• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

En beğendiğiniz şiir dizeleri...

biz sanıyorduk ki,
bir yaradılış varsa aşkadır
ne hata.
sonsuzluğaymış meğer
sonsuzluğun koyu yapışkanlığına

herkes sussun
boşluktaki dilsiz yıldızların körlüğü gibi
dursun her şey yatağımda.
ben neye ağlayacağımı bilirim
hangi tenin beni öldürmeye yeteceğini.
bu son
artık uykusundayım herkesin
yaradılışı değilse de
yokoluşu gördüm.

BEJAN MATUR--GECE GİBİ OLACAĞIM
 
kaderde senden ayrı düşmek de varmış
doğrusu bunu hiç düşünmemiştim...
seni tanımadan
hele seni böyle deli divane sevmeden
yalnızlık güzeldir diyordum
al başını, kaç bu şehirden
ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git
git gidebildiğin yere git diyordum

oysa ki, senden kaçılmazmış
yokluğuna bir gün bile dayanılmazmış.
bilmiyordum...
yine de dayanmaya çalışıyorum işte
bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
rüzgar güzel bir koku getirmişse
saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum

yaşamak seninle bir başka zamanı
bir başka zamanda seni yaşamak
herşeyden önce sen
elbette sen
mutlaka sen!
ister uzaklarda ol
ister yanıbaşımda dur
sen ol yeter ki bu zaman içinde
ben olmasam da olur..

seni bir yumağa sarıyorum yıllardır
bitmiyorsun..
çaresizliğim gün gibi aşikar.
su olup çeşmelerden akan güzelliğin
inceliğin ışık ışık yüzüme vuran
sen güneş kadar sıcak
tabiat kadar gerçek
sen bahçelerde çiçekler açtıran
sudan, havadan, güneşten yüce varlık
sen, o tek sevgi içimde
sen görebildiğim tek aydınlık..

bir nefes de benim için al
havasızlıktan öldürme beni
bulutlara, yıldızlara benim için de bak
susadım diyorsam
bir yudum su içmelisin
ben yorulduysam sen uyumalısın
ellerim sevilmek istiyor
saçlarım okşanmak istiyor
dudaklarım öpülmek istiyor
anlamalısın..

ağaçların yeşili kalmadı
gökyüzünün mavisi yok
bu dağlar o dağlar değil
rüzgarında kekik kokusu yok
kim bu çaresiz adam?
bu kan çanağı gözler kimin?
kaç gecedir uykusu yok..
gündüzü yok..
gecesi yok..
yok..
yok..
anladım..
sensiz yaşanmaz bu dünyada
imkanı yok !

--

her bir dizesi ayrı acıtır, kanatır.
 
tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş tahirle zühre olabilmekte
yani yürekte.

meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
yani tahir'i zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
tahir ne kaybederdi tahirliğinden?

tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da


NAZIM HİKMET
 
şimdi biz neyiz biliyor musun?
akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
birbirine uzanamayan
boşlukta iki yalnız yıldız gibi
acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
bizden diyorum, ikimizden
ne kalacak?


MURATHAN MUNGAN
 
Fazla ciddiye almayın şu hayatı; Nasıl olsa içinden canlı çıkamayacaksınız .

N. Fazıl KISAKÜREK
 
Kim demiş haram nedir bilmez hayyam
Ben helali haramı karıştırmam
Seninle içilen şarap helaldir
Sensiz içtiğimiz su bile haram

Ömer Hayyam
 
Öyle bir ilkyaz ol kikorkut yaprakları,
Öylel bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.

Özdemir Asaf
 
Öyle bir ilkyaz ol kikorkut yaprakları,
Öylel bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.

Özdemir Asaf

:16::16::16::16:
Mükemmel ...
 
Benim yüzüm yüzünde,baştan başa hüzündür.
İkisinden birisi,ikimizden biridir.

Görmelidir,eskidir,yaşamışa dönmüştür.
Yarışa çıktıkları güzelliği geçmiştir.

Ağladığını bilir bilmediği şeylere,
Güldüğünü unutmuş,hiç görmemiş gibidir.

Taşınmayan ne varsa bir yerden öbür yere
Seve seve taşımış,sırtına yüklemiştir.

Parayla ölçülmeyen sevgi saygı borcunu,
Ne aldıysa ve kimden aldıysa ödemiştir.

Verdiğini unutmuş,onun ne olduğunu
Ne verdiyse ve kime verdiyse yok bilmiştir.


Özdemir Asaf - Ecco Homo
 
puslu bir sabah ayazını peşimden sürükleyerek gidiyorum.
yalnızlığımı köhne bir sandalın sahipsiz sürüklenişine bırakırken,
hüznüm ardından ağlıyordu
alışkanlığından vazgeçen bir tiryaki gibi sıkıp yumruklarımı,
arkama dönüp bakmadan gidiyorum..

sahibi olmadığım ama üzerime zorla giydirilen,
bir beden büyük bütün kaçışları ihtiyacı olanlara bırakacaktım,
vicdanım el vermedi
usulca soyundum
ve sahiplerine geri verilmek üzere bir kenara bıraktım hepsini,
gidiyorum..

umudum küçük bir kız çocuğu,
el sallayarak çağırıyor beni uzaklardan
ısrar etmeyeceksin kalmam için ama hani olur ya, yine de etme yapamadığım tek şeydi baharda kardelen yetiştirmek
sen onu istedin, mahcup oldu yüreğim,
gidiyorum..

oysa benim de hayallerim vardı;
dans edecektim yağmurda,
sonbahar’a vedaları değil gülüşleri yapıştıracaktım,
çiçekler alacaktım olur olmadık zamanlarda
fazla geldi çıplak elle çizdiğim resim tuvaline
konuşturma beni giderayak
çünkü ödünç aldım suskunluk adını verdiğin silahını,
gidiyorum..

eskiden olsa eteğimi çekiştirip beni kandırırdı içimdeki çocuk,
üzüleceğimi bile bile
gözlerine buzdan sarkıtları sen mi yerleştirdin..?
ki artık ağlayamıyor bile
onu bu kurak, duygusuz ve yeşili az topraklarda,
her şey iyi olacak gibi asılsız vaatlerle büyütüp,
hayata kazandırmam olanaksız
o çok sevdiğin korkularını,
her mevsime açık pencerenden içeriye bırakarak,
içimdeki her şeyden habersiz çocukluğumu yanıma alarak gidiyorum..

sen bir bedenle sevişmek istedin,
bense yüreğinle ve beyninle ve gözlerinle
adımlarımızın uyumsuz olduğunu neden hemen kabullenemedim diye kırılarak kendime,
gidiyorum..

şimdi notaları sahipsiz ve öksüz kalmış yarım bir şarkıdır sevmek
canımı daha fazla acıtamayacağını bilmek,
biraz olsun mutlu ediyor beni
sürüklenmiyorum dikkat et,
gidiyorum..
sessizce ve hiçbir şey yaşamamış gibi

bir süre sonra denize ulaşıp,
korunaklı seyir defterimin ilk sayfasına taze ve diri umutlar işleyeceğim
yüreğimi çıkartıp her şeyiyle masaya dökerken,
senden daha cesur olduğum için utanma sakın
bu cesaret,
çocukların masum dualarından çaldığım inatçı bir bekleyişti sadece

bana balonlar alabilecek kadar yürekli bir sevgiyi,
korkularıma rağmen başım dik karşılayacağıma dair söz vererek gidiyorum..

bir bedeni değil, bir yüreği özlediğin vakit,
umarım zamanın olur güneşin doğuşunu huzurla izlemek için

bana ait olan ve olmayan,
bütün soruları ve cevapları ardımda bırakarak gidiyorum..

az kullanılmış ve bayandan bir sevda bırakıyorum sana
yolun açık olsun..

PELIN ONAY
 
BİR TEK DİLEĞİM VAR MUTLU OL YETER

Ayrılık kokuyordu tenin..
Sana her sarıldığımda bunu bile bile içime çektim..
Tüm anlamlarını ezberlediğim bakışlarında yalanlarını gördüğüm halde senin olmayı seçtim.
Kapadım kendimi senden başka herşeye..
İçime işlemiş benliğinde kayboldum ya da kaybolmayı seçtim..
Bir Gün gideceğinden emin olduğum halde o günün gelmemesi için ne dualar ettim..yetmedi.
Artık bir tek dileğim var mutlu ol yeter.
İzmir bildiğin gibi çünkü..Sıcak bunaltmış Asfalt karası erimiş ruh posalarını.
Bir tek mutlu ol yeter diyebilmek ne kadar ferah bir çınar gölgesi..
İzmir sıcaktan bunalmış..tansiyonu bir garip oryantal..
Kıvrak kalçalı kadınlar doluşmuş her ışıldayan köşe başına..
İzmir bildiğin gibi işte..bir tek sen mutlu ol yeter.
Gittiğin yer gibi serin değil bu mevsim izmirin ruh hali…
Pek çok cinneti taşımakta kadınlar cenin diye karınlarında.
İzmir işte mutluluğuna amâde..
Ben ve bir kaç milyon insan aynı anda nefes alıyoruz bu aralar..
Havadar pek havadar ciğerlerimizin güneşten saklayabildiğimiz köşeleri..
Gittiğin yolu sorarsan bildiğin gibi o da ..tuhaf..yollara kin besliyorum anlamsız yere..
Vatanımdan bezdim..Gidişin izmirde pek umursanmadı benim dışımda..
Tenin tuhaf ılıktır bilirim..bazen mevsimin beklenmedik yağmurlar atıveriyor..
Nasıl mutsuz oluyorum bir bilsen..
Oysa bir tek mutlu olman için neler verirdim istesen.
Yada bir bilsen..Kimler neler isterdi ellerinde olsa hayattan..
Bırakıp gitmek yakışmasa da bırakılmışlıktan ziyade yalnız başına ısınmak gücüme gidiyor mavi Sıcak dualarla..
Sen kıblemin yönünü değiştirip gittiğinden beri, tanrı garip bir şekilde öfkesini üzerime kusmakta.
Tütün yasaklandı.. elbet duymuşsundur.
Dumansız kalmış ciğerlerle beklemek nasıl sinir bozucu bir bilsen..
Oysa bir tek dileğim vardı mutlu olsan yeterdi..
Nerden bilirdim mutluluğu uzak bir Coğrafyada
bulacağını.
Coğrafya tuhaf ilmi bir frekans ve tınlamaları etimden et koparmakta..
İzmir sensiz Su kıyısı bir kaya parçası sadece..Kalpsiz nursuz kitapsız..
Gittiğinden beri kıblesiz tanrısız..gelsen ya..
Bak bir tek dileğim vardı hani mutlu olsan yeterdi..yetmedi..

ATAKAN KORKMAZ
 
Sevmek hayatını başka bir hayat için sığınak yapabilmektir

Yaşam tünelinin aydınlık yolcularıyız biz..
Bilekleri boydan boya insanlığa kesik,
Kalp damar hastalıkları mevcut yufka yürekli bünyeler..
Huzur pek yakışmıyor üzerimize.
Doğuştan giydirilmiş bazı çıkmazlarımız var çünkü.
Kendi bedeninin derdine düşmekten kurtulup..
Hayatını başka hayatlar için sığınak yapabilmek gibi.

Atakan Korkmaz
 
Arzular ve Hatıralar.

Arzular başka şey,
Hatıralar başka.
Güneşi görmeyen şehirde,
Söyle, nasıl yaşanır ?

ORHAN VELİ KANIK
 
Son düzenleme:
Gün Olur.

Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!..
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur, başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi..

ORHAN VELİ KANIK
 
Her ikisi de inanmis ani bir duygu dalgalanmasinin onlari kusatarak biraraya getirdigine…
Güzeldir böyle bir kesinlik, fakat daha güzel olansa: belirsizlik.
Birbirlerini daha once tanimadiklarindan,
yasanmadigini saniyorlardi aralarinda hic birseyin
Ya o caddeler, merdivenler ve koridorlar..
Birbirlerini uzunca bir zaman önce farketmeden geçip gidebildikleri?
Onlara hatirlayip hatirlamadiklarini sormak isterim
belkide bir döner kapida yuzyuze gelmislerdir?
kalabalik icinde bir ‘pardon’
veya telefonda bir ses ‘yanlis numara’
Fakat onlarin cevabini biliyorum: “hayir, hatirlamiyorlar.”
Onlar cok sasirirlardi uzun zamandir tesadüflerin onlarla oyun oynadigini ogrenselerdi.
Henuz tam olarak hazir degil kadere dönüşmeye onlar için..
önce ulaştı onlara, sonra geri çekildi
yollarının üzerinde dikildi ve bastırarak kıkırdamasını, bir kenara sicrayiverdi
 
Back