hazırcevaplar hünerlerinizi görelim

Çenem,naber bidenem
Bi anım daha geldi aklıma:
Hamileyim,dr.uma kontrole gidiyorum,artık ağırlaşmışım iyice..
Heyecanlı bir gün,artık tarih belirleyeceği,z sezeryan için..
Dr.um hastane tercihini sordu.
Nasılsa sigortam var diye Amerikan Hastanesi dedim.Tam bu esnada eşim sigorta şirketinden limitimizin hepsini karşılayamayacağını öğrendi,o sırada da dr.um hastaneden gün alması için sekreterini arıyor..
Değişelim dedim,daha uygunu varsa..Dr.um hemen sekreterine iptal et diye ahizeyi kaldırdı ama ulaşamayınca öbür odaya ışık hızıyla yetişeyim derken kapıya burnunu çarptı.ıçimden dedim sandım ama ''ahhh,zaten dudağınız da uçuk'' yüksek sesle çıkmış bulundu..
Dr.um döndü,''deme gitsin,şimdi ben de tam hah bi burnum eksikti,zaten dudak şişik dedim'' dedi.
Epey bi gülmüştük..Sanırım bu hazırcevaptan ziyade patavatsızlık örneği oldu.
Neyse idare edin artık
 
Lütfen acılarınızı baharat olarak kullanmayın. Bırakın kavanozlarında kalsınlar. En kısa zamanda onlardan kurtulup yerlerine tatlı şeyler alın...
Sevinçlerinizi çayınıza atıp karıştırmayın. Bakın onlar şeker değil, sevinçtir; karıştırmayın.

Mutluluğa alerjimiz yok, öyle uzak tutmayın.
Heyecanlarınızı, kahvelerinizi köpüklü yapmak için kullanmayın. Boşverin bu kez de köpüksüz olsun, ?Ben şimdi ne yapacağım? diye heyecanlanmayın.
Gözyaşlarınızdan baraj olmaz, uğraşmayın.
Sıkıntılarınızdan kördüğüm yapmaya çalışmayın. Kör olan sizsiniz, düğüm değil, unutmayın.
Duygularınızla PlayStation-2 ile oynar gibi oynamayın...kaydirigubbakcemile5
 
Yavuz Sultan Selim, bircok Osmanli padisah gibi sefere cikacagi yerleri gizli tutarmis. Bir
sefer hazirliginda, vezirlerinden biri israrla seferin yapilacagi ulkeyi sorunca,
Yavuz ona:
- Sen sir saklamayi bilir misin? diye sormus. Vezir:
- Evet hunkarim, bilirim dediginde, Yavuz cevabi yapistirmis:
- Bende bilirim.
 
herkeslere günaydın, mutlu günler, bugünün sonrası 4 gün tatil :teytey:
bugünü yakışır mutlulukla geçirmek dileğiyle şekerlerim opuyorumnanaktan

diloşum patavatsızlığını yerim :)) sibel ablam yazı çok hoşuma gitti opuyorumnanaktan
 
Show tv'deki ateş hattı programında reha muhtar prens charles'ın müslüman olduğu yönündeki söylentileri eleştirmektedir. Konuyu diyanet işleri başkanıyla tartışmaktadır:

-Efenim prens charles'ın müslüman olduğunu söylüyorlar. Peki ama öyle bir adamdan müslüman olur mu?
-Olur tabi neden olmasın?
-Ama efenim nasıl olur?
-Reha bey siz müslüman mısınız?
-Tabi müslümanım efendim.
-Siz namaz kılıyor musunuz?
-Hayır.
-Oruç tutuyor musunuz?
-Hayır.
-ıçki içiyor musunuz?
-Evet.
-E sizden nasıl müslüman oluyorsa ondan da en az sizin kadar müslüman olur.
 
her düğünde yanına gelip "sıra sende :jeyyar: " diyen nineye en güzel hazırcevap
bir cenazede yanına gidip "sıra sende :jeyyar: " demek olsa gerek

itiraflarda okumuştum baya eskiden, çok hoşuma gitmişti :lepi:
 
bunlar da çok güldüklerimden bikaç örnek...

--- Babamı namaz kılmış, dua ederken görünce "Benim için de dua et"
deyiveriyorum ve babamın cevabıyla dumur oluyorum. "Kendisi nerede derse
ne diyeyim?"

--- 5 yaşındaki yeğenime babası soruyor: "Büyüyünce ne olacaksın kızım?"
"Asena olacağım babacım; sen ne olacaksın?" Babası gayet sakin cevap
veriyor: "Katil" İkisine de meslek hayatlarında başarılar.

--- Özel bir bankadan defalarca, kredi başvurusu yapmam için arayan kadına
"Hanımefendi ben zengin bir koca buldum, krediye ihtiyacım yok çok şükür.
Darısı başınıza!" dedim. Artık arayanım yok, mutlu ve huzurluyum.

--- Şu anda yazlıktayız ve bu akşam neredeyse tüm yazlık komşularımız bize beş
çayına davetli. Annemse ikramda kusur olmasın diye hamur işi üzerine tüm
hünerlerini sergilemekle meşgul. Daha dün aldığımız 30'luk karton yumurta
az önce bitti ve annem, uykudan kaldırdığı babamı yumurta alması için
markete gönderdi. Babam kaşı çatık, suratı asık halde kalktı ve söylene
söylene evden çıktı: "Sabah sabah ne yumurtasıymış bu arkadaş, daha dün
almadık mı? Üstüne oturup kırıyor musunuz bir bir? Nereye gidiyor o kadar
yumurta anlamadım ki? Size yumurta yetiştirecem diye tavuğun g.tü yırtıldı
iki gündür be!"

--- Geçen akşam aynı yaşta olduğum ve bekar olan kız arkadaşımla Msn'de
kameradan sohbet ediyorduk. Arkadaşımın erkek kardeşi, komiklik olsun diye
annesine, "Anne kızın kocaya kaçacakmış, plan yapıyorlar!" diye seslendi.
Anneden gelen cevap, ikimizin de gülme krizine girmesiyle gecenin sonunu
getirdi. "Bu yaştan sonra ne kaçması! İstesinler hemen vereceğiz."
 
biri de dün serviste yaşadığımız çok güldüğümüz küçük bir anektod...
çantamı karıştırırken bakmayı çok seven bi erkek arkadaş var
yine çantamı karıştırırken baktım dikmiş yine gözlerini, dedim ya niye çantama bakıyosun ben senin çantana bakıyor muyum
arkadaş gayet sakin bakabilirsin dedi koptuk :roflol:
 
akşam şirketin iftar yemeği vardı, eve döndüğümde annemin lafıyla bu aralar eve pek uğramadığımı anlamış bulunuyorum
- kızım bigün iftara bize de bekleriz kaydirigubbakcemile3

aynısını birkez daha yapmıştı... şu kkya beni de üye yap da kızımla buluşabileyim arada diyerek kaydirigubbakcemile3
 
coştum, bitene daha gelsin delikafadulden

şirkette msn yasak değildi o zamanlar... ne günlerdi...
patronun aniden yerinden kalkıp başına gelme huyu da vardır, huyu kurusun
bigün çıkış saatine yakınız, işle ilgili herşeyi kapamışım,
sadece kk (herzamanki gibi) ve msn açık, msnde konferanslar falan muhabbet hırla gidiyor...
patron aniden yanıma gelmezmi, can havliyle kkyı kapadım
ama msnyi kapamak ne mümkün, aşağıda birsürü pencere açık birini kapasam düştüm zannedip yenisi açılıyor :tomato:
yetişemedim gelmiş bulundu, turuncu turuncu yanıp sönüyor tabi
ben yarılıp içine girebileceğim münasip bir yer ararken
patrondan beklenen soru geldi : "ne durumdayız"
benden içimde patlayan asla söyleyemeyeceğim cevap : "s.mış durumdayız" :roflol:

keşke bi de söyleyebilseydim :roflol:
 
tanıdıklarından biri, yazdığı romanın müsveddelerini neyzen tevfik' e göstererek fikrini sorar..neyzen beğenmediğini ifade edince, adam:
'' iyi ama'' der..''siz hiç roman yazmadınız ki''
neyzen tevfik şu cevabı verir:
'' ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım..ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım.''
 
yer : migros

öğretim görevlisi yaşlıca bir amca sebze reyonun önünde lahanalara bakmaktadır. lahanalar neredeyse 8 - 10 kiloluk devlerdir. adamcağız genç satış görevlilerinden birine lahanın yarısını almak istediğini söyler. görevli lahanayı bütün sattıklarını kesemeyeceğini belirtir.

adam tek başına yaşadığını, kocca lahananın çok geleceğini, tek yaşıyan insanlarında düşünülmesi gerektiğini söyleyerek görevliyi ikna etmeye çalışır. genç çok saygılıdır ama nuh un peygamberliği konusunda şüpheleri vardır.

sonunda adam görevliye amiri ile görüşmek istediğini söyler. genç eline lahanayı alıp ilerideki reyon sorumlusuna doğru lakayıt bir şekilde yürür. amca da orda bekleyeceğine görevlinin arkasından yürümeye başlar.

arkasından adamcağızın yürüdüğünden habersiz gencimiz; reyon sorumlusuna yaklaşır...

' halil abi ya... hıyarın teki gelmiş vırvır bu lahananın yarısını almak istiyor ' der.

konuyu kavrayan sorumlu kıpkırmızı kesilir kaş gözle görevliyi uyandırmaya çalışır.

görevli genç arkasında amcayı görünce...

' hah! işte bu beyefendi de lahananın öbür yarısını istiyor' der.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…