Rica ederim. Umarım bir yerlere varırım bu çalışmalarım sonucunda...Pazartesi gününe metin halinde sunacağım hocaya bakalım tepkisi ne olacak bunun için. Bir de düşünürken aklıma şöyle bir soru geldi hani dediniz ya sizde bu işin sürekliliği için ya parayı çok sevecek ya da işine aşık olacak diye. Çoğu çalışanın işine aşık olduğunu düşünmüyorum ben. Para kısmına gelirsek de alt kadro için bu da geçerli değildir herhalde.... O halde neden bu mesleği seçiyor olabilirler? Dahası bir çok zorluğuna rağmen kimsenin bunun için bir araya gelmiyor olmasının sebebi nedir? Düşündüm ki acaba bu denizcilikte (özellikle okulunu okuyanlar için ) öğretilmiş bir davranış mıdır? Kabullendirilmişler midir yani bir şekilde? Ne düşünüyorsunuz? Eşinize de iletebilirseniz çok sevinirim hatta bu sorumu.
ahh keşke foruma daha önce girseydim
yazını vermişsin... öğretilmiş bir davranış biçimi yok. denizi sevmeden hatta sadece kazandığı için üniversiteye gidip daha sonra başka meslekler okuyan hatta mütehitlik yapan bile var. ama genelde sevmeyen yapmaz bu mesleği. az sevende 1. son rütbe neyse ona kadar çalışır sonra ayrılır karada iş arar bulur sonra bir bakmışsın tekrar denize çıkmış öyle yada böyle karada sıkışan denize koşar:) (maddi manevi her türlü sıkkınlık ) maddi manevi kazançları cok yüksek bir meslek olduğu için karada aynı performansa daha az ücretle çalışmak yetse bile ailevi nedenler ve dünyalık yapmak için bir cok erkek tekrar denize gidebiliyor. bazen farkında olmadan biz eşler de denize çıkmalarına sebeb oluyoruz. çünkü maddi kazanç= eş-çocuk combalak vb.. evin rahat geçimi.
kimisi de karada yapamaz denizi özler. karada daralır. bu tiplerde var.
kadın süvariler ve carkcılarda var. rütbelerini alana kadar çalışanda var- okuyup karada başka işler yapan, karada denizilik ile ilgili bir sürü iş var onlarla uğraşan, evde oturanda var.
gemi bir hapishane değildir. benzetilemezde. alt kadro da iyi para kazanır. severek işini yapoan bir cok gemici, yağcı, aşçı, reis tanıyorum. denizi bir kere gördün mü elin alıştımı bırakamazsın. büyülü
karada da güzel dostluklar kazanırlar, oynayıp gülerler ama bizler gibi değil. biz herşeyi saati zamanında birşeyleri yapar seyrederken onlar geriden gelirler. bazne üzülürler bazen üzülmezler
ama şunu yazmalıyım okulda ve sonrasında öğretilmilş bir davranış olarak isimlendirmeyeyim ama gemi düzeni öğretilir. hiyerarşi gibi düşün. deniz terbiyesi.
oofff offf daha coookkkk yazacak şey var
denizcilerin bir çoğunun karada önü acıktır, kafası cok çalışır, yetenekli becerikli çalışkan güzel insanlardır.
yıpranma payları kaldırıldı ama yeniler için. kazanılmış hak geri alınmaz.
ayrıca sizilerin hatta bıradaki belki bir cok denizci eşinin bilmediği şey ise bu yıpranma payları için itirazlar mevcut.
ve gene en ilgincini diyeyim. her üniversitede olmayan bir abi kardeşlik vardır. ist. üni. denizcilik fakültesinde (eski adıyla yüksek denizcilik ) abin seni ve haklarını savunur. sen abini sayar seversin. abin sus dedi mi susarsın :) peki abi dersin, kardeş senden yardım istedi mi derdini dinler elinden geldiğince yardıma koşar...inanılmazdır.
bu kardeşlik gemide de vardır. örnek : 1.kaptan 2000 mezunudur, 2. kaptan 1998 mezunudur. 2. kaptan süvari olduğu için 1. kaptana saygıda kusur etmez ama 1. kaptanda 2.ciyi yermez. fikrine saygı duyar. kimse kimsyeseye büyüklük taslamaz gerekte kalmaz herkes yerini bilir