Evlilik yıldönümünde çeyrek altın takacakmış.

Arkadaş popüler olmaya alışık şiiissssttt. Ses etme.


Öz hakiki mi??? :))) Özenti pucca daha uygun olmaz mı?

Ayol kıskanıyorsunuz beni resmen ajsjs. Sayın hemcinsim, tane tane anlatayım son kez. Zira uzun zamandır bu sitedeyim ve kimseyle herhangi bir konuda tartışma yaşamadım. Çünkü buna gerek yok. Çünkü birbirimizi ekrana yansıyan cümleler dışında tanıma ihtimalimiz yok. Dolayısıyla hakkında zerre fikrimiz olmayan kişiler hakkında böylesine kendinden emin bir şekilde atıp tutmaya gerek yok.

Gayet gereksiz bir saldırı halindesiniz. Konunun içeriği size saçma gelebilir, anlarım. Bunu belirtme hakkınız da mevcuttur, onu da anlarım. Lakin neden ısrarla bir benzetme, bir yaftalama derdindesiniz onu anlayamadım.

Ne yapalım şimdi mevzuyu sidik yarışına mı çevirelim? Tamam dilediğinizi düşünmekte özgürsünüz deyip konuyu kapatıyorum. Zira dünyanın en saçma eylemine girişip, kendimi savunmayacağım size sanal bir platformda. Kaktüs iüm uyandı hem onunla ilgileneyim :) iyi geceler efenim.
 

Anladım ben seni, önemsendiğini hissetmek istiyorsun, haklısın da aslında, mesela 90'larda flört ettiğimiz dönem birlikte dinlediğimiz bir şarkıyı yeniden duysak radyoda ve eşim bana dönüp mune bu şarkıyı ilk kez seninle dinlemiştim hatırlıyorsun değil mi dese çok mutlu olurum.

Hediye mediye işin hikayesi, ana tema değer gördüğünü hissedebilmek.

Çok mu oğluna, evin sorunları ve sorumluluklarına odaklandınız ablacım? Birbirinizi görmeyen duymayan bir çift haline gelmişsiniz, şu mesajın bana sevgi bitmiş düşüncesi yarattırmadı, sevgi var ama siz sevgiyi ve değer görmeyi yeniden yeşertmek için ne yapacağınızı bilemiyorsunuz, soluklanmaya ihtiyacınız var, birkaç gün başbaşa kalabilseniz sanki birşeyler olacak ama oğlun durmuyor, kimseye bırakma şansınız da yok anladığım kadarıyla.

Sen konuşurken mi yoksa duygularını kaleme alırken mi daha rahat anlatabiliyorsun kendini?


Sanki yazarken duyguların daha çok açığa çıkıyor gibi, mektup yazsana eşine, bize yazdığın gibi kasmadan, duygularını en yalın haliyle dile getirerek, sevdiğin özlediğin tüm duyguları, geçmişte birlikte yapmaktan hoşlandığın şeylere olan özlemini, eşinle yapmak istediklerini, korkularını, endişelerini yazdığın bir mektup belki bir başlangıç olur.


 

+1
 
Tamam blog açacağım, tamam sensin taaamam. Hatta bloğun adını da öz hakiki pucca koyacağım. Oldu mu?
Siz kesinlikle haklısınız.
Buna gönülden inanıyorum.
Çocukken yaşadıklarınız, aile yapınız, çocuğunuzun haşinliği vs hepsinde haklısınız.
Ancak eşiniz de haklı. Yaptığı hataları telafi etmeye çalışan bir insan ama siz 30 yıllık sorunların tamamını eşinize yıkıp, ona haksızlık ediyorsunuz.
Yaşattığınız durum şu; sevdiğiniz postu yerden yere vurmak.

Eşiniz sizi anlamaya çalışıyor ama elinden gelen bu. Siz kendinizden umudu kesmişken, eşiniz neye inanıp umut etsin?

Siz çocuğunuzla ilgili meseleyi tam da evlilik yıldönümünde değil de 2-3 gün önce veya sonra halletseydiniz, dün eşinize seni seviyorum diye mesaj atmış olsaydınız, sizce bu kadar mutsuz olacak mıydınız?

Belki eşiniz uzun zaman sonra sizden gördüğü bu adımla sizi mutlu edecek şeyler için çabalayacaktı.

Siz eşiniz için "geç kaldı" diye düşünüyorsunuz ya; o da öyle düşünüyor olabilir mi "geç kaldım/kaldık"?

Sizin derdiniz aslında ne çocukla, ne eşinizle. Sizin derdiniz kendinizle.

Siz yaşadıklarınızı güçlüymüş gibi davranarak atlatmaya çalışmışsınız hep. Ama değilsiniz. Her insan yıkılır, çöker, sonra yeniden ayağa kalkar. Her insan bir omuza, bir içten sarılmaya ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç hissi zayıflık değil, gayet insani.

Sevgi dilinizin bi cigara al hacı seviyesinde kalması, eşinize cilve yaptığınızda yaşatacağı kötü hisler çocukken yaşadıklarınız ve ailenizin bilinç altınıza kodlamaları olabilir mi?

Ayrıca bir şey daha belirteyim, kızmayın lütfen.

Eşinizin sabır eşiği çocuğunuz.
Çocuğunuz kreşe uyum sağlayıp, siz iş hayatınıza döndüğünüzde yani çocuğunuz 1. derece sorun olmaküan çıktığında eşinize hala aynı davranmaya devam ederseniz, işte o zaman eşiniz aranızda sevgi kalmadığına kani olup ayrılmak isteyecektir.

Çünkü insanoğlu, alışkanlıklarını kolay kolay terkedemez. Çocuk düzeldi, hadi sevgi pıtırcığı olayım diyemezsiniz.
Çünkü insan kendi ördüğü duvarı görmediği için, yıkamaz.
 
Aklıma eski komşumuz geldi.
Yeni evlilerdi.
Karı koca çok da iyi insanlardı.
Birgün eşime dert yanmış.
"Hanımla aynı yatakta yatıyoruz ama aramıza tır bile sığar" demiş.

Eşiyle konuştum birgün.
Sadece sex sırasında kocasına yakın duruyormuş. Onun dışında ne sarılma, ne bir sıcak söz. Yatakta da en uzak mesafede yatarmış.
Nedeni de ailesi hep ayıp, günah diye büyütmüş kızcağızı. Utanıyorum derdi.
Seviştiğin adam, hala neyin utanması derdim ama kız yenemedi bunu.
Çocukları da oldu ama ayrıldılar.
Kocası artık kendisini tecavüzcü gibi hisseder olmuş çünkü.
 
Onunkisi psikolojik rahatsızlık olmuş o derede
 
Bu konu için en güxel yorum bu olmuş. Harfi harfine katılıyorum.
 

Araya uzun zaman girdiğinde böyle oluyor işte, oğlun uyuduktan sonra bir sokul yanına, eşinin kokusunu, sıcaklığını hissetmeyi dene, sevişmek değilde dokunmak, ona yeniden ısınmak, sarılmak göreceksin ikinize de iyi gelecek.
 
Seni çok iyi anlıyorum aslında konuyu çeyrek altından ibaret sanıp gereksiz yere saldıranlara da anlam veremedim. Sorununu anlıyorum ama çözümü malesef bende yok bende aynı dertten muzdaribim. Eşimin evliyken geçirdiğimiz ilk doğum gününü normalde odun olmama rağmen tabir-i caizse kırk gün kırk gece kutladım. Sürpriz parti (mumlar, gül yaprakları, balonlar, isme ve cisme özel seker hamurlu pasta) sabah gidilen önceden ödediğim kahvaltı hesap içinde gelen doğumgünü kartı, günün devamında gittiğimiz gezide şelale tepesinde çantadan kek ve mum çıkarmamla tekrar kutlama vs. gel görki eşim doğumgünümü hatırlamadı bile. Hediye alacaksam neyi beğendiyse aralardan yakalar onu alırım. Benimse 4 tane bilekligim var artık o kadarını da yapmıyor. Eve yemek söyler mesela ben soğan ve et yemem soğanlı et dürüm falan söyler. Eve atıştırmalık birşey alırım elimi attığımda bulamam tartışınca ben 3 kuruşluk şeyi sorun etmiş olurum ama o aslında sorunun beni düşünmemesi olduğunu anlamaz. Çocuk ağlayınca oda değiştirir ama çocuğunu çok seviyor! dur. Ben ne yaptıysam çözüm bulamadım. Bence çözüm boşanmak ama eve ekmek bırakmadı aldığın gofreti yedi diye adammı boşanır diyorlar. Bence boşanmalı sorun gofrette değil işte.
 
tüm yorumları okumadım. ara ara geçtim. sizi anlayamadım. evet bir incelikler istiyorsunuz, eşinizden bir adım istiyorsunuz ama kendiniz bir adım atmıyorsunuz. eşiniz de tıpkı sizin gibi duyguları, istekleri olan bir insan farkındasınız değil mi? ayrı yatmaniz, onunla yakinlasmamaniz, kale gibi saklandığıniz gururunuz onu incitmiyor mu sanıyorsunuz. hep siz ve sizin isteklerinizden bahsetmişsiniz. kendimi eşinizin yerine koydum bu yaptıklarınizi eşim yapsa inanın ondan uzaklasirdim. evde sürekli somurtkan bir adam, eşine bile gururundan yaklaşmayan bir adam. hele ki cinselliğin olmaması başlı başına bir gerginlik sebebi (bir kadın olarak).
sorunlarınız çift taraflı ve hem siz hem de eşiniz problem çözme konusunda üzgünüm ki yetenekli değilsiniz. yapacağınız şey profosyonel yardım almak. eğer böyle devam ederseniz üç kişilik bir mutsuzluk içinde yuvarlanıp gideceksiniz. gittiği yere kadar. ve bana kalirsa bu evlilik bitse bile siz mutsuz olacaksınız çünkü mutlu olmak için değil güçlü ve gururlu olmak için çabalıyorsunuz
 


Abiye sarılıp öpesim geldi. Adam adam ... gerçi çeyrek kaç para oldu haberi yok sanırım...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…