- 24 Ekim 2014
- 59.307
- 330.720
Güüüüünaaayyydınnn bacınız kurbaaaan olsun
Ağrı Dağı Ağrı'dadır.
Bug'a girdi klup. Agri dagindan cikamiyoruz
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Güüüüünaaayyydınnn bacınız kurbaaaan olsun
Ağrı Dağı Ağrı'dadır.
Bug'a girdi klup. Agri dagindan cikamiyoruz
Bayramınız kutlu olsunEki Görüntüle 3068836
Eki Görüntüle 3068838
AĞRI DAĞI
Türkiye’nin en yüksek doruğu olan Ağrı Dağı ( 5137 metre ) yüksekliği olan sönmüş bir volkandır. Doğu Anadolu Volkan dizisi üzerinde yükselen bu dağ Türk, İran ve Ermenistan sınır kavşağında yer alır Kuzeyinde Iğdır Ovası (840 metre ) Güneyde Doğubeyazıt ovası (1640 metre ) Güney Doğusunda ise sönmüş bir volkan olan Küçük Ağrı dağı (3896 metre ) yükselir Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı volkan dağları arasında ise Serdar Bulağı Platosu yer alır. Sönmüş iki volkan dağlarını birbirine bağlayan bu lav platosu 2600 metre yüksekliktedir.
Büyük ve küçük Ağrı dağları muhteşem bir görünüşe sahiptir. 1188 metre kare alan üzerinde kurulan tepesinde 160 metre düzlüğü olan ve tepesi 400 metre yüksekliğinde yaz kış buzlarla kaplıdır. Urartuların İbrani dilinde ve batı dillerinde Ağrı Dağının adı ( Ararat ) olarak geçmektedir.
Büyük Ağrı Dağından Volkanik hareketler Dr. Sırrı ERİNÇ ve Dr. Süleyman TÜRKÜNAL’ ın tespitlerine göre Doğu Anadolu yüksek platolar bölgesi dikey hareketlere bağlı olarak bölgesel ölçekte kırılmış ve kıvrılma olaylarına sahne olmuştur. Küçük ve Büyük Ağrı dağları beş ana volkanizma safhası göstermiştir. İlk aşamada piroklastik ürünler püskürterek faaliyete geçer. İkinci aşamada andezit, üçüncü aşamada ise bozait lav ve tüfler çıkarmaya başlamıştır. Dağın kuzeyinde Ahura heyelân vadisindeki volkanik katmanlar bu safhaları yansıtır durumdadır. Dördüncü aşamada ise merkezsel püskürmeler sonucu andezit lavları çıkaran Büyük Ağrı dağı bu günkü ana görünümüne ulaşmıştır. Bölgede zaman zaman volkanik veya teknik kökenli deprem olayları ile karşılaşılmaktadır. 1940 yılındaki bir deprem sonucunda Büyük Ağrı Dağının kuzey yamacında kaya ve buzul bloklarının kopması (Abıch, l845) bazı araştırmalara göre sıcak su patlaması sonucu büyük bir heyelan ve derin bir heyelan vadisi (Cehennem Deresi) oluşmuş. Bu heyelan sırasında yok olan Ahura köyü yerine bu günkü Yeni Doğan köyü kurulmuştur.
Büyük Ağrı Dağının doruk bölgesi kalın örtü buzulu ile kaplı bulunmaktadır. Sonuç olarak gerek Büyük Ağrı Dağı gerek Küçük Ağrı Dağı volkanik faaliyetleri tamamlamış birer sönmüş volkan dağıdır.
Büyük Ağrı Dağında buzul oluşumu ve buzul morfolojisi bakımından Türkiye’ nin en önemli ve çok ilgi çeken bölgesidir. Ağrı dağının üzeri, kalın bir örtü buzulu ile kaplıdır. Yüzlerce metre kalınlığa ulaşan bu kraterin üzerinde yataklaşmış olan bu örtü buzulu Ağrı Dağının orta ve batı dorukları arasında yer alan boyunlardan güney, güney batı ve kuzey batı yönlerine aşağılara sarkan doruk düzlüğünden sonra, eğime uyarak aşağılara sarkan bu buzullar vadi buzulluğu özelliği kazanır. Kuzey batı yönünde 3500 metreye kadar sarkar.
Dağın kuzey batı yamacında yaklaşık 3600 metre yükseklikte bir göl mevcuttur. Bu gölün bir yan baca krater gölüm, yoksa bir sirk gölümü olduğu henüz bir netlik kazanmamıştır. Ağrı dağı bir volkan dağı ve buzulların çok zengin olmasına rağmen Büyük Ağrı Dağı üzerinde gerek buzul göllerine, gerek volkanik kökenli göllere rastlanmamıştır. Ancak Ağrı Dağının kuzeybatı yüzünde 3600 metre yükseklikte görülen küp gölüdür.
Ağrı Dağı Efsanesi
Ağrı Dağı’na dair birçok efsane vardır. Ağrı Dağı efsanesi kitaplara, filmlere konu olan birbirine aşık olan ama kavuşamayan iki gencin, kendi geleneğini acımasız bir paşa olan Mahmut Han’a karşı savunan çoban Ahmet ile Mahmut Han’ın güzeller güzeli kızı Gülbahar’ın aşk destanı bilinen en büyük efsanesidir.
Gülbahar ve Ahmet
Günlerden bir gün Ağrı Dağı’nın eteklerindeki Sorik köyünde yaşayan çoban Ahmet’in kapısına bir at gelir. Sufi denilen yaşlı bilge Ahmet’e atın nerden geldiğini sorar ama Ahmet atın nerden, nasıl geldiğini bilmemektedir. Sufi, Ahmet’e bu atın onun kısmeti olduğunu söyler ama törelere uygun olması için atı uzaklaştırmasını ve üç defa üst üste at geri dönerse artık Ahmet’e atın onun hakkı olacağını söyler. Ahmet geleneklere uygun olarak atı evinden çok uzaklara götürmesine karşın her seferinde Ahmet daha eve dönmeden at kapısına geri döner. Hikmetinden sual olunmaz denilir, Sufi ‘kendi rızasıyla dönen at geri verilmez’ diyerek, Ahmet’e atı sahiplenmesi gerektiğini söyler. Atın sahibi ister paşa, ister padişah olsun, kim olursa olsun bu at senindir, kelle verilir, at geri verilmez artık’ der ve olanlar olur. O sırada Beyazıt Paşası Mahmut Han kaybolan atını aramaktadır. Mahmut Han’ a atının Ahmet’te olduğu bilgisi gider. Mahmut Han civardaki beylerle Ahmet’e atını vermesi için haber göndertir. Atı karşılığında Ahmet’e istediği atı, mal ya da altın vermeyi teklif eder. Ahmet atı geri vermek istemeyince Mahmut Han Ağrı Dağı’na bu defa kendisi de gider ama sadece Sufi oradadır. Sufi geleneklere göre atın artık Ahmet’in olduğunu, onu alamayacağını söyler Mahmut Han’a. Mahmut Han Sufi’yi zindana attırır.
Mahmut Han’ın üç kızı sekiz oğlu vardır. Kızlarından biri olan Gülbahar diğer kızlarından farklıdır. Gülbahar Ağrı’nın diğer kadınları gibi üst üste fistanlar giyer, saçlarını kırk örgü yapar, halkın arasında onlardan biri gibi gezerdi. Ağrı halkı Gülbahar’ı çok sever ona ermiş gözüyle bakardı. Gülbahar babasının atının kaybolmasıyla ilgilenmiş, Sufi’nin zindana atılışını üzüntüyle izlemişti. Atın hikâyesini zindandaki Sufi’den öğrenir ve ona her gün yemek götürme görevini üstlenir. Sufi’nin isteği üzerine ona kaval getirir. Sufi kavalı eline alıp Ağrı dağı türküsünü çalardı. Türküyü çok beğenen Gülbahar her gün gelip bu türküyü dinlerdi. Mahmut Han, Milan Bey’ini görevlendirip Ahmet’i saraya getirmesini ister. Milan Bey’i Ahmet’i ikna edip saraya getirir. Ahmet atın kendisine haktan yadigar olduğunu onu geri vermeyeceğini söyler yine. Bunun üzerine Mahmut Han Ahmet’i de Sufi’nin yanına zindana atar. Ahmet kavalla Ağrı dağı öfkesini çalmaya başlar. Bu yeni sesi duyan Gülbahar çok etkilenir. Zindana yemek götürürken Ahmet’i görür. Ahmet’i gördüğünde ona karşı içini sıcak bir duygu kaplar ve ona aşık olur.
Zindan başında babasının en güvendiği adamlardan Memo gece gündüz nöbet tutuyordu. Memo, Gülbahar’a aşıktı. Onu ne zaman görse eli ayağına dolaşır ne derse yapardı. Gülbahar, bir gün Memo’dan izin alarak Ahmet ile görüşür ve bu bir süre böyle devam eder.
Mahmut Han atın geri getirilmesi için Ahmet’e kırk gün müddet verir. At gelmezse onların kellesini uçuracağını söyler. Gülbahar babasının dediğini yapacağını bilir ve bunun olmaması için atı kendisi bulup getirmeye karar verir. Bunun için kardeşi Yusuf’tan yardım ister ama kardeşi onu geri çevirir. En sonunda Demirci Hüso’nun kapısını çalar. Demirci Hüso gizemli bir adamdır. Sürekli olarak çalışmasına rağmen her şeyden haberi olan biridir. Gülbahar’ın isteği üzerine atı bulur ve Mahmut Han’ın huzuruna götürür. O gece Gülbahar bu defa Memo’dan izin alarak Memo’nun odasında Ahmet ile birlikte oluverir. Memo kıskançlığından onlar odasında uyurken Ahmet’i hançeriyle öldürmek ister ama kıyamaz. Mahmut Han, Demirci Hüso’nu getirdiği atı kabul etmez, kendi atı olmadığını söyler. Artık verdiği müddet de dolmak üzeredir ve Beyazıt’ın dört bir yanına tellallar yollar ve Sufi ve Ahmet’in idam edileceğini duyurur.
Gülbahar aşkını kaybetmek istemediği için Memo’dan ne isterse istesin yapacağını, yeter ki zindanı açıp kaçmalarına izin vermesini ister. Memo, Gülbahar’dan sadece saçından bir tutam ister. Anadolu’da genç bir kızın bir erkeğe saçlarından bir tutam kesip vermesi demek dolaylı olarak onu sevdiğini söylemesi demektir. Memo, Ahmet ve Sufi’yi salar ama kendisi onları saldığı için Mahmut Han’ın askerleri tarafından öldürülür. Mahmut Han kızının da işin içinde olduğunu öğrenir ve kızını zindana attırır. Bu haber halk arasında duyulunca halk Gülbahar’ı zindandan çıkarmak için ayaklanır ve onu kurtarır.
Halk, Gülbahar ve Ahmet’i Hoşap Kalesi beyine götürür. Hoşap Beyi kendisine sığınan bu aşıkları geleneklere uyarak Mahmut Han’a teslim etmez. Ahmet, Gülbahar’ın onu zindandan kurtarmak için Memo’yla olan anlaşmasını öğrenince zoruna gider ve Küp Gölüne gider ve bir daha geri dönmez. Küp Gölünün oradan geçenler göl kenarında uzun parıltılı saçlarıyla başını iki eli arasına almış, gözlerini göle dikmiş Gülbahar’ı görürler. Gülbahar Ahmet’in geri gelmesini bekler. Rivayete göre göl üzerinde bir atın kapkara gölgesi gelip geçer
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.
Eki Görüntüle 3068839
Jawlensky
kk birinci noteri
Life light
Eleadora
Levaiz
C Capanin Gururu Teyom
UcanSupurge
Bonus
WOMAN
Kukrim
JES
K Kitapkontesi
Nosking
Oriana
Natsume
D dgdln
Limonsuzzcay
nemesis
dayler dayler
Keira-
elektra
astrojurnal
firdefs
mimesis
ummhnisa
sudem34
Nikinik
Alp_BuRc
X xnobodyx
A Arrietty_
Aspasiaa
Black Light
Mrsay
L LADY VEGA
Migrenben
HAbibte
fesang
A Aylakkadin
ssevilll
Boncobo
Disipline Girmis BirKadin
Homer Simpson
E Emine1990
A Atalanteda
Gelincik78
berresuu
yet07
Dil çıkarma emojisi de eklenmeliGüüüüünaaayyydınnn bacınız kurbaaaan olsun
Ağrı Dağı Ağrı'dadır.
Bu teyzenin Iğdırlı olduğuna yemin edebilirim duvardaki halının Ağrı Dağı detayından tabi ki
Bayramımız kutlu mutlu olsunEki Görüntüle 3068836
Eki Görüntüle 3068838
AĞRI DAĞI
Türkiye’nin en yüksek doruğu olan Ağrı Dağı ( 5137 metre ) yüksekliği olan sönmüş bir volkandır. Doğu Anadolu Volkan dizisi üzerinde yükselen bu dağ Türk, İran ve Ermenistan sınır kavşağında yer alır Kuzeyinde Iğdır Ovası (840 metre ) Güneyde Doğubeyazıt ovası (1640 metre ) Güney Doğusunda ise sönmüş bir volkan olan Küçük Ağrı dağı (3896 metre ) yükselir Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı volkan dağları arasında ise Serdar Bulağı Platosu yer alır. Sönmüş iki volkan dağlarını birbirine bağlayan bu lav platosu 2600 metre yüksekliktedir.
Büyük ve küçük Ağrı dağları muhteşem bir görünüşe sahiptir. 1188 metre kare alan üzerinde kurulan tepesinde 160 metre düzlüğü olan ve tepesi 400 metre yüksekliğinde yaz kış buzlarla kaplıdır. Urartuların İbrani dilinde ve batı dillerinde Ağrı Dağının adı ( Ararat ) olarak geçmektedir.
Büyük Ağrı Dağından Volkanik hareketler Dr. Sırrı ERİNÇ ve Dr. Süleyman TÜRKÜNAL’ ın tespitlerine göre Doğu Anadolu yüksek platolar bölgesi dikey hareketlere bağlı olarak bölgesel ölçekte kırılmış ve kıvrılma olaylarına sahne olmuştur. Küçük ve Büyük Ağrı dağları beş ana volkanizma safhası göstermiştir. İlk aşamada piroklastik ürünler püskürterek faaliyete geçer. İkinci aşamada andezit, üçüncü aşamada ise bozait lav ve tüfler çıkarmaya başlamıştır. Dağın kuzeyinde Ahura heyelân vadisindeki volkanik katmanlar bu safhaları yansıtır durumdadır. Dördüncü aşamada ise merkezsel püskürmeler sonucu andezit lavları çıkaran Büyük Ağrı dağı bu günkü ana görünümüne ulaşmıştır. Bölgede zaman zaman volkanik veya teknik kökenli deprem olayları ile karşılaşılmaktadır. 1940 yılındaki bir deprem sonucunda Büyük Ağrı Dağının kuzey yamacında kaya ve buzul bloklarının kopması (Abıch, l845) bazı araştırmalara göre sıcak su patlaması sonucu büyük bir heyelan ve derin bir heyelan vadisi (Cehennem Deresi) oluşmuş. Bu heyelan sırasında yok olan Ahura köyü yerine bu günkü Yeni Doğan köyü kurulmuştur.
Büyük Ağrı Dağının doruk bölgesi kalın örtü buzulu ile kaplı bulunmaktadır. Sonuç olarak gerek Büyük Ağrı Dağı gerek Küçük Ağrı Dağı volkanik faaliyetleri tamamlamış birer sönmüş volkan dağıdır.
Büyük Ağrı Dağında buzul oluşumu ve buzul morfolojisi bakımından Türkiye’ nin en önemli ve çok ilgi çeken bölgesidir. Ağrı dağının üzeri, kalın bir örtü buzulu ile kaplıdır. Yüzlerce metre kalınlığa ulaşan bu kraterin üzerinde yataklaşmış olan bu örtü buzulu Ağrı Dağının orta ve batı dorukları arasında yer alan boyunlardan güney, güney batı ve kuzey batı yönlerine aşağılara sarkan doruk düzlüğünden sonra, eğime uyarak aşağılara sarkan bu buzullar vadi buzulluğu özelliği kazanır. Kuzey batı yönünde 3500 metreye kadar sarkar.
Dağın kuzey batı yamacında yaklaşık 3600 metre yükseklikte bir göl mevcuttur. Bu gölün bir yan baca krater gölüm, yoksa bir sirk gölümü olduğu henüz bir netlik kazanmamıştır. Ağrı dağı bir volkan dağı ve buzulların çok zengin olmasına rağmen Büyük Ağrı Dağı üzerinde gerek buzul göllerine, gerek volkanik kökenli göllere rastlanmamıştır. Ancak Ağrı Dağının kuzeybatı yüzünde 3600 metre yükseklikte görülen küp gölüdür.
Ağrı Dağı Efsanesi
Ağrı Dağı’na dair birçok efsane vardır. Ağrı Dağı efsanesi kitaplara, filmlere konu olan birbirine aşık olan ama kavuşamayan iki gencin, kendi geleneğini acımasız bir paşa olan Mahmut Han’a karşı savunan çoban Ahmet ile Mahmut Han’ın güzeller güzeli kızı Gülbahar’ın aşk destanı bilinen en büyük efsanesidir.
Gülbahar ve Ahmet
Günlerden bir gün Ağrı Dağı’nın eteklerindeki Sorik köyünde yaşayan çoban Ahmet’in kapısına bir at gelir. Sufi denilen yaşlı bilge Ahmet’e atın nerden geldiğini sorar ama Ahmet atın nerden, nasıl geldiğini bilmemektedir. Sufi, Ahmet’e bu atın onun kısmeti olduğunu söyler ama törelere uygun olması için atı uzaklaştırmasını ve üç defa üst üste at geri dönerse artık Ahmet’e atın onun hakkı olacağını söyler. Ahmet geleneklere uygun olarak atı evinden çok uzaklara götürmesine karşın her seferinde Ahmet daha eve dönmeden at kapısına geri döner. Hikmetinden sual olunmaz denilir, Sufi ‘kendi rızasıyla dönen at geri verilmez’ diyerek, Ahmet’e atı sahiplenmesi gerektiğini söyler. Atın sahibi ister paşa, ister padişah olsun, kim olursa olsun bu at senindir, kelle verilir, at geri verilmez artık’ der ve olanlar olur. O sırada Beyazıt Paşası Mahmut Han kaybolan atını aramaktadır. Mahmut Han’ a atının Ahmet’te olduğu bilgisi gider. Mahmut Han civardaki beylerle Ahmet’e atını vermesi için haber göndertir. Atı karşılığında Ahmet’e istediği atı, mal ya da altın vermeyi teklif eder. Ahmet atı geri vermek istemeyince Mahmut Han Ağrı Dağı’na bu defa kendisi de gider ama sadece Sufi oradadır. Sufi geleneklere göre atın artık Ahmet’in olduğunu, onu alamayacağını söyler Mahmut Han’a. Mahmut Han Sufi’yi zindana attırır.
Mahmut Han’ın üç kızı sekiz oğlu vardır. Kızlarından biri olan Gülbahar diğer kızlarından farklıdır. Gülbahar Ağrı’nın diğer kadınları gibi üst üste fistanlar giyer, saçlarını kırk örgü yapar, halkın arasında onlardan biri gibi gezerdi. Ağrı halkı Gülbahar’ı çok sever ona ermiş gözüyle bakardı. Gülbahar babasının atının kaybolmasıyla ilgilenmiş, Sufi’nin zindana atılışını üzüntüyle izlemişti. Atın hikâyesini zindandaki Sufi’den öğrenir ve ona her gün yemek götürme görevini üstlenir. Sufi’nin isteği üzerine ona kaval getirir. Sufi kavalı eline alıp Ağrı dağı türküsünü çalardı. Türküyü çok beğenen Gülbahar her gün gelip bu türküyü dinlerdi. Mahmut Han, Milan Bey’ini görevlendirip Ahmet’i saraya getirmesini ister. Milan Bey’i Ahmet’i ikna edip saraya getirir. Ahmet atın kendisine haktan yadigar olduğunu onu geri vermeyeceğini söyler yine. Bunun üzerine Mahmut Han Ahmet’i de Sufi’nin yanına zindana atar. Ahmet kavalla Ağrı dağı öfkesini çalmaya başlar. Bu yeni sesi duyan Gülbahar çok etkilenir. Zindana yemek götürürken Ahmet’i görür. Ahmet’i gördüğünde ona karşı içini sıcak bir duygu kaplar ve ona aşık olur.
Zindan başında babasının en güvendiği adamlardan Memo gece gündüz nöbet tutuyordu. Memo, Gülbahar’a aşıktı. Onu ne zaman görse eli ayağına dolaşır ne derse yapardı. Gülbahar, bir gün Memo’dan izin alarak Ahmet ile görüşür ve bu bir süre böyle devam eder.
Mahmut Han atın geri getirilmesi için Ahmet’e kırk gün müddet verir. At gelmezse onların kellesini uçuracağını söyler. Gülbahar babasının dediğini yapacağını bilir ve bunun olmaması için atı kendisi bulup getirmeye karar verir. Bunun için kardeşi Yusuf’tan yardım ister ama kardeşi onu geri çevirir. En sonunda Demirci Hüso’nun kapısını çalar. Demirci Hüso gizemli bir adamdır. Sürekli olarak çalışmasına rağmen her şeyden haberi olan biridir. Gülbahar’ın isteği üzerine atı bulur ve Mahmut Han’ın huzuruna götürür. O gece Gülbahar bu defa Memo’dan izin alarak Memo’nun odasında Ahmet ile birlikte oluverir. Memo kıskançlığından onlar odasında uyurken Ahmet’i hançeriyle öldürmek ister ama kıyamaz. Mahmut Han, Demirci Hüso’nu getirdiği atı kabul etmez, kendi atı olmadığını söyler. Artık verdiği müddet de dolmak üzeredir ve Beyazıt’ın dört bir yanına tellallar yollar ve Sufi ve Ahmet’in idam edileceğini duyurur.
Gülbahar aşkını kaybetmek istemediği için Memo’dan ne isterse istesin yapacağını, yeter ki zindanı açıp kaçmalarına izin vermesini ister. Memo, Gülbahar’dan sadece saçından bir tutam ister. Anadolu’da genç bir kızın bir erkeğe saçlarından bir tutam kesip vermesi demek dolaylı olarak onu sevdiğini söylemesi demektir. Memo, Ahmet ve Sufi’yi salar ama kendisi onları saldığı için Mahmut Han’ın askerleri tarafından öldürülür. Mahmut Han kızının da işin içinde olduğunu öğrenir ve kızını zindana attırır. Bu haber halk arasında duyulunca halk Gülbahar’ı zindandan çıkarmak için ayaklanır ve onu kurtarır.
Halk, Gülbahar ve Ahmet’i Hoşap Kalesi beyine götürür. Hoşap Beyi kendisine sığınan bu aşıkları geleneklere uyarak Mahmut Han’a teslim etmez. Ahmet, Gülbahar’ın onu zindandan kurtarmak için Memo’yla olan anlaşmasını öğrenince zoruna gider ve Küp Gölüne gider ve bir daha geri dönmez. Küp Gölünün oradan geçenler göl kenarında uzun parıltılı saçlarıyla başını iki eli arasına almış, gözlerini göle dikmiş Gülbahar’ı görürler. Gülbahar Ahmet’in geri gelmesini bekler. Rivayete göre göl üzerinde bir atın kapkara gölgesi gelip geçer
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.
Eki Görüntüle 3068839
Jawlensky
kk birinci noteri
Life light
Eleadora
Levaiz
C Capanin Gururu Teyom
UcanSupurge
Bonus
WOMAN
Kukrim
JES
K Kitapkontesi
Nosking
Oriana
Natsume
D dgdln
Limonsuzzcay
nemesis
dayler dayler
Keira-
elektra
astrojurnal
firdefs
mimesis
ummhnisa
sudem34
Nikinik
Alp_BuRc
X xnobodyx
A Arrietty_
Aspasiaa
Black Light
Mrsay
L LADY VEGA
Migrenben
HAbibte
fesang
A Aylakkadin
ssevilll
Boncobo
Disipline Girmis BirKadin
Homer Simpson
E Emine1990
A Atalanteda
Gelincik78
berresuu
yet07
Bir gönderme yoktur inşallah UcanSupurge arkidişeEki Görüntüle 3068836
Eki Görüntüle 3068838
AĞRI DAĞI
Türkiye’nin en yüksek doruğu olan Ağrı Dağı ( 5137 metre ) yüksekliği olan sönmüş bir volkandır. Doğu Anadolu Volkan dizisi üzerinde yükselen bu dağ Türk, İran ve Ermenistan sınır kavşağında yer alır Kuzeyinde Iğdır Ovası (840 metre ) Güneyde Doğubeyazıt ovası (1640 metre ) Güney Doğusunda ise sönmüş bir volkan olan Küçük Ağrı dağı (3896 metre ) yükselir Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı volkan dağları arasında ise Serdar Bulağı Platosu yer alır. Sönmüş iki volkan dağlarını birbirine bağlayan bu lav platosu 2600 metre yüksekliktedir.
Büyük ve küçük Ağrı dağları muhteşem bir görünüşe sahiptir. 1188 metre kare alan üzerinde kurulan tepesinde 160 metre düzlüğü olan ve tepesi 400 metre yüksekliğinde yaz kış buzlarla kaplıdır. Urartuların İbrani dilinde ve batı dillerinde Ağrı Dağının adı ( Ararat ) olarak geçmektedir.
Büyük Ağrı Dağından Volkanik hareketler Dr. Sırrı ERİNÇ ve Dr. Süleyman TÜRKÜNAL’ ın tespitlerine göre Doğu Anadolu yüksek platolar bölgesi dikey hareketlere bağlı olarak bölgesel ölçekte kırılmış ve kıvrılma olaylarına sahne olmuştur. Küçük ve Büyük Ağrı dağları beş ana volkanizma safhası göstermiştir. İlk aşamada piroklastik ürünler püskürterek faaliyete geçer. İkinci aşamada andezit, üçüncü aşamada ise bozait lav ve tüfler çıkarmaya başlamıştır. Dağın kuzeyinde Ahura heyelân vadisindeki volkanik katmanlar bu safhaları yansıtır durumdadır. Dördüncü aşamada ise merkezsel püskürmeler sonucu andezit lavları çıkaran Büyük Ağrı dağı bu günkü ana görünümüne ulaşmıştır. Bölgede zaman zaman volkanik veya teknik kökenli deprem olayları ile karşılaşılmaktadır. 1940 yılındaki bir deprem sonucunda Büyük Ağrı Dağının kuzey yamacında kaya ve buzul bloklarının kopması (Abıch, l845) bazı araştırmalara göre sıcak su patlaması sonucu büyük bir heyelan ve derin bir heyelan vadisi (Cehennem Deresi) oluşmuş. Bu heyelan sırasında yok olan Ahura köyü yerine bu günkü Yeni Doğan köyü kurulmuştur.
Büyük Ağrı Dağının doruk bölgesi kalın örtü buzulu ile kaplı bulunmaktadır. Sonuç olarak gerek Büyük Ağrı Dağı gerek Küçük Ağrı Dağı volkanik faaliyetleri tamamlamış birer sönmüş volkan dağıdır.
Büyük Ağrı Dağında buzul oluşumu ve buzul morfolojisi bakımından Türkiye’ nin en önemli ve çok ilgi çeken bölgesidir. Ağrı dağının üzeri, kalın bir örtü buzulu ile kaplıdır. Yüzlerce metre kalınlığa ulaşan bu kraterin üzerinde yataklaşmış olan bu örtü buzulu Ağrı Dağının orta ve batı dorukları arasında yer alan boyunlardan güney, güney batı ve kuzey batı yönlerine aşağılara sarkan doruk düzlüğünden sonra, eğime uyarak aşağılara sarkan bu buzullar vadi buzulluğu özelliği kazanır. Kuzey batı yönünde 3500 metreye kadar sarkar.
Dağın kuzey batı yamacında yaklaşık 3600 metre yükseklikte bir göl mevcuttur. Bu gölün bir yan baca krater gölüm, yoksa bir sirk gölümü olduğu henüz bir netlik kazanmamıştır. Ağrı dağı bir volkan dağı ve buzulların çok zengin olmasına rağmen Büyük Ağrı Dağı üzerinde gerek buzul göllerine, gerek volkanik kökenli göllere rastlanmamıştır. Ancak Ağrı Dağının kuzeybatı yüzünde 3600 metre yükseklikte görülen küp gölüdür.
Ağrı Dağı Efsanesi
Ağrı Dağı’na dair birçok efsane vardır. Ağrı Dağı efsanesi kitaplara, filmlere konu olan birbirine aşık olan ama kavuşamayan iki gencin, kendi geleneğini acımasız bir paşa olan Mahmut Han’a karşı savunan çoban Ahmet ile Mahmut Han’ın güzeller güzeli kızı Gülbahar’ın aşk destanı bilinen en büyük efsanesidir.
Gülbahar ve Ahmet
Günlerden bir gün Ağrı Dağı’nın eteklerindeki Sorik köyünde yaşayan çoban Ahmet’in kapısına bir at gelir. Sufi denilen yaşlı bilge Ahmet’e atın nerden geldiğini sorar ama Ahmet atın nerden, nasıl geldiğini bilmemektedir. Sufi, Ahmet’e bu atın onun kısmeti olduğunu söyler ama törelere uygun olması için atı uzaklaştırmasını ve üç defa üst üste at geri dönerse artık Ahmet’e atın onun hakkı olacağını söyler. Ahmet geleneklere uygun olarak atı evinden çok uzaklara götürmesine karşın her seferinde Ahmet daha eve dönmeden at kapısına geri döner. Hikmetinden sual olunmaz denilir, Sufi ‘kendi rızasıyla dönen at geri verilmez’ diyerek, Ahmet’e atı sahiplenmesi gerektiğini söyler. Atın sahibi ister paşa, ister padişah olsun, kim olursa olsun bu at senindir, kelle verilir, at geri verilmez artık’ der ve olanlar olur. O sırada Beyazıt Paşası Mahmut Han kaybolan atını aramaktadır. Mahmut Han’ a atının Ahmet’te olduğu bilgisi gider. Mahmut Han civardaki beylerle Ahmet’e atını vermesi için haber göndertir. Atı karşılığında Ahmet’e istediği atı, mal ya da altın vermeyi teklif eder. Ahmet atı geri vermek istemeyince Mahmut Han Ağrı Dağı’na bu defa kendisi de gider ama sadece Sufi oradadır. Sufi geleneklere göre atın artık Ahmet’in olduğunu, onu alamayacağını söyler Mahmut Han’a. Mahmut Han Sufi’yi zindana attırır.
Mahmut Han’ın üç kızı sekiz oğlu vardır. Kızlarından biri olan Gülbahar diğer kızlarından farklıdır. Gülbahar Ağrı’nın diğer kadınları gibi üst üste fistanlar giyer, saçlarını kırk örgü yapar, halkın arasında onlardan biri gibi gezerdi. Ağrı halkı Gülbahar’ı çok sever ona ermiş gözüyle bakardı. Gülbahar babasının atının kaybolmasıyla ilgilenmiş, Sufi’nin zindana atılışını üzüntüyle izlemişti. Atın hikâyesini zindandaki Sufi’den öğrenir ve ona her gün yemek götürme görevini üstlenir. Sufi’nin isteği üzerine ona kaval getirir. Sufi kavalı eline alıp Ağrı dağı türküsünü çalardı. Türküyü çok beğenen Gülbahar her gün gelip bu türküyü dinlerdi. Mahmut Han, Milan Bey’ini görevlendirip Ahmet’i saraya getirmesini ister. Milan Bey’i Ahmet’i ikna edip saraya getirir. Ahmet atın kendisine haktan yadigar olduğunu onu geri vermeyeceğini söyler yine. Bunun üzerine Mahmut Han Ahmet’i de Sufi’nin yanına zindana atar. Ahmet kavalla Ağrı dağı öfkesini çalmaya başlar. Bu yeni sesi duyan Gülbahar çok etkilenir. Zindana yemek götürürken Ahmet’i görür. Ahmet’i gördüğünde ona karşı içini sıcak bir duygu kaplar ve ona aşık olur.
Zindan başında babasının en güvendiği adamlardan Memo gece gündüz nöbet tutuyordu. Memo, Gülbahar’a aşıktı. Onu ne zaman görse eli ayağına dolaşır ne derse yapardı. Gülbahar, bir gün Memo’dan izin alarak Ahmet ile görüşür ve bu bir süre böyle devam eder.
Mahmut Han atın geri getirilmesi için Ahmet’e kırk gün müddet verir. At gelmezse onların kellesini uçuracağını söyler. Gülbahar babasının dediğini yapacağını bilir ve bunun olmaması için atı kendisi bulup getirmeye karar verir. Bunun için kardeşi Yusuf’tan yardım ister ama kardeşi onu geri çevirir. En sonunda Demirci Hüso’nun kapısını çalar. Demirci Hüso gizemli bir adamdır. Sürekli olarak çalışmasına rağmen her şeyden haberi olan biridir. Gülbahar’ın isteği üzerine atı bulur ve Mahmut Han’ın huzuruna götürür. O gece Gülbahar bu defa Memo’dan izin alarak Memo’nun odasında Ahmet ile birlikte oluverir. Memo kıskançlığından onlar odasında uyurken Ahmet’i hançeriyle öldürmek ister ama kıyamaz. Mahmut Han, Demirci Hüso’nu getirdiği atı kabul etmez, kendi atı olmadığını söyler. Artık verdiği müddet de dolmak üzeredir ve Beyazıt’ın dört bir yanına tellallar yollar ve Sufi ve Ahmet’in idam edileceğini duyurur.
Gülbahar aşkını kaybetmek istemediği için Memo’dan ne isterse istesin yapacağını, yeter ki zindanı açıp kaçmalarına izin vermesini ister. Memo, Gülbahar’dan sadece saçından bir tutam ister. Anadolu’da genç bir kızın bir erkeğe saçlarından bir tutam kesip vermesi demek dolaylı olarak onu sevdiğini söylemesi demektir. Memo, Ahmet ve Sufi’yi salar ama kendisi onları saldığı için Mahmut Han’ın askerleri tarafından öldürülür. Mahmut Han kızının da işin içinde olduğunu öğrenir ve kızını zindana attırır. Bu haber halk arasında duyulunca halk Gülbahar’ı zindandan çıkarmak için ayaklanır ve onu kurtarır.
Halk, Gülbahar ve Ahmet’i Hoşap Kalesi beyine götürür. Hoşap Beyi kendisine sığınan bu aşıkları geleneklere uyarak Mahmut Han’a teslim etmez. Ahmet, Gülbahar’ın onu zindandan kurtarmak için Memo’yla olan anlaşmasını öğrenince zoruna gider ve Küp Gölüne gider ve bir daha geri dönmez. Küp Gölünün oradan geçenler göl kenarında uzun parıltılı saçlarıyla başını iki eli arasına almış, gözlerini göle dikmiş Gülbahar’ı görürler. Gülbahar Ahmet’in geri gelmesini bekler. Rivayete göre göl üzerinde bir atın kapkara gölgesi gelip geçer
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.
Eki Görüntüle 3068839
Jawlensky
kk birinci noteri
Life light
Eleadora
Levaiz
C Capanin Gururu Teyom
UcanSupurge
Bonus
WOMAN
Kukrim
JES
K Kitapkontesi
Nosking
Oriana
Natsume
D dgdln
Limonsuzzcay
nemesis
dayler dayler
Keira-
elektra
astrojurnal
firdefs
mimesis
ummhnisa
sudem34
Nikinik
Alp_BuRc
X xnobodyx
A Arrietty_
Aspasiaa
Black Light
Mrsay
L LADY VEGA
Migrenben
HAbibte
fesang
A Aylakkadin
ssevilll
Boncobo
Disipline Girmis BirKadin
Homer Simpson
E Emine1990
A Atalanteda
Gelincik78
berresuu
yet07
Tabi ki yok. Alfabetik sıraya göre gidiyorumBir gönderme yoktur inşallah UcanSupurge arkidişe
He tamam niye dövüyorsun yaTabi ki yok. Alfabetik sıraya göre gidiyorum
Dövmüyorum seviyorum günün nasıl geçti hasılat nasıl hahahaHe tamam niye dövüyorsun ya
İyi geçti şükür, hasılatta iyiDövmüyorum seviyorum günün nasıl geçti hasılat nasıl hahaha
GünaydınEki Görüntüle 3069360
Eki Görüntüle 3069361
Eki Görüntüle 3069362
Harşena Dağı ve Pontus Kral Kaya Mezarları (Amasya)
Amasya, Kıyı Karadeniz ile Anadolu’nun diğer bölgelerini bağlayan, prehistorik çağlardan beri kullanılan yolların kavşak noktasında yer alır. Yeşilırmak Nehri’nin oluşturduğu derin bir vadi içerisinde kurulmuştur. Nehrin ikiye ayırdığı bu vadinin kuzeyindeki 272 m yüksekliğinde, sivri külah biçimindeki kireçtaşı yığını binlerce yıldır Harşena Dağı olarak bilinir. Harşena Dağı’nın, Yeşilırmak ve vadisi ile birlikte oluşturduğu bütünleşik kompozisyon, ünik bir peyzaj ve büyüleyici bir manzara sunar. Harşena Dağı’nın güney yamacı binlerce yıldır iskân edilen bir höyüktür. İlk yerleşim Erken Tunç Çağı’nda başlamış ve Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar da onlarca uygarlık (Frigya, İskit-Med, Pers, Pontos, Roma, Doğu Roma, Danişmendli, İlhanlı, Selçuklu, Osmanlı) tarafından iskân edilmiştir. Alanda; Amasya Kalesi’nin yanı sıra, Helenistik Dönem surları, anıtsal kaya mezarları, M.Ö. 1. yüzyıla tarihlenen anıtsal sarnıçlar ve Yalıboyu Evleri bulunmaktadır.
Helenistik Dönem’de dünyanın en önemli uygarlıklarından birisi olan Pontus Krallığı (M.Ö. 301-M.Ö.47), Pers satraplarından I. Mithridates tarafından M.Ö. 301 yılında Amaseia’da (Amasya) kurulmuştur. Amaseia’nın Pontus Krallığı’nın başkenti olmasıyla birlikte, dağın güney yamacına anıtsal kaya mezarları inşa edilmiştir. Kızlar Sarayı bölgesinde, Kurucu Kral I. Mithridates Ktistes’den I. Pharnakes’e kadarki beş krala ait kaya mezarları bulunmaktadır. Yükseklikleri 8-15m arasında değişen kaya mezarları; Anadolu’nun en büyük kaya mezarları arasında bulunan, dünyada da kaya mezarı geleneğinin seçkin örnekleri arasında gösterilen anıtsal yapılardır. Kaya mezarlarının mimarî üsluplarına hâkim olan Grek etkisi, Amaseia’da, Anadolu’daki diğer örneklerin tam tersine bir kronolojik gelişim izlemiş ve V No’lu mezarda tamamen kaybolarak yöreye özgün, yeni bir üslup ortaya çıkmıştır. Kaya mezarları; ana kaya kütlesinden üst kısmı tonozla, gövdeleri de “U” şeklindeki koridorlarla koparılan serbest durumdaki taş mezar odaları, bu mezar odalarını çevreleyen koridorları ve yuvarlak tonoz geometrili tavanlarıyla, ünik mimarîye sahiptir. Özellikle V No’lu Mezar olarak adlandırılan I. Pharnakes’e ait kaya mezarı 15x8x6m’lik boyutlarıyla bu üsluptaki en büyük kaya mezarıdır. Pontos Kraliyet Nekropolü, hanedanın dünyadaki ilk ve tek nekropolü, V No’lu kaya mezarı da Pontos Krallığı döneminde inşa edilmiş son kaya mezarıdır. Kaya mezarı inşa etme geleneği Amaseia’da son bulmuş, ikinci başkent Sinope’de (Sinop) (M.Ö.183) bu gelenek sürdürülmezken, hanedana ait ikinci bir kraliyet mezarlığına da bugüne kadar rastlanmamıştır.
Günaydınlar, Hayırlı Cumalar Kitap Kurtları
Bugün kitap paylaşım günümüz. Herkesin katılımlarını bekliyorum
Jawlensky
kk birinci noteri
Life light
Eleadora
Levaiz
C Capanin Gururu Teyom
UcanSupurge
Bonus
WOMAN
Kukrim
JES
K Kitapkontesi
Nosking
Oriana
Natsume
D dgdln
Limonsuzzcay
nemesis
dayler dayler
Keira-
elektra
astrojurnal
firdefs
mimesis
ummhnisa
sudem34
Nikinik
Alp_BuRc
X xnobodyx
A Arrietty_
Aspasiaa
Black Light
Mrsay
L LADY VEGA
Migrenben
HAbibte
fesang
A Aylakkadin
ssevilll
Boncobo
Disipline Girmis BirKadin
Homer Simpson
E Emine1990
A Atalanteda
Gelincik78
berresuu
yet07
GünaydınEki Görüntüle 3069360
Eki Görüntüle 3069361
Eki Görüntüle 3069362
Harşena Dağı ve Pontus Kral Kaya Mezarları (Amasya)
Amasya, Kıyı Karadeniz ile Anadolu’nun diğer bölgelerini bağlayan, prehistorik çağlardan beri kullanılan yolların kavşak noktasında yer alır. Yeşilırmak Nehri’nin oluşturduğu derin bir vadi içerisinde kurulmuştur. Nehrin ikiye ayırdığı bu vadinin kuzeyindeki 272 m yüksekliğinde, sivri külah biçimindeki kireçtaşı yığını binlerce yıldır Harşena Dağı olarak bilinir. Harşena Dağı’nın, Yeşilırmak ve vadisi ile birlikte oluşturduğu bütünleşik kompozisyon, ünik bir peyzaj ve büyüleyici bir manzara sunar. Harşena Dağı’nın güney yamacı binlerce yıldır iskân edilen bir höyüktür. İlk yerleşim Erken Tunç Çağı’nda başlamış ve Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar da onlarca uygarlık (Frigya, İskit-Med, Pers, Pontos, Roma, Doğu Roma, Danişmendli, İlhanlı, Selçuklu, Osmanlı) tarafından iskân edilmiştir. Alanda; Amasya Kalesi’nin yanı sıra, Helenistik Dönem surları, anıtsal kaya mezarları, M.Ö. 1. yüzyıla tarihlenen anıtsal sarnıçlar ve Yalıboyu Evleri bulunmaktadır.
Helenistik Dönem’de dünyanın en önemli uygarlıklarından birisi olan Pontus Krallığı (M.Ö. 301-M.Ö.47), Pers satraplarından I. Mithridates tarafından M.Ö. 301 yılında Amaseia’da (Amasya) kurulmuştur. Amaseia’nın Pontus Krallığı’nın başkenti olmasıyla birlikte, dağın güney yamacına anıtsal kaya mezarları inşa edilmiştir. Kızlar Sarayı bölgesinde, Kurucu Kral I. Mithridates Ktistes’den I. Pharnakes’e kadarki beş krala ait kaya mezarları bulunmaktadır. Yükseklikleri 8-15m arasında değişen kaya mezarları; Anadolu’nun en büyük kaya mezarları arasında bulunan, dünyada da kaya mezarı geleneğinin seçkin örnekleri arasında gösterilen anıtsal yapılardır. Kaya mezarlarının mimarî üsluplarına hâkim olan Grek etkisi, Amaseia’da, Anadolu’daki diğer örneklerin tam tersine bir kronolojik gelişim izlemiş ve V No’lu mezarda tamamen kaybolarak yöreye özgün, yeni bir üslup ortaya çıkmıştır. Kaya mezarları; ana kaya kütlesinden üst kısmı tonozla, gövdeleri de “U” şeklindeki koridorlarla koparılan serbest durumdaki taş mezar odaları, bu mezar odalarını çevreleyen koridorları ve yuvarlak tonoz geometrili tavanlarıyla, ünik mimarîye sahiptir. Özellikle V No’lu Mezar olarak adlandırılan I. Pharnakes’e ait kaya mezarı 15x8x6m’lik boyutlarıyla bu üsluptaki en büyük kaya mezarıdır. Pontos Kraliyet Nekropolü, hanedanın dünyadaki ilk ve tek nekropolü, V No’lu kaya mezarı da Pontos Krallığı döneminde inşa edilmiş son kaya mezarıdır. Kaya mezarı inşa etme geleneği Amaseia’da son bulmuş, ikinci başkent Sinope’de (Sinop) (M.Ö.183) bu gelenek sürdürülmezken, hanedana ait ikinci bir kraliyet mezarlığına da bugüne kadar rastlanmamıştır.
Günaydınlar, Hayırlı Cumalar Kitap Kurtları
Bugün kitap paylaşım günümüz. Herkesin katılımlarını bekliyorum
Jawlensky
kk birinci noteri
Life light
Eleadora
Levaiz
C Capanin Gururu Teyom
UcanSupurge
Bonus
WOMAN
Kukrim
JES
K Kitapkontesi
Nosking
Oriana
Natsume
D dgdln
Limonsuzzcay
nemesis
dayler dayler
Keira-
elektra
astrojurnal
firdefs
mimesis
ummhnisa
sudem34
Nikinik
Alp_BuRc
X xnobodyx
A Arrietty_
Aspasiaa
Black Light
Mrsay
L LADY VEGA
Migrenben
HAbibte
fesang
A Aylakkadin
ssevilll
Boncobo
Disipline Girmis BirKadin
Homer Simpson
E Emine1990
A Atalanteda
Gelincik78
berresuu
yet07
Günaydın herkese güzel bir gün olsunEki Görüntüle 3069360
Eki Görüntüle 3069361
Eki Görüntüle 3069362
Harşena Dağı ve Pontus Kral Kaya Mezarları (Amasya)
Amasya, Kıyı Karadeniz ile Anadolu’nun diğer bölgelerini bağlayan, prehistorik çağlardan beri kullanılan yolların kavşak noktasında yer alır. Yeşilırmak Nehri’nin oluşturduğu derin bir vadi içerisinde kurulmuştur. Nehrin ikiye ayırdığı bu vadinin kuzeyindeki 272 m yüksekliğinde, sivri külah biçimindeki kireçtaşı yığını binlerce yıldır Harşena Dağı olarak bilinir. Harşena Dağı’nın, Yeşilırmak ve vadisi ile birlikte oluşturduğu bütünleşik kompozisyon, ünik bir peyzaj ve büyüleyici bir manzara sunar. Harşena Dağı’nın güney yamacı binlerce yıldır iskân edilen bir höyüktür. İlk yerleşim Erken Tunç Çağı’nda başlamış ve Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar da onlarca uygarlık (Frigya, İskit-Med, Pers, Pontos, Roma, Doğu Roma, Danişmendli, İlhanlı, Selçuklu, Osmanlı) tarafından iskân edilmiştir. Alanda; Amasya Kalesi’nin yanı sıra, Helenistik Dönem surları, anıtsal kaya mezarları, M.Ö. 1. yüzyıla tarihlenen anıtsal sarnıçlar ve Yalıboyu Evleri bulunmaktadır.
Helenistik Dönem’de dünyanın en önemli uygarlıklarından birisi olan Pontus Krallığı (M.Ö. 301-M.Ö.47), Pers satraplarından I. Mithridates tarafından M.Ö. 301 yılında Amaseia’da (Amasya) kurulmuştur. Amaseia’nın Pontus Krallığı’nın başkenti olmasıyla birlikte, dağın güney yamacına anıtsal kaya mezarları inşa edilmiştir. Kızlar Sarayı bölgesinde, Kurucu Kral I. Mithridates Ktistes’den I. Pharnakes’e kadarki beş krala ait kaya mezarları bulunmaktadır. Yükseklikleri 8-15m arasında değişen kaya mezarları; Anadolu’nun en büyük kaya mezarları arasında bulunan, dünyada da kaya mezarı geleneğinin seçkin örnekleri arasında gösterilen anıtsal yapılardır. Kaya mezarlarının mimarî üsluplarına hâkim olan Grek etkisi, Amaseia’da, Anadolu’daki diğer örneklerin tam tersine bir kronolojik gelişim izlemiş ve V No’lu mezarda tamamen kaybolarak yöreye özgün, yeni bir üslup ortaya çıkmıştır. Kaya mezarları; ana kaya kütlesinden üst kısmı tonozla, gövdeleri de “U” şeklindeki koridorlarla koparılan serbest durumdaki taş mezar odaları, bu mezar odalarını çevreleyen koridorları ve yuvarlak tonoz geometrili tavanlarıyla, ünik mimarîye sahiptir. Özellikle V No’lu Mezar olarak adlandırılan I. Pharnakes’e ait kaya mezarı 15x8x6m’lik boyutlarıyla bu üsluptaki en büyük kaya mezarıdır. Pontos Kraliyet Nekropolü, hanedanın dünyadaki ilk ve tek nekropolü, V No’lu kaya mezarı da Pontos Krallığı döneminde inşa edilmiş son kaya mezarıdır. Kaya mezarı inşa etme geleneği Amaseia’da son bulmuş, ikinci başkent Sinope’de (Sinop) (M.Ö.183) bu gelenek sürdürülmezken, hanedana ait ikinci bir kraliyet mezarlığına da bugüne kadar rastlanmamıştır.
Günaydınlar, Hayırlı Cumalar Kitap Kurtları
Bugün kitap paylaşım günümüz. Herkesin katılımlarını bekliyorum
Jawlensky
kk birinci noteri
Life light
Eleadora
Levaiz
C Capanin Gururu Teyom
UcanSupurge
Bonus
WOMAN
Kukrim
JES
K Kitapkontesi
Nosking
Oriana
Natsume
D dgdln
Limonsuzzcay
nemesis
dayler dayler
Keira-
elektra
astrojurnal
firdefs
mimesis
ummhnisa
sudem34
Nikinik
Alp_BuRc
X xnobodyx
A Arrietty_
Aspasiaa
Black Light
Mrsay
L LADY VEGA
Migrenben
HAbibte
fesang
A Aylakkadin
ssevilll
Boncobo
Disipline Girmis BirKadin
Homer Simpson
E Emine1990
A Atalanteda
Gelincik78
berresuu
yet07