Çok teşekkür ederim bu konuyu açtığın için. Haftalardır zeytinyağını cildine uygulayan varmı araştırıyordum, bir türlü bulamıyordum. Sonunda aramayınca buldum. Organik ecocert sertifikalı bir zeytinyağı buldum onu kullanıyorum artık.
Ben de aşağıda eklediğim tarifi uygulamaya yeni başladım. Eğer faydası olursa paylaşırım. Ama gece yatarken yapacaksınız. Gündüz yapılmıyor.
Birde göz makyajımı pamuğu ıslatıp sıkıyorum. Birkaç damla zeytinyağı damlatıp siliyorum. Çok iyi temizliyor. Yüzümü de gül suyuyla siliyorum.
Bitkisel krem aldım ama göz altımdaki çizgilere yaramadı. Zaten kremleri göz altına sürmemek gerekiyormuş, yeni öğrendim. Cildimi güzel nemlendirdi ama kremimi değiştirmem gerekiyor. Şu an araştırıyorum gündüz ne kullanabilirim diye. Yağları sabah kullanamıyoruz çünkü. Belki güneş koruyucu kullanabilirim sadece. İçinde c ve e vitamini olan, güvenilir bir ürün bulmam lazım. Kokusuz ve parfümsüz olması gerekiyormuş.
Yüz kırışıklıkları için: Haftada 2 kez, yatmadan önce zeytinyağı ve limon karışımı ile yüzünüze masaj yapabilirsiniz.
(Limon suyu yüzde uygulandığında, kırışıklıkların gerginleştirilmesini sağlarken, cildi canlandırıcı etki de göstermektedir.)
Merhaba. Özel mesajlarıma geçerken mausun azizliğine uğradım ve tesadüfen bu başlığa düştüm.
Şöyle bir gözatayım derken özellikle bu ilk cümleniz beni gülümsetti ve yazmaya karar verdim.
Biz iki kız kardeşiz ben büyük olanıyım. Benim çocukluğumda ve genç kızlığımda yazın tatillerde annem sadece zeytinyağı kullanırdı yüzüne tüm vücuduna. Bize de ısrar ederdi ama istemezdik, tabi o zaman bu kullanılan güneş kremlerinin hatta hatırı sayılır ve iyi olduğu söylenen markaların güneş kremlerinin bile , korumaktan ziyade bilakis ciltte kansorejen olabilecek etkileri daha da arttırdığını bilemiyorduk tabi ki. Ve özellikle babamla birlikte anneme şaka yollu takılırdık, zeytinyağlı dolma veya salata gibi kokuyorsun diye. Ve annem benim oğlumu yazın çok uzun süren kamplar ve yazlıktaki süreçlerde devamlı sadece zeytinyağı sürerek büyütmüştür. Hakikaten cildi yumuşacık oluyordu.
Konuyla pek ilgisi yok gibi oldu ama içimden bu geçince paylaşmadan edemedim. Evet zeytinyağı gerçekten cildi rahatlatıcı etkiye sahipir ama güneşten koruma etkisi de yoktur ve ozon tabakası diye birşey kalmadığını da düşünürsek bu anlamda yeterli değildir tabi ki özellikle günümüzde UVA ve UVB ışınlarını tamamen izole eden koruyucu kullanmak şart günlük yaşantıda bile.
Gözaltı kırışıklıkları için ise zeytinyağının etkisi hakkında pek de bilgi sahibi değilim ve bu amaçla hiç kullanmadım. Yaşınız kaç bilemiyorum ancak zeytinyağının bu anlamda tek başına yeterli olmayacağı kesin. Hatta gözçevresinde yağ fazlası nedeniyle küçük birikmeler yapabilir mi acaba diye de endişelendiriyor beni.
Cilt her geçen gün yaşlanmaya ve dış etkenlerden dolayı deforme olmaya, yine beslenme dahil hem iç hem dış etkenlerden dolayı yıpranmaya ve yerçekiminden dolayı da sarkma ve çizgilenmeye devam eder ve gözaltı en hassas deridir biliyorsunuz.
Bazı şeyler belki bir süreliğine etki etmiş gibi görünüp iyi sonuçlar verse de, mümkünse gözaltı ve gözçevresini kırışıklık, morluk veya koyulaşma, torbalanma ve kazayağı anlamında tümüne etkili olacak ve koruyacak bir krem şart. Aynı şekilde en çok kire pasa muatap olan yüzümüzü de iyi bir şekilde temizleyerek hem gözçevremizi hem cildimize gerekli nemi ve destekleyici maddeleri düzenli olarak veremez isek ileriye dönük olarak bu anlamda bizi mutsuz eden ve kalıcı kırışıklıklarla karşılaşabiliriz.
Ve sonrasında da yine bir takım kürlerle, bir takım denemelerle ya da şimdi güzellik enstitülerinde insanların mimiklerini kısıtlayan ama sonuçta gergin ve çizgisiz bir cilt sağlayan uygulamalarla destek ve çözüm arayışlarımıza devam etmek zorunda kalabiliriz.
Ayrıca yağdan ziyade, asıl nem ve cildin esneklik yapısını korumak büyük oranda bu problemleri engelleyebilir.
Sonuç olarak, 24 yaşından itibaren mutlaka düzenli olarak, amaca uygun ve zararsız ama etkili bir gözçevresi kremi ve yüz nemlendiricisi kullanmak, hem baştan tedbir almak adına, hem de problemleri kökten çözmek adına yapılması gereken en doğru ve en pratik şey diyorum ben, nacisane şu ana kadarki bilgi ve deyimlerimle. Çünkü belli şeyleri biliyorsunuz ki bir müddet deneriz, sonra ara veririz, biraz problem hissedersek veya görüntü olarak rahatsızlık hissedersek bu defa yine o dönemin popüler olan veya memnun kalanlardan duyduğumuz birşeyleri denemek için hemen gerekenleri alır biraraya getiririz, artık karışım mı, kaynatma mı, buzdolabında bekletme mi, buharı mı her neyse işte, böyle zaman alıcı ve sürekli yapılamayacak şeylerle hem çok uğraşır hem de uzun vadede pek biryol alamamış oluruz. Derken koruyabileceğimiz halini bile yitirmiş olur cildimiz, gözaltımız, saçlarımız vb. bu defa da biraz olsun o durumu yok etmek için yine aynı yöntemlerle cebelleşmek zorunda kalırız.
Tabi ki bunlar sadece benim doğrularım ve tespitlerim. Kesinlikle herkesin doğrularına karşı ve uygulamalarına karşı da en az kendi doğrularım ve tespitlerim kadar saygım olduğunu da özellikle belirtiyorum ki bu konuda lütfen bir sıkıntı olmasın isterim.
Pırıl pırıl, kırışıksız gözaltları, daha da önemlisi sağlıklı günler diliyorum ve kolay gelsin diyorum. Çünkü sağlıklı bir hücre yapısına sahip isek zaten her bir yerimiz de sağlıklı, canlı ve daha genç ve güzel oluyor doğal olarak.
Merhaba. Özel mesajlarıma geçerken mausun azizliğine uğradım ve tesadüfen bu başlığa düştüm.
Şöyle bir gözatayım derken özellikle bu ilk cümleniz beni gülümsetti ve yazmaya karar verdim.
Biz iki kız kardeşiz ben büyük olanıyım. Benim çocukluğumda ve genç kızlığımda yazın tatillerde annem sadece zeytinyağı kullanırdı yüzüne tüm vücuduna. Bize de ısrar ederdi ama istemezdik, tabi o zaman bu kullanılan güneş kremlerinin hatta hatırı sayılır ve iyi olduğu söylenen markaların güneş kremlerinin bile , korumaktan ziyade bilakis ciltte kansorejen olabilecek etkileri daha da arttırdığını bilemiyorduk tabi ki. Ve özellikle babamla birlikte anneme şaka yollu takılırdık, zeytinyağlı dolma veya salata gibi kokuyorsun diye. Ve annem benim oğlumu yazın çok uzun süren kamplar ve yazlıktaki süreçlerde devamlı sadece zeytinyağı sürerek büyütmüştür. Hakikaten cildi yumuşacık oluyordu.
Konuyla pek ilgisi yok gibi oldu ama içimden bu geçince paylaşmadan edemedim. Evet zeytinyağı gerçekten cildi rahatlatıcı etkiye sahipir ama güneşten koruma etkisi de yoktur ve ozon tabakası diye birşey kalmadığını da düşünürsek bu anlamda yeterli değildir tabi ki özellikle günümüzde UVA ve UVB ışınlarını tamamen izole eden koruyucu kullanmak şart günlük yaşantıda bile.
Gözaltı kırışıklıkları için ise zeytinyağının etkisi hakkında pek de bilgi sahibi değilim ve bu amaçla hiç kullanmadım. Yaşınız kaç bilemiyorum ancak zeytinyağının bu anlamda tek başına yeterli olmayacağı kesin. Hatta gözçevresinde yağ fazlası nedeniyle küçük birikmeler yapabilir mi acaba diye de endişelendiriyor beni.
Cilt her geçen gün yaşlanmaya ve dış etkenlerden dolayı deforme olmaya, yine beslenme dahil hem iç hem dış etkenlerden dolayı yıpranmaya ve yerçekiminden dolayı da sarkma ve çizgilenmeye devam eder ve gözaltı en hassas deridir biliyorsunuz.
Bazı şeyler belki bir süreliğine etki etmiş gibi görünüp iyi sonuçlar verse de, mümkünse gözaltı ve gözçevresini kırışıklık, morluk veya koyulaşma, torbalanma ve kazayağı anlamında tümüne etkili olacak ve koruyacak bir krem şart. Aynı şekilde en çok kire pasa muatap olan yüzümüzü de iyi bir şekilde temizleyerek hem gözçevremizi hem cildimize gerekli nemi ve destekleyici maddeleri düzenli olarak veremez isek ileriye dönük olarak bu anlamda bizi mutsuz eden ve kalıcı kırışıklıklarla karşılaşabiliriz.
Ve sonrasında da yine bir takım kürlerle, bir takım denemelerle ya da şimdi güzellik enstitülerinde insanların mimiklerini kısıtlayan ama sonuçta gergin ve çizgisiz bir cilt sağlayan uygulamalarla destek ve çözüm arayışlarımıza devam etmek zorunda kalabiliriz.
Ayrıca yağdan ziyade, asıl nem ve cildin esneklik yapısını korumak büyük oranda bu problemleri engelleyebilir.
Sonuç olarak, 24 yaşından itibaren mutlaka düzenli olarak, amaca uygun ve zararsız ama etkili bir gözçevresi kremi ve yüz nemlendiricisi kullanmak, hem baştan tedbir almak adına, hem de problemleri kökten çözmek adına yapılması gereken en doğru ve en pratik şey diyorum ben, nacisane şu ana kadarki bilgi ve deyimlerimle. Çünkü belli şeyleri biliyorsunuz ki bir müddet deneriz, sonra ara veririz, biraz problem hissedersek veya görüntü olarak rahatsızlık hissedersek bu defa yine o dönemin popüler olan veya memnun kalanlardan duyduğumuz birşeyleri denemek için hemen gerekenleri alır biraraya getiririz, artık karışım mı, kaynatma mı, buzdolabında bekletme mi, buharı mı her neyse işte, böyle zaman alıcı ve sürekli yapılamayacak şeylerle hem çok uğraşır hem de uzun vadede pek biryol alamamış oluruz. Derken koruyabileceğimiz halini bile yitirmiş olur cildimiz, gözaltımız, saçlarımız vb. bu defa da biraz olsun o durumu yok etmek için yine aynı yöntemlerle cebelleşmek zorunda kalırız.
Tabi ki bunlar sadece benim doğrularım ve tespitlerim. Kesinlikle herkesin doğrularına karşı ve uygulamalarına karşı da en az kendi doğrularım ve tespitlerim kadar saygım olduğunu da özellikle belirtiyorum ki bu konuda lütfen bir sıkıntı olmasın isterim.
Pırıl pırıl, kırışıksız gözaltları, daha da önemlisi sağlıklı günler diliyorum ve kolay gelsin diyorum. Çünkü sağlıklı bir hücre yapısına sahip isek zaten her bir yerimiz de sağlıklı, canlı ve daha genç ve güzel oluyor doğal olarak.