En beğendiğiniz şiir dizeleri...

Yanındayken kıymet bilmeyen!
Uzağa düşen için ‘‘Göremiyorum!’’ diye dövünen!
Sorun gözlerinin uzağı görmüyor olması değil.
Yakını da göremiyordun sen.
Sana en yakını da
 
Son düzenleme:
Hayata ne zaman bir veda ısmarlasam,
Adın dudak ucumda son arzu hala.
Başımın dizine devrilişini özledim.
Dilimin ucu hep aynı cümleye gebe.
“seni çok sevdim.”
 
Bir şiir kaç aşk eder bilir misin sevgilim?
Kaç aşk geçmeli şu sol şeritten, şair olabilmek için?
Kaç kere ölmeli insan, bir aşka değebilmek için?
 
Cehennem olsan, dibine düşerdim.
‘‘Beni saçlarındaki cennete göm!’’ diye diye.
İlle de ‘‘sen!’’ diyen sesimi Azrail’le de yüzleştirsen,
Beni milyon kere unutsan,
Bir kere sevdin ya sen beni,
‘‘Unutmam!’’

 
Hep

Hepinizden dâvâcıyım insanlar!
Menekşe dallarında kalmış umutlarınız.
Gözleriniz arzuların cennetinde.
Hâlâ yabanî güller açar çalılıklarda
Hâlâ paslı düşüncelerinizde bahar
Hepinizden dâvâcıyım insanlar!

Ayrı ayrı madenlerden yoğrulmuştunuz.
Çeliktiniz, demirdiniz işlenmemiş.
Bereketli sofralarda bakırdınız.
Antenler germiştim beyninize
Tellerimi teker teker kırdınız
Hepinizden dâvâcıyım insanlar!

Gözlerinizden dâvâcıyım insanlar!
Her biriniz başka türlü
Bakar-kördünüz.
Bir gölge yanında bin ışık vardı,
Siz yalnız gölgeleri gördünüz.
Gözlerinizden dâvâcıyım insanlar!

Başınızdan şikâyetçiyim insanlar!
Başınızı bazen bir paket sigaraya
Bazen bir ekmek parasına sattınız.
Doğmamış torunlarınız size küfretti,
Sevdiniz, aldattınız.
Başınızdan dâvâcıyım insanlar!

Dilinizden dâvâcıyım insanlar!
Diliniz ki,
Tanrı'yı inkâra cür'et edebilecek kadar hür
Bugün göklere çıkardığını
Yarın yerlerde süründürür.
Dilinizden dâvâcıyım insanlar!

Ellerinizden şikâyetçiyim insanlar!
Rezalete madalya
Fazilete kelepçe takan,
Tetiği istinat noktasına getirip
Parmaklarımı dostça sıkan
Ellerinizden dâvâcıyım insanlar!

Ne yazarsa yazsın kara kitaplar,
Özgür kişilerin anayasası,
Uzun sözün kısası
Hepinizden dâvâcıyım insanlar!


Şemsi Belli
 
Ne geçmişe saplanıp kalacaksın,
Ne geleceğin düşlerini kuracaksın.
Ömür dediğin şu andır,
Onu da hakettiğin gibi yaşayacaksın.
 
İçimi acıtan da sendin
Acımı dindirecek olan da.
Ya öldür beni dedim, ya da git benden
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yarini
Şafaklara sattın ihanetini
Külüme basanlar bile utandı yaptığından.
 
Adı yalnızca aşktı bu yangının.
Üç harfte bir ömür heba olacaktı.
Üç harfte bin hiçlik.
Üç harfte bin terk.
Adı sendi.
Ve gitmeseydin biz olacaktı.
Özür dilerim.
Sevmemeliydim seni.
 
Gün çekildi pencerelerden;
Aynalar baştan başa tenha.
Ses gelmez oldu bahçelerden;
Gök kubbesi döndü siyaha.

Sular kesildi çeşmelerden;
Nerden dolacak bu taş nerden,
Nergislerin açtığı yerden
Ey kuş uçurtmayan ejderha?

Ne yardan geçilir, ne serden;
Korkuyorum bu gecelerden.
Bel bağladığım tepelerden
Gün doğmayabilir bir daha.
 
Yıllar var ben onu hiç unutmadım
O beni sorar mı hatırlar mı ki?
Büsbütün silinip gitti mi adım?
Gönlünün vefası bu kadar mı ki?

Döktüğü yaşları unutmuş mudur?
Kendini aldatıp avutmuş mudur?
Vaadini tutmuş mu unutmuş mudur?
Şimdi başkasına meyli var mı ki?

Bilsem uzaklarda kimler ağlıyor
Kimlerin kalbini aşkı dağlıyor?
Acep kederli mi yas mı bağlıyor?
Yoksa eskisinden bahtiyar mı ki?
 
Son düzenleme:
Kimdi giden kimdi kalan
Giden mi suçludur her zaman
Aslında giden değil
Kalandır terkeden
Giden de
Bu yüzden gitmiştir zaten..
 
YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

Ataol BEHRAMOĞLU
 
Yağmurdan sonra büyürmüş başak
Meyveler sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurdan sonra büyürmüş başak
 
Bizim senle hukukumuz var...
Avukatımız var, suçumuz var...
Bizim senle bir ömrü paylaşmaya andımız;
Bu andı çiğneyip iç yüzümüzü ifşa eden ihanetlerimiz,
Birbirimizi kolayca harcamanın lüksü,
Bu lükse sığan baş önde boş boş oturuşlarımız var.
Konuşamayışlarımız, hiçbir şeyi açıklayamayışlarımız,
Kaçıp gitmeyi erdem sayışlarımız var.
 
Hep benimkinden azdı,bedeninin başkenti kalbindeki ateş.
Bu yüzden,parmaklarının ucuna basıp kendini daha uzun göstermeye çalışan çocuklara benziyordu aşkın.
 
Ne yapacağımı sanıyorsun ki?

Tenin tenime bu kadar sinmişken,
ömrüm azala azala önümden akarken,
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime,
bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
 
Keşke çocukları avutabildiğim gibi avutabilsem kendimi... '' Hayır,ağlama! Bakkala gitti, gelecek!'' Bakkala mı gittin adamım? İnan her şeyimiz var,gerek yok..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…