- 14 Ağustos 2016
- 4.559
- 21.570
Ailemle özellikle de babamla çok kötü bir ilişkim vardı, ergenliğim oldukça bunalımlı ve ezilerek geçti. Dayak yoktu ama sözle şiddet vardı. İlk erkek arkadaşımla belki biraz da bu ortamdan kurtulmak için evlendim. Üç sene aldatma, hakaret, küçümsemelerle geçirdikten sonra bir gece itip kakmasıyla baba evine döndüm. Tek celsede de boşandım zaten. Babam ve annem İstanbul'da hatırı sayılır okullarda okumuş, bilgili görgülü insanlar ama okumuş cahillerdi. Özellikle babam asla hazmedemedi boşanmamı, bana çok çirkin imalarda bulundu, çok incitti. Ama evli kalmadım o adamla. Üç senem zaten çöpe gitmişti bir üç, beş sene daha kaybetmedim.
Çocuğum olsa da durum değişmezdi biliyorum. Ayrıca zaten çocuk olmaması için de çabaladım üç sene. Gerçi cinsel hayat da yoktu da neyse... Yani böyle sorunlu evliliklere çocuk da yapılmamaı.
ama bakın dayak yiyen,aldatılan kadınlara örneğin kocam beni 3 yıldır dövüyor diyor bakıyorsun iki çocuğu var cinsellik tam gaz devam etmiş.
ya da kocam beni 4 aydır aldatıyor diyor bakıyorsun hamile takvimi var 2 aylık hamile.
böyle örnekler çok.evlilikte her şeyin bitip cinselliğin aynı kalmasına çok şaşırıyorum.
Kadının hatası bence. Mazoşist kadınları anlayamıyorum ben.
Ne doğru dedin, sorun da ezik yetiştirilen kız evlatları cok kızgınım bu konuda.12 yıllık evli bir ev hanımıyım. eşimin ailesi kadına şiddeti, küfürü normal görür.
kilit cümle bu.
eğer adam hala mağara adamı ise ailesinden gördüğü bu geleneği yaşatıyor.
bak k.validen bile eşinin seni dövmesini istemiş yani bir kadın kadına bunu yapıyorsa daha ne denir ki?
anneler oğullarını böyle paşa gibi,kız anneleri de kızlarını ezik her şeye katlanan zavallı gibi yetiştirirse daha çok bu tarz konu okuruz.
bazı kadınlar celladına aşık oluyor.
aklıma şu geliyor hep,acaba bir çoğu zorla mı birlikte oluyor malum evlilik içi tecavüz denilen bir durum da var.
Yok artık sebepEk olarak esımın baska bır kuzenıde karısının basına sılah cekmıstı gecmıs senelerde. Bence cok korkunc bır tablo
Öyle durumlar elbet vardır ama sizin bir önceki mesajınızda dediğiniz gibi cinselliğin tam gaz devam ettiği ve çocuğun da evliliğe kurtuluş olarak görüldüğü evlilik çok.
istisnai durumlar dışında,
her türlü şiddete rağmen ayrılmayan kadınları gerçekten anlayamıyorum.
konuların çoğu bu içeriğe sahip. sadece sevgili olan kadınlar bile katlanıyor ama ayrılmıyor.
çocukken annem bana vurduğunda kendimi öldürmek isteyecek kadar incinirdim. dövmek dediğim de bir tokat. ve belki toplamda en fazla 10 kez olmuştur. ki anneme hala kırgınım.
12 yıllık evli bir ev hanımıyım. eşimin ailesi kadına şiddeti, küfürü normal görür. ama ben eşimden bir kez bile şiddet görmedim, kötü söz duymadım. sinirden deliye dönse bile evden çıkıp gitti, sakinleşince döndü.
eşim ailesine yalnız gider ama dolduruşa gelmeden gelir. hani kocam iyi de anası doldurdu deniyor ya. kv çok fiştekledi beni dövmesi için. abisinden bile dayak tehdidi aldı bana vurmadığı için.
öyle senelerin emeği ya da aşk yoktu. görücü usülü evlendik iki ay içinde. tek şartım vardı: "şiddetin ve huzursuzluğun hakim olduğu evlilikte ben olmam. tek tokatın dahi affı olmaz"
üç çocuğum var çok şükür. nasıl olsa artık çocuk var, ayrılamaz diye bir düşünceye sahip olamaz. çünkü o şartımın her durumda geçerli olduğunu çok iyi biliyor.
yani, herkes en büyük kötülüğü kendine yapıyor. o bu şu diye bahanelere sığınmaya gerek yok.
ama bakın dayak yiyen,aldatılan kadınlara örneğin kocam beni 3 yıldır dövüyor diyor bakıyorsun iki çocuğu var cinsellik tam gaz devam etmiş.
ya da kocam beni 4 aydır aldatıyor diyor bakıyorsun hamile takvimi var 2 aylık hamile.
böyle örnekler çok.evlilikte her şeyin bitip cinselliğin aynı kalmasına çok şaşırıyorum.
aklıma şu geliyor hep,acaba bir çoğu zorla mı birlikte oluyor malum evlilik içi tecavüz denilen bir durum da var.
Öyle durumlar elbet vardır ama sizin bir önceki mesajınızda dediğiniz gibi cinselliğin tam gaz devam ettiği ve çocuğun da evliliğe kurtuluş olarak görüldüğü evlilik çok.
eskiler hep yatakta kavga olmaz derler ya bu onun etkisi.Bir de cinselliği vazife olarak görenler var. O yüzden cinselliği dayakla, aldatmayla ilişkilendirmiyorlar. Bunu bir duyguyla, hisle yapmadıkları için kocalarına olan duyguları cinsel hayatlarını etkilemiyor çünkü zaten zevk almıyor, normalde de isteyerek yapmıyor.
Eskilerden bir konu vardı hala unutmadım mesela. Konu sahibi eşiyle haftanın belli günü, belli saatlerde ve belli şekilde ilişkiye giriyormuş, eşi haftada bir kere daha istemeye başlamış ve üye "zaten yapıyoruz niye bir kere daha istiyor" diyordu.eskiler hep yatakta kavga olmaz derler ya bu onun etkisi.
Eskilerden bir konu vardı hala unutmadım mesela. Konu sahibi eşiyle haftanın belli günü, belli saatlerde ve belli şekilde ilişkiye giriyormuş, eşi haftada bir kere daha istemeye başlamış ve üye "zaten yapıyoruz niye bir kere daha istiyor" diyordu.
Cinselliğe bakışı böyle olan insanlardan, dayak yediği için eşinden bu anlamda soğumasını bekleyemeyiz çünkü zaten ısınmamış halde.
elbette o yüzden başta istisnai diye belirttim.Şiddetin her türlüsüne karşıyım
Ancak her erkeği eşiniz üzerinden değerlendirmek de doğru değil
İmkansızlıkları olan çok kadın var
Kendi akılsızlığını çekenler olduğu gibi şartlarını düzeltemeyenler de var
Aileleri destek olmaz, paraları meslekleri olmaz, töre derdinden çekerler onlarca sorun
Günümüzde kadınları korumak için bir sürü çalışma yapılıyor uzaklaştırma kararları, kadın sığınma evleri, dernekler vs...
Ancak hepsi geçici çözümler, kaç kadın devlet koruması altında öldü, kadın sığınma evlerinde kalmanın bir süresi var
Çalışalım deseler hayatında hiç çalışmamış insanların pat diye bir işe girip ev kurması, çoluğunu çocuğunu bakması çok nadir olacak bir iş, adamların çoğu biçilen nafakaları bile ödemiyor. Demek istediğim o ki bu kadınların hepsi isteyerek çekmiyor, öyle adamlar var ki yemeğin tuzundan, gözünün üstünde kaşın vardan dayak bahanesi üretiyor. Yani hepsi bahane yaratmıyor gerçekten çekmeye mecbur olanlar var. Her imkanı olup da boşanmayanları bende anlamıyorum, üzülmüyorum da onlara seçtikleri hayatı yaşıyorlar ama diğerlerine içim sızlıyor
elbette o yüzden başta istisnai diye belirttim.
mesela biz 5 bin nüfuslu bir ilçede büyüdük ve şiddet hikayesi azdır ama askılı giyen kadın, şort giyen erkek o ortamda ayıplanırdı.
eşim ve ailesi 30 yıldır istanbul'da yaşıyor ve onlar hala aynı düşünüyor.
yaşananlar, değişen ortam, zaman vb her şey değişirken insanın düşüncesi, hayata bakışı, davranışları nasıl sabit kalabilir?
biz böyle büyüdük, ezildik tamam. bunu kabullenmek niye, değişmesi için çabala.
hem kadın hem erkek için sözlerim.
Onun altinda yatan zihniyet cok farkli bence cocugu kendine yapiyor kadin yani birey olarak dunyaya bir canli getirmek olarak gormuyor yada evliligi kurtarmak icin degil kendine garanti goruyormaalesef.ikinci çocuğu bile yapanlar var sırf evliliği kurtulsun diye.
80 lerde bu düşünceler normaldi.Boşanmanın çok olduğu bir ailedenim ben
O yüzden olmuyorsa boşanmak benim için hiç zor değil
Ancak genel olarak etrafıma baktığımda, kadınlar evliliği bir statü gibi görüyor, mutlaka olmalı. Bazen forumda evlenemediği için dertlenen insanlara denk geliyorum, ifadelerini hayretle okuyorum. Kocayı bu kadar hayati bulan bir toplumun boşayamaması da bana anormal gelmiyor artık. Ne yaparsa yapsın ama başımda dursun mantığı var. Toplum baskısı belli bir düzeyde hala her yerde var bu da etkili belki ama kadınlar genel olarak kendilerini güçsüz görüyorlar, kocam olmadan nasıl yaşarım korkuları var, bir daha evlenebilir miyim beni kim alır korkusu var. Anlamakta güçlük çekiyorum bazen ama durum bu, değişir mi hiç sanmam. Dün bir konu vardı forumda üç aylık bir evlilik altınlar için kavga çıkıyor, ben bu adamı koca yapmam kendime dedim, üye atarlandı biz bu yola ömrümüzü verdik diye daha ne diyeyim ki ...