- 20 Ocak 2009
- 1.305
- 1
- 44
-
- Konu Sahibi KIVILCIM28
- #1
Bu hikayenin bircok baslangici var ve ben simdi nereden baslasam da anlatsam bilemiyorum. Sözcüklerim ve duygularim beni nereye götürürse artik...Cok uzun bir hikaye olabilir, sabredipte okuyacak arkadaslara simdiden cok tesekkür ederim. Icim öyle dolu ki, sayfalar dolusu yazabilirim...
Aylarca icimde bir mucizeyle yasadim. Öyle cok caprasik, celiskili duygu yanyana duruyordu ki, birgün icinde minik oglumun oldugu hayallerle deli gibi mutluyken, bir baska gün ona birsey olacak diye, korkudan ve tedirginlikten yerimde duramiyor, kendimi yiyip bitiriyordum. Günler günleri ve aylari kovaladikca, heyecanlar ve telaslar artiyordu. Magaza magaza dolasip, ona herseyi almak istiyordum. Icimde minik kipirtilar arttikca, sevincten ne yapacagimi sasiriyordum. Icimde sanki bir kelebek cirpiniyordu ve ben anliyordum ki, anneligin kutsalligi iste böyle filizleniyordu.
Temmuz'un 25'inde son kez adet gördügümde, bunun sonun baslangici olacagini umut ediyor ama bilmiyordum. Evet, esimle birinci evlilik yildönümümüzü 28 Temmuz'da karinca kararinca kutlamistik ve cok fazla dillendirmesekte artik bir bebek istiyorduk. Hele ben...
Hem yalnizligimi onunla doldurmak, hemde yillardir nerede görsem yiyip bitirmek istedigim o sevimli varliklardan bir tanede benim olsun istiyordum. Belki cok bencilce bu ifadeler. Kendi yalnizligima bir care ve kendi egolarimi tatmin gibi düsünülebilir. Bilemiyorum...
Ben ayni zamanda sorumlu, sefkatli ve sevecen bir annede olmak istiyorum. Bebegimle yeniden cocuk olmak, onunla bir sürü yenilikler kesfetmek, onunla ögrenmek, onunla aglayip gülmek ve onunla yeniden büyümek...
Türkiye tatili dönüsü, Annem'in ameliyat olacagini ögrenmis ve cok üzülmüstüm. Apar topar onun yanina Avusturya'ya gitmis, ameliyatinda ona destek olmak istemistim. (Bilmeyenler icin, ben Almanya'da yasiyorum yaklasik 2 yildir)
Bir yandan ameliyat stresi, bir yandanda "acaba hamile miyim?" sorusu icimi kemiriyordu. Aslinda icgüdüsel olarak hamile oldugumu biliyordum ama ya yaniliyorduysam?
Bir aksam kardesim, teyze olacagim diye espri yapti durup dururken. Bende nasil söylesem diye biraz cekingen davraniyordum, onun bu sözü tuz biber oldu. "Bir test alalim yarin, bende biraz hamilelik belirtileri var galiba" diyebildim...
Ertesi gün, Annemi hastanede ziyarete giderken, testi aldik ve heyecan dorukta buldugum ilk tuvalete girdim. Kahretsin, testi yanlis yaptim ve sonucu net göremedim. Hastane sonrasi eve dönüste bir tane daha ve cok daha etkili bir baska test aldik. Tuvalette testin sonucunu beklerken, cift cizgiyi gördügümde ben icgüdülerimin dogruluguyla rahatlamis ama ayni zamanda ne düsünecegimi, ne diyecegimi bilmez bir durumda karismis kalmistim. Kardesim ciglik atiyordu, seviniyordu. Hamileligimi bilmis olmanin verdigi gururun yaninda, artik teyze olacakti...
Anneme söylemek cok zor oldu. Utandim biraz. Nasil tepki verecegini bilemedim. Ama söyledigimde cok sevindi. Anneanne olacak olmasi cok duygulandirdi onu. Kendimi tutamayip agladim. Zaten cok sulugözüm, aglamak bir virüs gibi. Icime bir girdimi, göz pinarlarimi zaptedemiyorum...
Evime döndügüm günün ertesi aksami, esimle yemek yiyiyorduk. Bende biraz burukluk ve halsizlik vardi. Esim neyim oldugunu sorup duruyordu, "halsizim" diyordum. Ve tencereden yemek almak icin kalktigimda, benden ilik birseylerin hizla bosaldigini hissettim. Esorfmanimi indirdigimde siddetli bir kanama ve irili ufakli bir sürü et parcasi gördüm. Ve korkunc bir aci duydum o an. Ciglik cigliga agliyordum. Mutlulugum sadece birkac gün sürebilmisti. Esimi hic o kadar sakin ve olaya hakim görmemistim. Normalinde kan korkusu vardir kendinde ama o sakinligini hic kaybetmeden beni havluyla sarip dogruca hastaneye götürdü. Bir yandanda, aglamami durdurmaya calisiyor, moral veriyordu. Daha durumumuzla ilgili birsey bilmedigimizi, dünyanin sonu olmadigini...Azicikta olsa bir umut isigi belirmisti icimde...
Hastaneye ulastigimizda bacaklarim tir tir titriyordu. Hayatimin en zor muayenesini oldum. Genc bir doktor bayan, icime birseyler sokmus, ciddi ciddi tavirlarla muayene ediyordu beni. Ve, "bebegin yasiyor, kalp atislarini duymak ister misin" dediginde, bunun bir mucize oldugunu düsündüm. Artik emindim, benim bebegim cok güclü bir bebekti ve annesini birakmak istemiyordu. Doktor her ne kadar cok fazla umutlanmamak gerek desede, esim ve ben coktan umutlanmis ve gülümsüyorduk. 1 hafta hastanede yattim ve 2 aydan fazla kanamam zamanla seyrelsede sürdü. Ilk üc ayi bir an önce atlatsam diye, günleri, saatleri saydim. Bunalimlarin alasini yasadim...
Ve birgün baska bir doktorda muayene olurken, ailede ikizlerin olup olmadigini sordu bana doktor. Evet, annem saglik sorunlari nedeniyle kürtaj olmus ve ikizlere hamile oldugunu ögrenip yikilmisti yillar önce. Halamin 2 cift ikizleri vardi, teyzemin vardi, esimin dedeside ikizmis...Bir sürü ikiz vardi ailelerimizde aslinda. Ve benim kanayip giden aslinda diger bebegimmis. Cok üzüldüm, dünya basima yikildi sanki. Doktorlar her ne kadar gelisememis olabilir deselerde, benim icimde hala bir kurt var, Avusturya dönüsü uzun yolculuktan mi düsürdüm bebegimi diye...Bu sorunun yanitini hicbir zaman bilemeyecegim maalesef. Ama acisi hala icimde duruyor...
Zorlu bir hamilelik süreci gecirdim. Aslinda ne kusma, ne bas dönmesi gibi periyodik dertlerden muzdarip olmadim. Ama kanama sonrasi, vajinal enfeksiyonlar, antibiyotiklar, mantarlar, akintilar v.s cok bunalticiydi. Idrarimda protein cikiyordu, kan degerlerim düsüyordu bazen. Hamileligimin zorlugu fizyolojik olmasinin ötesinde, psikolojikti. Hep bir korku vardi icimde. Sevinipte bir tulum, bir havlu aldigimda, aklima hep o "acaba" ile baslayan kahrolasi soru geliyordu...
Ve cezaevlerinde günlerini sayan mahkumlar gibi, ben her güne bir cizik cektigim takvimime baka baka, 1 Mayis'a yaklastikca mutluluguma mutluluk katiliyor, tedirginliklerim azaliyordu. Ama gel gör ki, ha bugün ha yarin, acaba erken dogum mu derken, 1 Mayis'i gecirmemize ragmen bizim Minik Bey'in gelmeye niyeti yoktu. Annem ve kiz kardesim sinirli bir zaman icin, doguma gelmislerdi ama ufaklikta "tik" yoktu. Doktorum iri bir bebek olabilir, ultrasonda 4.030 gram görünüyor, en iyisi riske girme, git sezeryan icin gün al hastaneden dedi. Hastanede sansim yaver gitti. Hamileligim süresince doktorumdan pek memnun kalmamistim. Karsima cika cika Türk bir doktor cikmisti, üstelik hastanenin kadin dogum bölümünün bas hekimiydi. Bebegin ölcümlerini aldi ve "yüzde on yanilma payi var ama 4.000 kiloya yakin görünüyor bebeginiz" dedi. "Ama normal dogmayacak bir kiloda degil, eger isterseniz yarin sabah gelin suni sanciyla normali deneyelim, olmazsa sezeryana aliriz" dedi. "Ya da dogrudan sezeryan olabilirsiniz bir sonraki gün..."
Ben normali denemek istedim öncelikle. Ertesi sabah maraton basladi. Hap aldiktan bir süre sonra orta siddette agrilar ve kasilmalar basladi. Saatte bir nst'ye baglaniyor, hastane koridorlarini turluyordum. Icimde biraz panik ama en cok sevinc vardi. Nihayet belirsiz bekleyisim bitmis, sona iyice yaklasmistim. Annem'de insallah sezeryan olmayayim diye dua ediyor, beni moral vererek motive etmeye calisiyordu. Kardesim de keza. Onlarin desteklerini hic unutmayacagim.
2. ilaci aldiktan sonra agrilarim iyice artti ve dayanilmaz bir seviyeye geldi. Karnim tas gibi sertlesmis, bebegimin hareketleri neredeyse hic hissedilmiyordu. Normal bir sürec yasadigimi düsünerek Nst'ye son kez baglandigimda bebegimin kalp ritimleri dehsete düsürdü beni. Dümdüz bir cizgi seyreliyor, kalp ritimleri neredeyse duyulmuyordu. Ebe'deki panigi ve elindeki telefonla doktoru aradigini gördügümde, gözyaslarim sökün etti. Serum taktilar bana acilen. Ama onunda faydasi olmadi, durum yine ayniydi ve artik yalvariyordum sezeryan icin. Genel anastezi istemiyordum cünkü uyandigimda bir felaket haberi duymaya mecalim yoktu. Acilen spinal sezeryanla doguma alindim. Kardesim yanimda annem disaridaydi. Bir an önce su igneyle uyusma seremonisi bitsede, dogum baslasa diyor, ecel terleri döküyordum resmen. Tam dokuz hastane personeliyle birlikte belden asagi uyusarak ameliyata alindim. Zangir zangir titriyordum ama kendimi kaybetmemeye calisiyordum. Kardesim basucumda bana moral veriyor, ameliyata canli canli bakiyor durumu anlatiyordu. Ona bunu yaptigim icin kendi kendime vicdan azabi cekiyordum. Cünkü ileride oda evlenip Anne olacak ve bu durum umarim ki, onun icin bir travma olmaz. Her ne kadar sakin görünüp, duygularini belli etmesede, ben cok etkilendigine eminim.
Ve zamanin dondugu an. Bebegim dogmus ve agliyordu. Film koptu benim icin. Müthis bir mutluluk, olaganüstü bir kavusma ani yasadik onunla. Cin bakislariyla gögsümün üzerinde yatmis bana bakiyor, bir yandanda acikmis, bes parmagini agzina koymus emip duruyordu bebegim. Öyle tatli, öyle tatli birsey ki bebegim, onu o an tüm kalbimle yeniden ve sanki daha cok sevdim. Sevginin bir siniri var sanirdim. Yokmus. Ben hicbir varligi, oglumdan daha cok sevebilir miyim acaba? Onun sevgisinin sinirlarini cizip, tarifini yapabilir miyim? Hayir...
Ogluma kordon dolanmis dogmaya calisirken. Birde cok sivi yutmus, strese girmis. Suyuda azaldigi icin dogamamis. Neyseki ciddi bir saglik sorunuyla karsilasmadik. Sezeryanla doguma gelince, zor olan anlik ya da günlük süren acilar cekmek degil, zor olan ömür boyu süren acilar cekmek.
Canim yanmadi mi? Yandi evet. Ama öyle dayanilmaz acilar cekmedim. Spinal sezeryani tavsiye ederim. Ilk gece ve ondan sonraki gün cok zor oluyor ama sonrasinda gitgide azaliyor sizi. Tabi bünyeden bünyeye fark eder bu durum. Morali yüksek olan kadinlar daha cabuk toparlanirlar, ben acikcasi pek moralli degildim.
Himm, önemli bir detay atlamisim hikayemde. "Peki baba bu hikayenin neresinde" diyenlerin sesini duyar gibiyim. Esim dogum konusunda belirli bir gün ve saat olmadigi icin, sancinin verildigi günün ertesine izinini almisti. Dogum ayni gün olacaksa da, en az aksama kadar süreceginin teminatini alarak, "daha en az 3 gün bekleriz" bence diye yorumda yaparak, o sabah hastaneden dogru ise gitmisti. Ben aksamüzeri dogumdan odama cikmis, oglumun besigi yanimda, sancilarimla basetmeye calisarak Annem ve kizkardesimi telaslandirmamaya calisir bir haldeyken, esim cikageldi. Yanimdaki besigi farketmedi bile odadaki kalabalik nesnelerin arasinda. Dogrudan yanima yaklasti ve "Merhaba Filo'cugum, nasil oldun?" diye beni öperken, (Adim Filiz, Filo esimin bana genelde kullandigi hitap sekli) bak kim var burada dedigimde, resmen donup kaldi. Yüzündeki o ifade, resmen tarihe gecebilir. Gözlerini kizardiginin farkettim. Bebegimize bakarken, etraftaki tüm seslere, konusmalara duyarsiz bebegimize öylece bakakaldi bir süre. Inanilmaz bir sevincti gercekten, sözcüklerin kifayetsiz kaldigi, zamanin durdugu, unutulmazlarimiz arasina gecen anlarimiz...
Ve arkadaslar, bu hikaye bitmedi tabiki. Bebeklerimizi kucagimiza aldik ve yeni hikayelere yelken actik. Umarim kacinilmaz olan acilarin cok az, mutluluklarimizin bolca yasandigi bir ömür geciririz cocuklarimizla. Dünyamizin günden güne cirkeflestigi, kirlendigi, binlerce yillarin getirdigi degerlerin giderek captan düstügü günümüzde, bir umut olsun bebislerimiz yasanacak güzellikler adina...
Kadinlar Kulübünün Mayis Anneleriyle, sinirli bir zaman diliminde de olsa, manevi acidan cok fayda gördüm, kederlerimi ve sevinclerimi paylastim. Bu hikayede onlarda bir renk. Onlarada cok tesekkür ederim, minnettarim hepsine. Dostluklarimizin artarak cogalmasi umuduyla. Yeni hikayelerde bulusmak üzere, simdilik hoscakalin.
Aylarca icimde bir mucizeyle yasadim. Öyle cok caprasik, celiskili duygu yanyana duruyordu ki, birgün icinde minik oglumun oldugu hayallerle deli gibi mutluyken, bir baska gün ona birsey olacak diye, korkudan ve tedirginlikten yerimde duramiyor, kendimi yiyip bitiriyordum. Günler günleri ve aylari kovaladikca, heyecanlar ve telaslar artiyordu. Magaza magaza dolasip, ona herseyi almak istiyordum. Icimde minik kipirtilar arttikca, sevincten ne yapacagimi sasiriyordum. Icimde sanki bir kelebek cirpiniyordu ve ben anliyordum ki, anneligin kutsalligi iste böyle filizleniyordu.
Temmuz'un 25'inde son kez adet gördügümde, bunun sonun baslangici olacagini umut ediyor ama bilmiyordum. Evet, esimle birinci evlilik yildönümümüzü 28 Temmuz'da karinca kararinca kutlamistik ve cok fazla dillendirmesekte artik bir bebek istiyorduk. Hele ben...
Hem yalnizligimi onunla doldurmak, hemde yillardir nerede görsem yiyip bitirmek istedigim o sevimli varliklardan bir tanede benim olsun istiyordum. Belki cok bencilce bu ifadeler. Kendi yalnizligima bir care ve kendi egolarimi tatmin gibi düsünülebilir. Bilemiyorum...
Ben ayni zamanda sorumlu, sefkatli ve sevecen bir annede olmak istiyorum. Bebegimle yeniden cocuk olmak, onunla bir sürü yenilikler kesfetmek, onunla ögrenmek, onunla aglayip gülmek ve onunla yeniden büyümek...
Türkiye tatili dönüsü, Annem'in ameliyat olacagini ögrenmis ve cok üzülmüstüm. Apar topar onun yanina Avusturya'ya gitmis, ameliyatinda ona destek olmak istemistim. (Bilmeyenler icin, ben Almanya'da yasiyorum yaklasik 2 yildir)
Bir yandan ameliyat stresi, bir yandanda "acaba hamile miyim?" sorusu icimi kemiriyordu. Aslinda icgüdüsel olarak hamile oldugumu biliyordum ama ya yaniliyorduysam?
Bir aksam kardesim, teyze olacagim diye espri yapti durup dururken. Bende nasil söylesem diye biraz cekingen davraniyordum, onun bu sözü tuz biber oldu. "Bir test alalim yarin, bende biraz hamilelik belirtileri var galiba" diyebildim...
Ertesi gün, Annemi hastanede ziyarete giderken, testi aldik ve heyecan dorukta buldugum ilk tuvalete girdim. Kahretsin, testi yanlis yaptim ve sonucu net göremedim. Hastane sonrasi eve dönüste bir tane daha ve cok daha etkili bir baska test aldik. Tuvalette testin sonucunu beklerken, cift cizgiyi gördügümde ben icgüdülerimin dogruluguyla rahatlamis ama ayni zamanda ne düsünecegimi, ne diyecegimi bilmez bir durumda karismis kalmistim. Kardesim ciglik atiyordu, seviniyordu. Hamileligimi bilmis olmanin verdigi gururun yaninda, artik teyze olacakti...
Anneme söylemek cok zor oldu. Utandim biraz. Nasil tepki verecegini bilemedim. Ama söyledigimde cok sevindi. Anneanne olacak olmasi cok duygulandirdi onu. Kendimi tutamayip agladim. Zaten cok sulugözüm, aglamak bir virüs gibi. Icime bir girdimi, göz pinarlarimi zaptedemiyorum...
Evime döndügüm günün ertesi aksami, esimle yemek yiyiyorduk. Bende biraz burukluk ve halsizlik vardi. Esim neyim oldugunu sorup duruyordu, "halsizim" diyordum. Ve tencereden yemek almak icin kalktigimda, benden ilik birseylerin hizla bosaldigini hissettim. Esorfmanimi indirdigimde siddetli bir kanama ve irili ufakli bir sürü et parcasi gördüm. Ve korkunc bir aci duydum o an. Ciglik cigliga agliyordum. Mutlulugum sadece birkac gün sürebilmisti. Esimi hic o kadar sakin ve olaya hakim görmemistim. Normalinde kan korkusu vardir kendinde ama o sakinligini hic kaybetmeden beni havluyla sarip dogruca hastaneye götürdü. Bir yandanda, aglamami durdurmaya calisiyor, moral veriyordu. Daha durumumuzla ilgili birsey bilmedigimizi, dünyanin sonu olmadigini...Azicikta olsa bir umut isigi belirmisti icimde...
Hastaneye ulastigimizda bacaklarim tir tir titriyordu. Hayatimin en zor muayenesini oldum. Genc bir doktor bayan, icime birseyler sokmus, ciddi ciddi tavirlarla muayene ediyordu beni. Ve, "bebegin yasiyor, kalp atislarini duymak ister misin" dediginde, bunun bir mucize oldugunu düsündüm. Artik emindim, benim bebegim cok güclü bir bebekti ve annesini birakmak istemiyordu. Doktor her ne kadar cok fazla umutlanmamak gerek desede, esim ve ben coktan umutlanmis ve gülümsüyorduk. 1 hafta hastanede yattim ve 2 aydan fazla kanamam zamanla seyrelsede sürdü. Ilk üc ayi bir an önce atlatsam diye, günleri, saatleri saydim. Bunalimlarin alasini yasadim...
Ve birgün baska bir doktorda muayene olurken, ailede ikizlerin olup olmadigini sordu bana doktor. Evet, annem saglik sorunlari nedeniyle kürtaj olmus ve ikizlere hamile oldugunu ögrenip yikilmisti yillar önce. Halamin 2 cift ikizleri vardi, teyzemin vardi, esimin dedeside ikizmis...Bir sürü ikiz vardi ailelerimizde aslinda. Ve benim kanayip giden aslinda diger bebegimmis. Cok üzüldüm, dünya basima yikildi sanki. Doktorlar her ne kadar gelisememis olabilir deselerde, benim icimde hala bir kurt var, Avusturya dönüsü uzun yolculuktan mi düsürdüm bebegimi diye...Bu sorunun yanitini hicbir zaman bilemeyecegim maalesef. Ama acisi hala icimde duruyor...
Zorlu bir hamilelik süreci gecirdim. Aslinda ne kusma, ne bas dönmesi gibi periyodik dertlerden muzdarip olmadim. Ama kanama sonrasi, vajinal enfeksiyonlar, antibiyotiklar, mantarlar, akintilar v.s cok bunalticiydi. Idrarimda protein cikiyordu, kan degerlerim düsüyordu bazen. Hamileligimin zorlugu fizyolojik olmasinin ötesinde, psikolojikti. Hep bir korku vardi icimde. Sevinipte bir tulum, bir havlu aldigimda, aklima hep o "acaba" ile baslayan kahrolasi soru geliyordu...
Ve cezaevlerinde günlerini sayan mahkumlar gibi, ben her güne bir cizik cektigim takvimime baka baka, 1 Mayis'a yaklastikca mutluluguma mutluluk katiliyor, tedirginliklerim azaliyordu. Ama gel gör ki, ha bugün ha yarin, acaba erken dogum mu derken, 1 Mayis'i gecirmemize ragmen bizim Minik Bey'in gelmeye niyeti yoktu. Annem ve kiz kardesim sinirli bir zaman icin, doguma gelmislerdi ama ufaklikta "tik" yoktu. Doktorum iri bir bebek olabilir, ultrasonda 4.030 gram görünüyor, en iyisi riske girme, git sezeryan icin gün al hastaneden dedi. Hastanede sansim yaver gitti. Hamileligim süresince doktorumdan pek memnun kalmamistim. Karsima cika cika Türk bir doktor cikmisti, üstelik hastanenin kadin dogum bölümünün bas hekimiydi. Bebegin ölcümlerini aldi ve "yüzde on yanilma payi var ama 4.000 kiloya yakin görünüyor bebeginiz" dedi. "Ama normal dogmayacak bir kiloda degil, eger isterseniz yarin sabah gelin suni sanciyla normali deneyelim, olmazsa sezeryana aliriz" dedi. "Ya da dogrudan sezeryan olabilirsiniz bir sonraki gün..."
Ben normali denemek istedim öncelikle. Ertesi sabah maraton basladi. Hap aldiktan bir süre sonra orta siddette agrilar ve kasilmalar basladi. Saatte bir nst'ye baglaniyor, hastane koridorlarini turluyordum. Icimde biraz panik ama en cok sevinc vardi. Nihayet belirsiz bekleyisim bitmis, sona iyice yaklasmistim. Annem'de insallah sezeryan olmayayim diye dua ediyor, beni moral vererek motive etmeye calisiyordu. Kardesim de keza. Onlarin desteklerini hic unutmayacagim.
2. ilaci aldiktan sonra agrilarim iyice artti ve dayanilmaz bir seviyeye geldi. Karnim tas gibi sertlesmis, bebegimin hareketleri neredeyse hic hissedilmiyordu. Normal bir sürec yasadigimi düsünerek Nst'ye son kez baglandigimda bebegimin kalp ritimleri dehsete düsürdü beni. Dümdüz bir cizgi seyreliyor, kalp ritimleri neredeyse duyulmuyordu. Ebe'deki panigi ve elindeki telefonla doktoru aradigini gördügümde, gözyaslarim sökün etti. Serum taktilar bana acilen. Ama onunda faydasi olmadi, durum yine ayniydi ve artik yalvariyordum sezeryan icin. Genel anastezi istemiyordum cünkü uyandigimda bir felaket haberi duymaya mecalim yoktu. Acilen spinal sezeryanla doguma alindim. Kardesim yanimda annem disaridaydi. Bir an önce su igneyle uyusma seremonisi bitsede, dogum baslasa diyor, ecel terleri döküyordum resmen. Tam dokuz hastane personeliyle birlikte belden asagi uyusarak ameliyata alindim. Zangir zangir titriyordum ama kendimi kaybetmemeye calisiyordum. Kardesim basucumda bana moral veriyor, ameliyata canli canli bakiyor durumu anlatiyordu. Ona bunu yaptigim icin kendi kendime vicdan azabi cekiyordum. Cünkü ileride oda evlenip Anne olacak ve bu durum umarim ki, onun icin bir travma olmaz. Her ne kadar sakin görünüp, duygularini belli etmesede, ben cok etkilendigine eminim.
Ve zamanin dondugu an. Bebegim dogmus ve agliyordu. Film koptu benim icin. Müthis bir mutluluk, olaganüstü bir kavusma ani yasadik onunla. Cin bakislariyla gögsümün üzerinde yatmis bana bakiyor, bir yandanda acikmis, bes parmagini agzina koymus emip duruyordu bebegim. Öyle tatli, öyle tatli birsey ki bebegim, onu o an tüm kalbimle yeniden ve sanki daha cok sevdim. Sevginin bir siniri var sanirdim. Yokmus. Ben hicbir varligi, oglumdan daha cok sevebilir miyim acaba? Onun sevgisinin sinirlarini cizip, tarifini yapabilir miyim? Hayir...
Ogluma kordon dolanmis dogmaya calisirken. Birde cok sivi yutmus, strese girmis. Suyuda azaldigi icin dogamamis. Neyseki ciddi bir saglik sorunuyla karsilasmadik. Sezeryanla doguma gelince, zor olan anlik ya da günlük süren acilar cekmek degil, zor olan ömür boyu süren acilar cekmek.
Canim yanmadi mi? Yandi evet. Ama öyle dayanilmaz acilar cekmedim. Spinal sezeryani tavsiye ederim. Ilk gece ve ondan sonraki gün cok zor oluyor ama sonrasinda gitgide azaliyor sizi. Tabi bünyeden bünyeye fark eder bu durum. Morali yüksek olan kadinlar daha cabuk toparlanirlar, ben acikcasi pek moralli degildim.
Himm, önemli bir detay atlamisim hikayemde. "Peki baba bu hikayenin neresinde" diyenlerin sesini duyar gibiyim. Esim dogum konusunda belirli bir gün ve saat olmadigi icin, sancinin verildigi günün ertesine izinini almisti. Dogum ayni gün olacaksa da, en az aksama kadar süreceginin teminatini alarak, "daha en az 3 gün bekleriz" bence diye yorumda yaparak, o sabah hastaneden dogru ise gitmisti. Ben aksamüzeri dogumdan odama cikmis, oglumun besigi yanimda, sancilarimla basetmeye calisarak Annem ve kizkardesimi telaslandirmamaya calisir bir haldeyken, esim cikageldi. Yanimdaki besigi farketmedi bile odadaki kalabalik nesnelerin arasinda. Dogrudan yanima yaklasti ve "Merhaba Filo'cugum, nasil oldun?" diye beni öperken, (Adim Filiz, Filo esimin bana genelde kullandigi hitap sekli) bak kim var burada dedigimde, resmen donup kaldi. Yüzündeki o ifade, resmen tarihe gecebilir. Gözlerini kizardiginin farkettim. Bebegimize bakarken, etraftaki tüm seslere, konusmalara duyarsiz bebegimize öylece bakakaldi bir süre. Inanilmaz bir sevincti gercekten, sözcüklerin kifayetsiz kaldigi, zamanin durdugu, unutulmazlarimiz arasina gecen anlarimiz...
Ve arkadaslar, bu hikaye bitmedi tabiki. Bebeklerimizi kucagimiza aldik ve yeni hikayelere yelken actik. Umarim kacinilmaz olan acilarin cok az, mutluluklarimizin bolca yasandigi bir ömür geciririz cocuklarimizla. Dünyamizin günden güne cirkeflestigi, kirlendigi, binlerce yillarin getirdigi degerlerin giderek captan düstügü günümüzde, bir umut olsun bebislerimiz yasanacak güzellikler adina...
Kadinlar Kulübünün Mayis Anneleriyle, sinirli bir zaman diliminde de olsa, manevi acidan cok fayda gördüm, kederlerimi ve sevinclerimi paylastim. Bu hikayede onlarda bir renk. Onlarada cok tesekkür ederim, minnettarim hepsine. Dostluklarimizin artarak cogalmasi umuduyla. Yeni hikayelerde bulusmak üzere, simdilik hoscakalin.