- 15 Ekim 2024
- 120
- 18
-
- Konu Sahibi antepfistigi
- #1
Herkese merhaba hanımlar. Ben 22 yaşında diş hekimliği 2.sınıf öğrencisiyim. Anlaşılamama korkusuyla kimseye anlatamadığım, hayatımın merkezinde yer alan ve artık yaşam kalitemi, duygu durumumu neredeyse felç eden bir durum var. Hayatıma kıyısından köşesinden dahil olmuş her şey ile bağ kurma ve bu bağ koptuğunda yıkılmam sorunu
Biraz açıklamak gerekirse mesela bir sevgilim vardı ve iyi anlaşıyorduk seviyordum ama aslında ona aşık değildim. Sanki bir sevgilim olması gerekiyormuş ve olmazsa hayatımda yarım kalırmışım gibi bir düşüncem vardı. Bir süre sonra fark ettim ki karakterini seviyorum, bir insan olarak seviyorum ama buluşmak vs istemiyorum sürekli haberleşelim istemiyorum. Üstelik bu ondan da kaynaklanmıyor, bir ilişkimin olması beni geriyor. Acaba ne yapıyor şu an nerede beni özledi mi gibi düşünceler yüzünden işime gücüme odaklanamıyorum. Ayrıldığımda başlarda kuş gibi hafifliyorum sonra ağlayıp üzülmeye başlıyorum. İletişim kurmayalım ama başkasını sevmesin beni sevsin, hayatına devam etmesin çünkü ben edemiyorum gibi hastalıklı bir düşüncem vardı. Flört dönemini seviyorum ama sevgili olunca kendimi sorumluluk altında ve sıkışmış hissediyorum. Buraya kadar anlattıklarımdan sağlıklı bağlanma konusunda ne kadar sıkıntılı olduğumu az çok anladınız.
Diğer bir konu da çok anlamsız şeylerle bağ kurabilmem ve ufak bir bağ kurduğum hiçbir şeyden kopmak istemeyişim. Biraz açayım. Mesela yıllarca dışarıda üniversite okumak istedim. Annem babam öğretmen. Çok katı insanlar değiller ama işte sıkılıyordum yanlarında. Geç anne baba olduklarından fikir çatışmalarımız çok oluyordu. Neyse tercih dönemi geldi ben hayalim olan İzmir'i yazdım diş hekimliğini kazandım ama yurt başvuruları döneminde bir gün durduk yere stres oldum gitme düşüncesi çok korkuttu beni. Tek çocuk da değilim aslında bir kardeşim var ama tanımadığım kızlar bilmediğim bir şehir. Herkes istemeyerek yurda gitse de zamanla uyum sağlıyordu ama ben evde kavga kıyamet gitmeyeceğim diye günlerce anladım. Nihayetinde ailem ikna oldu. Bir dönem idare ettim kendim çalışmaya çalışarak ve sınav dönemi üniversiteye günübirlik giderek. İkinci dönem merkezi puanım kendi şehrime de yettiğinden yatay geçiş yaptım ama şimdi düşününce ne kadar saçma geliyor bu maceralar. Stres dolu bir dönem geçirdim ve niye? Yurda gitmemek için. Ailem gitmemde hiç sorun yaratmamışlar ya da üzülmemişlerdi ben gideceğim diye. Kardeşim bayağı istiyordu hatta oda tamamen ona kalsın diye. Nitekim sonuçların açıklandığı ilk gün ben daha uyanmadan babam gidip bavul almış. Belki de diyorum, gidersem ailem beni unutur bensizliğe alışırlar sevgilerini kaybederim ve yapayalnız kalırım diye korktum çocuk gibi...
Birkaç haftadır gönüllü olarak bir sosyal faaliyette yer alıyordum ve iki gruptuk 50 kişi falandık gruplarda. Bir çocuk vardı karşı grupta niye bilmiyorum dikkatimi çekti hoşlandım ondan. Muhtemelen o benim farkında değildi ama işte alıştım 3 haftadır haftasonları görmeye. Onunla aynı ortamda zaman geçirmeye. Bütün bir hafta düşünmesem de cumartesi orada olacağını bilmeye. Bu haftasonu yoktu ve arkadaşına üstü kapalı sorduğumda o gelmez artık. İzmir'de okuyor okuluna döndü dedi. İsmini bile bilmediğim birinin yokluğu canımı acıttı. Yerimi yadırgadım.
Başka bir örnek, mesela üniversitedeki amfileri bilirsiniz çok büyüktür ve oturacak bir sürü yer vardır. Ben kendime bir yer seçtim ve her dersimde inatla oraya oturuyorum. Şayet doluysa başka yere geçiyorum ama bu sefer de kendimi huzursuz hissediyorum ortam yabancı geliyor. Hep bildiğim yollarda yürüdüğümde güvende ve mutlu hissediyorum ama çok merak edip önceden plan hazırlayarak gittiğim şehirlerde bile son dk panik yapıp iptal ediyorum. Otobüste 1 hafta birini görmeye alışsam ertesi hafta göremeyince yadırgıyorum. Birilerini hayatıma almak bağlanmak çok zor ama bunu bir şekilde başarabildiğimde de onları hemen itiyorum. Hayatımın düzeni bozulmuş gibi hissediyorum işime gücüme odaklanamıyorum hep onu düşünüyorum ve kaçınılmaz olarak terk ediyorum. Terk ettiğimde de bu sefer geri dönmek istiyor acı çekiyor sürekli neler yaptığına bakıyor ve bu döngüde kıvranıp duruyorum. Mesela etkinlikten tanıdığım, bir kelime dahi diyaloğumuz olmayan çocuğun yokluğuna kaç gündür üzülüyorum.
Sanırım hayatımda kimse için vazgeçilmez ya da çok önemli olmadım. Bazen ölsem ailem çok üzülür mü diye düşünürken buluyorum kendimi. Bunu yaparken beni ne kadar sevdiklerini sorguluyorum belki de. Kardeşimi canımdan çok severim doğduğunda 4 yaşındaydım ve hiçbir zaman kıskançlık yapmadım ama o doğunca ailem beni hepten unuttu. Annemle oyun oynadığımızı ya da bana 22 yıldır başarılarım haricinde sarıldığını hiç hatırlamıyorum. Babam hep çalışıyordu zaten özel dersleri de çoktu. Beni pek görmezdi. Geçen gün bir şey fark ettim bizim hiç aile fotoğrafımız yok. Onu da geçiyorum annem babamla yan yana çekildiğimiz son fotoğraf 5 yaşıma ait. Belki de aile üyeleriyle bağ kuramayınca diğerleriyle de nasıl kurulur bilemiyorum. Ben niye diğer insanlar gibi değilim diye üzülüyorum. Kendime çok kızgınım. Bunu benim yaşlarımda sizler de yaşadınız mı veya tavsiyeleriniz nelerdir? Konuyla ilgili fikirlerinizi, ve önerilerinizi okumaya çok ihtiyacım var. Şimdiden anlayışınıza ve sabrınıza teşekkür ederim.
Biraz açıklamak gerekirse mesela bir sevgilim vardı ve iyi anlaşıyorduk seviyordum ama aslında ona aşık değildim. Sanki bir sevgilim olması gerekiyormuş ve olmazsa hayatımda yarım kalırmışım gibi bir düşüncem vardı. Bir süre sonra fark ettim ki karakterini seviyorum, bir insan olarak seviyorum ama buluşmak vs istemiyorum sürekli haberleşelim istemiyorum. Üstelik bu ondan da kaynaklanmıyor, bir ilişkimin olması beni geriyor. Acaba ne yapıyor şu an nerede beni özledi mi gibi düşünceler yüzünden işime gücüme odaklanamıyorum. Ayrıldığımda başlarda kuş gibi hafifliyorum sonra ağlayıp üzülmeye başlıyorum. İletişim kurmayalım ama başkasını sevmesin beni sevsin, hayatına devam etmesin çünkü ben edemiyorum gibi hastalıklı bir düşüncem vardı. Flört dönemini seviyorum ama sevgili olunca kendimi sorumluluk altında ve sıkışmış hissediyorum. Buraya kadar anlattıklarımdan sağlıklı bağlanma konusunda ne kadar sıkıntılı olduğumu az çok anladınız.
Diğer bir konu da çok anlamsız şeylerle bağ kurabilmem ve ufak bir bağ kurduğum hiçbir şeyden kopmak istemeyişim. Biraz açayım. Mesela yıllarca dışarıda üniversite okumak istedim. Annem babam öğretmen. Çok katı insanlar değiller ama işte sıkılıyordum yanlarında. Geç anne baba olduklarından fikir çatışmalarımız çok oluyordu. Neyse tercih dönemi geldi ben hayalim olan İzmir'i yazdım diş hekimliğini kazandım ama yurt başvuruları döneminde bir gün durduk yere stres oldum gitme düşüncesi çok korkuttu beni. Tek çocuk da değilim aslında bir kardeşim var ama tanımadığım kızlar bilmediğim bir şehir. Herkes istemeyerek yurda gitse de zamanla uyum sağlıyordu ama ben evde kavga kıyamet gitmeyeceğim diye günlerce anladım. Nihayetinde ailem ikna oldu. Bir dönem idare ettim kendim çalışmaya çalışarak ve sınav dönemi üniversiteye günübirlik giderek. İkinci dönem merkezi puanım kendi şehrime de yettiğinden yatay geçiş yaptım ama şimdi düşününce ne kadar saçma geliyor bu maceralar. Stres dolu bir dönem geçirdim ve niye? Yurda gitmemek için. Ailem gitmemde hiç sorun yaratmamışlar ya da üzülmemişlerdi ben gideceğim diye. Kardeşim bayağı istiyordu hatta oda tamamen ona kalsın diye. Nitekim sonuçların açıklandığı ilk gün ben daha uyanmadan babam gidip bavul almış. Belki de diyorum, gidersem ailem beni unutur bensizliğe alışırlar sevgilerini kaybederim ve yapayalnız kalırım diye korktum çocuk gibi...
Birkaç haftadır gönüllü olarak bir sosyal faaliyette yer alıyordum ve iki gruptuk 50 kişi falandık gruplarda. Bir çocuk vardı karşı grupta niye bilmiyorum dikkatimi çekti hoşlandım ondan. Muhtemelen o benim farkında değildi ama işte alıştım 3 haftadır haftasonları görmeye. Onunla aynı ortamda zaman geçirmeye. Bütün bir hafta düşünmesem de cumartesi orada olacağını bilmeye. Bu haftasonu yoktu ve arkadaşına üstü kapalı sorduğumda o gelmez artık. İzmir'de okuyor okuluna döndü dedi. İsmini bile bilmediğim birinin yokluğu canımı acıttı. Yerimi yadırgadım.
Başka bir örnek, mesela üniversitedeki amfileri bilirsiniz çok büyüktür ve oturacak bir sürü yer vardır. Ben kendime bir yer seçtim ve her dersimde inatla oraya oturuyorum. Şayet doluysa başka yere geçiyorum ama bu sefer de kendimi huzursuz hissediyorum ortam yabancı geliyor. Hep bildiğim yollarda yürüdüğümde güvende ve mutlu hissediyorum ama çok merak edip önceden plan hazırlayarak gittiğim şehirlerde bile son dk panik yapıp iptal ediyorum. Otobüste 1 hafta birini görmeye alışsam ertesi hafta göremeyince yadırgıyorum. Birilerini hayatıma almak bağlanmak çok zor ama bunu bir şekilde başarabildiğimde de onları hemen itiyorum. Hayatımın düzeni bozulmuş gibi hissediyorum işime gücüme odaklanamıyorum hep onu düşünüyorum ve kaçınılmaz olarak terk ediyorum. Terk ettiğimde de bu sefer geri dönmek istiyor acı çekiyor sürekli neler yaptığına bakıyor ve bu döngüde kıvranıp duruyorum. Mesela etkinlikten tanıdığım, bir kelime dahi diyaloğumuz olmayan çocuğun yokluğuna kaç gündür üzülüyorum.
Sanırım hayatımda kimse için vazgeçilmez ya da çok önemli olmadım. Bazen ölsem ailem çok üzülür mü diye düşünürken buluyorum kendimi. Bunu yaparken beni ne kadar sevdiklerini sorguluyorum belki de. Kardeşimi canımdan çok severim doğduğunda 4 yaşındaydım ve hiçbir zaman kıskançlık yapmadım ama o doğunca ailem beni hepten unuttu. Annemle oyun oynadığımızı ya da bana 22 yıldır başarılarım haricinde sarıldığını hiç hatırlamıyorum. Babam hep çalışıyordu zaten özel dersleri de çoktu. Beni pek görmezdi. Geçen gün bir şey fark ettim bizim hiç aile fotoğrafımız yok. Onu da geçiyorum annem babamla yan yana çekildiğimiz son fotoğraf 5 yaşıma ait. Belki de aile üyeleriyle bağ kuramayınca diğerleriyle de nasıl kurulur bilemiyorum. Ben niye diğer insanlar gibi değilim diye üzülüyorum. Kendime çok kızgınım. Bunu benim yaşlarımda sizler de yaşadınız mı veya tavsiyeleriniz nelerdir? Konuyla ilgili fikirlerinizi, ve önerilerinizi okumaya çok ihtiyacım var. Şimdiden anlayışınıza ve sabrınıza teşekkür ederim.
Son düzenleme: