benimki rezillik değil de tatlı bir anı...
yeni evliyiz, eşim mesaide sürekli... akşam geç geliyor ve uyuduğunda yorgunluktan adeta sızıyor. kulağımın dibinde başlıyor horlamaya. bir türlü uyuyamıyorum.
aile ortamı, kayınvalidem, kayınpederim, eşim hep birlikte sohbet ediyoruz.
benim gözler uykusuzluktan yanıyor, sulu sulu, ağlamaklı bakıyorum etrafa...
hayırdır ne oldu diye sordular? anlattım.
kayınvalidem kesin ve net bir şekilde; (kulakları çınlasın) benim oğlum horlamaz, babası horlar deyip kestirip attı.
ben ısrar ediyorum, kaplan gibi kükrüyor adeta diyorum, yok inat ediyor. Anne yanında ben yatıyorum oğlunun, horlama sesini bilirim diyorum. nuh diyor peygamber demiyor.
hırs yaptım bende... görürsünüz bunu ispatlarım dedim... o zaman bizde kamera yok. sadece ses kayıt cihazı var. gece oldu. eşimin kafası yastığı değdiği anda başladı horlamaya. ben yataktan kalktım, ses kayıt cihazını eşimin ağzına tuttum. o kükredi, ben kıs kıs güldüm.
sabah uyandı. cilveli cilveli "günaydın aşkım sana bir süprizim var, yatakta kal ve gözlerini kapa" dedim. gözlerini kapatıp sırıtmaya başladı. kulağının dibinde horlama kasetini bir açtım. gözleri pörtledi.:
kusura bakma aşkım, yorgunum ondan oluyor dedi.
birkaç akşam sonra aile sohbetinde ben yine horlama mevzunu açtım. kayınvalidem aynı şekilde
yooooooookkkkkkkkkkk benim oğlum horlamaz... açarsın ses kayıt cihazını, sunarsın delilini. işte anne senin oğlunun horlaması bu dersin.
kadıncağız şaşırdı. eşim bir yandan gülüyor bir yandan da anlatıyor.
kayınpederim o kadar yüksek sesle horluyormuş ki, kadıncağızın eşimin sesini duymasına imkan yokmuş. duysa bile daha yüksek horlama sesine alıştığı için eşiminki sinek vızıltısı gibi kalırmış.