Aile hayatı, karşılıklı anlayış, sabır ve hoşgörü üzerine kurulmalı. Eşler bu dengenin bozulmaması için çaba göstermelidirler.
Afrikayı baştan başa fetheden ve İspanyaya çıkan ünlü islam kahramanı Tarık bin ziyad ın geçimsiz bir hanımı varmış. Her fırsatta tartışma çıkar ,evi huzursuz edermiş.
Tarık bin ziyada, neden bu kadar hoşgörülüsün, bu kadını niçin sustur muyorsun, diye sorduklarında ise şu cevabı vermiş;
Biz bu evi onunla beraber kurduk. O benim çocuklarımın annesidir. Evin her türlü sıkıntısına o katlanır. Savaşlardan dolayı da beni çok az görür. Gördüğü zaman da sıkıntılarını yüksek sesle anlatır. Ona kızamam , o benim ebedi arkadaşımdır.
Sokratın huysuz hanımı da dillere destandır. Dost, düşman demeden Sokratı fırçalar, bağırıp, çağırırmış. Bu duruma karşı Sokrat ise;sabır ve tahammül gösterirmiş.
Hanımı bir gün yine Sokrata bağırıp, çağırmış. Bununla da yetinmeyerek, bir kova suyu başından aşağıya dökmüş. Bu duruma dostları çok tepki gösterince; bu çok normel şeydir, demiş Sokrat; çünkü gök gürleyince, ardından yağmur gelir. Sağ olsun bizim hanım bizi yıkayıp ,temizledi.
Her evlilikte tartışmalar, anlaşmazlıklar, fikir çatışmları olur önemli olan tartışmaların karşılıklı suçlamalara dönüşmemesidir. Tartışmaları karşılıklı anlayış ve sabır içinde bitirmek gerekir.
AİLE HAYATINDA BAŞ GÖSTEREN ŞİDDETLİ TARTIŞMALARIN ,KAVGALARIN VE GEÇİMSİZLİĞİN SEBEPLERİni ÜÇ GRUPTA TOPLAmak mümkün olabilir,
Kişilerin birbirlerini gereği kadar tanımamış olmaları ve mizaç uyuşmazlığı,
Ekonomik yetersizlik;
Dışarıdan müdahaleler,
Eşle ilişkiler; geçmişe dönük pişmanlıklar, suçlamalar ve kırgınlıklar üzerinde değil, geleceğe yönelik ortak hedefler, ümitler ve beklentiler üzerinde kurmaya gayret edilmelidir.
Duygu ve düşünce alışverişi bu yönde yoğunlaştırılmalıdır. Bunu yaparken, mutluluğun çoğu zaman ileriye dönük beklentilerden kaynaklandığı unutulmamalıdır.
Aslında zaman zaman çiftlerin tartışmaya da ihtiyaçları vardır. Problem çıkmasın diye, bütün problemler hasır altı edilirse, adeta dondurulursa, bir gün üst üste yığılan problemler ağır sıkıntılara yol açabilir.
Eğer bütün problemler zamanında konuşularak çözümü aranırsa bu noktaya gelmeden çözümlenmiş, en azından daha hafif hasarla atlatılmış olur.
Şu çok iyi bilinmelidir ki,dozu kaçmış tartışmanın galibi yoktur. Ev içinde problemler tartışmaya gerek kalmadan çözümlenmelidir.
Her insan kendisini üzen bir olay karşısında sinirlenir Ama bazı insanlarda bu çok fazladır. En basit hadiselere tepki gösterip, kıyameti koparırlar. Ama her şey gibi ,dikkat edildiğinde sinir ve öfke de dizginlenebilir.
Ailede karşı tarafı eleştirmek ,tenkit etmek ,onu çok üzer ve onun sık sık hata yapmasına sebep olur. Bu konuda ,tarafların üzerine fazla gidilmemelidir.
Evin beyleri fazla tenkitçi olmamalı, hanımlar da müsamahalı olmalıdır. Beylerinin evi dağıtmasına, vakitsiz misafir getirmesine, olmadık zamanlarda işler yapmasına sabırsızlık göstermek ,huzursuzluğun kaynağı olabilir. Az bir sabırla ,büyük sıkıntılar aza indirilebilir.
Eşler arsındaki tartışmalar birbirleriyle anlaşamadıkları anlamına gelmez. Eşler istemedikleri halde tartışabilirler Önemli olan tartışmaları medeni bir çerçeve içinde şekillendirmektir.
Evdeki basit hadiselerin üzerinde fazla durmamak gerekir.Ufak tefek hataları eşler göz ardı etmelidirler..Çünkü genellikle kavgalar basit şeyleri büyütmekle çıkar.
Bazen de eşler birbirlerini yanlış anlarlar. Yanlış anlama veya iyi değerlendirememe neticesi bu sözler anlaşılmadıysa açıklanma istenmelidir.
Evde yapılan tartışmalar asla çocuklar önünde olmamalıdır.Tartışma esnasında çocuk da işin içine çekilmemeli, örneğin.BAK EVLADIM ANNEN NE SÖYLÜYOR ,HANGİMİZ HAKLI ,DİYEREK TARTIŞMAMALI, ÇOCUKLAR TARAF OLMAK ZORUNDA BIRAKILMAMALIDIR. Çocukların önünde başlayan bir tatışma yine onların önünde barışla sonuçlanmalıdır.
Düşüncelerin uygun şekilde konuşulduğu, tarafların birbirini rencide etmediği tartışmalardan sakınmamalı bunu bir fikir jimnastiği olarak görmelidir.