- 1 Şubat 2011
- 6.684
- 159
Ramazan sofralarının baş tacı; HURMA
Yarın onbir ayın sultanı Ramazan başlıyor. Bu akşam teravih namazıyla başlayacak olan Ramazan heyecanı, sahur ve iftar sofralarıyla devam edecek. Ramazan sofralarının baş tacı ise hurma... Bu sebeple bugün köşemizin bir bölümünü bu harika meyveye ayırdık...
Anavatanı Ortadoğu, Arabistan yarımadası ve Kuzey Afrika olan hurma, besin değeri son derece yüksek bir gıda maddesidir. Hatta bazı kutsal kitaplarda hurmadan Hayat ağacı olarak söz edilmektedir. Hurmanın bereketli olduğunu söyleyen Peygamberimiz (SAV) de orucunu hurma ile açardı. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: Oruçlu olan kimse hurma ile iftar etsin. Çünkü hurma bereketlidir. Bir başka hadis-i şerifte ise sahurda da hurma yenilmesi tavsiye edilmektedir.
5 bin yıldan beri bilinen ve zevkle tüketilen hurma, yaklaşık 10-25 metre yüksekliğindeki ağaçlarda yetişir. Özellikle çöl sakinlerinin her öğünde yedikleri bir meyvedir.
Mesela; Tunusun kuzeyinde geniş buğday tarlaları, güneyinde ise hurma ağaçları çok olduğundan, kuzeyde oturanlara ekmekçiler, güneyde yaşayanlara ise hurmacılar deniyor.
Aslında hurma, basit bir meyveden daha fazlası; lifleri, kumaş üretiminde çekirdekleri ise yakacak olarak kullanılan, çok yönlü bir malzeme.
Hurmanın değişik cinsleri var. Cinsler arasında lezzet ve renk farklılıkları bulunuyor. Cezayir topraklarında üretilen solgun kırmızı renkli deglet noor cinsi hurma, Amerika pazarının yüzde 90ını elinde tutuyor. Kralların meyvesi olarak anılan bir diğer cins medjool, olgun, lifsiz, olağanüstü lezzetli, tatlı ve koyu kahverengi renkte. İlk kez Fasta yetiştirilen bu hurma cinsi, bugün tüm Ortadoğu ülkelerinde bulunabiliyor. Altın Hurma adı verilen bir başka tür Irakta yetiştiriliyor. Çekirdeği büyük, lifli ve bol şekerli olan bu hurmadan, hurma şekeri çıkarılıyor.
Çok şekerli bir meyve olduğundan hurmanın üzerinde çoğu zaman, ince, beyaz bir şeker katmanına rastlanabiliyor. Şekerin yüzeye çıkması olarak açıklanan bu durum, hurmanın kalitesini bozmuyor. Yüz gram taze hurmada, 2 gram protein, 50 gram karbonhidrat bulunuyor. Kalori değeri 225 kcal. Aynı miktarda kuru hurmada ise 3 gram protein, 75 gram karbonhidrat bulunuyor. Kalori değeri 275 kcal. Hurmada bunlardan başka lif, kalsiyum, potasyum ve demir de bulunuyor.
Vücuda direnç veriyor
İşte hurmanın faydalarından bazıları: Bedenî ve zihnî gelişmeyi sağlar. Son derece besleyicidir. Kansere karşı koruyucudur. Zihni yorgunluğu giderir. Anne sütünün bol ve besleyici olmasını sağlar. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı, şikayetlerinin kısa sürede atlatılmasını sağlar.
Kemik veremi gibi hastalıklarda faydalıdır. Basurun iyileşmesinde etkilidir. Görmeyi kuvvetlendirir, kirpikleri gürleştirir. Rahimdeki akıntıyı keser. Cüzzam hastalığının tedavisinde kullanılır. Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar. Balgamı kurutur. Diş etlerini kuvvetlendirir.
Hurma kalp dostu
İsrailli uzmanlar yaptıkları uzun çalışmalar sonucunda hurmanın kalp dostu olduğunu buldular. Hurmanın, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için tavsiye edilen elmadan daha etkili olduğunu belirten bilim adamları yaptıkları araştırmada, elma ve hurmanın yararlarını karşılaştırdılar.
Hurmanın lif, mineral ve fenol açısından zengin olduğunu söyleyen bilim adamları, elmada daha fazla bakır ve çinko bulunduğunu, buna karşılık hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir miktarlarının elmadan iki kat fazla olduğunu belirttiler. Bilim adamları, düzenli yenilmesi halinde kalp ve damar hastalıkları riskini azaltan bu meyvelerin içindeki yararlı maddelerin daha çok kabuklarında bulunduğunu kaydettiler.
Kalp ve damar dostu
İşte hurmanın vücuda sağladığı faydalardan bazıları: Kalp ve damar hastalıklarından korunmada etkili bir güce sahip. Bedenî ve zihnî gelişmeyi sağlar. Son derece besleyicidir. Kansere karşı koruyucudur. Zihni yorgunluğu giderir. Anne sütünün bol ve besleyici olmasını sağlar. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı, şikayetlerinin kısa sürede atlatılmasını sağlar. Kemik veremi gibi hastalıklarda faydalıdır. Basurun iyileşmesinde etkilidir. Görmeyi kuvvetlendirir, kirpikleri gürleştirir. Rahimdeki akıntıyı keser. Cüzzam hastalığının tedavisinde kullanılır. Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar. Balgamı kurutur. Diş etlerini kuvvetlendirir.
Hurma var hurmacık var
Mısır Çarşısında
Ortalıkta hurmaya gel diye bağıran seyyar çok ama ben daha çok çeşit bulmak için Mısır Çarşısına gidiyorum. Tarihi çarşı senenin en hareketli günlerinden birini yaşıyor. Tezgahtarlar küreklerini hurma dağlarına daldırıp daldırıp çıkarıyor, yıpratıcı bir tempoyla paket sarıyorlar. Kiloyla alamayan, gramla alıyor, herkes kesesine göre bir şeyler götürüyor.
Çarşıda çeşit çok ama üçü, beşi öne çıkıyor. Çamur hurma adıyla bilinen İran hurmaları hem taze, hem lezzetli. Üstelik ucuz mu ucuz. Lâkin Kaliforniya hurmasının üç kilosu bir asgari ücret ediyor. Kuzey Afrika hurmaları ıslak zarları ve parlak renkleriyle dikkat çekiyor, Cezayirler 5 milyondan, Tunuslar 6 milyondan gidiyor. Gözüm kehribar sarısı Bağdat hurmalarını arıyor ama ambargoya takılmış olacak, tek tane görünmüyor. Halbuki Irak, diğerlerinin toplamı kadar hurma üretiyor. Hem komşumuz, hurmanın ezmesini, pekmezini, şekerlemesini de güzel yapıyor. Yine, yere düşünce kırılacak kadar sert ama bir o kadar lezzetli ve kokulu olan Sudan hurmaları piyasamıza giremiyor. Ama ABD ve İsrailin pazar payı gitgide artıyor. Medine hurmasının fiyatı lezzetine göre değil, büyüklüğüne göre değişiyor, minikler sekize, iriler onsekize gidiyor. Satıcılar, Magnum Medine, Ekstra Medine, Extra Extra Süper Medine gibi yakıştırma adlarla göz boyuyorlar. Aslında böyle bir hurma çeşidi yok. Amberi, Mebrum, Acve deseler neyse...
Peygamberin övdüğü meyve
Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Müminin sahurunun hurma ile olması, ne güzeldir buyururlar. Bir keresinde de Oruçlu, hurma ile iftar etsin! derler, çünkü hurma bereketlidir... Hurmanın bereketli olması, şöyledir ki, onun ağacında (Nahle) topluluk ve adâlet vardır. İnsanın yaradılışı da böyledir. Çünkü bu ağaç, Adem aleyhisselâmdan artan çamurdan yaratılmıştır. Nahlenin meyvesi yenince insanın parçası, dokusu olur. Onda bulunan her şey insana da aktarılır.
Yeni mahsul isteyin
Hurmanın meyvesi hem tatlı, hem besleyicidir. Mideye iyi gelir, protein ve mineralden yana zengindir. Enerji yüklüdür, neredeyse % 75i şekerdir. Yalnız hurma alırken bu senenin mahsulü olmasına dikkat edin. Taneler soğuk hava depolarında saklanmışsa bir şey olmaz ama sıradan ambarlarda yıllandıysa böceklerden kaçamaz. Eğer hurmalar parlaklığını kaybetmişse, zarları yırtılmış ve delinmişse uzak durmanızda yarar var. İhtimal ki haşerelere mesken olmuşturlar. Onları dişlemeniz haneye tecavüze girer mi bilemem ama kurtların hak ve hürriyetleri açısından can sıkar.
Dişisi ayrı, erkeği ayrı
Hurmanın anavatanı Aşağı Mezopotamyadır. Ancak mübarek meyve Orta Doğuya, Kuzey Afrikaya, derken Meksikaya da yayılır. Bu dev ağacın uzunluğu 20 metreyi aşar ki, sadece yaprakları 6 metre civârındadır. Hurma bitkiye benzemeyen bir bitkidir. Diğer nebatların aksine, kökü değil, başı kesilince ölür. İnsan gibi farklı cinsiyetli çiçekler, ayrı ağaçlarda görülür. Mübarek toprak seçmez ama verimli bir mahsul için, uzun ve sıcak mevsimler gerekir. Memleketimizdeki hurmaların gıdâ bakımından önemi yoktur ama parklara yakışır, minare yanında iyi görüntü verir.
Canım taze hurma istiyor
Kabr-i şerifi Havran ilçesinin Temaşalık köyü yakınında bulunan Narlı Dede henüz genç iken yaşlı babası hastalandı bir gün. Adamcağız günden güne ağırlaştı. Artık son nefeslerini alıyordu ki, bir gece vakti bu oğlunu çağırıp,
- Canım taze hurma istiyor, dedi.
Narlı Dede,
- Peki babacığım, dedi. Hemen getiriyorum!
Dedi ama, o yörede hurma yetişmediği gibi, taze hurma mevsimi de değildi üstelik.
Ne yapsın?
Çekildi bir köşeye. Açtı ellerini, yalvardı âlemlerin Rabbine:
- Yâ Rabbî! Sen herşeye kadirsin. Bana yardım et!
Duası kabul olmuştu.
Gözlerini açtığında kendisini bir Hurma bahçesinde buldu. Taze hurmalar salkım salkım sallanıyordu dallarda. Onlardan bir iki salkım koparır koparmaz, kendisini evde buldu yine.
Taze hurmalar da elindeydi. Hemen babasına koştu. Yaşlı adam taze hurmaları görünce çok sevinip sordu:
- Bunları nereden buldun oğlum?
- Allah gönderdi babacığım.
Gözleri yaşardı adamcağızın.
- Amenna, dedi. O herşeye kadirdir.
Bir iki tane yedi ve Allah diyerek ruhunu teslim etti.
***
Narlı Dede bir günkü sohbetinde,
- İnsanlara teşekkür etmeyen, Allaha şükretmiş olamaz, buyurdu.
Sordular:
- İnsanlardan kimlere teşekkür edilir hocam?
- Evvela hocaya, buyurdu.
- Nasıl teşekkür edilir?
- Söylediklerine kıymet vermekle.
Sonra anne babaya
- Sonra kime teşekkür edilir hocam?
- Anne babaya.
- Kâfir olsalar da mı?
- Evet. Kâfir de olsa, ne kadar kötü de olsa, anneye ve babaya karşı gelinmez.
Sonra hocam?
- Üçüncü olarak işverene teşekkür edilir. Ona teşekkür de emirlerini yerine getirmekle olur.
***
Bir gün de sevdiklerine,
- İnsana sıkıntı veren şeyler nedir, bilir misiniz?diye sordu.
- Bilmiyoruz, dediler.
Buyurdu ki:
Nefse tâbi olmak ve kötü arkadaşlarla düşüp kalkmaktır. Bu ikisine uymayan, sıkıntı çekmez.
Hurma, su arkı ve kudsî doğum
Dr. Heinz Gstrein ile gezimiz sırasında mütalaasını yaptığımız bir konuyu biraz açarak anlatmak istiyorum:Kur'an-ı Kerim'de Hz. Meryem'in Hz. İsa Aleyhisselam'ı dünyaya getirmesiyle ilgili olarak buyruluyor: "Meryem, İsa'ya hamile oldu ve o haliyle uzak bir yere çekildi.
Doğum sancısı onu bir hurma ağacının dibine gitmeye mecbur etti. Keşke ben bundan önce ölmüş olsaydım da unutulup gitseydim, dedi. Ona, alt tarafından (bir ses);
-Sakın üzülme, Rabb'in alt yanında bir su arkı yarattı. Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün. Hemen ye ve iç, gözün aydın olsun (diye seslendi)" (Meryem Suresi: 22-26. Ayetler.)
Bizim burada dikkatimizi çeken husus, doğum sahnesinin dekorları içinde bulunan taze hurma ve su arkı... Hurma ile ilgili muhtevalı bir araştırmayı Sızıntı dergisinin Kasım 1996 sayısında arkadaşımız Doç. Dr. Cevdet Nergiz Bey ele almış. Hurmanın pek çok özelliklerini tebaruz ettiren bu araştırmadan bahsimize mevzu teşkil eden bazı yerlerini aktarmaya çalışacağım: "Hurmanın kimyevî kompozisyonu araştırıldıkça bazı maddelerin bulunması enteresandır. Mesela aminobutirik asidin nörotransmitter inhibitörü olarak ağrıyı azaltması, yine serotonin maddesinin özellikle doğumdan sonra rahim kaslarının kasılmasını sağlayarak rahmin eski haline gelmesini kolaylaştırması çok önemlidir.(...) Vücutta sentezlenemeyen ve mutlaka diyetle alınması gerekli elzem (esansiyel) amino asitlerin hepsi de hurmada mevcuttur. (...) Hurmada biogenik aminlerden serotonin miktarının 8.2 mikrogram/gr. olduğu ve bunun merkezi sinir sisteminde nörotransmitter olduğu, düz kasların kasılmasını uyardığı, güçlü bir damar daraltıcı (kanı durdurucu) tesir yaptığı bilinmektedir."
Su arkı ile ilgili olarak da "The Lancet" dergisinin Aralık 24-31, 1983 sayısının 147-77 sayfalarında Michel Odent'in "Su Altında Doğum" başlıklı yazısından bazı bölümleri nakledelim:
"Bizim bulgularımıza göre bazen, kadının yalnızca suyu görmesi ve suyun havuzunun doldurulduğunu işitmesi, gerekli inhibisyonlar için yeterli olmakta ve kadın, havuz daha tam olarak dolmadan doğum yapabilmektedir. Bizim müşahedelerimize göre su, doğum yapan kadınların çevresinde olup bitenlere karşı ilgisiz olmalarını sağlayacak bir şuur durumuna kavuşmalarını temin etmektedir. (...) Netice olarak diyebiliriz ki, herhangi bir hastanede doğum odasının ve ameliyathanenin yakınında böyle bir havuz yapmak son derece faydalıdır."
Demek ki, hurmada bulunan bazı maddeler, bir yandan kasları kasıp doğumu hızlandırmakta, öbür taraftan ağızları açık kalan damarları sıkıştırıp kanamayı önlemektedir. Ayrıca kalın bağırsakları da temizleyip lavman vazifesi görerek doğum ameliyesini kolaylaştırmaktadır. O sırada suya yakın bir yerde veya yakından suyun sesini, şırıltısını duyarak hatta suyun bir yere dolduğunu bilerek doğum yapmak da gereksiz yere duyulacak ağrıları yok ederek çok rahat ve sakin bir ruh haleti sağlamaktadır.
Efendimiz (s.a.s.) hamile olan veya doğum yapmış kadınlara yaş hurma tavsiye buyurmuşlardı. Çünkü hurmanın sütü artırıcı özelliği de vardır.
Hep mucize ve taptaze mucize olan Kur'an-ı Kerim ile, hakikatleri ilham eden hadis-i şerifleri her zaman yepyeni gelmiş mesajlar gibi ele almak mecburiyetindeyiz.
Yarın onbir ayın sultanı Ramazan başlıyor. Bu akşam teravih namazıyla başlayacak olan Ramazan heyecanı, sahur ve iftar sofralarıyla devam edecek. Ramazan sofralarının baş tacı ise hurma... Bu sebeple bugün köşemizin bir bölümünü bu harika meyveye ayırdık...
Anavatanı Ortadoğu, Arabistan yarımadası ve Kuzey Afrika olan hurma, besin değeri son derece yüksek bir gıda maddesidir. Hatta bazı kutsal kitaplarda hurmadan Hayat ağacı olarak söz edilmektedir. Hurmanın bereketli olduğunu söyleyen Peygamberimiz (SAV) de orucunu hurma ile açardı. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: Oruçlu olan kimse hurma ile iftar etsin. Çünkü hurma bereketlidir. Bir başka hadis-i şerifte ise sahurda da hurma yenilmesi tavsiye edilmektedir.
5 bin yıldan beri bilinen ve zevkle tüketilen hurma, yaklaşık 10-25 metre yüksekliğindeki ağaçlarda yetişir. Özellikle çöl sakinlerinin her öğünde yedikleri bir meyvedir.
Mesela; Tunusun kuzeyinde geniş buğday tarlaları, güneyinde ise hurma ağaçları çok olduğundan, kuzeyde oturanlara ekmekçiler, güneyde yaşayanlara ise hurmacılar deniyor.
Aslında hurma, basit bir meyveden daha fazlası; lifleri, kumaş üretiminde çekirdekleri ise yakacak olarak kullanılan, çok yönlü bir malzeme.
Hurmanın değişik cinsleri var. Cinsler arasında lezzet ve renk farklılıkları bulunuyor. Cezayir topraklarında üretilen solgun kırmızı renkli deglet noor cinsi hurma, Amerika pazarının yüzde 90ını elinde tutuyor. Kralların meyvesi olarak anılan bir diğer cins medjool, olgun, lifsiz, olağanüstü lezzetli, tatlı ve koyu kahverengi renkte. İlk kez Fasta yetiştirilen bu hurma cinsi, bugün tüm Ortadoğu ülkelerinde bulunabiliyor. Altın Hurma adı verilen bir başka tür Irakta yetiştiriliyor. Çekirdeği büyük, lifli ve bol şekerli olan bu hurmadan, hurma şekeri çıkarılıyor.
Çok şekerli bir meyve olduğundan hurmanın üzerinde çoğu zaman, ince, beyaz bir şeker katmanına rastlanabiliyor. Şekerin yüzeye çıkması olarak açıklanan bu durum, hurmanın kalitesini bozmuyor. Yüz gram taze hurmada, 2 gram protein, 50 gram karbonhidrat bulunuyor. Kalori değeri 225 kcal. Aynı miktarda kuru hurmada ise 3 gram protein, 75 gram karbonhidrat bulunuyor. Kalori değeri 275 kcal. Hurmada bunlardan başka lif, kalsiyum, potasyum ve demir de bulunuyor.
Vücuda direnç veriyor
İşte hurmanın faydalarından bazıları: Bedenî ve zihnî gelişmeyi sağlar. Son derece besleyicidir. Kansere karşı koruyucudur. Zihni yorgunluğu giderir. Anne sütünün bol ve besleyici olmasını sağlar. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı, şikayetlerinin kısa sürede atlatılmasını sağlar.
Kemik veremi gibi hastalıklarda faydalıdır. Basurun iyileşmesinde etkilidir. Görmeyi kuvvetlendirir, kirpikleri gürleştirir. Rahimdeki akıntıyı keser. Cüzzam hastalığının tedavisinde kullanılır. Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar. Balgamı kurutur. Diş etlerini kuvvetlendirir.
Hurma kalp dostu
İsrailli uzmanlar yaptıkları uzun çalışmalar sonucunda hurmanın kalp dostu olduğunu buldular. Hurmanın, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için tavsiye edilen elmadan daha etkili olduğunu belirten bilim adamları yaptıkları araştırmada, elma ve hurmanın yararlarını karşılaştırdılar.
Hurmanın lif, mineral ve fenol açısından zengin olduğunu söyleyen bilim adamları, elmada daha fazla bakır ve çinko bulunduğunu, buna karşılık hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir miktarlarının elmadan iki kat fazla olduğunu belirttiler. Bilim adamları, düzenli yenilmesi halinde kalp ve damar hastalıkları riskini azaltan bu meyvelerin içindeki yararlı maddelerin daha çok kabuklarında bulunduğunu kaydettiler.
Kalp ve damar dostu
İşte hurmanın vücuda sağladığı faydalardan bazıları: Kalp ve damar hastalıklarından korunmada etkili bir güce sahip. Bedenî ve zihnî gelişmeyi sağlar. Son derece besleyicidir. Kansere karşı koruyucudur. Zihni yorgunluğu giderir. Anne sütünün bol ve besleyici olmasını sağlar. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı, şikayetlerinin kısa sürede atlatılmasını sağlar. Kemik veremi gibi hastalıklarda faydalıdır. Basurun iyileşmesinde etkilidir. Görmeyi kuvvetlendirir, kirpikleri gürleştirir. Rahimdeki akıntıyı keser. Cüzzam hastalığının tedavisinde kullanılır. Yaraların çabuk iyileşmesini sağlar. Balgamı kurutur. Diş etlerini kuvvetlendirir.
Hurma var hurmacık var
Mısır Çarşısında
Ortalıkta hurmaya gel diye bağıran seyyar çok ama ben daha çok çeşit bulmak için Mısır Çarşısına gidiyorum. Tarihi çarşı senenin en hareketli günlerinden birini yaşıyor. Tezgahtarlar küreklerini hurma dağlarına daldırıp daldırıp çıkarıyor, yıpratıcı bir tempoyla paket sarıyorlar. Kiloyla alamayan, gramla alıyor, herkes kesesine göre bir şeyler götürüyor.
Çarşıda çeşit çok ama üçü, beşi öne çıkıyor. Çamur hurma adıyla bilinen İran hurmaları hem taze, hem lezzetli. Üstelik ucuz mu ucuz. Lâkin Kaliforniya hurmasının üç kilosu bir asgari ücret ediyor. Kuzey Afrika hurmaları ıslak zarları ve parlak renkleriyle dikkat çekiyor, Cezayirler 5 milyondan, Tunuslar 6 milyondan gidiyor. Gözüm kehribar sarısı Bağdat hurmalarını arıyor ama ambargoya takılmış olacak, tek tane görünmüyor. Halbuki Irak, diğerlerinin toplamı kadar hurma üretiyor. Hem komşumuz, hurmanın ezmesini, pekmezini, şekerlemesini de güzel yapıyor. Yine, yere düşünce kırılacak kadar sert ama bir o kadar lezzetli ve kokulu olan Sudan hurmaları piyasamıza giremiyor. Ama ABD ve İsrailin pazar payı gitgide artıyor. Medine hurmasının fiyatı lezzetine göre değil, büyüklüğüne göre değişiyor, minikler sekize, iriler onsekize gidiyor. Satıcılar, Magnum Medine, Ekstra Medine, Extra Extra Süper Medine gibi yakıştırma adlarla göz boyuyorlar. Aslında böyle bir hurma çeşidi yok. Amberi, Mebrum, Acve deseler neyse...
Peygamberin övdüğü meyve
Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Müminin sahurunun hurma ile olması, ne güzeldir buyururlar. Bir keresinde de Oruçlu, hurma ile iftar etsin! derler, çünkü hurma bereketlidir... Hurmanın bereketli olması, şöyledir ki, onun ağacında (Nahle) topluluk ve adâlet vardır. İnsanın yaradılışı da böyledir. Çünkü bu ağaç, Adem aleyhisselâmdan artan çamurdan yaratılmıştır. Nahlenin meyvesi yenince insanın parçası, dokusu olur. Onda bulunan her şey insana da aktarılır.
Yeni mahsul isteyin
Hurmanın meyvesi hem tatlı, hem besleyicidir. Mideye iyi gelir, protein ve mineralden yana zengindir. Enerji yüklüdür, neredeyse % 75i şekerdir. Yalnız hurma alırken bu senenin mahsulü olmasına dikkat edin. Taneler soğuk hava depolarında saklanmışsa bir şey olmaz ama sıradan ambarlarda yıllandıysa böceklerden kaçamaz. Eğer hurmalar parlaklığını kaybetmişse, zarları yırtılmış ve delinmişse uzak durmanızda yarar var. İhtimal ki haşerelere mesken olmuşturlar. Onları dişlemeniz haneye tecavüze girer mi bilemem ama kurtların hak ve hürriyetleri açısından can sıkar.
Dişisi ayrı, erkeği ayrı
Hurmanın anavatanı Aşağı Mezopotamyadır. Ancak mübarek meyve Orta Doğuya, Kuzey Afrikaya, derken Meksikaya da yayılır. Bu dev ağacın uzunluğu 20 metreyi aşar ki, sadece yaprakları 6 metre civârındadır. Hurma bitkiye benzemeyen bir bitkidir. Diğer nebatların aksine, kökü değil, başı kesilince ölür. İnsan gibi farklı cinsiyetli çiçekler, ayrı ağaçlarda görülür. Mübarek toprak seçmez ama verimli bir mahsul için, uzun ve sıcak mevsimler gerekir. Memleketimizdeki hurmaların gıdâ bakımından önemi yoktur ama parklara yakışır, minare yanında iyi görüntü verir.
Canım taze hurma istiyor
Kabr-i şerifi Havran ilçesinin Temaşalık köyü yakınında bulunan Narlı Dede henüz genç iken yaşlı babası hastalandı bir gün. Adamcağız günden güne ağırlaştı. Artık son nefeslerini alıyordu ki, bir gece vakti bu oğlunu çağırıp,
- Canım taze hurma istiyor, dedi.
Narlı Dede,
- Peki babacığım, dedi. Hemen getiriyorum!
Dedi ama, o yörede hurma yetişmediği gibi, taze hurma mevsimi de değildi üstelik.
Ne yapsın?
Çekildi bir köşeye. Açtı ellerini, yalvardı âlemlerin Rabbine:
- Yâ Rabbî! Sen herşeye kadirsin. Bana yardım et!
Duası kabul olmuştu.
Gözlerini açtığında kendisini bir Hurma bahçesinde buldu. Taze hurmalar salkım salkım sallanıyordu dallarda. Onlardan bir iki salkım koparır koparmaz, kendisini evde buldu yine.
Taze hurmalar da elindeydi. Hemen babasına koştu. Yaşlı adam taze hurmaları görünce çok sevinip sordu:
- Bunları nereden buldun oğlum?
- Allah gönderdi babacığım.
Gözleri yaşardı adamcağızın.
- Amenna, dedi. O herşeye kadirdir.
Bir iki tane yedi ve Allah diyerek ruhunu teslim etti.
***
Narlı Dede bir günkü sohbetinde,
- İnsanlara teşekkür etmeyen, Allaha şükretmiş olamaz, buyurdu.
Sordular:
- İnsanlardan kimlere teşekkür edilir hocam?
- Evvela hocaya, buyurdu.
- Nasıl teşekkür edilir?
- Söylediklerine kıymet vermekle.
Sonra anne babaya
- Sonra kime teşekkür edilir hocam?
- Anne babaya.
- Kâfir olsalar da mı?
- Evet. Kâfir de olsa, ne kadar kötü de olsa, anneye ve babaya karşı gelinmez.
Sonra hocam?
- Üçüncü olarak işverene teşekkür edilir. Ona teşekkür de emirlerini yerine getirmekle olur.
***
Bir gün de sevdiklerine,
- İnsana sıkıntı veren şeyler nedir, bilir misiniz?diye sordu.
- Bilmiyoruz, dediler.
Buyurdu ki:
Nefse tâbi olmak ve kötü arkadaşlarla düşüp kalkmaktır. Bu ikisine uymayan, sıkıntı çekmez.
Hurma, su arkı ve kudsî doğum
Dr. Heinz Gstrein ile gezimiz sırasında mütalaasını yaptığımız bir konuyu biraz açarak anlatmak istiyorum:Kur'an-ı Kerim'de Hz. Meryem'in Hz. İsa Aleyhisselam'ı dünyaya getirmesiyle ilgili olarak buyruluyor: "Meryem, İsa'ya hamile oldu ve o haliyle uzak bir yere çekildi.
Doğum sancısı onu bir hurma ağacının dibine gitmeye mecbur etti. Keşke ben bundan önce ölmüş olsaydım da unutulup gitseydim, dedi. Ona, alt tarafından (bir ses);
-Sakın üzülme, Rabb'in alt yanında bir su arkı yarattı. Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün. Hemen ye ve iç, gözün aydın olsun (diye seslendi)" (Meryem Suresi: 22-26. Ayetler.)
Bizim burada dikkatimizi çeken husus, doğum sahnesinin dekorları içinde bulunan taze hurma ve su arkı... Hurma ile ilgili muhtevalı bir araştırmayı Sızıntı dergisinin Kasım 1996 sayısında arkadaşımız Doç. Dr. Cevdet Nergiz Bey ele almış. Hurmanın pek çok özelliklerini tebaruz ettiren bu araştırmadan bahsimize mevzu teşkil eden bazı yerlerini aktarmaya çalışacağım: "Hurmanın kimyevî kompozisyonu araştırıldıkça bazı maddelerin bulunması enteresandır. Mesela aminobutirik asidin nörotransmitter inhibitörü olarak ağrıyı azaltması, yine serotonin maddesinin özellikle doğumdan sonra rahim kaslarının kasılmasını sağlayarak rahmin eski haline gelmesini kolaylaştırması çok önemlidir.(...) Vücutta sentezlenemeyen ve mutlaka diyetle alınması gerekli elzem (esansiyel) amino asitlerin hepsi de hurmada mevcuttur. (...) Hurmada biogenik aminlerden serotonin miktarının 8.2 mikrogram/gr. olduğu ve bunun merkezi sinir sisteminde nörotransmitter olduğu, düz kasların kasılmasını uyardığı, güçlü bir damar daraltıcı (kanı durdurucu) tesir yaptığı bilinmektedir."
Su arkı ile ilgili olarak da "The Lancet" dergisinin Aralık 24-31, 1983 sayısının 147-77 sayfalarında Michel Odent'in "Su Altında Doğum" başlıklı yazısından bazı bölümleri nakledelim:
"Bizim bulgularımıza göre bazen, kadının yalnızca suyu görmesi ve suyun havuzunun doldurulduğunu işitmesi, gerekli inhibisyonlar için yeterli olmakta ve kadın, havuz daha tam olarak dolmadan doğum yapabilmektedir. Bizim müşahedelerimize göre su, doğum yapan kadınların çevresinde olup bitenlere karşı ilgisiz olmalarını sağlayacak bir şuur durumuna kavuşmalarını temin etmektedir. (...) Netice olarak diyebiliriz ki, herhangi bir hastanede doğum odasının ve ameliyathanenin yakınında böyle bir havuz yapmak son derece faydalıdır."
Demek ki, hurmada bulunan bazı maddeler, bir yandan kasları kasıp doğumu hızlandırmakta, öbür taraftan ağızları açık kalan damarları sıkıştırıp kanamayı önlemektedir. Ayrıca kalın bağırsakları da temizleyip lavman vazifesi görerek doğum ameliyesini kolaylaştırmaktadır. O sırada suya yakın bir yerde veya yakından suyun sesini, şırıltısını duyarak hatta suyun bir yere dolduğunu bilerek doğum yapmak da gereksiz yere duyulacak ağrıları yok ederek çok rahat ve sakin bir ruh haleti sağlamaktadır.
Efendimiz (s.a.s.) hamile olan veya doğum yapmış kadınlara yaş hurma tavsiye buyurmuşlardı. Çünkü hurmanın sütü artırıcı özelliği de vardır.
Hep mucize ve taptaze mucize olan Kur'an-ı Kerim ile, hakikatleri ilham eden hadis-i şerifleri her zaman yepyeni gelmiş mesajlar gibi ele almak mecburiyetindeyiz.