Hayallerinden fazlasını kaybetmiş 12 kadın

okypete

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Mart 2008
84.870
40.715
http://www.radikal.com.tr/radikalist/hayallerinden-fazlasini-kaybetmis-12-kadin-1471918/
Hayallerinden fazlasını kaybetmiş 12 kadın



RADİKAL - Ekranların bizi kimi zaman ağlatan, kimi zaman kahkahalara boğan, kimi zamansa öfkelendiren kadın hikayelerini çok seviyoruz. Ama kalbimizin en derinlerine işleyen kadınlar, hayatta tüm hayallerini kaybedenler oluyor. Çünkü en az hikayeleri kadar derin bir iz bırakıyorlar ekranda… Güçlü görünen, güçlü görünmeye çalışan ama gözyaşlarını içinde biriktiren inci tanesi kadın karakterlerimizi apayrı bir yere koyuyoruz. Hayal ettikçe daha fazlasını kaybeden, güldükçe daha çok ağlayan ve asla unutmayacağımız kadın karakterlerimiz kimler?

Bihter Ziyagil (Aşk-ı Memnu)


Bazıları için kötü, bazıları için çaresiz, bazıları içinse pervasız bir karakterdi Bihter… Ama göründüğünden ve gösterdiğinden çok daha fazlasını saklıyordu içinde; cesaret, güç ve tutku! Kaybetti, kaybettikçe daha güçlü kalktı ayağa ve tüm yaşanmışlıklarını tek bir kelimeye sığdırdı: “Peki…”

Narin Yılmaz (Merhamet)


Hayat herkese aynı şansı sunmuyor, bazı insanların şansını kendi yaratması ve geleceğini ilmek ilmek işlemesi gerekiyor. Bunun için de içindeki cesareti her zaman canlı tutman, kendine her zaman inanman gerekiyor. Narin çok cesurdu; kaybetti, düştü, kalktı, yalnız kaldı, heybesinde en çok biriktirdiği şey hayal kırıklıklarıydı ama asla vazgeçmedi. Kaybettiği her şey için daha şiddetli bir savaşa girdi ve bundan hiçbir zaman korkmadı. Narin’in sonu “mutsuz bir son” değil, çünkü Narin’in hayatı zaferlerle dolu!

Cemre (Kırgın Çiçekler)


Bir insan en fazla ne kadar değişebilir ya da yaşadıkları, kaybettikleri, acıları bir insanı ne kadar değiştirebilir? Hayatın bir kıyısından başka bir kıyısına savrulan Cemre’nin yaşadığı acı, hayatının temelinde yaşadığı o kırılmaydı Cemre’nin içindeki o güçlü ve kadere karşı vereceği savaşa her daim hazır kadını ortaya çıkaran… Daha uzun bir yolu, verecek çok savaşı var ama kendisine de, dostlarına da, içindeki sevgiye de inancı var.

Yeşim Taşkıran (Lale Devri)


Yeşim belki de birçok insan için “kötü” bir karakterdi. Kırıp döken, hırçın, bazen çok can yakan… Ama Yeşim tüm bunları kendisini hayata karşı koruyabilmek için yapıyordu. Hayat ne zaman pençelerini geçirse, Yeşim daha şiddetli karşılık veriyordu. Uçurumun kenarında attığı adım, Yeşim’in yenilgisi değildi.

Sibel Özer (Şeref Meselesi)


Bazı insanlar vardır; her zaman çok güçlüdürler, çok umursamaz ve çok sert görünürler. Ağladıkları zaman bir omuz aramazlar, kendilerini acındırmaz ve kalp kırıklarını kimselere göstermezler. Bu yüzden o insanların her zaman çok mutlu, çok güçlü ve çok umursamaz olduklarını düşünürüz. “İyiyim,” dediklerinde hemen ikna oluruz. Sibel de böyle bir kadındı işte… Kendi ayaklarının üzerinde o kadar sağlam duruyordu ki, kimse canını yakmaya çekinmiyordu. Çünkü kimseye “Gitme,” demiyor, kimseye el uzatmıyor ve kimsenin kendisini çaresiz görmesini istemiyordu ama herkesi affedebilecek, herkesi sevebilecek ve karşısındaki kim olursa olsun merhamet duyabilecek kadar sevgi dolu bir kalbi vardı. Öyle ki; ölümü bile sevdiği adamı hayatta tutmak için oldu.

Feriha Sarrafoğlu (Adını Feriha Koydum)


Feriha için birçok şey söylenebilir… Kimi “Ailesinden utanıyordu,” der, kimi “Yalanlar üzerine hayat kurmaya çalıştı,” der. Ama bir gerçek var ki; Feriha, gerçekten çok güçlü bir kadındı. Sevdiği adama karşı da, ailesinin baskısına karşı da her zaman güçlü ve kararlı durmayı başardı. Asla hayatın kendisine verdikleriyle yetinmedi ve her zaman daha fazlası için, daha iyisi ve daha güzeli için çabaladı.

Gülseren Sönmez (Paramparça)


Hayattan çok basit ve çok sıradan istekleri olan bir kadın düşünün: Çocuğu ve ailesiyle birlikte huzurlu bir yaşan sürmek… Ama hayat bazen bu küçük istekleri bile çok görüyor insana, Gülseren’inki de böyle işte… Gülseren’in hayatı, hayatın kendisine fazla gördüklerinden ibaret… Ama her şeye rağmen, her haksızlığa ve her talihsizliğe rağmen kendi ayakalrının üstünde durabilen, kendisine inancını asla yitirmeyen bir kadın!

Şura Vejenskaya (Kurt Seyit ve Şura)


Aşkı, sevdiği adama duyduğu sonsuz inancı ve sadakatiyle dolu bir valizle hiç bilmediği diyarlara, hiç bilmediği sonlara doğru bir yolculuğa çıkacak kadar cesur bir kadındı Şura… Ve yanında hep onun kadar cesur olamayan, onun kadar özveri gösteremeyen, onun kadar sevemeyen insanlar vardı. Beklemekten hiç vazgeçmediği, beklemekten hiç vazgeçmeyecek kadar sevdiği adam da kendisine sırtını dönünce o da çareyi kendisine başka bir yön çizmekte buldu. Kendisine “kaybetmek” kelimesini ezberleten şehirden, umut kırıklarıyla gitti.

Nihan Sezin (Kara Sevda)


Hayat, yaptığımız seçimlerden ibaret bir yolculuk… Bazen de seçmek zorunda kaldıklarımızdan ibaret… Nihan, gerçek aşkın varlığını öğrendi ama aynı zamanda hayatın gerçeklerinin toz pembe olmadığını da öğrendi ve hayatın her zaman bir seçim sunmadığını da… Sevdiği adamın ömrü boyunca kendisinden nefret edeceğini ve ömrü boyunca o anın pişmanlığını içinde taşıyacağını bile bile arkasını dönüp gitmek zorunda kaldı. Çünkü gitmek ya da kalmak bazen bir seçenekten çok daha fazlası oluyor.

Kader (Analar ve Anneler)


Çok küçük bir dünyası, çok sıradan istekleri, çok olası hayalleri olan bir kadındı Kader… Sevdiği adamla evlenmek ve hiç sahip olamadığı o aileye sahip olabilmek… Ta ki kendi aydınlığını boğacak bir karanlıkla tanışana kadar… Bazı durumlarda güçlü duramazsın, karanlık bir boşluğa çekilirsin ve çaresizlikten başka hiçbir duyguyu hissedemez olursun, bazen de hiçbir şey hissedemezsin. İşte Kader de hayatta hissedecek güzel şeyleri ve tutunacak bir dalı kalmayan kadınlardan…

Özlem Albayrak (Kayıp)


Her insan bir şeyler için çabalar, Özlem de bir nebze olsun rahat ve sıkıntı çekmeyeceği bir hayat için çabalıyordu ama yanındaki yol arkadaşları o kadar yanlış adamlardı ki, Özlem her adım atmak istediğinde bir çelme attılar. Her kaybı, Özlem’in içinde yeni bir intikam duygusunu filizlendirdi ama kazanmak için çıktığı yolda da en büyük kaybı yaşayan yine kendisi oldu. Çocuğunu, aşkını, dostunu, ailesini… Her şeyini kaybetti ve elinde kalan tek şey hiç görmediği çocuğunun tek kare fotoğrafı, son sözü ise “Teşekkür ederim,” oldu.

Menekşe Tuğlu (Menekşe ile Halil)


Menekşe, kendisi için planlanan mahkumiyete karşı çıkabilecek ve “Hayır!” diyebilecek kadar cesur bir kadındı, üstelik üzerindeki onca baskı ve tehdide rağmen… Ailesinin Menekşe’yi kendi hayatlarını yaşamaya zorladığı ve sevmeyi yasakladığı yerde tüm gücüyle “Dur!” diyebildi. Hikayesi çok büyük bir kayıpla sonlansa da, Menekşe’nin cesareti efsaneviydi.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…