• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

En beğendiğiniz şiir dizeleri...

Bazen dayanmaktır sevmek; hayat nerden vurursa vursun ayakta durabilmek. Bazen yaşamaktır sevmek; soluksuz ciğer gibi sevgisiz kalbin duracağını bilmek. Bazen ağırdır sevmek; sevdiğine layık olabilmek. Ve bazen hayattır sevmek; birini çok uzaktayken bile yüreğinde taşıyabilmek..

-Özdemir Asaf
 
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini.

Cemal Süreya
 
Ey benim yetim gönlüm;
Bırak gamlı düşünmeyi.
Sus ve sabret !
Gözyaşının hesabını Rabbim sorsun
Sen hakkını helal et.

Şems-i Tebrizi
 
Elimde olsa gelir miydim sana
Yok yine gelmezdim.
Yine seçerdim çürük elma gibi kenara,
Çünkü benim yaşanmışlığım yok senin kadar!
Benim ellerim senin kadar ele dokunmadı,
Benim gözlerimin içinde seninkiler de olduğu kadar insan boğulmadı.
Kalbim hala ilk görüşte aşka inanacak kadar saf,
Ve bir insanın sana iyi niyetle yaklaşacağına inanacak kadar.
Keşke kalbinin derinliklerinde ne var öğrenebilseydim!
Bana dair değil korkma hemen!
Bana dair sende bir şeylerin olmadığından eminim zaten.

Can Yücel
 
Hiç bir insanı unutmak, bir insandan vazgeçmek,
bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi, hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
Her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek, ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana,
ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi?
sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek…
çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu işitememek,
artık sonunun “Pi” hali değil mi? Biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o,
kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek,
belki şu an arkamda yürüyen insanların içinde bir yerde demek,
belki şu an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yaşamak,
ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı farketmeden.
Sen de biliyorsun değil mi bunları?
Bir sinema koltuğunda sen de iki kişi gibi oturdun mu hiç?
Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına?
Güzel bir kafe keşfettiğinde,
güzel bir film seyrettiğinde,
güzel bir şarkı dinlediğinde,
güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi paylaşamadığın için onunla?
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandın mı ortada?
Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
Baktığında aynana sadece yüzünün bir yarısını gördüğün
oldu mu hiç?
Sana hayatındaki en büyük yoksunluğu yaşatandan
nefret edemediğin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu, bacağını kesen bir insanın yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar
oldu mu hiç?
Hayatta inandığın bütün değerlerini altüst eden birisine
aşk şiirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara
feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkıları söyleyemediğin,
özlemini,
susuzluğunu,
açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasını gördüğün,
ama merhem olamadığın zamanlar.
Gücünün,
hani o tanrısal gücünün,
bir çocuğun ağlamasını susturamayacak kadar olduğunu
gördüğün zamanlar
oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç…
Hiiç…
hiç…
bir hiç…

Can Dündar
 
Belki ben sana sevmeyi öğretemem.
Ama sen de bana unutmayı öğretemezsin.
Bu mevsim ki, yollarda zakkumların açtığı,
Çok yakınlarda sabahlardan bir sabah.
Seni gerçekten insanca kucaklasam sımsıkı
Ve yüreğimi avuçlarına koysam, ne dersin?
Belki ben sana kavuşmayı öğretemem.
Ama sen de bana ayrılığı öğretemezsin.

Nazım Hikmet
 
Sen ayrılığı aldın koynuna,
Ben ise hasreti
Bir biriden uzak şehirlerde,
Birbirimizden habersiz'iz şimdi.

Yavaş yavaş unutuyorum seni
Her geçen gün daha az hatırlıyorum mesela
Geceleri kısada olsa uykuya teslim ediyorum gözlerimi
Giderek unutuyorum
İsteye isteye unutuyorum seni
Yürek istemese de.

Adını hatırladığım
karanlık gecelerde
Yavaş yavaş unutuyorum
şimdi aşka dair her şeyini.

Duvardaki saatimin
akrebiyle oynuyorum bazen
Bile bile ağlatıyorum yelkovanı
Kavuşmaya beş kala

Zamanı lehime
kullanıyorum böyle olunca
Perdeleri çekiyorum
bazen geceye inat

Karanlığı yaşıyorum o an
Dışarıda ki gerçekten
habersiz değilim ama.

Bir sigara gibi
Ateşli ve sabırla tüketiyorum
Yavaş yavaş unutuyorum seni
Ateşli ve sabırla tüketiyorum
Yavaş yavaş unutuyorum seni.

Alıntıdır.
 
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.


Nâzım Hikmet
 
Back