Gne55 le ay Saati...

Güneş, çiftliğini bırakıp gelemiyorsun ...Olmuyor ama burası boş kaldı:):)
ay ne çiftiğiiiiiii ay biriside bana soylesin ayollll
sorma yeşilim sormaaa,sırf çiftlik olsa neyse, 3 tane çiftlik,,3 tane akvaryum,,yoville,, kafayı yedim :roflol:
aaaaaaaa güneşimmmm ne kadar meşgulsunnnn :hulya:
nişan nasıl gecti bi denemmmmŞeniz
 
esmerim ,murgizim ,yeşilim,canlarım

nişan çok güzel geçti,aile arasında ve bir kaç samimi görüştüğüm komşum,ile sade bir nişan oldu,
kızımda çok güzel olmuştu maşallah,damadımda pek yakışıklı olmuştu,,
aman birde ne güzel oynarmış damadım bayıldım,
resimleri pc ye yüklesin oğlum paylaşcam sizinle ,
esmerim facede çiftliğim var beklerim canısı öptümm...
 
Son düzenleme:
bak esmerim soruyor...anlat canım hanımağa olduğunu...artık çok işlerin var kolay değil ...Maşallah

sen biraz nişanı anlatsan ...hayırlısı olsun ınşallah güneşçim
Bu saatte Güllaç iyi gider


 

ellerine sağlık canım,,,teşekür ederim..
 
SElam kizlarr
hadi kalkin bakalimm bilgisayarinizin basindan ve makyaj malzemelerinizi cikarinn..

yarismamizz basliyorrr..

en güzel hint makyajii yapan üyemizee Kadinlarkulübü tarafindan süpriz kozmetik hediye gönderilecekk !!

sansinizi denemeye degerr..

Ben makyaj yapamiyorum demeyinn.. karsiniza bir örnek makyaj acinn
ve bakin bakalimm neler cikaracaksiniz ..

ayrica maksat eglenmekk
gelin sizde katilin :))
beni kiracaginiza kafanizi kirin demi :))

buyrun buraya tiklayin...:)
 

bak bunu hiç yemedim yeşilimmmm
güneş anlat bakılım nişanııııııı
hayırlı olsunnnnnna.s.
 
İyi akşamlar hanımlar..
Güneş ablacım hayırı olsun nişanıda yaptın darısı bana olsun inşallah ...
İnşallah çok mutlu olurlar mutlaka çok güzel olmuştur kızın resimleri bekliyoruz..
 
Belki bir günaydınla aydınlanır günün
Belki bir kelimeyle çoğalır gülüşün
Bir parça mutluluk takılır belki gözlerine
Belki bir başka açarsın defterini bugün

Başka türlü bakarsın yaşamın tadına
Bir başka gülücük yansır dudaklarına
Umuda hoş geldin derken
Umutsuzluğa yasak koyarsın belki

Belki bir barış şarkısı takılır aklına
Belki bir bebeğin ellerine tutunup
Pembe bir bulutla oynarsın bu gün
Belkide hiç bilmedigin o duyguyu yaşarken

Yaşamın reset düğmesine basıp

Yeniden başladığın o gün olur bugün...
 
BABA OĞUL SÖYLEŞıLERı
Bir baba evlenmek üzere olan oğluna
“Sana son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum” demiş.
Mutfak işlerini ve yemek yapmayı pek bilmeyen delikanlı “Olur” demiş çekine çekine. Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup altını yakmış. Oğlundan sırasıyla iki havuç, iki yumurta ve iki kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş… herbirini ayrı ayrı kaplara yerleştirip yirmi dakika süreyle kaynatmış. Yemek masasında üç tabak duruyormuş.
Kaynattığı havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş.
Sonra oğluna dönüp sormuş: “Ne görüyorsun?”
Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış.
“Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış. Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış. Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler.. ”
Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:
“Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır.

Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler.

Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.

Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.

Oğlu aldığı bu dersten tam çok etkilenmişken…..
“Asıl ders bu değil!” demiş baba.
Oğlunun elinden tuttup, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları göstermiş.
“Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak… ıkisinde de bir tat yok “
Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşaltmış. Mis gibi taze kahve kokmuş ortalık. Fincanı oğluna uzatıp.
“ıçmek istersin herhalde” demiş.
Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürmüş.
“Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibi, temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi… Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar.”
Kahve taneleri gibi olabileceğimiz bir yaşam
 
Kendinle Aran Nasıl
Kendinle aran nasıl?

Çünkü kendinle aran iyi değilse, bir başkasıyla aranın iyi olması oldukça zordur. Kendisiyle derdi olan bir insanın problemini çözmeye imkan yoktur, insanın kendisiyle arasına girilir mi hiç?

30 yaş dönemecini dönerken, hele ki dünyaya bir insan yetiştiriken çözmem gereken en önemli sorunun kendimle olan dertlerim olduğunu fark ettim. Kendimle aram ne kadar iyi olursa, çocuğumla da aram o kadar iyi olur dedim. Dedim de nasıl olacak bu? 30 yıldır artık kabullendiğim kendimle olan didişmelerim, küskünlüklerim, kızgınlıklarım varken, herkes de beni böyle kabul etmişken kolay mı tek tek bunları bulup, her biri için kendimle barış imzalamak. Hem kolay değil, hem de bir anda olacak iş değil tabii ki. Ama bir yerden de başlamak gerekiyor.

Bu farkındalık ortaya çıktığından beri etrafımdaki herkesin az çok kendisiyle bir derdi olduğunu fark etmeye ve rahatlamaya başladım. Demekki sadece ben değilmişim, demek herkes ara ara kendini hırpalıyormuş, ya da kendine kızıyormuş sahip olamadığı ya da beceremediği şeyler için. ıtiraf edelim etmeyelim, farkına varalım varmayalım kendimizle az ya da çok bir sıkıntımız oluyor. “Benim asla yok” diyeni de ben şahsım adına tebrik etmek isterim ışte kendimizle bu cebelleşme hallerinde çevremize karşı hoşgörümüz, sabrımız ve sevgimiz de azalıyor. Kendimizi ne kadar seviyorsak, dünyayı da o kadar sevebiliyoruz, kendimize ne kadar gülüyorsak, çevremize karşı da o kadar güleryüzlü olabiliyoruz veee kendimize ne kadar hoşgörülü olabiliyorsak, çevremize de o kadar hoşgörü gösterebiliyoruz. Ya da tam tersi tabii..

O kadar kritik ve zor bir süreç ki bu aslında, çünkü dış dünyayla mücadele ederken, bir de farkında olmayarak, ya da şanslıysak farkında olarak kendimizle bir mücadele halindeyiz sürekli. ıçe dönük bu mücadeledede açıkçası kendimiz dışında bize yardımcı olmak isteyenlerin mutlak başarıya ulaşmaları çok zor. Çünkü bizi bizden iyi tanıyabilecek ve bizi kendimizin ellerinden kurtarabilecek maalesef bir başkası da yok.

Kendimizle olan sorunlarımızla yaşamaya alıştık ve bundan da rahatsız olmuyoruz diyelim, kavga dövüş yaşayıp gidiyoruz. Zaman zaman fiziksel olarak beğenmiyoruz kendimizi, ya da bir huyumuz, alışkanlığımız bizi sinirlendiriyor ama hiçbir şey de yapamıyoruz. Bu sürekli ya da ara ara iç çatışma halleri anlam veremediğimiz bir yorgunluğa ya da huzursuzluğa neden oluyor ve işin daha da kötüsü bizimle iletişim kuran herkese de yansıyor doğal olarak. Sonra çevremizle olan çatışmalarımızı çözmeye çalışıyoruz. Aslında hepsinde belki değil ama birçoğunda sorun bir türlü çözemediğimiz kendi kendimizle olan dertlerimiz.

ınsan bir yerden başlamalı diyorum kendisiyle barış imzamalaya.. Hele ki belli bir yaştan sonra bunu yapmak daha değerli. Bugüne kadar aştığımız yolda edindiğimiz tecrübeler kendimizi daha çok sevmemiz gerektiğini de gösteriyor bize. Elimizdeki en önemli şey kendimiziz.. Kendimize değer veremezsek kimseye değer veremeyiz.

Ben yavaş yavaş başladım, mesela artık kendime acımasızlık etmemeye çalışıyorum. Ya da kendimle daha fazla empati kurmaya gayret ediyorum. Çünkü kendimle aramı ne kadar iyi tutarsam sevdiiklerimle de aramın o kadar iyi olacağına inanıyorum


 
Nerelerdesin Güneş, merak ettim hastanız nasıl oldu?
Telefonla arayamadım ama arayacağım...ıyi geceler
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…