- 10 Nisan 2021
- 652
- 806
Normal olanın bu olduğunu düşünüyordum aslında hep. İnsanları mutlu edeyim, bir şeyler alayım, güzel davranayım, iyi şeyler söyleyeyim, arayıp sorayım, iyi bir insan olayım kafasındaydım ama kesinlikle hesap yaparak değil tamamen akışın içerisinde yani. Demek ki farkında olmadan kendimi sevdirmek için yaptım bunları. Anneannem de mesela benim gibi. Şimdi düşününce fark ediyorum. O da insanlara karşı hep vericidir. Kendini düşünmez herkesin her şeyine koşar sonra da değerinin bilinmediğini söyler. Bizden önceki kuşakların düşüncelerini devam ettirirmişiz ya bana da anneannemden miras kalmış olabilir bu düşünceler ve davranışlar, bilemiyorum.İşte sorununuzun cevabı burada. Ben sevilmek, samimi olmak için sürekli bir şeyler yapan insanlardan kaçarım çünkü bana itici geliyor böyle insanlar. Bir çocukluk arkadaşım vardı. Ayrı yerlere taşındık, ayrı hayatlarımız oldu, birbirimizden koptuk. Sonra sosyal medya sayesinde yeniden iletişim kurduk. Ancak bu arkadaş sürekli arayıp, muhabbet etmeye çalışıyordu. Bana itici gelen bir ilgi ile her şeyi soruyordu ; eşin nasıl, oğlun nasıl ay canım benim oğlan okula başladı mı Bla Bla. Yahu oğlumu görmemişsin bile bu ne ilgi, ne gerek var.
Bu durum sanıyorum bana geldiği kadar birçok insana da itici gelir. Mesela niye sefer tası ile okula aş ekmek götürüyorsunuz ki. Beslemeniz gereken yavrularınız mı var okulda? Seviyorum demişsiniz amenna ama elinde tasla okula eppek getiren bir arkadaşım olsa bana da garip gelir. Niye yani?
Kırıcı da olmak istemiyorum fazla ama bu vericilik değil başka bir şey. Bu sürekli kendimi nasıl sevdiririm diye düşünüp plan yapma, sürekli kişilerin hissini düşünüp hesaplar yapma halidir ki zerre samimi gelmez bana böyle insanlar. Yapmayın siz de.
Aslında ben de grupla hareket etmeyi seven biri değilim ama öyle gelişmişti ve grup halinde takılıyorduk. Kendi kendime de gezmeyi, eğlenmeyi biliyorum ve severim de. Tek başıma sinemaya giderim, tiyatroya giderim, alışverişe giderim her şeyi de yaparım yanıma kimseyi aramam. Sadece neden değer görmüyorum, sevilmiyorum, aranmıyorum diye zaman zaman üzülüyorum. Demek ki benim de hatam var ki insanlar beni istemiyorlar diyorum. Bu yüzden dışarıdan gözlerin yorum yapmasını istedim. Teşekkür ederim yorumunuz için.3'lü yada 4'lü gruba dahil olma olayınızı ortadan kaldırın önce.. Arkadaş çevrenizi 2-3 kişiyle sınırlamayın Algılarınızı başka arkadaşlarınıza çevirin.Kendi tecrübelerimden edindiklerime göre kimseye bağlı hatta bağımlı olmayın çocuklarımada herzaman bunu öğütledim kesinlikle 1 kişiye 2 kişiye aşırı bağlı kalmalarına izin vermedim ekstra bir bağlılık sezdiğim anda hemen algısını diğer arkadaşlarına yönelttim şuanda ikisininde o kadar güzel bir arkadaş çevresi varki hep çok aranılan çok danışılan oldular Hiç yanlız kalmadılar hafta sonları kimseyi kimseden üstün kılmadan hepsiyle iletişim halindeler ben yapamadım zamanında az olsun gerçek dost olsun kafasında hep en çok verici ,en düşünceli olmaya çalıştım ama olmuyor öyle 25 yaşından sonra anladım bunu..Kendimi değersiz hissettiğim an hepsini silkeledim gitti.O saatten sonra da kimseye hakettiğinden fazla değer vermedim.Eşimde dahil kimseyi hayatımın merkezine oturtmadım benim için müthiş bir aydınlanma oldu kapılarımı benimle iletişim kuran herkese açtım.Çevremi sadece 2-3,kişiyle sınırlı tutmadım Bana sizin arkadaşlarınız gibi davrananlar teker teker geri döndüler Şimdi gayet mutluyum kafam rahat Yanlız kalmazsınız korkmayın.Yanlız kalsanızda korkmayın dışarı çıkmak için proğram yapmak için hayatın tadını çıkartmak için birilerine ihtiyacınız yok kendi kendinize de yetersiniz bunun bilincine varın
Canim dost edinmek istiyorsan dua ediyor mu sana seni degersiz hisettirene sende umursama bak ilerde onlar pisman olacaklar senin gibi birini kaybettigi icin ama sen daha iyi bi dist edinebilirsin uzulme herkes hakketigi kadardir oyle davran daha iyi arkadas edinebilirisnHerkese merhaba,
Yine içimi dökmek için sizlere başvuruyorum. Bu olay yaşanalı bir ay kadar oluyor fakat ancak şimdi paylaşabiliyorum. Biz üç arkadaş bir üniversiteden başka bir üniversiteye yatay geçiş yapmıştık. İlk başlarda hep birlikte takılırdık sonra aramıza bir arkadaş daha eklendi. Ben yapı olarak biraz insanlara karşı soğuk duruyorum sanırım. Ben hariç diğer üç arkadaşın daha iyi anlaştıklarını düşünüyordum ve hissediyordum. Mesela bir yerde oturup sohbet ederken bir bakıyorum bir konu anlatılıyor ve hiç benimle göz temasında bulunulmuyor. Özellikle bakıyorum ama yok yani. Ya da bir karar alınmış oluyor sonra mastoid böyle böyle yapalım diyoruz sen de gel istersen gibi haber veriliyordu bana. Her şeyden son dakika haberim oluyordu. Neyse benim bu duruma içten içe çok canım sıkılıyordu. Bu düşüncemi arkadaşlarımla paylaştım. Onlar da biz herkese karşı aynı mesafedeyiz sen yanlış anlamışsın gibilerinden cevap verdiler ama karşılıklı olarak birbirimize kırıldığımız için bir yıl kadar konuşmadık. Küs değildik ama samimi de değildik artık. Yine bu üç arkadaş kendi aralarında çok samimilerdi ama. Daha sonralarında aramıza bir kız daha katılmıştı. O da iyi bir kızdı ama benim yokluğumda bu grupta o da kalıcı bir yer edinmiş kendine.
Neyse ben acaba arkadaşlarımı yanlış mı anladım diye sonradan pişman oldum ve hepsine ayrı ayrı yazdım. Böyle böyle dedim ve özür diledim. Her şey güzel zannediyordum onlar da olumlu karşılamışlardı. Ben birkaç kere daha yazdım onlara ama onlar bana ben yazmasam yazmıyorlardı. Sonradan tesadüfen öğrendim ki barıştığımız halde beni davet etmeden dördü kaç kere buluşmuşlar. Çok zoruma gitti. Yani benim kırıldığım konu zaten bunun gibi bir şeydi ama demek ki kırılmakta haklıymışım dedim.
Bu grubun da bulunduğu bir toplulukla bir eğitime katıldık. Eğitime nasıl gidecekler bir yerde mi buluşsak diye aklımdan geçmişti. Sonradan bir şey demedim onlara. Beni babam bırakacaktı acaba onlara da söylesem ortak bir yerden onları da mı alsak diye düşünmüştüm. Onlardan ses çıkmayınca bir şey demedim. Eğitim günü üçü birlikte geldiler. Yine kendi aralarında kararlaştırmışlar ve benim haberim yok. Zaten küs değilken de böyleydiler e o zaman ben kırılmakta çok haklıymışım değişen bir şey olmamış çünkü. Barışmamıza rağmen yine aynı davranışlar...
Eğitimde güzel güzel konuştuk bu arkadaşlarla. Ama her zamanki gibi üçü yine çok samimilerdi. Bir koltukta yan yana oturuyorduk. Üçü selfie çekmeye çalışıyorlardı ama beni almadılar kareye. Kenardan kolum görünüyordu ben de kenara çekildim rahatsızlık vermeyeyim diye. Hatta bir türlü pozisyon alamadılar. Dedim ki isterseniz ben sizi karşıdan çekeyim. Yok böyle daha iyi oluyor dediler. Oradan bile bir şey anlamadılar. Neyse eğitim bitti. Ben ilk başta eğitimden sonra belki bir yerlerde otururuz diye içimden geçirmiştim ama onları öyle görünce diyemedim. Eğitimden çıkarken bir tanesine bir yere nasıl gidileceğini sordum, o bilmiyormuş. Vedalaştık kızlarla görüşürüz dedik. Sonra ben eve geldim. İnstagrama girdim bir de baktım ki bu üç arkadaş bizim eskiden dördümüzün gittiği mekana gitmişler. Çok kırıldım içim paramparça oldu. Canım kendim dedim kendi kendime. Böyle hissetmemde bir şey varmış, haklıymışım dedim.
Bir ders kapsamında grup oluşturmamız gerekiyordu. Eskiden hep birlikte grup olurduk. Bu sefer bana hiç söylemediler bile. Kendileri grup oluşturmuşlar ve hemen hocaya isimlerini gönderdiler. Ben de başka bir gruba dahil oldum. Buna da kırılmıştım sonuçta aramız düzelmişti artık, öyle düşünüyordum.
Yine içlerinden bir tanesi ile arada konuşurduk. Diğer üçüne bile anlatamadığı çok özel şeyleri bana anlatırdı. (Bunu kendisi söyledi.) Ben onu dinlerdim, rahatlatmasına yardımcı olurdum. Hep bir yerde buluşalım derdik. O derdi ki kızları da çağırırız. Bir türlü ayarlayamamıştık. Yine böyle dediğimiz bir gün bana dedi ki "Vallahi ben kim çağırırsa gidiyorum hahahaha." (Benden ayarlamamı bekliyor diye anladım.) Sonraki gün bir baktım bu dört arkadaş yine buluşmuşlar. Artık bardağı taşıran son damla oldu ve kendi kendime dedim ki artık bir şey derlerse normal bir şekilde cevap veririm onun dışında hiçbir şekilde muhattap olmam bu kişilerle. Daha ben bu arkadaşın doğum günü yaklaşıyordu, evine çiçek ve pasta göndereyim, sonra gidebileceğimiz güzel bir yer bulup onu davet edip ayrıca bir hediye alıp hediyesini vereyim diyorum kendi kendime. Doğum gününü de kutlamadım. O günden sonra bir şey de yazmadım. Kendisi geçenlerde bana yazmış bir sorun mu var güzel bir iletişimiz vardı diye. Yok hayır bir sorun yok dedim. Onun dediği üslupta "Vallahi bana yazana yazıyorum, yazmayana yazmıyorum hahahaa" gibi bir şey dedim. O da nasıl istersen demiş.
Ben normal zamanlarda arkadaşlarım için evde bir şeyler hazırlayıp okula götürürdüm. Kek, poğaça, kurabiye tarzında hazırlardım. Okulda hep birlikte yeriz diye götürürdüm. Gönülsüz gönülsüz yerlerdi. Aşure zamanında annem bir kazan aşure yaptığında hepsine birer büyük kavanoz götürmüştüm. Yurtta kalan arkadaş için haşlanmış mısır bile götürmüştüm. Hepsini evimize kahvaltıya davet etmiştim geldiler ne güzel oturmuştuk. Bunları başa kakmak için yazmıyorum. Ben daha fazlasını da yapardım sonuçta arkadaştık ve severim böyle şeyleri. Diğerleri mesela birbirlerinin evine hiç gitmediler şimdiye kadar. Yani ben bu kadar vericiyken neden yeterince sevilmedim. Gerçekten düşününce çok canım acıyor bazen ağlıyorum da.
Sizce benim bu olaylarda hatam ne? Ya da bu arkadaşların hiç hatası yok mu, kırılmakta haklı mıyım değil miyim? Yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkür ederim şimdiden.
Sadece fazla iyisin. Bu onlara fazla. Sen hiç değişme seni hakedecek kişilerle arkadaş olmaya bak. Mesela benim hiç arkadaşım yok neden? Çünkü sahteler. Gerek yok. Sağlam birini bulursam arkadaş olurum tabi ki.Herkese merhaba,
Yine içimi dökmek için sizlere başvuruyorum. Bu olay yaşanalı bir ay kadar oluyor fakat ancak şimdi paylaşabiliyorum. Biz üç arkadaş bir üniversiteden başka bir üniversiteye yatay geçiş yapmıştık. İlk başlarda hep birlikte takılırdık sonra aramıza bir arkadaş daha eklendi. Ben yapı olarak biraz insanlara karşı soğuk duruyorum sanırım. Ben hariç diğer üç arkadaşın daha iyi anlaştıklarını düşünüyordum ve hissediyordum. Mesela bir yerde oturup sohbet ederken bir bakıyorum bir konu anlatılıyor ve hiç benimle göz temasında bulunulmuyor. Özellikle bakıyorum ama yok yani. Ya da bir karar alınmış oluyor sonra mastoid böyle böyle yapalım diyoruz sen de gel istersen gibi haber veriliyordu bana. Her şeyden son dakika haberim oluyordu. Neyse benim bu duruma içten içe çok canım sıkılıyordu. Bu düşüncemi arkadaşlarımla paylaştım. Onlar da biz herkese karşı aynı mesafedeyiz sen yanlış anlamışsın gibilerinden cevap verdiler ama karşılıklı olarak birbirimize kırıldığımız için bir yıl kadar konuşmadık. Küs değildik ama samimi de değildik artık. Yine bu üç arkadaş kendi aralarında çok samimilerdi ama. Daha sonralarında aramıza bir kız daha katılmıştı. O da iyi bir kızdı ama benim yokluğumda bu grupta o da kalıcı bir yer edinmiş kendine.
Neyse ben acaba arkadaşlarımı yanlış mı anladım diye sonradan pişman oldum ve hepsine ayrı ayrı yazdım. Böyle böyle dedim ve özür diledim. Her şey güzel zannediyordum onlar da olumlu karşılamışlardı. Ben birkaç kere daha yazdım onlara ama onlar bana ben yazmasam yazmıyorlardı. Sonradan tesadüfen öğrendim ki barıştığımız halde beni davet etmeden dördü kaç kere buluşmuşlar. Çok zoruma gitti. Yani benim kırıldığım konu zaten bunun gibi bir şeydi ama demek ki kırılmakta haklıymışım dedim.
Bu grubun da bulunduğu bir toplulukla bir eğitime katıldık. Eğitime nasıl gidecekler bir yerde mi buluşsak diye aklımdan geçmişti. Sonradan bir şey demedim onlara. Beni babam bırakacaktı acaba onlara da söylesem ortak bir yerden onları da mı alsak diye düşünmüştüm. Onlardan ses çıkmayınca bir şey demedim. Eğitim günü üçü birlikte geldiler. Yine kendi aralarında kararlaştırmışlar ve benim haberim yok. Zaten küs değilken de böyleydiler e o zaman ben kırılmakta çok haklıymışım değişen bir şey olmamış çünkü. Barışmamıza rağmen yine aynı davranışlar...
Eğitimde güzel güzel konuştuk bu arkadaşlarla. Ama her zamanki gibi üçü yine çok samimilerdi. Bir koltukta yan yana oturuyorduk. Üçü selfie çekmeye çalışıyorlardı ama beni almadılar kareye. Kenardan kolum görünüyordu ben de kenara çekildim rahatsızlık vermeyeyim diye. Hatta bir türlü pozisyon alamadılar. Dedim ki isterseniz ben sizi karşıdan çekeyim. Yok böyle daha iyi oluyor dediler. Oradan bile bir şey anlamadılar. Neyse eğitim bitti. Ben ilk başta eğitimden sonra belki bir yerlerde otururuz diye içimden geçirmiştim ama onları öyle görünce diyemedim. Eğitimden çıkarken bir tanesine bir yere nasıl gidileceğini sordum, o bilmiyormuş. Vedalaştık kızlarla görüşürüz dedik. Sonra ben eve geldim. İnstagrama girdim bir de baktım ki bu üç arkadaş bizim eskiden dördümüzün gittiği mekana gitmişler. Çok kırıldım içim paramparça oldu. Canım kendim dedim kendi kendime. Böyle hissetmemde bir şey varmış, haklıymışım dedim.
Bir ders kapsamında grup oluşturmamız gerekiyordu. Eskiden hep birlikte grup olurduk. Bu sefer bana hiç söylemediler bile. Kendileri grup oluşturmuşlar ve hemen hocaya isimlerini gönderdiler. Ben de başka bir gruba dahil oldum. Buna da kırılmıştım sonuçta aramız düzelmişti artık, öyle düşünüyordum.
Yine içlerinden bir tanesi ile arada konuşurduk. Diğer üçüne bile anlatamadığı çok özel şeyleri bana anlatırdı. (Bunu kendisi söyledi.) Ben onu dinlerdim, rahatlatmasına yardımcı olurdum. Hep bir yerde buluşalım derdik. O derdi ki kızları da çağırırız. Bir türlü ayarlayamamıştık. Yine böyle dediğimiz bir gün bana dedi ki "Vallahi ben kim çağırırsa gidiyorum hahahaha." (Benden ayarlamamı bekliyor diye anladım.) Sonraki gün bir baktım bu dört arkadaş yine buluşmuşlar. Artık bardağı taşıran son damla oldu ve kendi kendime dedim ki artık bir şey derlerse normal bir şekilde cevap veririm onun dışında hiçbir şekilde muhattap olmam bu kişilerle. Daha ben bu arkadaşın doğum günü yaklaşıyordu, evine çiçek ve pasta göndereyim, sonra gidebileceğimiz güzel bir yer bulup onu davet edip ayrıca bir hediye alıp hediyesini vereyim diyorum kendi kendime. Doğum gününü de kutlamadım. O günden sonra bir şey de yazmadım. Kendisi geçenlerde bana yazmış bir sorun mu var güzel bir iletişimiz vardı diye. Yok hayır bir sorun yok dedim. Onun dediği üslupta "Vallahi bana yazana yazıyorum, yazmayana yazmıyorum hahahaa" gibi bir şey dedim. O da nasıl istersen demiş.
Ben normal zamanlarda arkadaşlarım için evde bir şeyler hazırlayıp okula götürürdüm. Kek, poğaça, kurabiye tarzında hazırlardım. Okulda hep birlikte yeriz diye götürürdüm. Gönülsüz gönülsüz yerlerdi. Aşure zamanında annem bir kazan aşure yaptığında hepsine birer büyük kavanoz götürmüştüm. Yurtta kalan arkadaş için haşlanmış mısır bile götürmüştüm. Hepsini evimize kahvaltıya davet etmiştim geldiler ne güzel oturmuştuk. Bunları başa kakmak için yazmıyorum. Ben daha fazlasını da yapardım sonuçta arkadaştık ve severim böyle şeyleri. Diğerleri mesela birbirlerinin evine hiç gitmediler şimdiye kadar. Yani ben bu kadar vericiyken neden yeterince sevilmedim. Gerçekten düşününce çok canım acıyor bazen ağlıyorum da.
Sizce benim bu olaylarda hatam ne? Ya da bu arkadaşların hiç hatası yok mu, kırılmakta haklı mıyım değil miyim? Yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkür ederim şimdiden.
yazdığım yoruma aynı bu şekilde "arkadaş değil de anne gibisiniz" yazacaktım unutmuşum. siz benden sonra eklemişsinizya bana biraz şey gibi geldi arkadaş degilde anne gibisiniz
evde pişen aşureden poacadan falan goturmek bana arkadaşlik iliskilerinde cok gereksiz geliyor.
yani birisi ozel olarak asureyi seviyordur ona ozel gotururum sen seversin diye ama bunu vericilik olarak dusunmem,getirenide verici olarak dusunup ekstra bir şey hissetmem o anlik mutlu olurum sadece.
siz sanki ben bunlari bunlari yaptim umursamadilar halbuki bana minnet duymaliydilar tarzi dusunuyorsunuz gibi bir his biraktiniz bende.
gonulsuz gonulsuz yiyor olmalarida karsinizdaki insanlarin bu tarz seylerden hoslanmadigini acikliyor zaten.
siz yinede aşureydi misirdi devam etmissiniz olaya.
birbirlerinin evine hic gitmemisler mesela neden sizce ?
Ders aralarında kantinde oturur hazır poğaça çay bisküvi vs. alıp yerdik. Böyle de güzel olur diye düşünmüştüm aslında.Universiteye giden insanlara evden kek poaca, asure goturmek nedir? Bu tavirlariniz bile insanlari uzaklastirmis olabilir
Seviyorlar diye götürmüştüm. Vericilik dediğim şey aslında onları düşünüp sevinmeleri için, güzel vakit geçirmemiz için bir şeyler yapmak ya da bir şeyler yapmayı düşünmek, planlamaktı aslında. Minnet duymalarını istemedim ama bilmiyorum birisi bana böyle düşünceli yaklaşsa hoşuma giderdi herhalde sevinirdim. Çok da bir şey beklemedim bir güler yüz bile yeter. Ki zaten gayet de güzel karşıladılar teşekkür ettiler, mutluyduk kısacası. Sorun benim kendimi değer görmüyor olarak hissetmem. Mısır vs. de arada konusu geçiyordu yurtta kalan arkadaşların ev yemeklerine ya da evde pişen çeşitli şeylere karşı özlemleri oluyor. Ben de elimden geldiğince sevdikleri şeyler olunca onlara da götürüp kendimce jest yapıyordum onları sevindirmek istiyordum. Gönülsüz yemeleri de sonradan aklıma geldi, belki de huylanmış olabilirler. Yiyeceklerin nasıl piştiğinden hijyeninden vs. Buna da hak verdim bir daha götürmedim. Birbirlerinin evine neden gitmediler bilmiyorum. Ben samimi gördüğüm kişileri evime davet ederim ama onlarla farklı düşünüyoruz sanırım.ya bana biraz şey gibi geldi arkadaş degilde anne gibisiniz
evde pişen aşureden poacadan falan goturmek bana arkadaşlik iliskilerinde cok gereksiz geliyor.
yani birisi ozel olarak asureyi seviyordur ona ozel gotururum sen seversin diye ama bunu vericilik olarak dusunmem,getirenide verici olarak dusunup ekstra bir şey hissetmem o anlik mutlu olurum sadece.
siz sanki ben bunlari bunlari yaptim umursamadilar halbuki bana minnet duymaliydilar tarzi dusunuyorsunuz gibi bir his biraktiniz bende.
gonulsuz gonulsuz yiyor olmalarida karsinizdaki insanlarin bu tarz seylerden hoslanmadigini acikliyor zaten.
siz yinede aşureydi misirdi devam etmissiniz olaya.
birbirlerinin evine hic gitmemisler mesela neden sizce ?
Bence gayet güzel. Keşke bana da getiren bi arkadaşım olsaydıUniversiteye giden insanlara evden kek poaca, asure goturmek nedir? Bu tavirlariniz bile insanlari uzaklastirmis olabilir
İnsan bu tür şeyleri sizlerin yaşındayken fazla onemsiyor sanırım.zamanla farklı insanlarla da benzer olaylar yaşayacak takmayacak kırılmayacaksiniz.bu kadar hassas olmayınHerkese merhaba,
Yine içimi dökmek için sizlere başvuruyorum. Bu olay yaşanalı bir ay kadar oluyor fakat ancak şimdi paylaşabiliyorum. Biz üç arkadaş bir üniversiteden başka bir üniversiteye yatay geçiş yapmıştık. İlk başlarda hep birlikte takılırdık sonra aramıza bir arkadaş daha eklendi. Ben yapı olarak biraz insanlara karşı soğuk duruyorum sanırım. Ben hariç diğer üç arkadaşın daha iyi anlaştıklarını düşünüyordum ve hissediyordum. Mesela bir yerde oturup sohbet ederken bir bakıyorum bir konu anlatılıyor ve hiç benimle göz temasında bulunulmuyor. Özellikle bakıyorum ama yok yani. Ya da bir karar alınmış oluyor sonra mastoid böyle böyle yapalım diyoruz sen de gel istersen gibi haber veriliyordu bana. Her şeyden son dakika haberim oluyordu. Neyse benim bu duruma içten içe çok canım sıkılıyordu. Bu düşüncemi arkadaşlarımla paylaştım. Onlar da biz herkese karşı aynı mesafedeyiz sen yanlış anlamışsın gibilerinden cevap verdiler ama karşılıklı olarak birbirimize kırıldığımız için bir yıl kadar konuşmadık. Küs değildik ama samimi de değildik artık. Yine bu üç arkadaş kendi aralarında çok samimilerdi ama. Daha sonralarında aramıza bir kız daha katılmıştı. O da iyi bir kızdı ama benim yokluğumda bu grupta o da kalıcı bir yer edinmiş kendine.
Neyse ben acaba arkadaşlarımı yanlış mı anladım diye sonradan pişman oldum ve hepsine ayrı ayrı yazdım. Böyle böyle dedim ve özür diledim. Her şey güzel zannediyordum onlar da olumlu karşılamışlardı. Ben birkaç kere daha yazdım onlara ama onlar bana ben yazmasam yazmıyorlardı. Sonradan tesadüfen öğrendim ki barıştığımız halde beni davet etmeden dördü kaç kere buluşmuşlar. Çok zoruma gitti. Yani benim kırıldığım konu zaten bunun gibi bir şeydi ama demek ki kırılmakta haklıymışım dedim.
Bu grubun da bulunduğu bir toplulukla bir eğitime katıldık. Eğitime nasıl gidecekler bir yerde mi buluşsak diye aklımdan geçmişti. Sonradan bir şey demedim onlara. Beni babam bırakacaktı acaba onlara da söylesem ortak bir yerden onları da mı alsak diye düşünmüştüm. Onlardan ses çıkmayınca bir şey demedim. Eğitim günü üçü birlikte geldiler. Yine kendi aralarında kararlaştırmışlar ve benim haberim yok. Zaten küs değilken de böyleydiler e o zaman ben kırılmakta çok haklıymışım değişen bir şey olmamış çünkü. Barışmamıza rağmen yine aynı davranışlar...
Eğitimde güzel güzel konuştuk bu arkadaşlarla. Ama her zamanki gibi üçü yine çok samimilerdi. Bir koltukta yan yana oturuyorduk. Üçü selfie çekmeye çalışıyorlardı ama beni almadılar kareye. Kenardan kolum görünüyordu ben de kenara çekildim rahatsızlık vermeyeyim diye. Hatta bir türlü pozisyon alamadılar. Dedim ki isterseniz ben sizi karşıdan çekeyim. Yok böyle daha iyi oluyor dediler. Oradan bile bir şey anlamadılar. Neyse eğitim bitti. Ben ilk başta eğitimden sonra belki bir yerlerde otururuz diye içimden geçirmiştim ama onları öyle görünce diyemedim. Eğitimden çıkarken bir tanesine bir yere nasıl gidileceğini sordum, o bilmiyormuş. Vedalaştık kızlarla görüşürüz dedik. Sonra ben eve geldim. İnstagrama girdim bir de baktım ki bu üç arkadaş bizim eskiden dördümüzün gittiği mekana gitmişler. Çok kırıldım içim paramparça oldu. Canım kendim dedim kendi kendime. Böyle hissetmemde bir şey varmış, haklıymışım dedim.
Bir ders kapsamında grup oluşturmamız gerekiyordu. Eskiden hep birlikte grup olurduk. Bu sefer bana hiç söylemediler bile. Kendileri grup oluşturmuşlar ve hemen hocaya isimlerini gönderdiler. Ben de başka bir gruba dahil oldum. Buna da kırılmıştım sonuçta aramız düzelmişti artık, öyle düşünüyordum.
Yine içlerinden bir tanesi ile arada konuşurduk. Diğer üçüne bile anlatamadığı çok özel şeyleri bana anlatırdı. (Bunu kendisi söyledi.) Ben onu dinlerdim, rahatlatmasına yardımcı olurdum. Hep bir yerde buluşalım derdik. O derdi ki kızları da çağırırız. Bir türlü ayarlayamamıştık. Yine böyle dediğimiz bir gün bana dedi ki "Vallahi ben kim çağırırsa gidiyorum hahahaha." (Benden ayarlamamı bekliyor diye anladım.) Sonraki gün bir baktım bu dört arkadaş yine buluşmuşlar. Artık bardağı taşıran son damla oldu ve kendi kendime dedim ki artık bir şey derlerse normal bir şekilde cevap veririm onun dışında hiçbir şekilde muhattap olmam bu kişilerle. Daha ben bu arkadaşın doğum günü yaklaşıyordu, evine çiçek ve pasta göndereyim, sonra gidebileceğimiz güzel bir yer bulup onu davet edip ayrıca bir hediye alıp hediyesini vereyim diyorum kendi kendime. Doğum gününü de kutlamadım. O günden sonra bir şey de yazmadım. Kendisi geçenlerde bana yazmış bir sorun mu var güzel bir iletişimiz vardı diye. Yok hayır bir sorun yok dedim. Onun dediği üslupta "Vallahi bana yazana yazıyorum, yazmayana yazmıyorum hahahaa" gibi bir şey dedim. O da nasıl istersen demiş.
Ben normal zamanlarda arkadaşlarım için evde bir şeyler hazırlayıp okula götürürdüm. Kek, poğaça, kurabiye tarzında hazırlardım. Okulda hep birlikte yeriz diye götürürdüm. Gönülsüz gönülsüz yerlerdi. Aşure zamanında annem bir kazan aşure yaptığında hepsine birer büyük kavanoz götürmüştüm. Yurtta kalan arkadaş için haşlanmış mısır bile götürmüştüm. Hepsini evimize kahvaltıya davet etmiştim geldiler ne güzel oturmuştuk. Bunları başa kakmak için yazmıyorum. Ben daha fazlasını da yapardım sonuçta arkadaştık ve severim böyle şeyleri. Diğerleri mesela birbirlerinin evine hiç gitmediler şimdiye kadar. Yani ben bu kadar vericiyken neden yeterince sevilmedim. Gerçekten düşününce çok canım acıyor bazen ağlıyorum da.
Sizce benim bu olaylarda hatam ne? Ya da bu arkadaşların hiç hatası yok mu, kırılmakta haklı mıyım değil miyim? Yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkür ederim şimdiden.
Ders aralarında kantinde oturur hazır poğaça çay bisküvi vs. alıp yerdik. Böyle de güzel olur diye düşünmüştüm aslında.
Ama bu fazla iyi ve karsi tarafi mahcup ve borclu hissettirip huzursuz edebilir. Herhangi bir iyiligi yaparken bunun karsimizdakine ne hissettirecegini de dusunmeliyiz. Konu sahibinin bu yaptiklari biraz “bakin ben cok iyi, cok dusunceli bir insanim, cok da iyi arkadasim. Benim bu iyiligime karsilik, bana guzel arkadaslik edebilirsiniz.” İzlenimi uyandirmis ve insanlari uzaklastirnis olabilir. En azindan bu dile getirilmese bile, diger kizlar kendilerini bir seylere mecbur hissedip uzaklasmis olabilirlerBence gayet güzel. Keşke bana da getiren bi arkadaşım olsaydı
Dediğiniz mantıklı. Konu sahibi sadece arkadaşlık istemiş onu da vermek istememişler.Ama bu fazla iyi ve karsi tarafi mahcup ve borclu hissettirip huzursuz edebilir. Herhangi bir iyiligi yaparken bunun karsimizdakine ne hissettirecegini de dusunmeliyiz. Konu sahibinin bu yaptiklari biraz “bakin ben cok iyi, cok dusunceli bir insanim, cok da iyi arkadasim. Benim bu iyiligime karsilik, bana guzel arkadaslik edebilirsiniz.” İzlenimi uyandirmis ve insanlari uzaklastirnis olabilir. En azindan bu dile getirilmese bile, diger kizlar kendilerini bir seylere mecbur hissedip uzaklasmis olabilirler