sonucu çıkarılabilir.

bugün camiler yalnızca cuma namazı ve Kuran öğretimi için kullanılsa da geçmişte bir nevi okul olduğuna göre sadece Kuran öğretiliyordu diyemeyiz, islami özellikle günlük hayatta lazım olacak ilm-i hal dediğimiz derslerin verildiği belirtiliyor.

hattatlık güzel yazı sanatı. halk şu anda olduğu gibi kendi el yazısıyla arap harflerini kullanarak Türkçe kelimelerle okur yazarlık sınıfına dahil oluyor.
bilemiyorum herhangi bir ilimizde güzel yazı dersi var mı, bildiğim kadarıyla yok. ama bizler yani ilkokula yolu düşen herkes latin alfabesini kullanarak Türkçe kelimelerle derdini ifade ediyor.
(alıntı yapmayı unutmuşum)
 
Trengarindan elinde yiyiecekle eve donerken havaya ucmus bir ebeyevn ile , her tur hastaligi olumu goze alarak bir olum kultunun aktivitesinde kazaya ugruyan ebevyn arasinda NIYET farki var .

Birincisi trengarindan cikarkan asla olmeye gittigini dusunmuyor, ikincisi dusunuyor hatta istiyor, ona gore bir seref mertebesi oldugu icin yolda olmeyi bir onur sayiyor.

Aradaki Mariana ucurumu kadar buyuk farki gormemek icin yetenek gerekiyor sanirim.

Bile bile olume gitmek isteyenin gozumde bir intihar bombacisindan farki yok, zaten ayni zihniyettendir bana gore.
Ben trengarindan evine donemeyen insanin tarafindayim. Yasamak isteyen. Herkesin hayatina mudahele etmeyen. Karsidakine kendini inandiklari sacmaliklari empoze etmeyen. Cirtlak cirtlak SAYGI SAYGI diye cinnet gecirip hiyeraraside kendine mertebe edinme endiseiyle terbiyesizligin ukalaligin kibirliligin alasini yapan. Bu olum kultu uyeleri olumlerini bir an once gerceklestirsinler de bu dunya yasamayi sevenlere kalsin. Surdurebilirligi sifir deger yargilariyla asla saygi gormeyecekler. Sadece agzi kopurmus sags sola kosusan disi raptorlar gibi cigirisip duracaklar.

Saygi budalasi mertebe edinme takintili manevi duygu istismarcilarina gecit yok.

Ay bi gozum doldu bi gozum doldu inanir misin aglamamak icin zor tutuyorum kendimi, :KK61::KK61:
Bi laf ogrenmissin disi raptorlar da disi raptorlar. Sensin o raptor. Etobur. Kapkacci avci. Milletin olumune sevinen! Pastirma diyen sen raptorsun. Akbabasin hatta.
Les yiyici seni...
 
bizim okulda da okul hangi seçmeli dersi verirse onu görüyor çocuklar aslında seçme diye bişey yok yani, adı seçmeli
Bu konuda haklısın chess , ben benim oğlana genel din bilgisi ve siyeri şeçtim ama onun yerine okul diksiyon dersi veriyor .....
 
Siz Arapca ogrenip multecilerle ugrasin. Size layik gorulen rolu ne de cabuk benimsemissiniz. daha Merkel'in arkasindan suyunu bile dokmediydik.
Tum dunya Cince ogrenip Pluton'a gider, Mars'ta mineral arar, uc boyutlu yaziciyla nakil icin organ uretir, siz gidersiniz Kabe'ye, kefenlerinizle, vinc altinda pastirma olmak icin.
Bravo, aferin, cok zekice bir hayat bakis acisi.
Haddini astığının farkındasındır umarım...
 
Back