öncelikle siyasiler hep insanlar için çalışır zaten çoğu belediyenin sloganında "halk,toplum,insanlar için" lafı geçiyor hiç bir siyasinin hayvanlara değer verdiğini düşünmüyorum..hayvanların oy hakkı olsaydı, o kadar hayvanın oyunu almak için birbirleriyle yarışırlardı..hayvansever adı altında da belli bir grup var ona da hitap etmesek bişey kaybetmeyiz diye düşünüyorlar sanırım..aslında hayvansevmeyenler keşke bir grup olsa da bizde bilebilsek kim ne düşünüyor..ben çok isterdim ki birkaç siyasetçinin günlük yaşamlarını konuşabildikleri programlarda kedimizle,köpeğimizle,kuşumuzla şunları yaptık gibi hayvanlar ilgili bişeyler paylaşsınlar..gerçi normalde vahşetlerden bile hiç bahsedilmiyor nerde kaldı sevgi sözcükleri..
kşke şimdiki siyasilerimizde böyle pozlar verseler.. gerçekten çok isterim insanları etkilemek,hayvan sevgisini göstermek için başka hiçbir lafa gerek kalmaz...evet siyasiler onlara değer vermediğinden olsa gerek türk hukukunda da hayvanlar üzerinde test yapan yapmayan firmalar diye bir ayırımı simgeleyen, ürünlerin üzerinde herhangi bir figür,amblem bulunmuyor.. keşke bulunsa da bizim de işimiz kolaylaşsa...
orkid,max factor,estee lauder,cif,domestos gibi hayvanları öldüren firmaların yerine ne kullanabiliriz? işte bu konuda onları da paylaşalım..domestosu,ya da ace yi tutup da gözümüze damlatsak neler olur tahmin edebiliyoruz,işte bu tahmin edilebilen sonuçlar dahi hayvanlar üzerinde test ediliyor..inanın her sayfayı açtığımda inş. çok kötü değildir diye açıyorum,en çok da videoları başlatırken zorlanıyorum..ama bunlar gerçek ve gerçekler siz onlardan kaçtıkça devam edecek..
bugün evimizde farkında olmadan kullandığımız birçok kanlı marka var..ileride katil olmayan firmalardan alışveriş yapıp performansından da bahsedelim ki muadilllerinin de olabildiğini gösterelim.." o marka lekeyi daha iyi çıkarıyor" ama "daha" olabilmesi için milyonlarca canı telef etti...hiç aldanmayalım makyaj uzmanlarının, diş hekimlerinin, jinekologların tercihi denmesine..o ürün o hale gelene kaç hayvan "bana acı verme, yapma " diyen gözlerle bakıyor.."ben tercih etmiyorum" dediğimiz an biz kazanacağız, çünkü satışlar azalmaya başlayınca bile paçaları tutuşur hiç endişe etmeyin !
şunun bunun tercihi dedikya bakın işte bunun en güzel örneği:
MARLBORO nun ilk duyuruluş hikayesini biliyorsunuz..
" Marlboro firması ilk kurulduğunda işleri çok kötü gidiyormuş. Şirket
iflasın eşiğinde iken bir adam gelmiş, "Şatısları bir ayda 3 katına
çıkarırım ama bunun karşılığında da şirketin yarısına ortak olurum, yok
çıkaramazsam ömrümün sonuna kadar fabrikada bedava tütün sararım" demiş.
Marlboro'nun sahipleri zaten çıkmaz sokaktaymıs, "Bir haftaya kalmaz
batacağız, kaybedecek neyimiz var ki"
diyerek kabul etmişler teklifi...
Adamın bunlardan tek isteği binlerce boş Marlboro kutusuymuş. Zaten depoda
milyonlarcası varmış, talebini karşılamışlar hemen.
Sonra bizimki bütün paketleri tek tek ezmis ayağıyla, gece 12'den sonra da
hepsini uçaktan bütün Amarika 'nın üstüne atmış. Sabah millet uyanınca bir
bakmış ki her tarafta boş Marlboro kutuları.
"Yahu, bu sigara bu kadar çok içildigine göre vardır bir hikmeti" diyerek
sigara bayilerine akın etmişler.
Şirket o ay 3 degil 5 katı satış yapmış. Tabii bizim adam da şirketin
yarısına ortak olmus. Peki o adam kim?
Philip Morris... "
"yahu vardır bi hikmeti" diyip de satın alırsak, işte orada hata ederiz..hiçbir zaman bize verilmek isteneni körü körüne kabul etmeyelim hiçbir zaman ve hangi konuda olursa olsun.bu prensibi çocuklarımıza da aşılayalımm..hayatının hiçbir döneminde karşıdakinin salt kabul etsin diye anlaattığı hiçbirşeye inanmasın..