“Ozan gelmedi korkuyorum Aylin”
Zeynep saatine baktı. İkinci ders bitmiş ama Ozan hâlâ gelmemişti. Tedirgindi. Bir gün önce babasının Ozan’ı zorla karşısına getirtip tehdit etmesi ürkütmüştü genç kızı. Babasının kendisine karşı konulduğu zaman ne denli acımasız ve güçlü olduğunu biliyordu. Yanına yaklaşan Aylin’e sordu:
- Ozan gelmedi Aylin, korkuyorum...
Bir gün önce olan hadiseyi bu sabah arkadaşıyla paylaşmıştı. Aylin başını salladı:
- Bence telefon edelim evine. Haluk’ta Ozan’ın ev telefonu vardı.
Zeynep başını salladı:
- Doğru ya, bende de var ev telefonu. Düşünemedim... Siz arayın ne olur... Ben annesinden çekiniyorum. Eğer kadıncağız dün başına gelenleri öğrendiyse bana karşı hiç de iyi niyetlerle bakmıyordur.
Aylin dudak büktü:
- Sanmam, Ozan ketum bir çocuktur, annesine söylemez. Haydi gel...
Sakin bir köşeye çekildiler. Zeynep cep telefonunu çıkartıp numarayı buldu ve “ara” tuşuna bastı. Aylin’e uzattı telefonu. Genç kız beklemeye başladı. Münevver Hanım bu sırada hastane için lazım olacak olan bazı eşyaları almaya gelmişti eve. Ozan iki gün hastanede kalacağı için ona temiz çamaşır, pijama, bardak, vs. gibi malzemeleri toplamaya çalışıyordu. Telefonun sesini duyunca irkilerek koştu. Ozan’ın fenalaştığını düşünerek eli ayağı buz kesmişti. Korkarak açtı telefonu:
- Aloo?
- Alo, iyi günler teyzeciğim, ben Aylin. Ozan’ın sınıf arkadaşıyım. Bugün okula gelmedi de merak ettik...
Münevver Hanım rahatlamıştı. Ağlamaklı bir sesle:
- Ah güzel kızım, sormayın, bu sabah Ozan birileri tarafından saldırıya uğramış, dövmüşler oğlumu. Hastanede şimdi. Başında yedi dikiş var. Bırakmıyorlar. Ben de eşyalarını almaya gelmiştim. Şimdi yeniden gideceğim oraya.
Aylin gözlerini fal taşı gibi açmış, ne diyeceğini şaşırmıştı. Kendisine merak ve endişeyle bakan Zeynep’e çevirdi gözlerini ve Münevver Hanımla konuşmaya devam etti:
- İnanmıyorum teyze, nasıl durumu şimdi? Hangi hastane?
Bu sözleri duyan Zeynep bembeyaz oldu. Hafif bir çığlık atarak sendeledi. Aylin başını sallayarak konuşmaya devam etti:
- Tamam teyze, biz hemen geliyoruz şimdi oraya. Merak etmeyin, iyileşir, Ozan sağlam çocuktur.
Telefonu kapatıp korkuyla baktı Zeynep’in yüzüne:
- Dövmüşler Ozan’ı, hastanedeymiş. Başında yedi dikiş varmış. Kadıncağız ağlayıp duruyor. Yürü gidelim hemen...
Zeynep güçlükle adım atıyordu. Gözlerinden inci gibi yaşlar dökülmeye başlamıştı. Aylin az ileride arkadaşlarıyla konuşan Haluk’a seslendi:
- Haluk, gel... Ozan hastanede, oraya gidiyoruz. Haydi sen de gel...
Üç arkadaş bir taksi çevirdiler. Zeynep başını arabanın camına dayamış hem ağlıyor hem de mırıldanıyordu:
- Bunu yapamazsın baba! Bu kadarını yapamazsın, beni kaybettin artık. Ben yokum senin için...