- 4 Mart 2020
- 4
- 4
- 24
-
- Konu Sahibi myearthdirt
- #1
Merhabalar, maalesef - hayat bana evladımı bağışladığı için maalesef demek her ne kadar içimden gelmese de- ben 17 yaşında anne oldum. Daha lisedeydim, son derece gelecek vaat eden bir okul hayatım vardı. Evli değildim, hala da değilim, evlenmedim. Ergenliğimde yaptığım erkenden ilişkiye girmek ve asılsız korunma yöntemlerine inanmak gibi bir hata silsilesinin sonucunda dünyalar tatlısı minik bir mucizem oldu.
Her şey başladığında daha lise ikideydim. Yaşıtlarım gibi, bir erkek arkadaşım vardı. O 20 yaşındaydı, ben de 16. Geleceği düşününce gayet normal bir yaş aralığıydı, gayet normal bir ilişkimiz vardı. Birbirimizi görmeden 1 gün bile geçirmeden 1.5 senedir sevgiliydik. Yıllardır da birbirimizi tanıyorduk. Her şey o yaştaki bir genç kız olan benim için çok güzeldi. Hayat çok güzeldi bir kere, derslerim iyiydi, güzeldim, fiziğim düzgündü, çevrem oldukça fazlaydı, iyi ve gelecek gördüğüm bir ilişkim vardı... Ta ki dürtülerime yeterince engel olamayıp ilişkiye girene kadar. (Şuan düşünüyorum da 16 yaşındaki bir kızın ilişkiye girmek istemesini o yaştaki bir erkek nasıl mantıklı bulup kabul edebilir?) İlişkiye girdikten sonra ilişkimiz daha da kuvvetlendi. Hiçbir şey tabii ki hemen mahvolmadı. Kısa bir süre sonra hamile kalmıştım. Farkında değildim çünkü hala her ay miktar miktar kanamalarım oluyordu. Zaten reglim hiçbir zaman günü gününe ve aynı miktarda olmamıştı. Sigara kullanıyordum, zaman zaman alkol kullanıyordum. Ertesi gün hapları kullanıyordum, hasta olduğumda antibiyotik kullanmışlığım vardı, sürekli ağrı kesici alıyordum. Hiçbir zaman yerimde duran bir insan olmadım; atlardım, zıplardım, koşardım. Bir yerlere tırmanırdım. Hamile olduğumu farketmediğim vakit içerisinde okulumun çok zor bir dönemindeydim. Çizimle ilgili bir bölüm okuduğum için derslerden kafamı kaldırmıyordum, sabaha kadar çizim yapıyordum. Belirli bir kusma, yorgunluk, halsizlik gibi semptomlar görmedim. Yalnızca çok yemek yemem vardı o da zaten normalde de obur ama zayıf bir insandım, kilo almaya başlayınca herhalde metabolizmam yavaşladı diye düşünmüştüm. Zaten hamilelik boyunca fazladan 5 kilo almışım sadece. Böyle böyle 7. aya kadar hiçbir şey anlamadım. Karnım bile büyümemişti. 7. aydan sonra aşırı uyuma başladı, farkedebileceğim kadar ağır duygu değişimleri yaşıyordum, uykusuzluk çekiyordum, midemde hep bir karıncalanma vardı. Reglim geciktiğinde kendimi dinlemeye başladım. Karnımdaki karıncalanmaları ellerimi koyup ilk dokunduğumda bebeğimin hareketleri olduğunu anladım. Hiç vakit kaybetmeden en yakın arkadaşıma eczaneden test aldırdım. İlk fırsatta yaptığımız anda çift çizgi çıktı. Tabii ki hala çıkmayan karnım yüzünden bebeği en fazla 3-4 aylık zannediyorduk. Erkek arkadaşıma söyledim, bebeğinin arkasında duracağını aldırmamı istemediğini söyledi. Ben de doktora gittikten sonra eğer aldırabileceksem hemen aldıracağımı söyledim. Hayallerim vardı, okulum vardı, çocuk sahibi olmak istememiştim. Üstelik her seferinde korunmuştum.. Anneme anlattım. Her şey çok hızlı gelişti, aldırma planıyla hastaneye gittik ve bebeğimin 8 aylık olduğunu öğrendik. Sanki doktor bana 8 aylık derken ben o an okulumu bırakmak zorunda olduğumu, bir daha asla eski hayatımın olamayacağını, annemin bütün umutlarını zevkim uğruna kırdığımı, artık evlenmek zorunda olduğumu duyuyordum. Ardından karakola gittik, adli işlemler yapıldı. Ben her ne kadar kendi isteğimle desem de 18 yaşından küçük biriyle ilişkiye girmek suç olduğu için şikayetçi olmasam da dava açıldı, ama 15 gün sonra dava daha görülmeden düştü. İnanın o şokla asla bir bebeğin tatlılığını, anne olma telaşını düşünemezdim, beni bunun için kınamayın lütfen. Hayatım boyunca ilerde evlenme hayali bile kurmamıştım. Hep meslek sahibi olmak üzerine hayallerim olmuştu. Asıl o an annemin hissettiklerini düşünemiyordum. Hadi ben bir süredir ilişkiye giriyordum kendimi en azından onun gördüğünden daha olgun görüyordum. Ama ona göre daha okul okuyan küçük kızı anne oluyordu.- Arkadaşlar/ablalarım, benim annem silik bir karakter değildir, dominanttır ve yalnız bir annedir. Tıpkı benim gibi asla beni evlendirme çocuk sahibi etme hayalleri olmayan tamamen okutmak, akademik açıdan güçlü bir kadın olarak büyütme doğrultusunda ilerleyen, bu olay olmasa 25 yaşında da evleneceğimi söylesem gönlü elvermeyecek bir kadındır.- Bir sürü doktor ziyaretine gittik. 8 ayın kontrolsüzlüğünü telafi etmek için haftada 3-4 gün doktora gidiyordum. Neyse ki bebeğim, mucizem her şeye rağmen çok sağlıklıydı. Sancılı bir dönemden sonra doğum yaptım. Psikolojimden dolayı ve psikoloğumun da önerisiyle travma kalmaması için genel anesteziyle sezaryen doğum yapmaya karar verdim. Gözümü kapatıp girecektim, çıktığımda da her şey bitmiş olacaktı.
Doğuma girdiğimde 3 santimetre açıklığım vardı. Doktorumun bu kararımı anestezi doktoruna söylememesiyle ameliyata ağlaya ağlaya girdiğim halde bana boş yere epidural-spinal anestezi yapıldı ve ellerimi kollarımı savurmasaydım beni neredeyse zorla uyanık tutacaklardı. Taktıkları kateter yüzünden haftalarca bel ağrısı çekmem de cabası. Sezaryen yapmış anneler, belki siz 9 ay çocuğunuzu kucağınıza almanın sabırsızlığı ve bekleyişiyle yaşadığımız ortak acılara göğüs germiş olabilirsiniz, sizin dayandığınız birçok şeye hem 17 yaşında olmamın hem de anne olmayı planlamamış ve 9 ay beklememiş olmanın etkisiyle dayanamadım ve tamamen travma olarak kaldı. Bunlardan biri de ameliyattan sonra hemşirenin gelip karnıma bastırmasıydı. Beni bağırta bağırta 3 kez ard arda yaptı bunu. Bence normal bir anneymişim gibi davranılmayıp durumum göz önünde bulundurulmalıydı ve en azından söyleselerdi kendimi hazırlardım. Vücudum her açıdan çökmüştü. Kan takviyesi yapıldı, her yerime ayrı bir delik açıyorlardı. Bebeğime titrediğimden dolayı ilk etapta kollarımı dolayıp sarılamadım. Annem göğsümde tuttu ilk emzirmem için. Ameliyattan çıktığımdan beri o kadar çok titriyordum ki, ellerimle defalarca çeneme vurduğumu çok net hatırlıyorum. Bir gece kaldık, bütün gece ertesi sabah eve gitmek istediğim için yürümeye çalıştım, yaptığım en zor şeylerden biriydi. Eğer yürüyebilirsem daha erken taburcu edilirdim. Öyle de oldu, ertesi gün öğlen annem ve bebeğimle birlikte eve gittik. Emzirmek istememiştim, hem sütümün bebeğim için önemini tam olarak bilmiyordum hem de kendimi o kadar da anne olarak görememiştim. Hamileliği öğrendiğimde son düşündüğüm şey olduğu için çatlaklar için önlem almaya ne kafam olmuştu ne de vaktim. Bunun sonucunda 17 yaşındaki bedenimde kocaman kırmızı çatlaklar ve karnımın altında bir kesik vardı. Muhafazakar değildim, annem de değildi, giyim tarzım hiç kapalı olmamıştı. Gerçi olsa bile o görüntüyü aynada görmek bile beni derinden yaralamaya yetiyordu. Ama karnımdaki kocaman çatlaklar açılıp görünmesin diye uzun tişörtler giymek zorundaydım. Tabi bunlar diğer problemlere oranla hiçbir şeydi. Ama yine de genç bir kızdım ve artık aynaya baktığımda uykusuzluktan mosmor gözler göreceğimi, kansız sarı bir ten rengi ve bozuk bir fizik göreceğimi hiçbir şey yokmuş gibi kabullenemiyordum. Asıl problemler gelmeye başlamıştı. Oğlumun 2. gününde sabah gözünün beyazında ve burnunda sarılık gördük. Hemen emzirmeye başladım, hamileyken bile sigara içmeyi durduramamış olan ben emzirmeye başladığım anda sigarayı bıraktım. Kader beni sanki anne olmam için zorluyor gibiydi. Çeşitli zorluklar yaşadım, her ne kadar annem ve anneannem yanımda olsa da annem çalışıyordu ve anneannem ayağa kalkamadığım halde bana bakması ve bana bebeğime bakmayı öğretmesi gerekirken beni kendi halime bırakıp bebeğime neredeyse annelik yapmaya çalışıyordu, sanki yaşımdan dolayı bebeğimle ilgilenme hakkım yokmuş gibi ilgilenmeme fırsat bırakmıyordu ve çok iyi bildiğini düşünüp benim doktorlara sorduğum, saatlerce internette araştırdığım şeyleri hem de yanlış olan şeyleri bana söylemeden yapıyordu, zaten ip ucunda olan psikolojimi beni dışarı çıkarmayarak aptal aptal batıl inançlarla sürekli beni kısıtlayarak iyice bozdu. Bebeğime bana sormadan bitki çayları içirdi, ne olduğu belirsiz yağları vücuduna sürdü. Bana sormadan göbeği düşmeden banyo etti. Oğlum göbek fıtığı oldu, ben internetten göbek fıtığı kemeri sipariş etmeye kalmadan çantasından çıkardığı mikroplarla dolu parayı çocuğun göbeğine bağlamaya çalıştı zor tuttum. Çocuğa ilk 4 hafta emzik verilmemesi ve uyku dışında gün içinde verilmemesi gerektiği halde benden gizli çocuğumu emziğe alıştırdı. Oğlum memeyi reddetmenin eşiğine geldi ağzına alınca ağlıyordu. 1 öğün vermek için 1 saat 2 saat uğraştığımı biliyorum. Yine doğru bildiğimi araştırarak tescillediğimi yaptım ama ailemin gözünde kötü oldum. Anlayacağınız yaşımdan dolayı anne oluşum bile ciddiye alınmadı. Yaralarımın ve ağrılarımın kansızlığımdan ve vitamin eksikliklerimden dolayı bir türlü geçmediği, 4 kez mastit geçirdiğim bir lohusalık geçirdim. Bu arada doğumdan itibaren erkek arkadaşımla ilişkimiz bitti. Birkaç kez görmeye geldi sonra da askere gitti. Bir daha haber almadım, almak da istemedim. Ama tüm bunlar beni oğluma daha da bağladı. Onun ilk gözlerime bakıp gülüşünü görmek her şeye bedel oldu. Ne zaman eski hayatımın bittiği aklıma gelip gözlerim dolsa, ne zaman pes etmek istesem, bir sigara içmek istesem, oğlumun o güzel kirpiklerine bakıp bütün düşüncelerimi temizlerdim. Ama içim içimi yiyor, hala rüyalarımda her şey eskisi gibiymiş gibi hissediyorum, olanları hazmedemiyorum. Düşüncelere daldığımda yaşadığım travmaları tekrar tekrar düşünüp kendimi gözyaşı dökerken buluyorum. Aklımı kaçırmaktan korkuyorum. Sütüm kesilecek diye korkuyorum. Depresyonun pençesinden her seferinde kendimi çok zor kurtarıyorum. Psikolojik destek alsam da bir halta yaradığını söyleyemeyeceğim. Sizce nasıl olanları unutup çocuğuma odaklanabilirim? Benzer şeyler yaşayanınız var mı?
Her şey başladığında daha lise ikideydim. Yaşıtlarım gibi, bir erkek arkadaşım vardı. O 20 yaşındaydı, ben de 16. Geleceği düşününce gayet normal bir yaş aralığıydı, gayet normal bir ilişkimiz vardı. Birbirimizi görmeden 1 gün bile geçirmeden 1.5 senedir sevgiliydik. Yıllardır da birbirimizi tanıyorduk. Her şey o yaştaki bir genç kız olan benim için çok güzeldi. Hayat çok güzeldi bir kere, derslerim iyiydi, güzeldim, fiziğim düzgündü, çevrem oldukça fazlaydı, iyi ve gelecek gördüğüm bir ilişkim vardı... Ta ki dürtülerime yeterince engel olamayıp ilişkiye girene kadar. (Şuan düşünüyorum da 16 yaşındaki bir kızın ilişkiye girmek istemesini o yaştaki bir erkek nasıl mantıklı bulup kabul edebilir?) İlişkiye girdikten sonra ilişkimiz daha da kuvvetlendi. Hiçbir şey tabii ki hemen mahvolmadı. Kısa bir süre sonra hamile kalmıştım. Farkında değildim çünkü hala her ay miktar miktar kanamalarım oluyordu. Zaten reglim hiçbir zaman günü gününe ve aynı miktarda olmamıştı. Sigara kullanıyordum, zaman zaman alkol kullanıyordum. Ertesi gün hapları kullanıyordum, hasta olduğumda antibiyotik kullanmışlığım vardı, sürekli ağrı kesici alıyordum. Hiçbir zaman yerimde duran bir insan olmadım; atlardım, zıplardım, koşardım. Bir yerlere tırmanırdım. Hamile olduğumu farketmediğim vakit içerisinde okulumun çok zor bir dönemindeydim. Çizimle ilgili bir bölüm okuduğum için derslerden kafamı kaldırmıyordum, sabaha kadar çizim yapıyordum. Belirli bir kusma, yorgunluk, halsizlik gibi semptomlar görmedim. Yalnızca çok yemek yemem vardı o da zaten normalde de obur ama zayıf bir insandım, kilo almaya başlayınca herhalde metabolizmam yavaşladı diye düşünmüştüm. Zaten hamilelik boyunca fazladan 5 kilo almışım sadece. Böyle böyle 7. aya kadar hiçbir şey anlamadım. Karnım bile büyümemişti. 7. aydan sonra aşırı uyuma başladı, farkedebileceğim kadar ağır duygu değişimleri yaşıyordum, uykusuzluk çekiyordum, midemde hep bir karıncalanma vardı. Reglim geciktiğinde kendimi dinlemeye başladım. Karnımdaki karıncalanmaları ellerimi koyup ilk dokunduğumda bebeğimin hareketleri olduğunu anladım. Hiç vakit kaybetmeden en yakın arkadaşıma eczaneden test aldırdım. İlk fırsatta yaptığımız anda çift çizgi çıktı. Tabii ki hala çıkmayan karnım yüzünden bebeği en fazla 3-4 aylık zannediyorduk. Erkek arkadaşıma söyledim, bebeğinin arkasında duracağını aldırmamı istemediğini söyledi. Ben de doktora gittikten sonra eğer aldırabileceksem hemen aldıracağımı söyledim. Hayallerim vardı, okulum vardı, çocuk sahibi olmak istememiştim. Üstelik her seferinde korunmuştum.. Anneme anlattım. Her şey çok hızlı gelişti, aldırma planıyla hastaneye gittik ve bebeğimin 8 aylık olduğunu öğrendik. Sanki doktor bana 8 aylık derken ben o an okulumu bırakmak zorunda olduğumu, bir daha asla eski hayatımın olamayacağını, annemin bütün umutlarını zevkim uğruna kırdığımı, artık evlenmek zorunda olduğumu duyuyordum. Ardından karakola gittik, adli işlemler yapıldı. Ben her ne kadar kendi isteğimle desem de 18 yaşından küçük biriyle ilişkiye girmek suç olduğu için şikayetçi olmasam da dava açıldı, ama 15 gün sonra dava daha görülmeden düştü. İnanın o şokla asla bir bebeğin tatlılığını, anne olma telaşını düşünemezdim, beni bunun için kınamayın lütfen. Hayatım boyunca ilerde evlenme hayali bile kurmamıştım. Hep meslek sahibi olmak üzerine hayallerim olmuştu. Asıl o an annemin hissettiklerini düşünemiyordum. Hadi ben bir süredir ilişkiye giriyordum kendimi en azından onun gördüğünden daha olgun görüyordum. Ama ona göre daha okul okuyan küçük kızı anne oluyordu.- Arkadaşlar/ablalarım, benim annem silik bir karakter değildir, dominanttır ve yalnız bir annedir. Tıpkı benim gibi asla beni evlendirme çocuk sahibi etme hayalleri olmayan tamamen okutmak, akademik açıdan güçlü bir kadın olarak büyütme doğrultusunda ilerleyen, bu olay olmasa 25 yaşında da evleneceğimi söylesem gönlü elvermeyecek bir kadındır.- Bir sürü doktor ziyaretine gittik. 8 ayın kontrolsüzlüğünü telafi etmek için haftada 3-4 gün doktora gidiyordum. Neyse ki bebeğim, mucizem her şeye rağmen çok sağlıklıydı. Sancılı bir dönemden sonra doğum yaptım. Psikolojimden dolayı ve psikoloğumun da önerisiyle travma kalmaması için genel anesteziyle sezaryen doğum yapmaya karar verdim. Gözümü kapatıp girecektim, çıktığımda da her şey bitmiş olacaktı.
Doğuma girdiğimde 3 santimetre açıklığım vardı. Doktorumun bu kararımı anestezi doktoruna söylememesiyle ameliyata ağlaya ağlaya girdiğim halde bana boş yere epidural-spinal anestezi yapıldı ve ellerimi kollarımı savurmasaydım beni neredeyse zorla uyanık tutacaklardı. Taktıkları kateter yüzünden haftalarca bel ağrısı çekmem de cabası. Sezaryen yapmış anneler, belki siz 9 ay çocuğunuzu kucağınıza almanın sabırsızlığı ve bekleyişiyle yaşadığımız ortak acılara göğüs germiş olabilirsiniz, sizin dayandığınız birçok şeye hem 17 yaşında olmamın hem de anne olmayı planlamamış ve 9 ay beklememiş olmanın etkisiyle dayanamadım ve tamamen travma olarak kaldı. Bunlardan biri de ameliyattan sonra hemşirenin gelip karnıma bastırmasıydı. Beni bağırta bağırta 3 kez ard arda yaptı bunu. Bence normal bir anneymişim gibi davranılmayıp durumum göz önünde bulundurulmalıydı ve en azından söyleselerdi kendimi hazırlardım. Vücudum her açıdan çökmüştü. Kan takviyesi yapıldı, her yerime ayrı bir delik açıyorlardı. Bebeğime titrediğimden dolayı ilk etapta kollarımı dolayıp sarılamadım. Annem göğsümde tuttu ilk emzirmem için. Ameliyattan çıktığımdan beri o kadar çok titriyordum ki, ellerimle defalarca çeneme vurduğumu çok net hatırlıyorum. Bir gece kaldık, bütün gece ertesi sabah eve gitmek istediğim için yürümeye çalıştım, yaptığım en zor şeylerden biriydi. Eğer yürüyebilirsem daha erken taburcu edilirdim. Öyle de oldu, ertesi gün öğlen annem ve bebeğimle birlikte eve gittik. Emzirmek istememiştim, hem sütümün bebeğim için önemini tam olarak bilmiyordum hem de kendimi o kadar da anne olarak görememiştim. Hamileliği öğrendiğimde son düşündüğüm şey olduğu için çatlaklar için önlem almaya ne kafam olmuştu ne de vaktim. Bunun sonucunda 17 yaşındaki bedenimde kocaman kırmızı çatlaklar ve karnımın altında bir kesik vardı. Muhafazakar değildim, annem de değildi, giyim tarzım hiç kapalı olmamıştı. Gerçi olsa bile o görüntüyü aynada görmek bile beni derinden yaralamaya yetiyordu. Ama karnımdaki kocaman çatlaklar açılıp görünmesin diye uzun tişörtler giymek zorundaydım. Tabi bunlar diğer problemlere oranla hiçbir şeydi. Ama yine de genç bir kızdım ve artık aynaya baktığımda uykusuzluktan mosmor gözler göreceğimi, kansız sarı bir ten rengi ve bozuk bir fizik göreceğimi hiçbir şey yokmuş gibi kabullenemiyordum. Asıl problemler gelmeye başlamıştı. Oğlumun 2. gününde sabah gözünün beyazında ve burnunda sarılık gördük. Hemen emzirmeye başladım, hamileyken bile sigara içmeyi durduramamış olan ben emzirmeye başladığım anda sigarayı bıraktım. Kader beni sanki anne olmam için zorluyor gibiydi. Çeşitli zorluklar yaşadım, her ne kadar annem ve anneannem yanımda olsa da annem çalışıyordu ve anneannem ayağa kalkamadığım halde bana bakması ve bana bebeğime bakmayı öğretmesi gerekirken beni kendi halime bırakıp bebeğime neredeyse annelik yapmaya çalışıyordu, sanki yaşımdan dolayı bebeğimle ilgilenme hakkım yokmuş gibi ilgilenmeme fırsat bırakmıyordu ve çok iyi bildiğini düşünüp benim doktorlara sorduğum, saatlerce internette araştırdığım şeyleri hem de yanlış olan şeyleri bana söylemeden yapıyordu, zaten ip ucunda olan psikolojimi beni dışarı çıkarmayarak aptal aptal batıl inançlarla sürekli beni kısıtlayarak iyice bozdu. Bebeğime bana sormadan bitki çayları içirdi, ne olduğu belirsiz yağları vücuduna sürdü. Bana sormadan göbeği düşmeden banyo etti. Oğlum göbek fıtığı oldu, ben internetten göbek fıtığı kemeri sipariş etmeye kalmadan çantasından çıkardığı mikroplarla dolu parayı çocuğun göbeğine bağlamaya çalıştı zor tuttum. Çocuğa ilk 4 hafta emzik verilmemesi ve uyku dışında gün içinde verilmemesi gerektiği halde benden gizli çocuğumu emziğe alıştırdı. Oğlum memeyi reddetmenin eşiğine geldi ağzına alınca ağlıyordu. 1 öğün vermek için 1 saat 2 saat uğraştığımı biliyorum. Yine doğru bildiğimi araştırarak tescillediğimi yaptım ama ailemin gözünde kötü oldum. Anlayacağınız yaşımdan dolayı anne oluşum bile ciddiye alınmadı. Yaralarımın ve ağrılarımın kansızlığımdan ve vitamin eksikliklerimden dolayı bir türlü geçmediği, 4 kez mastit geçirdiğim bir lohusalık geçirdim. Bu arada doğumdan itibaren erkek arkadaşımla ilişkimiz bitti. Birkaç kez görmeye geldi sonra da askere gitti. Bir daha haber almadım, almak da istemedim. Ama tüm bunlar beni oğluma daha da bağladı. Onun ilk gözlerime bakıp gülüşünü görmek her şeye bedel oldu. Ne zaman eski hayatımın bittiği aklıma gelip gözlerim dolsa, ne zaman pes etmek istesem, bir sigara içmek istesem, oğlumun o güzel kirpiklerine bakıp bütün düşüncelerimi temizlerdim. Ama içim içimi yiyor, hala rüyalarımda her şey eskisi gibiymiş gibi hissediyorum, olanları hazmedemiyorum. Düşüncelere daldığımda yaşadığım travmaları tekrar tekrar düşünüp kendimi gözyaşı dökerken buluyorum. Aklımı kaçırmaktan korkuyorum. Sütüm kesilecek diye korkuyorum. Depresyonun pençesinden her seferinde kendimi çok zor kurtarıyorum. Psikolojik destek alsam da bir halta yaradığını söyleyemeyeceğim. Sizce nasıl olanları unutup çocuğuma odaklanabilirim? Benzer şeyler yaşayanınız var mı?