TAŞLAR YERİNE İYİCE OTURUYOR...
“Zayıflamak”... sayfa 173-174
Hem acıkmanızı, hem de doymanızı tanıyor, hatta biliyorsunuz. Bir yandan bu sinyallere uymaktaki güçlükleriniz azalıyor, bir yandan da acıkacağınız saatleri yaklaşık (tıpkı kilo sorunları ile hiç tanışmamış olanlar gibi) tahmin edebiliyor, hatta hangi miktarların sizi doyurabileceğini üç aşağı beş yukarı kestirebiliyorsunuz.
Yasak besinler kavramı çoktan çöpü boyladı. Besinleri yine sınıflandırıyorsunuz ama kriterleriniz eskisinden çok farklı; artık sizin için az ya da çok kalorililer, glisemik endeksi düşük veya yüksek olanlar, şişmanlatanlar veyahut şişmanlatmayanlar değil... sevdiğiniz ve sevmediğiniz, hoşlandığınız ya da görmeye bile katlanamadığınız, hatır için tadına baktığınız ya da biraz daha yok mu, diye arayıp sorduğunuz besinler mevcut.
Buzdolabınız, mutfağınız... masanız giderek renkleniyor, neşeleniyor, çeşitlileniyor. Aile sofranız keyifleniyor, yeniden eski çekiciliğine kavuşuyor... dertler ve sevinçler masa etrafında paylaşılıyor...
Davetlere, restoranlara artık ayaklarınız titreyerek değil koşa koşa gidiyor, yemeğin sunulacağı saate acıkmış olarak gelebilmeyi beceriyorsunuz.
Öngörülmeyen ikramlar, iş yerinde sürpriz doğum günü pastaları artık hiç mi hiç korkutmuyor sizi; ikramları kimseyi kırıp incitmeden kabul ediyor, bir miktar yiyor, şenliklere kutlamalara tüm içtenliğinizle katılıyor, eğleniyorsunuz.
Vaktinizin büyük bölümünü artık tatlı, kurabiye hayalleri kurmak... yiyemediklerinizi yemekten kendinizi alıkoyabilmek için planlar geliştirmekle geçirmiyorsunuz.
Enerjiniz, beyin gücünüz,zamanınız artık size ait...
Hepsini sayıp dökemesek de,hayatınızda birçok şey değişti...İşte “diyetsiz kalıcı zayıflama” uygulamasının, üçüncü adımının sonunda gelmiş olduğunuzu tahmin ve umut ettiğim nokta...
Bazılarınız azıcık geriden geliyor olsa da... ziyanı yok, diyoruz... yaşam bir yarış değil ki!
Ve tabii kilolar... birçoğunuzda ibre aşağı doğru kımıldamaya başladı...tekrar diyet- dayatma tuzaklarına düşmemelerini sağlayacak altyapıyı en hızlı oluşturabilenler,aceleci davranmamayı... zaman zaman da olsa kısıtlamaları “biraz da ben hız vereyim” diye incelme süreçlerine tekrar bulaştırmamayı başarabilenler,tartıyı giderek unutmaya başlayanlar, önceliği terazinin ibresine değil de, yaşamlarının tekrar yaşanabilir hale gelmesine verenler en önde gidiyor.
Bu arada, bilmem hatırlatmaya gerek var mı?
Doğal ağırlıklarında veya altında oldukları halde, “diyetsiz kalıcı daha da zayıflayacağım” heveslerine kapılanlar ise, deyimi hoş görün... avuçlarını yalıyor