Davranış Bozuklukları Hiperaktıvıte bozuklugu ve dıkkat eksıklıgı

Çocuğumuzda karşılaştığımız huysuzluk, saldırı, şiddet, içe dönüklük, korkaklık, hiperaktiflik, pasiflik, dikkatsizlik, çevreye uyum, utangaçlık, hırçınlık vs birçok sorununuzun paylaşıldığı konular.
hımm.güzel bilgiler vermişsiniz yine birgitte2008 .
çok teşekkürler.

farklı bilgilermiş gerçektende.

listenin çoğunu bilmiyordum.sayenizde öğrendim ama uygulamak kolay olur mu onu bilemiyorum işte.
 
brigitte2008 okuduğunuz kitapta doktor ritalini önermiyor mu??

bu arada ritalin = concerta (dediğiniz gibi tek farkı etki süresi daha uzun concertanın)
 
Zaten Ritalin ve Concerta'nın içerikleri aynı. Hoca Ritalin veya Concerta'nın doktorun tercihe göre mutlaka kullanılmasından yana. Kitabın adı zaten Hiperaktif Çocuklar ve Ritalin Evet mi Hayır mı? Kendisi çok uzun yıllar çocuklarda Ritalin'i kullanmış. Concerta nın son yıllarda piyasaya çıktığından bahsetmiş. Etki süresinin uzun olmasının avantajlarını anlatmış. Tek dozla çocuğun tüm gününü okulda ilaç almadan geçirmesi gibi. Ritalin kullanan çocukların 4 saatte bir tekrar ilacı alması gerekiyor.Daha önce de yazmıştım çocuk okulda ilacını almayı unutabilir veya arkadaşları tarafından kızdırılabilir. Concerta ile bunlar önlenmiş olur.
 
arkadaşlar okudğum şu yazı kafamı karıştırdı.(altakki mesajda)

sizler ne düşünüyorsunuz.

kısa da yorumlarınızı bekliyorum.
 

Hiperaktif Çocuklarda Kullanılan Ritalin'in Yarattığı Bir Ölüm

ÇOCUĞU ıLKOKUL ÇAĞINDAKı ANNELER BABALAR!. BU YAZIYI DıKKATLı OKUYUN..

Reçeteli ilaçlarla başlayan bağımlılık yolculuğu yasadışı uyuşturucularla devam eder.

CURT COBAıN DE BıR RıTALıN ÇOCUĞUYDU

“Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda hiperaktif çocukları fişleyerek onlara “yardım ediyor”.
Bu haber geçen okul döneminde gazetelerde yer almıştı. Okullar kapanınca ise gündemden düştü. Şimdi yine okullar açılıyor. Çocuğunuzu korumak istiyorsanız bu yazıyı dikkatle okuyun ve çevrenize dağıtın.

“Amerika da her yıl bir milyonun üzerinde artan sayıda çocuk, Ritalin almaya başlıyor.
Okullarda sabahın 10′unda çoğu erkek olan çocuklar sıraya dizilerek kuşlar gibi ağızlarını açıyor ve her birinin ağzına bir Ritalin veriliyor; uslu, itaatkar, zombi gibi çocuklar olsunlar diye, okulun ve öğretmenlerin işi zorlaşmasın diye. Bu manzara Amerikanın hemen her ilkokulunda her gün yaşanıyor. Kuyruktaki çocukların ortak özelliği HADE “hiperaktivite/dikkat eksikliği sendromu” hastalığından muzdarip olmaları.”

ıki yıl önce yazdığım bir yazıda bu manzaranın bir gün ülkemizde de yaşanmasından korktuğumu dile getirmiştim. Sandığımdan da çabuk gerçekleşiyor Türkiye’de. Hem de devlet eliyle. Geçen yıl ilk taramada ıstanbul’da 490 kurbanlık HADE’li çocuk tespit edildi. Bu sayının bu sene ve her sene hızla artacağından hiç şüpheniz olmasın. Tabii ki ilk etapta ilaçla “tedavi”nin sözü edilmiyor.

Ama çok kısa zamanda Ritalin’le tedavinin(!) tek tedavi yöntemi olarak bu çocuklara sunulacağına bahse girerim.

“ılaç en son başvurulması gereken yoldur” diyen psikiyatristler ve okul yönetimi nedense ilaca ilk sarılanlar oluyor. Yani lafta terapi, uygulamada ilaç… ve gerçekte var olmayan bir “hastalık” için.

Uyuşturucu probleminin böylesine arttığı zamanda devlet eliyle çocukları uyuşturmanın arkasında hiç de masumane niyet olduğuna inanmıyorum. UNVANININ SAYGINLIĞINI maddi çıkarlar için kullanan, onların unvanını kullanan firmaların nalıncı keseri görüşlerini bilimsel doğru olarak topluma sunan psikiyatristler, doktorlar ne yazık ki her toplumda vardır.

RıTALıN SENTETıK KOKAıNDıR VE UYUŞTURUCU PıYASASINDA TANESı BEŞ DOLARDAN SATILIYOR

Ritalin nedir? Ritalin, çocuklarda sakinleştirici etkisi yapan amfetamin ailesinden bir dragdır. Afyon, kokain ve morfin ile birlikte Skala II kategorisinde yer alan, güçlü bağımlılık yaratan, yoksunluğu psikoza ve intihara kadar sürükleyebilen bir yasal drag.
Yani kokainin sentetik hali. ıştah kaybı, kilo kaybı, uykusuzluk, kalp çarpıntıları, baş dönmesi, eklem ağrıları, mide bulantısı, göğüs ağrısı, karın ağrısı gibi sıkça görülen yan etkileri var. Halusinasyonlara, gittikçe artan anormal ve garip davranışlara neden olabiliyor.

Çocuğun bedeni yasal olanla olmayan arasındaki farkı bilmiyor ki. Aynı derecede bağımlı oluyor. Ritalin hapı, Amerika ve Hollanda başta olmak üzere uyuşturucu piyasasında sokakta tanesi 5 dolara satılan, ezilerek burundan çekilerek ya da enjekte edilerek alınan bir drag. Yani hiperaktif teşhisi konmamış gençler arasında da kullanılan popüler bir drag ve kokainden çok daha ucuz.


BıR ZAMANLAR KOKAıN EROıN VE AMFETAMıN DE YASALDI VE MUCıZE ıLAÇ OLARAK TEDAVı AMACIYLA KULLANILIYORDU


Bir zamanlar kokain, eroin ve amfetamin de yasaldı ve bağımlılık yapmadığı savunuluyordu.
Kokain, 1800′lü yılların mucize ilacıydı. Soğuk algınlığı, ağrı dindirici, anti depresan olarak hatta bebeklere kolik tedavisi olarak veriliyordu.

Eroin, morfin bağımlılığının tedavisi için üretilmiş bir ilaçtı. Morfin de daha önce afyon bağımlılığının tedavi ilacıydı. Tıpkı bugün eroin bağımlılığından kurtulmak için eroinden daha güçlü bağımlılık yaratan methadon’un kullanılması gibi. Bakalım yarın methadon bağımlılığından kurtulmak için ne tür ilacı piyasaya sürecekler. Bu bira bağımlılığından kurtulmak için doktorun votkaya başlamasını önermesi gibi bir şey.

Amfetamin ikinci dünya savaşında tüm ülkelerin askeri pilotlarına ve daha sonra askerlere veriliyordu. ABD’de 1940′lı yıllarda depresyon ve uykusuzluk tedavisi için amfetamin kullanılıyordu. Bu da, zamanla dünya çapında bir amfetamin salgınına yol açtı ve bu salgın ancak çok büyük harcamalar sonucunda yavaşlatılabildi.

Bu durum ABD, Kanada, ıngiltere ve Avusturalya hariç bir çok ülkenin Ritalin’e karşı büyük bir tepki geliştirmesine yol açtı. Fransa’da bugün Ritalin yerine psikoterapi uygulanıyor.

ABD’de ise, psikoterapi pahalı bir yöntem olduğu için kurumların onayı ile hiçbir psikoterapi uygulanılmadan Ritalin veriliyor.
Journal of the American Medical Association’a göre 6 yaş altı gruptaki çocuklarda da –hatta 1 yaşın altındakilerde bile- Ritalin kullanımı gün geçtikçe artıyor. Hem de ilaç firması Novartis Ritalin’in 6 yaş altı çocuklarda kullanılmaması gerektiğini belirttiği halde.

Nil Gün
www.kuraldisi.com
nilgun@kuraldisi.com


--alıntıdır--
 
BıR HASTALIK NASIL YARATILIR

Başlangıçta psikiyatri, hiperaktivitenin “beyin hastalığı” olduğunu ileri sürdü.
Beyin hastalığı olduğunu gösteren hiçbir kanıt bulunamadığında bu kez “minimal beyin hastalığı” olduğu iddia edildi.
Minimal beyin hastalığı tezi de kanıtlanamayınca bu kez “minimal beyin bozukluğu” olarak tanımlandı.

Bu da kanıtlanamayınca ismi yeniden değişerek “dikkat eksikliği bozukluğu” oldu. Bu çocuklar video oyunları oynarken, kendi hoşlarına giden şeylerle ilgilenirken hiç de dikkat eksikliği çekmedikleri halde, biyopsikiyatri savunucularının ve ilaç firmalarının ısrarlı propagandaları sonucunda gerçek bir hastalık olarak toplumda hızla kabul görüyor.

Hiperaktivite denilen bir hastalığın olmadığına dair yapılan ciddi araştırmalar hasır altı ediliyor.

Psikiyatrist Diane Guinness, hiperaktivite hastalığını(!) “imparatorun yeni giysisi “ olarak tanımlıyor. “Hastalığı biz yarattık, ona tıbbi kutsallık kazandırdık. Şimdi yüzümüzü kızartmadan, yarattığımız canavardan nasıl kurtulacağımızı bilemiyoruz” diyor. ılaç firmalarının sponsorluğunda yapılan araştırmalar için büyük miktarlarda paralar almış, unvanlarını ortaya koymuş psikiyatristlerin gerçeği itiraf etmesinin gerçekten zor iş olduğunu söylüyor.

ıLAÇ FıRMALARI DESTEKLı SAYGIN(!) KURUMLAR

ılaç firmalarının maddi desteklerini esirgemediği kurumların kendisi başlı başına bir yazı dizisi konusu. Üniversitelerin araştırma birimleri, Amerikan Psikiyatri Derneği (AMA), Amerikan Eğitim Departmanı, Okul Aile Birliği, Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü (NIMH), ilaç firmalarından maddi destek alan kurumlardan sadece birkaçı. Silah sanayii kadar girift ilişkilerle çark müthiş dönüyor.

Amerika’da hiperaktif çocuk ailelerinin oluşturduğu ülke çapında şubeleri olan CH.A.D.D. derneği de ilaç kullanımını savunarak, Ritalin’i üreten Novartis ilaç firmasının bonkör bağışlarından yararlanıyor. Ayrıca hiperaktif teşhisi konmuş fakir ailelerin çocuklarına sosyal sigorta sisteminden her ay 400-600 dolarlık yardım da yapılıyor.
Üstelik bu paranın nasıl harcanacağına dair hiçbir kısıtlama getirilmiyor. Bu aileler çocuklarının hasta olarak damgalanmasından hiç de şikayetçi değil. Havadan para geliyor aileye. Bu aileler CH.A.D.D. üyesi tabii ki. Çocuğun “hasta” olması, anne babayı suçluluk duygusundan da beraat ettiriyor.
HADE HASTALIĞININ(!) BELıRTıLERıNE GÖRE ÇOCUK OLMANIN KENDıSı BıR HASTALIK
Pediatrik nörolojist Dr. Fred Baughman “Hiperaktivite bir kandırmacadır.

Tek bir bilimsel kanıta bile dayanmaksızın, psikiyatristler, bu “hastalığın” belirtileri arasında şunları sayıyorlar:
- ödevine dikkatini yöneltememek
- kolayca dikkatinin dağılması
- sıklıkla dinlemiyor görünmesi
- bir aktiviteyi tamamlamadan diğer aktiviteye başlaması
- ödevi için gerekli şeyleri sıkça kaybetmesi
- başkalarının sözünü kesmesi
- grup içinde sırasını beklemede güçlük çekmesi
- soruların yanıtını hiç beklemeden vermesi
- sonuçlarını düşünmeden, fiziksel olarak tehlikeli aktivitelerde bulunması
- çok konuşması
- sessizce oynamakta zorluk çekmesi
- sandalyede uzun süre oturamaması
- sandalyede kıpır kıpır olması
- kendisine söylenenlere itaat etmekte zorluk çekmesi

Bu listede yer alan maddelerden 8 ya da daha yukarısı bir çocukta mevcutsa, o çocuk HADE hastası olarak etiketlenebilir.” diyor. Bu tanıma göre çocuk olmanın kendisi bir hastalık oluyor… ve her nasılsa çocukluk dönemi geçtiğinde bu hastaların yüzde 90′ında “iyileşme” görülüyor. ılaçla tedavi görse de görmese de. Çünkü HADE’li çocukların sadece yüzde 10′u hastalıklarını(!) 25 yaşın üzerine taşıyor. Toplumda sorunlu insanların sayısı bundan çok daha yüksek.Yaş ilerledikçe kendi kendine geçen ilginç bir hastalık bu HADE.

ıster bir psikiyatristin ofisinde, ister sınıfta yapılan hiperaktivite teşhisi, teşhisi koyan kişinin unvanı ne kadar şatafatlı olursa olsun, kişisel görüşünden başka bir şey değil. Bu hastalığın hiçbir tıbbi testi yok. Var diyenler düpedüz yalan söylüyor. Uyduruk bir hastalığın tıbbi testi nasıl olabilir ki!


Hiperaktivite ve dikkat eksikliği sendromu olarak tanımlanan bu “hastalık” gerçekte anne ve babaların çocuklarına, öğretmenlerin öğrencilerine yaklaşımlarındaki “dikkat ve ilgi eksikliği”nden kaynaklanıyor. Ama bunu anne babaların da, öğretmenlerin de kabul etmesi çok zor. Kim sorumluluk almak ister ki?


--alıntıdır--
 
BÜYÜKLERE PROZAC ÇOCUKLARA RıTALıN“

Doktor söylüyorsa doğrudur” diyerek çocuklarına Ritalin vermenin gerekliliğini savunan anne babaların arasında alkol ve/veya hapla duygusal sorunlarını bastıranların oranı yüzde 83. Hap çözümler arayışı içinde Prozac toplumunun yetişkinleri kendilerini haplarla, yasal olan ya da olmayan maddelerle uyarırken ve uyuştururken, çocuklarını haplardan uzak tutmalarını nasıl bekleyebiliriz? Büyüklere Prozac, Xanax, Seroxat, Valium, içki, çocuklara Ritalin, Dexedrine, Adderall. Sonuç: Uyuşmuş bir toplum.

NEVROTıK BıYOPSıKıYATRıNıN YALANLARI

Psikiyatristlerimizin çoğu, Amerika’nın vahşi kapitalizm anlayışıyla uyguladığı her şeyi gözü kapalı doğru kabul ediyor. Zaten ilaç sanayii olmasa psikiyatristler varlıklarını nasıl sürdürebilirler ki! Psikiyatriste gidip de eline reçete tutuşturulmayan kaç kişi tanıyorsunuz?

Okulların ve eğitim sisteminin zavallı durumu içinde öğretmenler ilgi ve sevgi açlığı çeken bu çocuklara nasıl yaklaşacağını bilmiyor. ışte burada psikiyatrinin başı çektiği akıl sağlığı kurumları ve ilaç firmaları ailenin, okulun, toplumun ve devletin veremediği ilgi ve dikkat eksikliği boşluğunu, ağzının suyu akarak doldurmak için pusuda bekliyor…. ve hiperaktivite ve dikkat eksikliği (HADE) diye bir hastalık
uyduruluyor.

Bu yazıya sığmayacak kadar uzunlukta dönen dolaplar sonucu bu hastalık(!) psikiyatri el kitabına yasal olarak giriyor. Girmesi gerekiyor, çünkü Amerikan sağlık sisteminin doktor-ilaç firmaları-sigorta saç ayağının tıkırında işlemesi için hastalığın resmiyet kazanması gerekiyor.

Çocuğun ilgi ihtiyacının ifadesi olan yaramazlık ve sağlıklı kanalize edilememiş enerji fazlalığının adı “hiperaktivite”, özgüven eksikliğinden kaynaklanan utangaçlığın adı “sosyal fobi” gibi hastalık ismine büründükçe doktorlar psikotropik ilaç denilen yasal uyuşturucu/uyarıcıları hastaya yazabiliyor ve sigorta şirketi bunu karşılıyor. Bu yüzden de Amerika’da Ritalinin önlenemez yükselişi ilk anda fakir, zenci ve erkek çocuklarına hiperaktivite tanımı konularak başladı. Nasıl olsa ilacın parasını devlet ödüyordu ve çocuklar okullarda iyice ehlileşiyordu.

Psikolojide projeksiyon denilen bir savunma mekanizması vardır. Kişi kendinde olan olumsuz bir özelliği başkalarına yansıtır. Psikiyatri, çocuk-kurbanı suçlayarak, ebeveynlerin, ailenin, okulun ve toplumun “dikkat eksikliği”ni çocuklara yansıtarak, yetişkinleri ve sistemi sorumluluktan kurtardı.

Çocuklara teşhis koyarak, ilaçla uyuşturarak reforma acil ihtiyaç duyan yetişkin kurumlarını aklamayı seçti. Çünkü psikiyatri de aynı reforma ihtiyaç duyan sistemin içinde yer alıyor. Aile, okul sistemi sütten çıkmış ak kaşık. Çocuklar ise suçlu. Hastalık, hastalığı görenin kendi gözündedir.

Devlet, çocuklarımıza “uyuşturucuya hayır” kampanyaları düzenliyor. Ama öte yandan kendi eliyle uyuşturucu vermeye hazırlanıyor. Bu ne yaman çelişki! Gerçek tedavi ne peki?

• Eğitim sisteminin çocukların ilgi ve merakını çekecek şekilde, duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarına da yönelik olması.

• Annenin babanın çocuklarına göstereceği gerçek ilgi ve sevgi. Ne ilaç ne psikoterapi, bunun yerini tutamaz. Ne yazık ki çoğu anne baba gerçek ilgi ve sevgiyi kendisi yaşamamış ki, çocuğuna verebilsin. Kendisi ilgi ve sevgiye muhtaç bir “yetişkin çocuk.” Kendisi olamayan insanların kendisi olmaya izin verilmeyen çocuklarının hastalığının adı da ya HADE oluyor, ya sosyal fobi.

Özgüven ve öz-değer geliştirerek değerlilik ve yeterlik duygusunu arttırmalarına yardımcı olmaktır gerçek çözüm desem size? Bununla ilgili eğitim almak, okumak, araştırmak, kendimizle yüzleşmek, kendimizi tanımak için emek ve çaba göstermek gerek desem size. Üff, yok mu bunun hapı? Yaşasın psikiyatri ve ilaçlar.

YENı HASTALIKLAR PAZARA ÇIKMAYA HAZIRLANIYOR

Psikiyatristlerin ıncil’i DSM-V 2010 yılında çıkacak. Orada Amerika’nın taze yarattığı yeni hastalıkların yer alması çalışmalarına şimdiden başlandı bile. Hastalıklar kitapta yer almalı ki, ilaç, tıp ve sigorta şirketleri üçlüsü insanların hastalıklarından para kazansın. ışte önerilen yeni hastalıklardan biri: ılişki bozukluğu hastalığı.

Şaka yapmıyorum. Ciddiyim. Eminim ilaç şirketlerinin finans ettiği araştırmalar sonucu ilişkilerimizi bir türlü sağlıklı yürütememizin nedeni biz değil, beynimizdeki “biyokimyasal dengesizlik” olacak. Tamam hasta damgası yiyeceğiz ama karşılığında sorumluluktan ve suçluluk duygusundan kurtulacağız. Yaşasın psikiyatri ve ilaçlar. Ben size hepimiz toptan hastayız dememiş miydim? 2010′a az kaldı doktorum nerde?

ÇOCUĞUNUZA HAP ALMAYI ÖĞRETıRSENıZ ONLAR DA HAPÇI OLUR.


Günümüz toplumu hasta bir toplum. Nüfusunun üçte ikisinin obez olduğu Amerika’nın jandarmalığını yaptığı dünya insanı hasta. Eğitim sistemi hasta, sağlık sistemi hasta, değerleri hasta bir dünyada yaşıyoruz.

Beyinlerde hastalık var. Ama çocukların değil, bu hasta düzeni inatla sürdürmeye çalışan yetişkinlerin beyinlerinde. Derin ve emek gerektiren çözümler yerine hap çözümlerle günü kurtararak var olmaya çalışan yetişkinlerin dünyasında öncelikli değerlerin acilen sorgulanması gerek.

Ama sorgulayan beyin tehlikelidir günümüzün hasta sisteminde. “Kral Çıplak” diyebilecek kadar uyanık olmamalı çocuklar. Büyüdüğünde boyun eğmeyi öğrenemez yoksa. ıtaatkar çocuk iyi çocuktur.

Ritalin’in yüzde 90′ını tüketen Amerikalı çocukların ebeveynlerinin obezite, alkolizm, işkolizm gibi yasal hastalıklarının boyutlarına eriştiğimiz gün, bizim çocuklarımızın da HADE ve Ritalin alma oranı onlara benzer olacaktır.

Küçük Amerika olmak değil mi rüyalarımız? Çocuğunuza hap almayı öğretirseniz onlar da hapçı olur. Uyuşturulan beyinler, daha iyi yönetilir. Ebeveynler de okul yönetimi de, sistem de rahat eder. Ama vicdanlar hangi uyuşturucuyla susturulabilecek? Nereye kadar?

KURT COBAıN DE BıR RıTALıN ÇOCUĞUYDU

Bir zamanlar, enerji dolu, yaratıcı, özgür ruhlu zeki bir çocuk olan Kurt Cobain’in tipik bir zeki çocuk davranışları sergilemesinden hoşlanmayan bir psikiyatrist, onu sessizce oturtmak için, çocukluğunu bastırması için güçlü bağımlılık yaratan tehlikeli bir hapla onu “iyileştirmeye” başladı.

Ritalin Cobain’ de uykusuzluk yarattı. Bu kez de rahat uyuyabilmesi için başka ilaçlar verildi. Sakinleştiriciler.

Psikiyatristler, Ritalin’in çocuğun derslerini çalışmasına yardım ettiğini iddia etmelerine rağmen, Cobain, zayıf bir öğrenci olmaya devam etti ve nihayet okuldan atıldı. Cobain’in diğer uyuşturuculara bağımlılığı, vahim fiziksel sorunları, garip davranışları ve nihayet intihara kadar uzanan yolculuğu işte böyle başladı.
Yıllar süren reçeteli ilaç alma alışkanlığı, onu sokak uyuşturucularına yönlendirdi. Ritalin alan çocukların sıkça yaşadığı bir sonuçtu bu.

Tıpkı aktris Jill Ireland’ın hiperaktif olduğu için Ritalin verilen oğlunun daha sonra kokain ve eroine geçiş yaptığı gibi. Artık büyümüş olan eski bir Ritalin çocuğu şimdiki kokain bağımlılığını şöyle açıklıyor; “şimdi ancak kokain ve speed alırsam kendimi “normal” hissediyorum.”
Cobain de eroin bağımlılığıyla yıllarca mücadele etmeye çalıştı. Bırakmayı çok kez denedi ama başaramadı.

Ritalin’in yarattığı tıbbi sorunlar onu hayatı boyunca etkiledi. Omuriliği eğriliği, boynuna asılı gitarın etkisiyle daha da arttı. Yanan midesi ve mide bulantısı, onda intihar isteği yaratıyordu. Cobain, eroini “midesinde yanan ateşi söndürebilen tek madde” olarak övüyordu. Ama kimse ona mide ağrısının Ritalin alan çocuklarda sıkça görülen bir yan etki olduğundan bahsetmemişti.

Doğuştan sahip olduğu artistik dehasıyla okulu bıraktıktan hemen sonra bir album yaptı ve Geffen Records ile kontrat imzaladı. Ama reçeteli ilaçlarla başlayan bağımlılık yolculuğuna yasadışı uyuşturucularla devam ettiğinde , Cobain’in uyuşturucu sorunu kritik duruma ulaşmıştı.

Eşi Courtney Love ve arkadaşları onu umutsuzca bir bağımlılık tedavisi merkezine yatırdı. Merkeze yattığından 36 saat sonra, Cobain, programı bıraktı ve Seattle’in sakin bir bölgesinde yer alan evinin garajının üstündeki küçük odada başına tek bir kurşun sıkarak intihar etti. Otopside kanında eroin ve yine bağımlılık yaratan reçeteli bir drag olan Valium bulundu.

ıntihar notunda, onu intihara sürükleyen iki şeyi şöyle açıklıyordu. Yıllarca çektiği mide ağrısı ve artık tutkusunu yitirdiği müzikle beslenememesi. Kimyasal olarak uyuşmuş Cobain’i müzik terk etmişti. Cobain, varoluş amacından, hayata sunmak üzere doğarken beraberinde getirdiği armağanından yoksun kalmaya dayanamamıştı..

Nil Gün[/url]


--alıntıdır--
 
of of of bu ne ya...
neler var bu yazıda...
eeee ne yapacağız şimdi

gerçi ben oğluma sadece okula gittiği zamanlarda veriyorum.ama yine kafam bulandı...
ama benim oğlanın hareketlerinde bi azalmaolmadı
yine öyle fırtına gibi..
sadece dersnotları yükseldi
ben zaten hareketleri kısılsın istemiyordum
ben onun tez canlılığından ve hareketinden çok memnunum. pısırık değil uyuşuk değil yani... ateş gibi maşallah...
 
Hiperaktivite son yıllarda hastalık olarak adlandırılıyor ilaç tedavisi öneriliyor. Aslında hiperaktivite, bir durum. Hiperaktif olma durumu bir insan varyasyonu veya insan tipolojisi.Hastalık olsa ilaçla tedavi edilebilirdi.Fakat önerilen ilaçlar hiperaktiviteyi tedavi etmiyor, durumu kalıcı olarak düzeltmiyor. Sadece alındığı süre içinde çocuğu normalleştiriyor. Çocuk derslerinden kopmuyor,kendine veya çevresine zarar verebilecek davranışlarda bulunmuyor. Daha düşünerek hareket ediyor,dürtüsellik biraz önleniyor.
Akşamları,hafta sonları veya yaz tatilinde ilaç verilmediğinde çocuk yine eskisi gibi hiperaktif.
Eskiden bizim çocukluğumuzda da hiperaktif, dikkat eksikliği olan çocuklar vardı. Onlar yaramaz, tembel olarak etiketleniyordu hiperaktivite bilinmiyordu. Ne oldu? O çocuklar dersleri takip edemedi, arkadaşlarından geri kaldı,akademik olarak başarısız oldular. Belki zar zor liseyi bitirebildiler. Son okuduğum kitapta da vardı, bu çocuklar kendileri gibi olan (hareketli,kural tanımaz) çocuklarla birlikte olmak istediklerinden çetelere giriyorlar, o gruplarda kendilerini iyi hissediyorlarmış..( Çünkü okulda yaramaz, tembel diye dışlanıyor. Onaylanmıyor.)
Hiperaktif çocuklar için cesaretli yada gözü kara diyelim,sonrasını düşünemiyorlar.Kurallara uymak istemiyorlar sıkıyorlar. Aşırı hareketliler. Çetelere girecek en güzel aday. Sonra bu grubun davranışlarına uyum sağlayacak. İçki içecek, uyuşturucu kullanacak...vs.
Bilim bu çocukların eğitim hayatında tutulabilmeleri için bu ilaçları geliştirmiş. Hiperaktivite durumunu değiştirmese de geçici olarak gerçekten işe yarıyorlar.
İleri yaşlarda 14-15 gibi bu belirtilerin azalacağı kitaplarda yazıyor. O yaşlarda çocuk belki sakinleşecek fakat derslerden de çoktan kopmuş olacak arkadaşlarını yakalayamayacak.
Bence 7 yaşından ergenliğe kadar hiperaktif çocuklar okulda iken en azından ilaç kullanmalı. Ebeveynlerin de gayretleri ile çocuk eğitim hayatının içinde tutulmalı. Bu çocuklar başarıyı tatmalı, başarının keyfini görmeli. İlaç desteği ile de olsa bunu yaşamalı. Yapabildiğini görmeli. Yoksa kendisinin zeki olmadığını düşünmeye başlayacak bunu kabullenecek, kendine güveni gittikçe azalacak.
Ben bu ilaç karşıtı yazıları çok okudum. İlaca karşılar tamam da ne öneriyorlar bu çocuklar için. Psikoterapi bu çocuklarda hiç bir işe yaramıyor. Söylenen sözleri dinlemiyorler bile. Yerlerinde oturamıyorlar. Neymiş çozüm önerileri. Ben akla mantığa uygun kalıcı bir çözüm önerisi göremedim.
Bence bilimin yolundan ayrılmamalıyız . Güvendiğimiz bir çocuk psikiyatristi ile beraber çocuğumuzun hiperaktivite durumunu kontrol altına almalıyız. Yoksa işler iyice zorlaşacak, çok daha büyük sorunlarla uğraşmak zorunda kalacağız. Çocuklarımız başarılı birer yetişkin olana kadar onları bu sorunla baş etmede yalnız bırakmamalıyız. Yoksa her şey için çok geç kalmış olacağız.
 

çook güzel yorumlamışsnız.içim rahatladı resmen .çok teşekkürler.a.s.

gülbeşeker gibi benimde içim kararmıştı üstteki yazıyı okuyunca,canım çok sıkılmıştı.CADIARZU

biz ilacı alırken bile eczacı eşime vermek istememiş,niye kullanıyorsnuz bu ilacı demiş.
 
Brigitte2008oh be sonunda ilac kullanmamız konusunda yanlış yapmadığımız hakkında bir yazı yollamışsınız ...
artık iyice kendimde suçluluk hissi uyanmıştı
acaba yanlış mı yapıyorum..
keşke hiç bu tedaviye başlamasamıydım diye düşünmeye başlamıştım
çok teşekkür ederiz... içimizi rahatlattınız...
 
dün oğlumla birlikte R.A.M.(rehberlik araştırma merkezi) ne gittik
test yapıldı oğluşum zeki çıktı..
okulunda kaynaştırma aldı...
yani öğretmeni samete göre ders anlatacak sınıfta...
bütün branş öğretmenleri de aynı şekilde davranacak...
bunu artık devlet emriyle yapacaklar
çünkü onlara resmi yazı yollandı...
sametimi tembellikle suçlayamayacaklar yani
sınav tedbirini de aldım...
sbs de farklı tutulacak
bu da onun sbs puanını da başarısını da arttıracak inşallah...
 
Netertua ve Gülbeşeker yazı ile ilgili yorumlarınız için teşekkürler. Sevgilerimi yolluyorum sizlere.
İlaç konusunda başlarda bende çok bocaladım sizler gibi. Oğlumu önce bir psikiyatriste götürdüm. Çocuğunuzda hiperaktivite var dedi. Ben takip ederim ama isterseniz çocuk psikiyatristine gidebilirsiniz dedi. Ardından biri doçent olmak üzere iki ayrı çocuk psikiyatristine muayne olduk. Her ikisi de hiperaktivite durumunu onayladı. Ben yine de bir psikologdan randevu alarak onunda fikrini almak istedim.
Psikolog çocuk işbirliğine hazır değil, söylediklerimizi dinlemeyecek bile dedi. İsterseniz çocuğunuza nasıl davranmanız gerektiği konusunda sizinle görüşmeler yapabiliriz dedi. Çocuk psikiyatristiyle beraber ilaç tedavisi gerektiğini söyledi. Psikolog bayan çok dürüstçe yapabileceği bir şey olmadığını söyledi.
Para kazanma derdiyle farklı bir yol önerebilirdi,benim kafamı karıştırabilirdi. Terapiye başlayalım bakalım, ilaç kullanmadan sorunu halledebiliriz diyebilirdi. Bu bize sadece zaman kaybettirirdi. Böyle bir şey yaşamadık diye seviniyorum.
Danıştığımız uzmanlar ve okuduğum kitaplar sayesinde doğru yolu bulduğumuza inanıyorum.
Dün yeni bir kitap aldım, ona başladım şimdi. Yazarı Dr. Thomas E.Brown.
Kitabın adı "Dikkat Eksikliği Bozukluğu - Çocuklarda ve Yetişkinlerde Odaklanamayan Zihin" . Okuduktan sonra kitaptaki faydalı bilgileri sizlerle paylaşırım. Doğru yolda yürümeye devam arkadaşlar.
 

aynen bende sizin gibi düşünüyordum.yaklaşık 3-4 gün ilaç bile vermedim.çok üzgündüm.

tekrar teşekkürler brigitte2008 vereliniortak



hem sizi hem de brigitte2008 tebrik ederim.çok ilgili bir annesiniz.

bence oğullarınız şanslılar sizler gibi anneleri oldukları için.
 
çok teşekkür ederim netertua...
ama eminimsende bizim kadar ilgilisindir evladın konusunda...
bütün annelerin olması gerektiği gibi
 
Dikkat eksikliği bozukluğu teşhisi konulmuş genç hastalarda standart ginkgo özütü uygulanması ile belirgin iyileşme sağlanmış.

Hiperaktivite ile birlikte olsun ya da olmasın dikkat eksikliği bozukluğu önlem alınmaması durumunda kişilerin yetişkinlik döneminde de hayatını olumsuz etkileyebiliyor

Dikkat Eksikliği Bozukluğu (DEB) çocuklarda ve adolesanlarda dikkat yetersizliği, dalgınlık, huzursuzluk ve hırçınlık gibi belirtiler ile ortaya çıkan bir durum. Kişi ile doğrudan konuşulduğunda çoğunlukla dinlemiyormuş gibi görünür. Dikkatini toplayamadığından ödevlerinde veya verilen görevlerde hatalar yapar. Dikkat yetersizliği öğrenme sorunlarına, huzursuzluk ve hırçınlık ise davranış bozukluklarına yol açar. Bunlara bağlı olarak sürekli karşı çıkma, çekişme içinde olma, kolay sinirlenme ve tahammülsüzlük gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu olumsuz tablo zaman içerisinde ailesinden ve okulda çevresinden uzaklaşmasına, içine kapanmasına neden olur. Depresyon, sıkıntı, hırçınlık, kolay sinirlenme, madde bağımlılığı, antisosyal davranışlar gibi olguların olasılığı artar. Vakaların hemen hemen yarısında sorunlar ileri gençlik ve yetişkinlik dönemlerine de yansıyarak, organizasyon bozukluklarına ve üretkenliğin azalmasına yol açabiliyor.

BAZI BıTKıLER YATIŞTIRICI

Tedavisi amacıyla yararlanılan ilaçların kısıtlı yararı ve bazı yan etkileri bulunduğu biliniyor. Bitkisel ilaç seçenekleri arasında; Alman papatyası, şerbetçiotu, kediotu, oğulotu, çarkıfelek gibi bildiğimiz bazı bitkilerin dikkat eksikliği bozukluğu vakalarında yararları bulunduğu bildiriliyor. Bu bitkilerin tümünün çeşitli derecelerde ‘yatıştırıcı’ özellikte olduğunu biliyoruz. Yani bu bitkiler, hastaları mümkün olduğunca sakinleştirmeye, rahatlatmaya yönelik olarak uygulanıyor, ancak dikkat eksikliği sorunu üzerinde tatminkar bir yarar sağlayamıyor. Bu bitki seçeneklerinden farklı olarak ginkgo biloba bitkisinin dikkat eksikliği bozukluğu vakalarında etkili olabileceği ileri sürülüyor. Bu amaçla ıtalya’da bir hastanenin çocuk ve adolesan psikolojisi kliniğinde uygulanan dar kapsamlı ve açık bir çalışmanın sonuçları çok yeni yayımlandı.

Çalışma, 17 ile 19 yaşları arasında seçilen ve dikkat eksikliği bozukluğu olduğu uluslararası kriterlere (DSM-III-R) uygun olarak teşhis edilen dördü erkek, ikisi bayan altı kişide yürütülmüş. Gönüllülere ağız yoluyla dört hafta boyunca günde 200 mg standart Ginkgo özütü (Egb 761) uygulanmış, bu süreç içerisinde başka ilaç verilmemiş. Süre sonunda hastalara 60 kadar hususun değerlendirildiği bir test (Wender-Utah Questionnaire) uygulanmış. Test sonuçları Ginkgo uygulamasının rahatsızlığın belirtilerini belirgin bir şekilde iyileştirdiğini ortaya koyuyor.

YAN ETKı OLASILIĞI DÜŞÜK

Tedavi sırasında hastalarda tansiyonda belirgin bir değişim görülmemiş, dolayısıyla hastaların tümü çalışmayı tamamlayabilmiş. ılk iki haftada iki hastada görülen baş ve mide ağrısı ise daha sonra kaybolmuş. Ginkgo’nun özellikle

dikkat eksikliği üzerinde olumlu katkısı olduğu, ayrıca hiperaktiviteyi azalttığı, tahammülsüzlüğü azalttığı gözlenmiştir. Ginkgo uygulamasının bir başka olumlu yönü ise yan etki olasılığının düşük olması. Bu nedenle, deney sonrasında da hastaların tedaviye devam etmek istedikleri bildiriliyor. Araştırıcı, ginkgo uygulamasının standart ilaç tedavisine (klonidin) oranla en önemli avantajının uyutucu etkisinin çok daha düşük olmasını ve etkisinin daha uzun sürmesini vurguluyor. Bu bakımdan ginkgo’nun metilfenidat gibi psikoaktif ilaçlar ile birlikte uygulanmasının, her ikisinin ayrı ayrı uygulanmasından daha fazla etkili olabileceği belirtiliyor.

Bu, sadece bir ön çalışma, daha fazla hasta üzerinde daha uzun süreli etkinlik ve güvenilirlik çalışmalarının yürütülmesi gerekir.

dr.erdem yeşilada.

--alıntıdır--
 
çok teşekkürler şimdi uykum var ama söz sabaha okuyacağım
emeklerine sağlık
sabah çocukları okula eşimi de işe gönderdikten sona görüşürüz inşallah... hayırlı geceler
 
slmlar 8 yaşında bi oğlum ve 14aylıkda bir kızım var bir iki gün önce oğlumu psikoloğa götürdüm 3tane tanı koydu, karışık anksiyete ve depresif bozukluk,aktivite ve dikkat bozukluğu,obsesif kompulsif bozukluk 2tane ilaç verdi çok moralim bozuk yaaa dikkat eksikliğini biliyorum ama diğerlerini bilmiyorum şimdi onları araştırıcam inşallah en kısa zamanda düzelir ama 1yıllık rapor verdi 15 gün sonra gene gidicez bakalım ne dicek
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…