Bugün bastırılmış kişiliğimi farkettim.
E ama otuzda mı farkettim demeyin lütfen şuan yirmi dokuzum.
Kalabalık ve mutlu bir ailede yetiştim. Ortalama 9 yıl bu şekilde maa aile şeklinde idik sonradan küçülmeye gittik şartlar öyle gerekti. ( Annem babam ayrılmadı hala yapisiklar çok şükür
) Bu kalabalık ailenin hep avantajlarını hissettim hala daha şükür sebebim kendileri. Lakin bu akşam arkadaşım ile sohbet ederken çok sade göründüğümü ama örneğin mobilya, takı,kıyafet seçerken gösterişli olan ben buradayım diyen parçaları beğendiğimi söyledi.
Bir an durdum ve düşündüğüm. Doğru söylüyordu. Üzerimde büyük taşlı şeyler göremezsiniz ama çok severim ve takmak isterim ama elim hep minimal parçalara gider. Gold rengine bayılırım ama haki renkte kendimi iyi hisseder ona yönelirim.
Kalabalık aileden takı toka sarı ve hakiye nasıl geldin derseniz geliyorum oraya.
Ne kadar kişi sayısı fazla olursa o kadar karakter fazla oluyor o evde. Ve bir çocuksan hele ki birden fazla insanla çokça vakit geçirdiğin bir çocukluğunuz varsa o evdeki birisini çok kıymetli görüp gözünüzde yuceltebiliyorsunuz. Yaşları yakın olan iki amcamla beraber büyüdüm 9 yıl. Doğumumdan itibaren buyumeme gelişmeme maddi manevi yardımcı olan insanlar bunlar. El bebek gül bebek niteliğinde yetiştirildim. İkisini de asla ne eksik ne fazla şeklinde ayırt etmeden severim. Fakat kardeş olmalarına rağmen ikisinin sevgi dili farklıymış bunu otuza yakınken anlıyorum küçük amcam muhteşem anaç bir yapıya sahipken beni olduğum gibi kabul ederken ve böyle severken büyük amcamın fiziki ve manevi mesafeli duruşu bir çocuk olmama rağmen beni cezbetmis olmalı ki onun takdirini kazanmaya ve ona benzemeye çabalatmış küçük yaşta. Asker edasıyla onu dinlerdim,söylediklerini kafamın bir köşesinde not etmeye çalışırdım ve saygı duyardım. Kitap okumayı çok sevdiği için onunla kitap okurdum. Dini bilgiler verirdi çok şükür içimdeki Allah sevgisini küçüklüğümden bu yana gelmesindeki sebeplerden biridir kendisi. Uzun lafin kısası ben küçüklükten uzak ve mesafeli bulduğum kişilere karşı bir sevgim ve saygım varsa onların onayını almak için onların sevdiği tarzda davranışlar sergileyebilip takdir ve onay beklentisine görebiliyordum bu benim çocukluğumda olan birseymis.
Her şey tramva ile olmuyormuş yani..
Hala takı,toka,eşya konusu ne alaka söylemedin diyen olursa.. çok uzun yıllardır birlikte olduğum erkek arkadaşım bahsettiğim büyük amcamla benzer özelliklere sahip mütevazı,mesafeli (göreceli kavram), sadeliği seven (sadece somut değil soyut olarakta) ,ben de hayranlık uyandıran prensipli birisi. Yıllar içerisinde tıpkı çocukluğumda olduğu gibi onunda mesafesini aşabilmek,saygı ve sevgisini kazanabilmek için içten içe farkında olmadan tıpkı küçüklüğümdeki gibi ona da kendimi benzetmeye çalışıp kendim neyi gerçekten seviyorum,beğeniyorum unutmuşum.
Bu kısım yanlış anlaşılmasın ama sen mavi seversin ben de maviyi seviyorum gibi değil. Başlarda uyum sağlamak için kabul ettiklerimin zamanla karşılığında artan bağlılık duygusu ile farkında olmadan bu benim fikrimmiş ben zaten buymuşum gibi üzerime yapışık kalması ve aslında meselenin hiçte öyle olmaması.
Yok canım kişilik bozukluğu değil bastırılmış
benlik duygusu bendeki.
Kendimi tanımaya çalışıyorum ve bu diğer insanları tanımaktan çok daha zor. Anladım ki her insan yaşadığı, konuştuğu, bir şeyler paylaştığı insanlardan bazı şeyler taşıyabiliyor ve bunu gerçekten kendi içini didik edip ayikladiginda bulabiliyor sadece.
Daha çok kendim olabileceğim günlere...