Bakın size benzer bir hikaye anlatayım. Benim abim küçüklüğünden beri sorunlu biriydi. Zekiydi, tıp fakültesi bitirdi, mesleğini de yaptı ama hep ittire kaktıra. 1 ay düzenli çalıştığını bilmem hiç. Hep rapor, hep izin. Sonunda bıraktı işini. Ama hep hastayım derdi. Hep onun etrafında dönsün dünya diye bizi hastalığıyla ezerdi. Biz hepimiz onun istediği şekilde davranıyor ve ona yardımcı olmaya çalışıyorduk. Ama abim hastayım diyerek her türlü taşkın, saygısız, umursamaz, hatta şiddete varan davranışlarını haklı görüyordu. Sınırlarımızı zorlardı, bizim hayatımızın, sorumluluklarımızın, isteklerimizin bir önemi yoktu. Sadece kendi istedikleri olsundu. Ha düzeldi, ha düzelecek derken bir baktım 20 sene geçmiş, düzelen bir şey olmamış.
Sonra birden kafama dank etti. Abim iyi olmak istemiyordu ki. O hastalık bahanesiyle insanlar etrafında pervane olsun istiyordu. Düzelmek gibi bir çabası yoktu. Sadece bizi yönetip keyfine bakıyordu. Hastayım diyerek insanların üstüne yıkılıyordu.
Neden dedim ya, neden? Ben de bu hayata bir kere geliyorum. Ben neden abim için yaşamak zorundayım? Neden her türlü fiziksel, psikolojik şiddetine boyun eğmek, bizi değersizleştirmesine sessiz kalmak zorundayım? Ve ne yaptım biliyor musunuz? Hayatımdan çıkardım. Tam 14 senedir hayatımda yok. Bir gün bile pişman olmadım görüşmediğime. 1-2 kere uzaktan gördüm ya da karşılaştık ama içimde en küçük bir sevgi kırıntısı, özlem oluşmadı. Aksine onun için kendi hayatımdan feda ettiğim 20 yıla acıdım hep.
Ben kardeşimi hayatımdan çıkardıysam siz de 2 senelik sevgilinizi çıkarabilirsiniz bence. 2 senelik emek bırakın gitsin, yeter ki hayatınız kurtulsun. Eğer hayatınızın ellerinizden kayıp gitmesini istemiyorsanız, bu sebeple kaybettiğiniz yıllara yanmak istemiyorsanız tabi…