• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

evliler okusun bekarlar ders alsın...çok güzel...

selin_as

mutluyum :)
Kayıtlı Üye
19 Haziran 2008
5.777
9
158
İngiltere
BEKÂRLAR DERS ALIN...

Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş...

Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da... Evlili ğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belkide kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan... Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi...
Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına 'hot' dediğinde oturmalı kadın... Yâda yumuşatıyorlar;
-Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı...

Eğitimde de böyle... Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış layıkı...

EŞİM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne 'hot' dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü...

Yıllar içinde ben yaş landıkça o gençleşti,

-'Ooo Can bey kapmışınız çıtı rı' esprilerine muhatap dahi oldum.

EŞİM 3 ÜNİVERSİTE BİTİRDİ; ben bi taneyi 9 senede bitirdim..

Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım... Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibran...

Bunu unutmadık biz.

Ben konuşurken o dinledi, ben dinlerken o konuştu 17 sen e.

O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o 'haklisin bitanem...' dedik,
Öfke bitip fırtına durulduğunda 'ama bi de böyle düşün' de dedik fikrimizi savunurken.

Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç içi n savaşan neferlerdik bu hayatta...

Asla bilmedik ne k adar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..

Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da ama...

Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven'... Ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima...

Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...

Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yaşayacaktık...

Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece, misafir odasında...

Gece yarısı kapı aç ıldı esim;

-'Ne yapıyorsun burada?' diye sordu kapının eşiğinden, 'uyuyorum' dedim buz gibi bi sesle... Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla... 'k ay yana' dedi daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?' dediğimde 'benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim' dedi...

Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek...

Ve bence doğrusu da bu...

Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç.

Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize...

Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift ol acaktık o listede...

Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu oynanan...

Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence...

Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle...

Sadece gönlünüzden geçtiğince...

Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun;

'...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insan a...

CAN DÜNDAR
alntı
 
Çok güzel bir yazı. çok tşk ederim.
 
çok güzel selinciğima.s ayrıca ataol behramoğlunu hatırlattı bana uzun bir süre sonra:1rolleyes: duygulandım teşekkürler!a.s.
 
CAN DÜNDAR'ın web sitesinden aynen alıntı;

Sahte Yazılar

Bu bölüm; yıllardır internette benim adım altında dolaşan, fakat aslında bana ait olmayan Yazılardan oluşuyor.
Bunları, gerçek Yazılarımdan ayırabilmek için burada topladık.
Lütfen çoğaltıp dağıtmayınız...!
Dağıtanları uyarınız...!


Sahte Yazılar-"Evlilik"


Can Dündar'dan Evlilik
Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi
bitirdiğim bir kurum benim için..
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son
verdiği kurum aynı zamanda da...
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de
kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde
yaşamamaktan...
Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim
seviyesinin erkeğin lehine yada en azından eşit
olması
bunların sadece ikisi...
Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yaşça büyük
olmalı ki, kadına "höt" dediğinde oturmalı kadın...
Yada yumuşatıyorlar; efendim kadın erkekten önce
çöktüğü için (hani doğum felan) küçük olmalıymış
yaşı...
Eğitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmiş
olurmuş, evde kalmakmış layıkı....
Eşim benden 2 yaş büyük; ne "höt" dememe gerek kaldı
17 senede, ne de benden önce çöktü...
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti, "oo
Can bey kapmışınız çıtırı" esprilerine muhatap
dahi oldum.
Eşim 3 üniversite bitirdi; ben bir taneyi 9 senede
bitirdim..
Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik
baktım...
Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar
farklıdır der Halil Cibran...
Bunu unutmadık biz. Ben konuşurken o dinledi,
Ben dinlerken o konuştu 17 sene.
O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklısın
bitanem..." dedik,
Öfke bitip fırtına durulduğunda "ama bir de böyle
düşün" de dedik fikrimizi savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi,
aynı amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...
Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak
cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..
Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon,
kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da
ama...
Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve
güvenin ardına saklanmış bir "saygı" vardı daima...
Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...
Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi
sütliman yaşayacaktık...
Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez
odamın dışında yattım bir gece, misafir odasında...
Gece yarısı kapı açıldı, eşim "ne yapıyosun burda?"
diye sordu kapının eşiğinden,
"uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle...
Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde
yastıkla... "kay yana" dedi daracık yatakta.
"ne yapıyosun?" dediğimde "benim yerim senin yanın,
sen gelmezsen ben gelirim" dedi...
Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine
kadar sürecek...
Ve bence doğrusu da bu...
Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde
kavga ettik, yatak odamız hariç..
Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin
tutmadık birbirimize...
Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41
inci çift olacaktık o listede...
Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Ne de olsa
bizim oyunumuzdu, oynanan...
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun
bence...
Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne
de bizim sözlerimizle...
Sadece gönlünüzden geçtiğince...
Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun;
"...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın
mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene
karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata
sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..."
 
ben şuan gözyaşları iinde okudum yazılanları çünkü bir evlilikte güzel olan ne varsa ben hepsini kaybettim kaybettirdile lanet olsun hayatımı böylesine mafedenlere
 
Back