Erken Çocuk Sahibi Olma Hikayem

myearthdirt

Yeni Üye
Anneler Kulübü
Kayıtlı Üye
4 Mart 2020
4
4
24
Merhabalar, maalesef - hayat bana evladımı bağışladığı için maalesef demek her ne kadar içimden gelmese de- ben 17 yaşında anne oldum. Daha lisedeydim, son derece gelecek vaat eden bir okul hayatım vardı. Evli değildim, hala da değilim, evlenmedim. Ergenliğimde yaptığım erkenden ilişkiye girmek ve asılsız korunma yöntemlerine inanmak gibi bir hata silsilesinin sonucunda dünyalar tatlısı minik bir mucizem oldu.

Her şey başladığında daha lise ikideydim. Yaşıtlarım gibi, bir erkek arkadaşım vardı. O 20 yaşındaydı, ben de 16. Geleceği düşününce gayet normal bir yaş aralığıydı, gayet normal bir ilişkimiz vardı. Birbirimizi görmeden 1 gün bile geçirmeden 1.5 senedir sevgiliydik. Yıllardır da birbirimizi tanıyorduk. Her şey o yaştaki bir genç kız olan benim için çok güzeldi. Hayat çok güzeldi bir kere, derslerim iyiydi, güzeldim, fiziğim düzgündü, çevrem oldukça fazlaydı, iyi ve gelecek gördüğüm bir ilişkim vardı... Ta ki dürtülerime yeterince engel olamayıp ilişkiye girene kadar. (Şuan düşünüyorum da 16 yaşındaki bir kızın ilişkiye girmek istemesini o yaştaki bir erkek nasıl mantıklı bulup kabul edebilir?) İlişkiye girdikten sonra ilişkimiz daha da kuvvetlendi. Hiçbir şey tabii ki hemen mahvolmadı. Kısa bir süre sonra hamile kalmıştım. Farkında değildim çünkü hala her ay miktar miktar kanamalarım oluyordu. Zaten reglim hiçbir zaman günü gününe ve aynı miktarda olmamıştı. Sigara kullanıyordum, zaman zaman alkol kullanıyordum. Ertesi gün hapları kullanıyordum, hasta olduğumda antibiyotik kullanmışlığım vardı, sürekli ağrı kesici alıyordum. Hiçbir zaman yerimde duran bir insan olmadım; atlardım, zıplardım, koşardım. Bir yerlere tırmanırdım. Hamile olduğumu farketmediğim vakit içerisinde okulumun çok zor bir dönemindeydim. Çizimle ilgili bir bölüm okuduğum için derslerden kafamı kaldırmıyordum, sabaha kadar çizim yapıyordum. Belirli bir kusma, yorgunluk, halsizlik gibi semptomlar görmedim. Yalnızca çok yemek yemem vardı o da zaten normalde de obur ama zayıf bir insandım, kilo almaya başlayınca herhalde metabolizmam yavaşladı diye düşünmüştüm. Zaten hamilelik boyunca fazladan 5 kilo almışım sadece. Böyle böyle 7. aya kadar hiçbir şey anlamadım. Karnım bile büyümemişti. 7. aydan sonra aşırı uyuma başladı, farkedebileceğim kadar ağır duygu değişimleri yaşıyordum, uykusuzluk çekiyordum, midemde hep bir karıncalanma vardı. Reglim geciktiğinde kendimi dinlemeye başladım. Karnımdaki karıncalanmaları ellerimi koyup ilk dokunduğumda bebeğimin hareketleri olduğunu anladım. Hiç vakit kaybetmeden en yakın arkadaşıma eczaneden test aldırdım. İlk fırsatta yaptığımız anda çift çizgi çıktı. Tabii ki hala çıkmayan karnım yüzünden bebeği en fazla 3-4 aylık zannediyorduk. Erkek arkadaşıma söyledim, bebeğinin arkasında duracağını aldırmamı istemediğini söyledi. Ben de doktora gittikten sonra eğer aldırabileceksem hemen aldıracağımı söyledim. Hayallerim vardı, okulum vardı, çocuk sahibi olmak istememiştim. Üstelik her seferinde korunmuştum.. Anneme anlattım. Her şey çok hızlı gelişti, aldırma planıyla hastaneye gittik ve bebeğimin 8 aylık olduğunu öğrendik. Sanki doktor bana 8 aylık derken ben o an okulumu bırakmak zorunda olduğumu, bir daha asla eski hayatımın olamayacağını, annemin bütün umutlarını zevkim uğruna kırdığımı, artık evlenmek zorunda olduğumu duyuyordum. Ardından karakola gittik, adli işlemler yapıldı. Ben her ne kadar kendi isteğimle desem de 18 yaşından küçük biriyle ilişkiye girmek suç olduğu için şikayetçi olmasam da dava açıldı, ama 15 gün sonra dava daha görülmeden düştü. İnanın o şokla asla bir bebeğin tatlılığını, anne olma telaşını düşünemezdim, beni bunun için kınamayın lütfen. Hayatım boyunca ilerde evlenme hayali bile kurmamıştım. Hep meslek sahibi olmak üzerine hayallerim olmuştu. Asıl o an annemin hissettiklerini düşünemiyordum. Hadi ben bir süredir ilişkiye giriyordum kendimi en azından onun gördüğünden daha olgun görüyordum. Ama ona göre daha okul okuyan küçük kızı anne oluyordu.- Arkadaşlar/ablalarım, benim annem silik bir karakter değildir, dominanttır ve yalnız bir annedir. Tıpkı benim gibi asla beni evlendirme çocuk sahibi etme hayalleri olmayan tamamen okutmak, akademik açıdan güçlü bir kadın olarak büyütme doğrultusunda ilerleyen, bu olay olmasa 25 yaşında da evleneceğimi söylesem gönlü elvermeyecek bir kadındır.- Bir sürü doktor ziyaretine gittik. 8 ayın kontrolsüzlüğünü telafi etmek için haftada 3-4 gün doktora gidiyordum. Neyse ki bebeğim, mucizem her şeye rağmen çok sağlıklıydı. Sancılı bir dönemden sonra doğum yaptım. Psikolojimden dolayı ve psikoloğumun da önerisiyle travma kalmaması için genel anesteziyle sezaryen doğum yapmaya karar verdim. Gözümü kapatıp girecektim, çıktığımda da her şey bitmiş olacaktı.
Doğuma girdiğimde 3 santimetre açıklığım vardı. Doktorumun bu kararımı anestezi doktoruna söylememesiyle ameliyata ağlaya ağlaya girdiğim halde bana boş yere epidural-spinal anestezi yapıldı ve ellerimi kollarımı savurmasaydım beni neredeyse zorla uyanık tutacaklardı. Taktıkları kateter yüzünden haftalarca bel ağrısı çekmem de cabası. Sezaryen yapmış anneler, belki siz 9 ay çocuğunuzu kucağınıza almanın sabırsızlığı ve bekleyişiyle yaşadığımız ortak acılara göğüs germiş olabilirsiniz, sizin dayandığınız birçok şeye hem 17 yaşında olmamın hem de anne olmayı planlamamış ve 9 ay beklememiş olmanın etkisiyle dayanamadım ve tamamen travma olarak kaldı. Bunlardan biri de ameliyattan sonra hemşirenin gelip karnıma bastırmasıydı. Beni bağırta bağırta 3 kez ard arda yaptı bunu. Bence normal bir anneymişim gibi davranılmayıp durumum göz önünde bulundurulmalıydı ve en azından söyleselerdi kendimi hazırlardım. Vücudum her açıdan çökmüştü. Kan takviyesi yapıldı, her yerime ayrı bir delik açıyorlardı. Bebeğime titrediğimden dolayı ilk etapta kollarımı dolayıp sarılamadım. Annem göğsümde tuttu ilk emzirmem için. Ameliyattan çıktığımdan beri o kadar çok titriyordum ki, ellerimle defalarca çeneme vurduğumu çok net hatırlıyorum. Bir gece kaldık, bütün gece ertesi sabah eve gitmek istediğim için yürümeye çalıştım, yaptığım en zor şeylerden biriydi. Eğer yürüyebilirsem daha erken taburcu edilirdim. Öyle de oldu, ertesi gün öğlen annem ve bebeğimle birlikte eve gittik. Emzirmek istememiştim, hem sütümün bebeğim için önemini tam olarak bilmiyordum hem de kendimi o kadar da anne olarak görememiştim. Hamileliği öğrendiğimde son düşündüğüm şey olduğu için çatlaklar için önlem almaya ne kafam olmuştu ne de vaktim. Bunun sonucunda 17 yaşındaki bedenimde kocaman kırmızı çatlaklar ve karnımın altında bir kesik vardı. Muhafazakar değildim, annem de değildi, giyim tarzım hiç kapalı olmamıştı. Gerçi olsa bile o görüntüyü aynada görmek bile beni derinden yaralamaya yetiyordu. Ama karnımdaki kocaman çatlaklar açılıp görünmesin diye uzun tişörtler giymek zorundaydım. Tabi bunlar diğer problemlere oranla hiçbir şeydi. Ama yine de genç bir kızdım ve artık aynaya baktığımda uykusuzluktan mosmor gözler göreceğimi, kansız sarı bir ten rengi ve bozuk bir fizik göreceğimi hiçbir şey yokmuş gibi kabullenemiyordum. Asıl problemler gelmeye başlamıştı. Oğlumun 2. gününde sabah gözünün beyazında ve burnunda sarılık gördük. Hemen emzirmeye başladım, hamileyken bile sigara içmeyi durduramamış olan ben emzirmeye başladığım anda sigarayı bıraktım. Kader beni sanki anne olmam için zorluyor gibiydi. Çeşitli zorluklar yaşadım, her ne kadar annem ve anneannem yanımda olsa da annem çalışıyordu ve anneannem ayağa kalkamadığım halde bana bakması ve bana bebeğime bakmayı öğretmesi gerekirken beni kendi halime bırakıp bebeğime neredeyse annelik yapmaya çalışıyordu, sanki yaşımdan dolayı bebeğimle ilgilenme hakkım yokmuş gibi ilgilenmeme fırsat bırakmıyordu ve çok iyi bildiğini düşünüp benim doktorlara sorduğum, saatlerce internette araştırdığım şeyleri hem de yanlış olan şeyleri bana söylemeden yapıyordu, zaten ip ucunda olan psikolojimi beni dışarı çıkarmayarak aptal aptal batıl inançlarla sürekli beni kısıtlayarak iyice bozdu. Bebeğime bana sormadan bitki çayları içirdi, ne olduğu belirsiz yağları vücuduna sürdü. Bana sormadan göbeği düşmeden banyo etti. Oğlum göbek fıtığı oldu, ben internetten göbek fıtığı kemeri sipariş etmeye kalmadan çantasından çıkardığı mikroplarla dolu parayı çocuğun göbeğine bağlamaya çalıştı zor tuttum. Çocuğa ilk 4 hafta emzik verilmemesi ve uyku dışında gün içinde verilmemesi gerektiği halde benden gizli çocuğumu emziğe alıştırdı. Oğlum memeyi reddetmenin eşiğine geldi ağzına alınca ağlıyordu. 1 öğün vermek için 1 saat 2 saat uğraştığımı biliyorum. Yine doğru bildiğimi araştırarak tescillediğimi yaptım ama ailemin gözünde kötü oldum. Anlayacağınız yaşımdan dolayı anne oluşum bile ciddiye alınmadı. Yaralarımın ve ağrılarımın kansızlığımdan ve vitamin eksikliklerimden dolayı bir türlü geçmediği, 4 kez mastit geçirdiğim bir lohusalık geçirdim. Bu arada doğumdan itibaren erkek arkadaşımla ilişkimiz bitti. Birkaç kez görmeye geldi sonra da askere gitti. Bir daha haber almadım, almak da istemedim. Ama tüm bunlar beni oğluma daha da bağladı. Onun ilk gözlerime bakıp gülüşünü görmek her şeye bedel oldu. Ne zaman eski hayatımın bittiği aklıma gelip gözlerim dolsa, ne zaman pes etmek istesem, bir sigara içmek istesem, oğlumun o güzel kirpiklerine bakıp bütün düşüncelerimi temizlerdim. Ama içim içimi yiyor, hala rüyalarımda her şey eskisi gibiymiş gibi hissediyorum, olanları hazmedemiyorum. Düşüncelere daldığımda yaşadığım travmaları tekrar tekrar düşünüp kendimi gözyaşı dökerken buluyorum. Aklımı kaçırmaktan korkuyorum. Sütüm kesilecek diye korkuyorum. Depresyonun pençesinden her seferinde kendimi çok zor kurtarıyorum. Psikolojik destek alsam da bir halta yaradığını söyleyemeyeceğim. Sizce nasıl olanları unutup çocuğuma odaklanabilirim? Benzer şeyler yaşayanınız var mı?
 
Annenizi tebrik ediyorum hatta teşekkür ediyorum size sahip çıktığı için. Ben islam inancında bir nsanım bu yüzden sizin de imtihanınız buymuş diyorum. Hayatta herkesin bir imtihanı vardır. Ne kadar oldu anne olalı? Belki zaman ilerledikçe size olan ihtiyaçlarını daha fazla karşıladıkça daha çok odaklanırsınız. Olanları unutnak ancak zamanla olur ve destek de alıyormuşsunuz inşallah bir an önce geçer tüm sıkıntılar. Ama okulunuzu bitirin. Bağımsız bir kadın olun. Oğlunuz inşallah en büyük destekçiniz, motivasyon kaynağınız olsun. 🤗
 
Zamanla alişacak ve tum umutsuz şeyleri unutup oglunuza odaklanacaksiniz. Annenizi tebrik ederim 🙏 ne guzel anne o oyle. Sizde herseyi unutup kendinize ve oglunuza güzel bir sayfa açin...
Teşekkür ederiz, annem olabilecek en güzel annelerden biridir.. İnanır mısınız yaşıtlarımın bile izlemediği yabancı dizileri izler, geliştirici kitaplar okur annem. Bir kitabı okumadan önce bir diziye başlamadan önce anneme sorarım güzel mi diye. Arkadaşım gibiydi her zaman.
 
18 yaşında anne oldum sizden farkım kaçarak evlenmemdi daha lise öğrencisiydim Mayıs ayında hamile kalmıştım sonra lise son sınıfa geçtim daha 1 yilim vardı ve ben okula hamile hamile gittim ögretmenlerim arkadaşlarım hep özen gösterdiler ama bazıları vardı ki bana yaşayan bir öluymusum gibi sanki hayatımın sonuymuş herşeyimi maf etmişim gibi bakiyorlardi seninkinin aksine de zayıf olmama rağmen kocaman bir Karnım vardı. Bedenim bebegimi 7ay a kadar besleyebildi sonrası erken doğum oldu sezeryan olmuştum hayatım boyunca öyle bir ağrı hissetmedim çok ama çok zorlandım dogumum aralıkta oldu tam sınav zamanıydı ve ben karnimi tuta tuta okula gidip sınavlarımi verdim hem okul hem prematüre bir bebek beni zorladı ailem hep yanimdaydi zor zamanlardi ama geçti okulum bitti şimdi üniversite okuyorum kızım 3yasinda sağlıklı bir çocuk ve ben bütün bunlara rağmen iyiki diyorum çünkü kızım bana ve aileme çok iyi geldi ondan çok sey öğrendim biz birlikte büyüyoruz seninde hayatın duzelicek ve sen de arkana dönüp baktığında iyiki diyeceksin
 
Keşke ülkemizde cinsellik bir tabuya dönüştürülmesede liselerde cinsel eğitim verilse,özellikle korunma yöntemleri anlatılsa..Alanında uzman kişiler gelip seminerler verse..Sizi tenzih ederek söylüyorum ama cinsel ilişkinin yaşı o kadar düştü ki,korkutucu ve sağlıksız bir boyutta...Gerçi Amerika’da bile bu konuya sıcak bakmayan çok kişi var,Britney Spears’ın kız kardeşi 13 yaşında anne olmuştu ayıplayan pek çok kişi çıkmıştı...Allah yardımcınız olsun annelik hiç kolay değil,minicik bir bedene kendi canından can vermek sarıp sarmalamak...Bir de hep şunu savunurum cinsel ilişkisi olan kadınlar bence her ay jinekoloğa gitmeliler..Böylece bu tarz durumlar olsun hastalık olsun erkenden müdahale edilebilir.
 
Tamam kıyamıyorum kesinlikle çok zor bir durum... Şuraya anlam veremedim bir 7.8aya kadar farkında olmamanız nasıl yani çocuk 4aydan sonra kıpırdar farkedilir 7.8 ayda dahaa tekmeler atar dışardan farkedilir. İkincisi anlamadığım yani erkek arkadasımla doğumdan sonra ilişkimiz bitti bi kackez görmeye geldi sonra askere gitti bidaha haber almadım almakta istemiyorum dediniz.iyide doğumdan sonra neden nikah yapıpta çocuğuna sahip çıkıp evlenmediz.
 
İnşallah doğru değildir. Konu sahibi de girmemiş uzun süredir. Gerçek olmama payı var gibi geldi bana.. hikaye yazmış gibi. Böyle hayatlar var tabiki o ayrı.
 
Merhabalar, maalesef - hayat bana evladımı bağışladığı için maalesef demek her ne kadar içimden gelmese de- ben 17 yaşında anne oldum. Daha lisedeydim, son derece gelecek vaat eden bir okul hayatım vardı. Evli değildim, hala da değilim, evlenmedim. Ergenliğimde yaptığım erkenden ilişkiye girmek ve asılsız korunma yöntemlerine inanmak gibi bir hata silsilesinin sonucunda dünyalar tatlısı minik bir mucizem oldu.

Her şey başladığında daha lise ikideydim. Yaşıtlarım gibi, bir erkek arkadaşım vardı. O 20 yaşındaydı, ben de 16. Geleceği düşününce gayet normal bir yaş aralığıydı, gayet normal bir ilişkimiz vardı. Birbirimizi görmeden 1 gün bile geçirmeden 1.5 senedir sevgiliydik. Yıllardır da birbirimizi tanıyorduk. Her şey o yaştaki bir genç kız olan benim için çok güzeldi. Hayat çok güzeldi bir kere, derslerim iyiydi, güzeldim, fiziğim düzgündü, çevrem oldukça fazlaydı, iyi ve gelecek gördüğüm bir ilişkim vardı... Ta ki dürtülerime yeterince engel olamayıp ilişkiye girene kadar. (Şuan düşünüyorum da 16 yaşındaki bir kızın ilişkiye girmek istemesini o yaştaki bir erkek nasıl mantıklı bulup kabul edebilir?) İlişkiye girdikten sonra ilişkimiz daha da kuvvetlendi. Hiçbir şey tabii ki hemen mahvolmadı. Kısa bir süre sonra hamile kalmıştım. Farkında değildim çünkü hala her ay miktar miktar kanamalarım oluyordu. Zaten reglim hiçbir zaman günü gününe ve aynı miktarda olmamıştı. Sigara kullanıyordum, zaman zaman alkol kullanıyordum. Ertesi gün hapları kullanıyordum, hasta olduğumda antibiyotik kullanmışlığım vardı, sürekli ağrı kesici alıyordum. Hiçbir zaman yerimde duran bir insan olmadım; atlardım, zıplardım, koşardım. Bir yerlere tırmanırdım. Hamile olduğumu farketmediğim vakit içerisinde okulumun çok zor bir dönemindeydim. Çizimle ilgili bir bölüm okuduğum için derslerden kafamı kaldırmıyordum, sabaha kadar çizim yapıyordum. Belirli bir kusma, yorgunluk, halsizlik gibi semptomlar görmedim. Yalnızca çok yemek yemem vardı o da zaten normalde de obur ama zayıf bir insandım, kilo almaya başlayınca herhalde metabolizmam yavaşladı diye düşünmüştüm. Zaten hamilelik boyunca fazladan 5 kilo almışım sadece. Böyle böyle 7. aya kadar hiçbir şey anlamadım. Karnım bile büyümemişti. 7. aydan sonra aşırı uyuma başladı, farkedebileceğim kadar ağır duygu değişimleri yaşıyordum, uykusuzluk çekiyordum, midemde hep bir karıncalanma vardı. Reglim geciktiğinde kendimi dinlemeye başladım. Karnımdaki karıncalanmaları ellerimi koyup ilk dokunduğumda bebeğimin hareketleri olduğunu anladım. Hiç vakit kaybetmeden en yakın arkadaşıma eczaneden test aldırdım. İlk fırsatta yaptığımız anda çift çizgi çıktı. Tabii ki hala çıkmayan karnım yüzünden bebeği en fazla 3-4 aylık zannediyorduk. Erkek arkadaşıma söyledim, bebeğinin arkasında duracağını aldırmamı istemediğini söyledi. Ben de doktora gittikten sonra eğer aldırabileceksem hemen aldıracağımı söyledim. Hayallerim vardı, okulum vardı, çocuk sahibi olmak istememiştim. Üstelik her seferinde korunmuştum.. Anneme anlattım. Her şey çok hızlı gelişti, aldırma planıyla hastaneye gittik ve bebeğimin 8 aylık olduğunu öğrendik. Sanki doktor bana 8 aylık derken ben o an okulumu bırakmak zorunda olduğumu, bir daha asla eski hayatımın olamayacağını, annemin bütün umutlarını zevkim uğruna kırdığımı, artık evlenmek zorunda olduğumu duyuyordum. Ardından karakola gittik, adli işlemler yapıldı. Ben her ne kadar kendi isteğimle desem de 18 yaşından küçük biriyle ilişkiye girmek suç olduğu için şikayetçi olmasam da dava açıldı, ama 15 gün sonra dava daha görülmeden düştü. İnanın o şokla asla bir bebeğin tatlılığını, anne olma telaşını düşünemezdim, beni bunun için kınamayın lütfen. Hayatım boyunca ilerde evlenme hayali bile kurmamıştım. Hep meslek sahibi olmak üzerine hayallerim olmuştu. Asıl o an annemin hissettiklerini düşünemiyordum. Hadi ben bir süredir ilişkiye giriyordum kendimi en azından onun gördüğünden daha olgun görüyordum. Ama ona göre daha okul okuyan küçük kızı anne oluyordu.- Arkadaşlar/ablalarım, benim annem silik bir karakter değildir, dominanttır ve yalnız bir annedir. Tıpkı benim gibi asla beni evlendirme çocuk sahibi etme hayalleri olmayan tamamen okutmak, akademik açıdan güçlü bir kadın olarak büyütme doğrultusunda ilerleyen, bu olay olmasa 25 yaşında da evleneceğimi söylesem gönlü elvermeyecek bir kadındır.- Bir sürü doktor ziyaretine gittik. 8 ayın kontrolsüzlüğünü telafi etmek için haftada 3-4 gün doktora gidiyordum. Neyse ki bebeğim, mucizem her şeye rağmen çok sağlıklıydı. Sancılı bir dönemden sonra doğum yaptım. Psikolojimden dolayı ve psikoloğumun da önerisiyle travma kalmaması için genel anesteziyle sezaryen doğum yapmaya karar verdim. Gözümü kapatıp girecektim, çıktığımda da her şey bitmiş olacaktı.
Doğuma girdiğimde 3 santimetre açıklığım vardı. Doktorumun bu kararımı anestezi doktoruna söylememesiyle ameliyata ağlaya ağlaya girdiğim halde bana boş yere epidural-spinal anestezi yapıldı ve ellerimi kollarımı savurmasaydım beni neredeyse zorla uyanık tutacaklardı. Taktıkları kateter yüzünden haftalarca bel ağrısı çekmem de cabası. Sezaryen yapmış anneler, belki siz 9 ay çocuğunuzu kucağınıza almanın sabırsızlığı ve bekleyişiyle yaşadığımız ortak acılara göğüs germiş olabilirsiniz, sizin dayandığınız birçok şeye hem 17 yaşında olmamın hem de anne olmayı planlamamış ve 9 ay beklememiş olmanın etkisiyle dayanamadım ve tamamen travma olarak kaldı. Bunlardan biri de ameliyattan sonra hemşirenin gelip karnıma bastırmasıydı. Beni bağırta bağırta 3 kez ard arda yaptı bunu. Bence normal bir anneymişim gibi davranılmayıp durumum göz önünde bulundurulmalıydı ve en azından söyleselerdi kendimi hazırlardım. Vücudum her açıdan çökmüştü. Kan takviyesi yapıldı, her yerime ayrı bir delik açıyorlardı. Bebeğime titrediğimden dolayı ilk etapta kollarımı dolayıp sarılamadım. Annem göğsümde tuttu ilk emzirmem için. Ameliyattan çıktığımdan beri o kadar çok titriyordum ki, ellerimle defalarca çeneme vurduğumu çok net hatırlıyorum. Bir gece kaldık, bütün gece ertesi sabah eve gitmek istediğim için yürümeye çalıştım, yaptığım en zor şeylerden biriydi. Eğer yürüyebilirsem daha erken taburcu edilirdim. Öyle de oldu, ertesi gün öğlen annem ve bebeğimle birlikte eve gittik. Emzirmek istememiştim, hem sütümün bebeğim için önemini tam olarak bilmiyordum hem de kendimi o kadar da anne olarak görememiştim. Hamileliği öğrendiğimde son düşündüğüm şey olduğu için çatlaklar için önlem almaya ne kafam olmuştu ne de vaktim. Bunun sonucunda 17 yaşındaki bedenimde kocaman kırmızı çatlaklar ve karnımın altında bir kesik vardı. Muhafazakar değildim, annem de değildi, giyim tarzım hiç kapalı olmamıştı. Gerçi olsa bile o görüntüyü aynada görmek bile beni derinden yaralamaya yetiyordu. Ama karnımdaki kocaman çatlaklar açılıp görünmesin diye uzun tişörtler giymek zorundaydım. Tabi bunlar diğer problemlere oranla hiçbir şeydi. Ama yine de genç bir kızdım ve artık aynaya baktığımda uykusuzluktan mosmor gözler göreceğimi, kansız sarı bir ten rengi ve bozuk bir fizik göreceğimi hiçbir şey yokmuş gibi kabullenemiyordum. Asıl problemler gelmeye başlamıştı. Oğlumun 2. gününde sabah gözünün beyazında ve burnunda sarılık gördük. Hemen emzirmeye başladım, hamileyken bile sigara içmeyi durduramamış olan ben emzirmeye başladığım anda sigarayı bıraktım. Kader beni sanki anne olmam için zorluyor gibiydi. Çeşitli zorluklar yaşadım, her ne kadar annem ve anneannem yanımda olsa da annem çalışıyordu ve anneannem ayağa kalkamadığım halde bana bakması ve bana bebeğime bakmayı öğretmesi gerekirken beni kendi halime bırakıp bebeğime neredeyse annelik yapmaya çalışıyordu, sanki yaşımdan dolayı bebeğimle ilgilenme hakkım yokmuş gibi ilgilenmeme fırsat bırakmıyordu ve çok iyi bildiğini düşünüp benim doktorlara sorduğum, saatlerce internette araştırdığım şeyleri hem de yanlış olan şeyleri bana söylemeden yapıyordu, zaten ip ucunda olan psikolojimi beni dışarı çıkarmayarak aptal aptal batıl inançlarla sürekli beni kısıtlayarak iyice bozdu. Bebeğime bana sormadan bitki çayları içirdi, ne olduğu belirsiz yağları vücuduna sürdü. Bana sormadan göbeği düşmeden banyo etti. Oğlum göbek fıtığı oldu, ben internetten göbek fıtığı kemeri sipariş etmeye kalmadan çantasından çıkardığı mikroplarla dolu parayı çocuğun göbeğine bağlamaya çalıştı zor tuttum. Çocuğa ilk 4 hafta emzik verilmemesi ve uyku dışında gün içinde verilmemesi gerektiği halde benden gizli çocuğumu emziğe alıştırdı. Oğlum memeyi reddetmenin eşiğine geldi ağzına alınca ağlıyordu. 1 öğün vermek için 1 saat 2 saat uğraştığımı biliyorum. Yine doğru bildiğimi araştırarak tescillediğimi yaptım ama ailemin gözünde kötü oldum. Anlayacağınız yaşımdan dolayı anne oluşum bile ciddiye alınmadı. Yaralarımın ve ağrılarımın kansızlığımdan ve vitamin eksikliklerimden dolayı bir türlü geçmediği, 4 kez mastit geçirdiğim bir lohusalık geçirdim. Bu arada doğumdan itibaren erkek arkadaşımla ilişkimiz bitti. Birkaç kez görmeye geldi sonra da askere gitti. Bir daha haber almadım, almak da istemedim. Ama tüm bunlar beni oğluma daha da bağladı. Onun ilk gözlerime bakıp gülüşünü görmek her şeye bedel oldu. Ne zaman eski hayatımın bittiği aklıma gelip gözlerim dolsa, ne zaman pes etmek istesem, bir sigara içmek istesem, oğlumun o güzel kirpiklerine bakıp bütün düşüncelerimi temizlerdim. Ama içim içimi yiyor, hala rüyalarımda her şey eskisi gibiymiş gibi hissediyorum, olanları hazmedemiyorum. Düşüncelere daldığımda yaşadığım travmaları tekrar tekrar düşünüp kendimi gözyaşı dökerken buluyorum. Aklımı kaçırmaktan korkuyorum. Sütüm kesilecek diye korkuyorum. Depresyonun pençesinden her seferinde kendimi çok zor kurtarıyorum. Psikolojik destek alsam da bir halta yaradığını söyleyemeyeceğim. Sizce nasıl olanları unutup çocuğuma odaklanabilirim? Benzer şeyler yaşayanınız var mı?
Hersey bitmis degil okadar yolunbasindasinizki anneniz yaninizda kaldiginiznyerden hemde daha guclu bir sekilde devam edebilirisniz cunku artik annesiniz🙂
 
Sevgili küçük anne gençliğin verdiği heyecan seni buralara sürüklemiş ama bu bi sınav sen bundan sonra lütfen kararlarını verirken heyecanlarına göre değil akıl ve mantık süzgecinide kullan okul hayatın bitmez bence liseyi bitirmeye bak sınavlara çalış çalışkan bir öğrenciymişsin oğluna güzel bir gelecek hazırla ayrıca babasınıda sorumluluklarını almaya zorla o çocuğu tek başına yapmadın sen
 
Merhabalar, maalesef - hayat bana evladımı bağışladığı için maalesef demek her ne kadar içimden gelmese de- ben 17 yaşında anne oldum. Daha lisedeydim, son derece gelecek vaat eden bir okul hayatım vardı. Evli değildim, hala da değilim, evlenmedim. Ergenliğimde yaptığım erkenden ilişkiye girmek ve asılsız korunma yöntemlerine inanmak gibi bir hata silsilesinin sonucunda dünyalar tatlısı minik bir mucizem oldu.

Her şey başladığında daha lise ikideydim. Yaşıtlarım gibi, bir erkek arkadaşım vardı. O 20 yaşındaydı, ben de 16. Geleceği düşününce gayet normal bir yaş aralığıydı, gayet normal bir ilişkimiz vardı. Birbirimizi görmeden 1 gün bile geçirmeden 1.5 senedir sevgiliydik. Yıllardır da birbirimizi tanıyorduk. Her şey o yaştaki bir genç kız olan benim için çok güzeldi. Hayat çok güzeldi bir kere, derslerim iyiydi, güzeldim, fiziğim düzgündü, çevrem oldukça fazlaydı, iyi ve gelecek gördüğüm bir ilişkim vardı... Ta ki dürtülerime yeterince engel olamayıp ilişkiye girene kadar. (Şuan düşünüyorum da 16 yaşındaki bir kızın ilişkiye girmek istemesini o yaştaki bir erkek nasıl mantıklı bulup kabul edebilir?) İlişkiye girdikten sonra ilişkimiz daha da kuvvetlendi. Hiçbir şey tabii ki hemen mahvolmadı. Kısa bir süre sonra hamile kalmıştım. Farkında değildim çünkü hala her ay miktar miktar kanamalarım oluyordu. Zaten reglim hiçbir zaman günü gününe ve aynı miktarda olmamıştı. Sigara kullanıyordum, zaman zaman alkol kullanıyordum. Ertesi gün hapları kullanıyordum, hasta olduğumda antibiyotik kullanmışlığım vardı, sürekli ağrı kesici alıyordum. Hiçbir zaman yerimde duran bir insan olmadım; atlardım, zıplardım, koşardım. Bir yerlere tırmanırdım. Hamile olduğumu farketmediğim vakit içerisinde okulumun çok zor bir dönemindeydim. Çizimle ilgili bir bölüm okuduğum için derslerden kafamı kaldırmıyordum, sabaha kadar çizim yapıyordum. Belirli bir kusma, yorgunluk, halsizlik gibi semptomlar görmedim. Yalnızca çok yemek yemem vardı o da zaten normalde de obur ama zayıf bir insandım, kilo almaya başlayınca herhalde metabolizmam yavaşladı diye düşünmüştüm. Zaten hamilelik boyunca fazladan 5 kilo almışım sadece. Böyle böyle 7. aya kadar hiçbir şey anlamadım. Karnım bile büyümemişti. 7. aydan sonra aşırı uyuma başladı, farkedebileceğim kadar ağır duygu değişimleri yaşıyordum, uykusuzluk çekiyordum, midemde hep bir karıncalanma vardı. Reglim geciktiğinde kendimi dinlemeye başladım. Karnımdaki karıncalanmaları ellerimi koyup ilk dokunduğumda bebeğimin hareketleri olduğunu anladım. Hiç vakit kaybetmeden en yakın arkadaşıma eczaneden test aldırdım. İlk fırsatta yaptığımız anda çift çizgi çıktı. Tabii ki hala çıkmayan karnım yüzünden bebeği en fazla 3-4 aylık zannediyorduk. Erkek arkadaşıma söyledim, bebeğinin arkasında duracağını aldırmamı istemediğini söyledi. Ben de doktora gittikten sonra eğer aldırabileceksem hemen aldıracağımı söyledim. Hayallerim vardı, okulum vardı, çocuk sahibi olmak istememiştim. Üstelik her seferinde korunmuştum.. Anneme anlattım. Her şey çok hızlı gelişti, aldırma planıyla hastaneye gittik ve bebeğimin 8 aylık olduğunu öğrendik. Sanki doktor bana 8 aylık derken ben o an okulumu bırakmak zorunda olduğumu, bir daha asla eski hayatımın olamayacağını, annemin bütün umutlarını zevkim uğruna kırdığımı, artık evlenmek zorunda olduğumu duyuyordum. Ardından karakola gittik, adli işlemler yapıldı. Ben her ne kadar kendi isteğimle desem de 18 yaşından küçük biriyle ilişkiye girmek suç olduğu için şikayetçi olmasam da dava açıldı, ama 15 gün sonra dava daha görülmeden düştü. İnanın o şokla asla bir bebeğin tatlılığını, anne olma telaşını düşünemezdim, beni bunun için kınamayın lütfen. Hayatım boyunca ilerde evlenme hayali bile kurmamıştım. Hep meslek sahibi olmak üzerine hayallerim olmuştu. Asıl o an annemin hissettiklerini düşünemiyordum. Hadi ben bir süredir ilişkiye giriyordum kendimi en azından onun gördüğünden daha olgun görüyordum. Ama ona göre daha okul okuyan küçük kızı anne oluyordu.- Arkadaşlar/ablalarım, benim annem silik bir karakter değildir, dominanttır ve yalnız bir annedir. Tıpkı benim gibi asla beni evlendirme çocuk sahibi etme hayalleri olmayan tamamen okutmak, akademik açıdan güçlü bir kadın olarak büyütme doğrultusunda ilerleyen, bu olay olmasa 25 yaşında da evleneceğimi söylesem gönlü elvermeyecek bir kadındır.- Bir sürü doktor ziyaretine gittik. 8 ayın kontrolsüzlüğünü telafi etmek için haftada 3-4 gün doktora gidiyordum. Neyse ki bebeğim, mucizem her şeye rağmen çok sağlıklıydı. Sancılı bir dönemden sonra doğum yaptım. Psikolojimden dolayı ve psikoloğumun da önerisiyle travma kalmaması için genel anesteziyle sezaryen doğum yapmaya karar verdim. Gözümü kapatıp girecektim, çıktığımda da her şey bitmiş olacaktı.
Doğuma girdiğimde 3 santimetre açıklığım vardı. Doktorumun bu kararımı anestezi doktoruna söylememesiyle ameliyata ağlaya ağlaya girdiğim halde bana boş yere epidural-spinal anestezi yapıldı ve ellerimi kollarımı savurmasaydım beni neredeyse zorla uyanık tutacaklardı. Taktıkları kateter yüzünden haftalarca bel ağrısı çekmem de cabası. Sezaryen yapmış anneler, belki siz 9 ay çocuğunuzu kucağınıza almanın sabırsızlığı ve bekleyişiyle yaşadığımız ortak acılara göğüs germiş olabilirsiniz, sizin dayandığınız birçok şeye hem 17 yaşında olmamın hem de anne olmayı planlamamış ve 9 ay beklememiş olmanın etkisiyle dayanamadım ve tamamen travma olarak kaldı. Bunlardan biri de ameliyattan sonra hemşirenin gelip karnıma bastırmasıydı. Beni bağırta bağırta 3 kez ard arda yaptı bunu. Bence normal bir anneymişim gibi davranılmayıp durumum göz önünde bulundurulmalıydı ve en azından söyleselerdi kendimi hazırlardım. Vücudum her açıdan çökmüştü. Kan takviyesi yapıldı, her yerime ayrı bir delik açıyorlardı. Bebeğime titrediğimden dolayı ilk etapta kollarımı dolayıp sarılamadım. Annem göğsümde tuttu ilk emzirmem için. Ameliyattan çıktığımdan beri o kadar çok titriyordum ki, ellerimle defalarca çeneme vurduğumu çok net hatırlıyorum. Bir gece kaldık, bütün gece ertesi sabah eve gitmek istediğim için yürümeye çalıştım, yaptığım en zor şeylerden biriydi. Eğer yürüyebilirsem daha erken taburcu edilirdim. Öyle de oldu, ertesi gün öğlen annem ve bebeğimle birlikte eve gittik. Emzirmek istememiştim, hem sütümün bebeğim için önemini tam olarak bilmiyordum hem de kendimi o kadar da anne olarak görememiştim. Hamileliği öğrendiğimde son düşündüğüm şey olduğu için çatlaklar için önlem almaya ne kafam olmuştu ne de vaktim. Bunun sonucunda 17 yaşındaki bedenimde kocaman kırmızı çatlaklar ve karnımın altında bir kesik vardı. Muhafazakar değildim, annem de değildi, giyim tarzım hiç kapalı olmamıştı. Gerçi olsa bile o görüntüyü aynada görmek bile beni derinden yaralamaya yetiyordu. Ama karnımdaki kocaman çatlaklar açılıp görünmesin diye uzun tişörtler giymek zorundaydım. Tabi bunlar diğer problemlere oranla hiçbir şeydi. Ama yine de genç bir kızdım ve artık aynaya baktığımda uykusuzluktan mosmor gözler göreceğimi, kansız sarı bir ten rengi ve bozuk bir fizik göreceğimi hiçbir şey yokmuş gibi kabullenemiyordum. Asıl problemler gelmeye başlamıştı. Oğlumun 2. gününde sabah gözünün beyazında ve burnunda sarılık gördük. Hemen emzirmeye başladım, hamileyken bile sigara içmeyi durduramamış olan ben emzirmeye başladığım anda sigarayı bıraktım. Kader beni sanki anne olmam için zorluyor gibiydi. Çeşitli zorluklar yaşadım, her ne kadar annem ve anneannem yanımda olsa da annem çalışıyordu ve anneannem ayağa kalkamadığım halde bana bakması ve bana bebeğime bakmayı öğretmesi gerekirken beni kendi halime bırakıp bebeğime neredeyse annelik yapmaya çalışıyordu, sanki yaşımdan dolayı bebeğimle ilgilenme hakkım yokmuş gibi ilgilenmeme fırsat bırakmıyordu ve çok iyi bildiğini düşünüp benim doktorlara sorduğum, saatlerce internette araştırdığım şeyleri hem de yanlış olan şeyleri bana söylemeden yapıyordu, zaten ip ucunda olan psikolojimi beni dışarı çıkarmayarak aptal aptal batıl inançlarla sürekli beni kısıtlayarak iyice bozdu. Bebeğime bana sormadan bitki çayları içirdi, ne olduğu belirsiz yağları vücuduna sürdü. Bana sormadan göbeği düşmeden banyo etti. Oğlum göbek fıtığı oldu, ben internetten göbek fıtığı kemeri sipariş etmeye kalmadan çantasından çıkardığı mikroplarla dolu parayı çocuğun göbeğine bağlamaya çalıştı zor tuttum. Çocuğa ilk 4 hafta emzik verilmemesi ve uyku dışında gün içinde verilmemesi gerektiği halde benden gizli çocuğumu emziğe alıştırdı. Oğlum memeyi reddetmenin eşiğine geldi ağzına alınca ağlıyordu. 1 öğün vermek için 1 saat 2 saat uğraştığımı biliyorum. Yine doğru bildiğimi araştırarak tescillediğimi yaptım ama ailemin gözünde kötü oldum. Anlayacağınız yaşımdan dolayı anne oluşum bile ciddiye alınmadı. Yaralarımın ve ağrılarımın kansızlığımdan ve vitamin eksikliklerimden dolayı bir türlü geçmediği, 4 kez mastit geçirdiğim bir lohusalık geçirdim. Bu arada doğumdan itibaren erkek arkadaşımla ilişkimiz bitti. Birkaç kez görmeye geldi sonra da askere gitti. Bir daha haber almadım, almak da istemedim. Ama tüm bunlar beni oğluma daha da bağladı. Onun ilk gözlerime bakıp gülüşünü görmek her şeye bedel oldu. Ne zaman eski hayatımın bittiği aklıma gelip gözlerim dolsa, ne zaman pes etmek istesem, bir sigara içmek istesem, oğlumun o güzel kirpiklerine bakıp bütün düşüncelerimi temizlerdim. Ama içim içimi yiyor, hala rüyalarımda her şey eskisi gibiymiş gibi hissediyorum, olanları hazmedemiyorum. Düşüncelere daldığımda yaşadığım travmaları tekrar tekrar düşünüp kendimi gözyaşı dökerken buluyorum. Aklımı kaçırmaktan korkuyorum. Sütüm kesilecek diye korkuyorum. Depresyonun pençesinden her seferinde kendimi çok zor kurtarıyorum. Psikolojik destek alsam da bir halta yaradığını söyleyemeyeceğim. Sizce nasıl olanları unutup çocuğuma odaklanabilirim? Benzer şeyler yaşayanınız var mı?
Aşık olarak evlendigim hatta ilk gun gibi asik oldugum bi esim 3 aylik bi oglum var 29 yasinda anne oldum ve bebegimi annem yesil sabunla bile yikamaya kalkti 😅 anne ve anneanne konusunda taktiklarin sen 16 yasinda degil 30 yasinda olsan yine olacak o konuda anlattiklarini yuzde 90 hepimiz yasiyoruz..diger konular beni aşar ama bide catlaklar falan bosversene yaaa mucizenin sana hatirasi onlar ayrica bu dunyaya bir kere geldigimizide hesaba katarsam gul eglen cocugunla mutlulugun zirvesini yasa olan olmus 40 yasinda okuyanlar var okuluda tamamlarsin isin de olur onu kaygi yapma derim zaten anneannen bebisine bakmayada hevesli sende o ara disardan okursun
 
Merhabalar, maalesef - hayat bana evladımı bağışladığı için maalesef demek her ne kadar içimden gelmese de- ben 17 yaşında anne oldum. Daha lisedeydim, son derece gelecek vaat eden bir okul hayatım vardı. Evli değildim, hala da değilim, evlenmedim. Ergenliğimde yaptığım erkenden ilişkiye girmek ve asılsız korunma yöntemlerine inanmak gibi bir hata silsilesinin sonucunda dünyalar tatlısı minik bir mucizem oldu.

Her şey başladığında daha lise ikideydim. Yaşıtlarım gibi, bir erkek arkadaşım vardı. O 20 yaşındaydı, ben de 16. Geleceği düşününce gayet normal bir yaş aralığıydı, gayet normal bir ilişkimiz vardı. Birbirimizi görmeden 1 gün bile geçirmeden 1.5 senedir sevgiliydik. Yıllardır da birbirimizi tanıyorduk. Her şey o yaştaki bir genç kız olan benim için çok güzeldi. Hayat çok güzeldi bir kere, derslerim iyiydi, güzeldim, fiziğim düzgündü, çevrem oldukça fazlaydı, iyi ve gelecek gördüğüm bir ilişkim vardı... Ta ki dürtülerime yeterince engel olamayıp ilişkiye girene kadar. (Şuan düşünüyorum da 16 yaşındaki bir kızın ilişkiye girmek istemesini o yaştaki bir erkek nasıl mantıklı bulup kabul edebilir?) İlişkiye girdikten sonra ilişkimiz daha da kuvvetlendi. Hiçbir şey tabii ki hemen mahvolmadı. Kısa bir süre sonra hamile kalmıştım. Farkında değildim çünkü hala her ay miktar miktar kanamalarım oluyordu. Zaten reglim hiçbir zaman günü gününe ve aynı miktarda olmamıştı. Sigara kullanıyordum, zaman zaman alkol kullanıyordum. Ertesi gün hapları kullanıyordum, hasta olduğumda antibiyotik kullanmışlığım vardı, sürekli ağrı kesici alıyordum. Hiçbir zaman yerimde duran bir insan olmadım; atlardım, zıplardım, koşardım. Bir yerlere tırmanırdım. Hamile olduğumu farketmediğim vakit içerisinde okulumun çok zor bir dönemindeydim. Çizimle ilgili bir bölüm okuduğum için derslerden kafamı kaldırmıyordum, sabaha kadar çizim yapıyordum. Belirli bir kusma, yorgunluk, halsizlik gibi semptomlar görmedim. Yalnızca çok yemek yemem vardı o da zaten normalde de obur ama zayıf bir insandım, kilo almaya başlayınca herhalde metabolizmam yavaşladı diye düşünmüştüm. Zaten hamilelik boyunca fazladan 5 kilo almışım sadece. Böyle böyle 7. aya kadar hiçbir şey anlamadım. Karnım bile büyümemişti. 7. aydan sonra aşırı uyuma başladı, farkedebileceğim kadar ağır duygu değişimleri yaşıyordum, uykusuzluk çekiyordum, midemde hep bir karıncalanma vardı. Reglim geciktiğinde kendimi dinlemeye başladım. Karnımdaki karıncalanmaları ellerimi koyup ilk dokunduğumda bebeğimin hareketleri olduğunu anladım. Hiç vakit kaybetmeden en yakın arkadaşıma eczaneden test aldırdım. İlk fırsatta yaptığımız anda çift çizgi çıktı. Tabii ki hala çıkmayan karnım yüzünden bebeği en fazla 3-4 aylık zannediyorduk. Erkek arkadaşıma söyledim, bebeğinin arkasında duracağını aldırmamı istemediğini söyledi. Ben de doktora gittikten sonra eğer aldırabileceksem hemen aldıracağımı söyledim. Hayallerim vardı, okulum vardı, çocuk sahibi olmak istememiştim. Üstelik her seferinde korunmuştum.. Anneme anlattım. Her şey çok hızlı gelişti, aldırma planıyla hastaneye gittik ve bebeğimin 8 aylık olduğunu öğrendik. Sanki doktor bana 8 aylık derken ben o an okulumu bırakmak zorunda olduğumu, bir daha asla eski hayatımın olamayacağını, annemin bütün umutlarını zevkim uğruna kırdığımı, artık evlenmek zorunda olduğumu duyuyordum. Ardından karakola gittik, adli işlemler yapıldı. Ben her ne kadar kendi isteğimle desem de 18 yaşından küçük biriyle ilişkiye girmek suç olduğu için şikayetçi olmasam da dava açıldı, ama 15 gün sonra dava daha görülmeden düştü. İnanın o şokla asla bir bebeğin tatlılığını, anne olma telaşını düşünemezdim, beni bunun için kınamayın lütfen. Hayatım boyunca ilerde evlenme hayali bile kurmamıştım. Hep meslek sahibi olmak üzerine hayallerim olmuştu. Asıl o an annemin hissettiklerini düşünemiyordum. Hadi ben bir süredir ilişkiye giriyordum kendimi en azından onun gördüğünden daha olgun görüyordum. Ama ona göre daha okul okuyan küçük kızı anne oluyordu.- Arkadaşlar/ablalarım, benim annem silik bir karakter değildir, dominanttır ve yalnız bir annedir. Tıpkı benim gibi asla beni evlendirme çocuk sahibi etme hayalleri olmayan tamamen okutmak, akademik açıdan güçlü bir kadın olarak büyütme doğrultusunda ilerleyen, bu olay olmasa 25 yaşında da evleneceğimi söylesem gönlü elvermeyecek bir kadındır.- Bir sürü doktor ziyaretine gittik. 8 ayın kontrolsüzlüğünü telafi etmek için haftada 3-4 gün doktora gidiyordum. Neyse ki bebeğim, mucizem her şeye rağmen çok sağlıklıydı. Sancılı bir dönemden sonra doğum yaptım. Psikolojimden dolayı ve psikoloğumun da önerisiyle travma kalmaması için genel anesteziyle sezaryen doğum yapmaya karar verdim. Gözümü kapatıp girecektim, çıktığımda da her şey bitmiş olacaktı.
Doğuma girdiğimde 3 santimetre açıklığım vardı. Doktorumun bu kararımı anestezi doktoruna söylememesiyle ameliyata ağlaya ağlaya girdiğim halde bana boş yere epidural-spinal anestezi yapıldı ve ellerimi kollarımı savurmasaydım beni neredeyse zorla uyanık tutacaklardı. Taktıkları kateter yüzünden haftalarca bel ağrısı çekmem de cabası. Sezaryen yapmış anneler, belki siz 9 ay çocuğunuzu kucağınıza almanın sabırsızlığı ve bekleyişiyle yaşadığımız ortak acılara göğüs germiş olabilirsiniz, sizin dayandığınız birçok şeye hem 17 yaşında olmamın hem de anne olmayı planlamamış ve 9 ay beklememiş olmanın etkisiyle dayanamadım ve tamamen travma olarak kaldı. Bunlardan biri de ameliyattan sonra hemşirenin gelip karnıma bastırmasıydı. Beni bağırta bağırta 3 kez ard arda yaptı bunu. Bence normal bir anneymişim gibi davranılmayıp durumum göz önünde bulundurulmalıydı ve en azından söyleselerdi kendimi hazırlardım. Vücudum her açıdan çökmüştü. Kan takviyesi yapıldı, her yerime ayrı bir delik açıyorlardı. Bebeğime titrediğimden dolayı ilk etapta kollarımı dolayıp sarılamadım. Annem göğsümde tuttu ilk emzirmem için. Ameliyattan çıktığımdan beri o kadar çok titriyordum ki, ellerimle defalarca çeneme vurduğumu çok net hatırlıyorum. Bir gece kaldık, bütün gece ertesi sabah eve gitmek istediğim için yürümeye çalıştım, yaptığım en zor şeylerden biriydi. Eğer yürüyebilirsem daha erken taburcu edilirdim. Öyle de oldu, ertesi gün öğlen annem ve bebeğimle birlikte eve gittik. Emzirmek istememiştim, hem sütümün bebeğim için önemini tam olarak bilmiyordum hem de kendimi o kadar da anne olarak görememiştim. Hamileliği öğrendiğimde son düşündüğüm şey olduğu için çatlaklar için önlem almaya ne kafam olmuştu ne de vaktim. Bunun sonucunda 17 yaşındaki bedenimde kocaman kırmızı çatlaklar ve karnımın altında bir kesik vardı. Muhafazakar değildim, annem de değildi, giyim tarzım hiç kapalı olmamıştı. Gerçi olsa bile o görüntüyü aynada görmek bile beni derinden yaralamaya yetiyordu. Ama karnımdaki kocaman çatlaklar açılıp görünmesin diye uzun tişörtler giymek zorundaydım. Tabi bunlar diğer problemlere oranla hiçbir şeydi. Ama yine de genç bir kızdım ve artık aynaya baktığımda uykusuzluktan mosmor gözler göreceğimi, kansız sarı bir ten rengi ve bozuk bir fizik göreceğimi hiçbir şey yokmuş gibi kabullenemiyordum. Asıl problemler gelmeye başlamıştı. Oğlumun 2. gününde sabah gözünün beyazında ve burnunda sarılık gördük. Hemen emzirmeye başladım, hamileyken bile sigara içmeyi durduramamış olan ben emzirmeye başladığım anda sigarayı bıraktım. Kader beni sanki anne olmam için zorluyor gibiydi. Çeşitli zorluklar yaşadım, her ne kadar annem ve anneannem yanımda olsa da annem çalışıyordu ve anneannem ayağa kalkamadığım halde bana bakması ve bana bebeğime bakmayı öğretmesi gerekirken beni kendi halime bırakıp bebeğime neredeyse annelik yapmaya çalışıyordu, sanki yaşımdan dolayı bebeğimle ilgilenme hakkım yokmuş gibi ilgilenmeme fırsat bırakmıyordu ve çok iyi bildiğini düşünüp benim doktorlara sorduğum, saatlerce internette araştırdığım şeyleri hem de yanlış olan şeyleri bana söylemeden yapıyordu, zaten ip ucunda olan psikolojimi beni dışarı çıkarmayarak aptal aptal batıl inançlarla sürekli beni kısıtlayarak iyice bozdu. Bebeğime bana sormadan bitki çayları içirdi, ne olduğu belirsiz yağları vücuduna sürdü. Bana sormadan göbeği düşmeden banyo etti. Oğlum göbek fıtığı oldu, ben internetten göbek fıtığı kemeri sipariş etmeye kalmadan çantasından çıkardığı mikroplarla dolu parayı çocuğun göbeğine bağlamaya çalıştı zor tuttum. Çocuğa ilk 4 hafta emzik verilmemesi ve uyku dışında gün içinde verilmemesi gerektiği halde benden gizli çocuğumu emziğe alıştırdı. Oğlum memeyi reddetmenin eşiğine geldi ağzına alınca ağlıyordu. 1 öğün vermek için 1 saat 2 saat uğraştığımı biliyorum. Yine doğru bildiğimi araştırarak tescillediğimi yaptım ama ailemin gözünde kötü oldum. Anlayacağınız yaşımdan dolayı anne oluşum bile ciddiye alınmadı. Yaralarımın ve ağrılarımın kansızlığımdan ve vitamin eksikliklerimden dolayı bir türlü geçmediği, 4 kez mastit geçirdiğim bir lohusalık geçirdim. Bu arada doğumdan itibaren erkek arkadaşımla ilişkimiz bitti. Birkaç kez görmeye geldi sonra da askere gitti. Bir daha haber almadım, almak da istemedim. Ama tüm bunlar beni oğluma daha da bağladı. Onun ilk gözlerime bakıp gülüşünü görmek her şeye bedel oldu. Ne zaman eski hayatımın bittiği aklıma gelip gözlerim dolsa, ne zaman pes etmek istesem, bir sigara içmek istesem, oğlumun o güzel kirpiklerine bakıp bütün düşüncelerimi temizlerdim. Ama içim içimi yiyor, hala rüyalarımda her şey eskisi gibiymiş gibi hissediyorum, olanları hazmedemiyorum. Düşüncelere daldığımda yaşadığım travmaları tekrar tekrar düşünüp kendimi gözyaşı dökerken buluyorum. Aklımı kaçırmaktan korkuyorum. Sütüm kesilecek diye korkuyorum. Depresyonun pençesinden her seferinde kendimi çok zor kurtarıyorum. Psikolojik destek alsam da bir halta yaradığını söyleyemeyeceğim. Sizce nasıl olanları unutup çocuğuma odaklanabilirim? Benzer şeyler yaşayanınız var mı?
Merhaba canim. Yazdıklarını okudum. Bugün buraya ilk kez kayıt oldum ilk gördüğüm şey bu oldu. Cmt gunu 35 haftalik bebeğimi ölü dogum yapmak zorunda kaldım. İçim öyle yanıyor ki ateşini söndürmeye çalışıyorum benzer bir durum yaşayan var mı diye sormuşsun. Sırf aynı sebepten ben de buraya kayıt oldum. Benzer bir durum yaşayan var mı varsa birlikte yaralarımızı sarılı diye. Çünkü çevrende annende anneannende olsa seni anlaması mümkün değil. Çok zor şeyler yaşamışsın evet. Ama sana psikolojik desteğin yanında oğlunun gözlerine daha çok bakmanı öneririm. Ben bugün meleğimin mezarını avuçladim... 8 ay bilinçli gebelik gecirdim hafta hafta bekledim gün saydım. İçime sindirdim alıştım ve soka girdim. İstediğim şey psikolojik destek ya da anne anlamasından ziyade bebeğim... gelmeyecek olan meleğim. Her şey onun için. Nasıl ki sigarayı bıraktın ki bunun için seni tebrik ederim ttavmalarinin da psikolog eşliğinde üstesinden gelerek bırakabilirsin. Sen güçlüsün yanında en büyük gücü n duruyor kıymetini bil, onun için kendini üzme
 
2020 senesinde yazmışsın. Şuan 2022deyiz. Hala buralardamısın görürmüsün bilmiyorum. yaşadıklarımız çok benzer. Bende 16yaşında lise 2deyken erkek arkadaşımla yakınlaştım. ilişki tam olarak olmadı ama ben doğuda yaşıyorum ayıplanacak derecede yakınlaştık işte. herneyse sonra ailem bunu öğrendi daha doğrusu annem.. sen çok şanslıymıssın. benim ailem çok baskıcıydı. düşünsene tamam yaptığım bir hataydı ama bekaretim dahi gitmediği halde annemin tek dediği şey kaç baban seni öldürür olmuştu. annemin elinden de fazlası gelmiyordu. bende öyle kötü olmuştumki. annemin umutlarını yıkmıştım resmen. sonra kaçtım işte. dini nikahımız kıyıldı. düşünsene birden bire kendimi hic tanımadığım bir ailenin içinde buldum. öyle zorluklar yaşadımki. Hamile.kaldım daha 1.ayımda. Şuan oğlum 2yaşında. dönüp bakıyorumda geçmişe neler yaşamışım ne badireler atlatmışım. halada içimde ukte kalan çok şey var tabiki. Şuan 19 yaşındayım. 20ye gireceğim. Okusaydım üniveriste 2 olacaktım :-) bu cümleyi her kuruşumda boğazımda oluşan yumruyu sana tarif dahi edemem. Artık tek başıma bi yere gezmeye gidemiyorum istediğim gibi giyinemiyorum. herşeyim kısıtlı. Maddi olarak pek iyi değiliz. daha sayamadığım çok olumsuz şeyler yaşadım. halada yaşıyorum. Hiç bitmeyecekmis gibi geliyor. Ama oğlum bana dönüp anne diyince herşeyden soyutlanıyorum sanki. Senin doyasıya Yaşayabileceğin bir hayatın var hala. liseyi açıktan bitir. üniversiteye git. Mesleğini al eline. hiçbirşey içn geç değil sakın unutma. Sonrada oğlunla.paşalar gibi yaşa. ben sana inanıyorum başaracaksın💖 sevgilerimle
 
X