Şimdi ben öğrenci olduğum için ev geçindirmiyorum ama kendime göre istediklerimi alamıyorum ne yazık ki.
Mesela pull and bear, bershka, zara falan dünyada ünlü markaların ucuz alternatifleri olarak satış yapan inditex marka grubu. İnsanlar giy-at mantığında alıyorlar ama ülkemizde pahalı markalar arasında sayılıyor. Neyse bu markaların birinde çanta gördüm ama 120 lira gibi bir şeydi o an almak istemedim indirime düşer diye. Dün baktığımda 150 liraya yükselmiş fiyatı. Çoğu ürününe de aynı şekilde zam gelmiş ama benim cebimdeki para değişmedi yani. Üzüldüm baya çünkü ailemin ortalama bir geliri var, babamın da iyi bir mesleği var aslında. Yani avrupadaki benim durumumda bir yaşıtımın muhtemelen burun kıvırarak almaya tenezzül etmeyeceği şey bana lüks geldi.
Onun dışında ben genel olarak parfüm sevmeyen bir insanım, daha doğrusu kendime yakıştırmıyordum. Öyle hoşuma giden ve sürekli kullanmak istediğim bir şey bulamamıştım. Geçen gün ablamın yurtdışından gelen bir müşterisi güzel bir parfüm hediye etmiş, deneyince fark ettim ki bildiğin fakirlikten beğenemiyormuşum aldığım parfümleri
Benim aldıklarımla alakası yoktu ve çok hoş bir kokuydu.
Yani yeme içme sıkıntısının yanında bunlar dert sayılmayabilir tabii ki ama ülkedeki insanlar olarak kendimizi sevmeyi, şımartmayı bile unuttuk. Oysa çok önemli şeyler bunlar da. Yılda bir kere de olsa güzel bir tatil yapmak, haftada bir şık bir yerde yemek yiyebilmek. Kendimizi sevmeyi öğrenemeden yaşayıp gidiyoruz.
Tabii rahatça geçinen var mı? Çok var hem de fakat zenginler de kendine göre fakirleşti. Banlanmak istemiyorum ama malum kesimin önemli yandaşlarından olan bir akrabam var. Oğluna lüks bir araba aldı ve okumak istemediği için de yine güzel bir iş yeri açtı. En son annemle konuştuklarında 'bizim oğlan Beşiktaş'ta ev istiyor ama kaç milyon olmuş evler, biraz sıkışacağız mecbur' diye dert yakınmıştı. O ev de alındı bu arada. Oğlu benimle yaşıt. Benim yaşım 19. Söyleceklerim bu kadar.